Kalp krizinde 'zamanlama' hayat kurtarır
Gelişmiş toplumlarda hayatını kaybetme nedenleri arasında ilk sırada kalp krizi yer alıyor. Türkiye’de ise her yıl yaklaşık 200 bin kişinin kalp krizinden hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
Kalp krizi geçiren kişilere uygulanan tedavi yöntemleri hastanın genel durumuna, krize neden olan koroner damarın büyüklüğüne, tıkanmanın yerine, hastaneye başvurma süresine ve başvurduğu hastanenin teknik-tıbbi yapı ve imkanlarına göre farklılık gösteriyor. Bu nedenle tıp dünyasında bu konuda farklı yaklaşımlar bulunuyor. Kalp krizinin ardından izlenecek tedavi yönteminin kişinin durumuna göre de şekillendiğini belirten Acıbadem Kayseri Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Tansel Türkoğlu, kriz sonrasındaki tedavi süreci ile ilgili bilgiler verdi.
Tedavi hastaya göre belirleniyor
Kriz sonrasında tedavi uygulanmaması halinde, kalp kasında hafif, orta ya da ileri derecede hasar, kardiyojenik şok, hayatı tehdit eden ritim bozuklukları ve kalp yetmezliği meydana gelebiliyor. Ani kalp krizine yönelik tedavi seçeneklerinde, pıhtı eritici ilaçlar, balon anjiyoplasti-stent uygulamaları, koroner by-pass ameliyatları ve bunların kombinasyonu yer alıyor. Doç. Dr. Türkoğlu, kalp krizine bağlı olarak acil-erken müdahaleyi gerekli kılan durumları şöyle açıkladı:
• “İki karıncık arasındaki duvarda delik oluşması,
• Kalp kası duvarında yırtık oluşması,
• Mitral kapakçık kasında kısmi veya tam yırtığa bağlı gelişen ani kapakçık yetmezliği,
• Kalp fonksiyonlarının giderek bozulmasına ek olarak pıhtı eritici ilaç ve balon anjiyoplasti işleminin başarısız olması veya koroner damardaki darlıkların balon anjiyoplastiye uygun olmaması,
• Sol ana koroner arter hastalığı olarak adlandırılan, kalbin yaklaşık yüzde 75-80’ini besleyen koroner damardaki kritik darlıklar.”
En önemli konu ‘zamanlama’
Acil-erken müdahale gerektiren durumlar haricinde cerrahi tedavi yapılması gerektiğinde zamanlama kararının kardiyolog ve kalp-damar cerrahisi uzmanları tarafından ortaklaşa verilmesi gerekiyor. Araştırmalara göre, kalp krizi başlangıcından sonraki 2-4 saat içinde yapılan cerrahi girişimlerde, kalp kasındaki hasarlı bölgenin kısmi veya tamamına yakın oranda kurtarılabildiğini söyleyen Doç. Dr. Türkoğlu, “Maalesef en gelişmiş ülkelerde bile gerek hastalar gerekse hastanelere ait nedenlerden dolayı bu kadar erken müdahale pek mümkün olamıyor. İlk 4 saatten sonra, erken dönemde yapılan cerrahi girişimlerde ameliyat riski artabiliyor. Bununla birlikte kalp krizi sonrası tıbbi tedaviye rağmen hastanın göğüs ağrısının devam etmesi ve/veya klinik bulgularının giderek bozulması durumunda cerrahi tedavi uygulanması söz konusu olabiliyor. Uygulanacak bu ameliyatlarda kişinin hayatını kaybetme riskinin minimum, operasyon sonrası kazanımının maksimum olması hedefleniyor” dedi.
Cerrahi müdahale şart!
Her durumda acil müdahale gerekmese de bazı durumlarda hastalığın seyri cerrahiyi zorunlu hale getiriyor. Doç. Dr. Türkoğlu, cerrahi müdahalenin şart olduğu durumları şöyle sıraladı:
• “Kalbi besleyen üç koroner arterin tamamında darlık veya tıkanıklık oluşması,
• Hastanın koroner damar yapısının ve darlıklarının balon anjiyoplastisi işlemine uygun olmaması veya balon anjiyoplasti işleminde başarısız olunması,
• Kalbin geniş bir yüzeyini besleyen damar veya damarlarda darlık ya da tıkanıklık olması,
• Kalp krizine bağlı olarak hastada semptom oluşturan sol karıncık balonlaşması,
• Mitral kapakçıkta beslenme bozukluğuna bağlı ciddi yetersizlik oluşması.”
İHA