İnciraltı Tarih Cemiyeti Başkanı Eren Öztürk yazdı: Osmanlı'da evrim tartışmaları ve günümüz

MEB, eğitimde sadeleşme amacıyla 2 yıldır üzerinde çalıştığı ilkokul, ortaokul ve lise taslak müfredatını açıkladı. Taslak müfredat eğitim kamuoyunun görüşünün alınmasının ardından tamamlanacak ve 2017-2018 öğretim yılında uygulanmaya başlanacak. Önerilen müfredat değişikliğinde Atatürkçülük’ün kapsamı daraltıldı. Bakanlık ayrıca Biyoloji ders programından Darwin’in “evrim teorisi”ni de çıkardı.

Abone ol

MEB, eğitimde sadeleşme amacıyla 2 yıldır üzerinde çalıştığı ilkokul, ortaokul ve lise taslak müfredatını açıkladı. Taslak müfredat eğitim kamuoyunun görüşünün alınmasının ardından tamamlanacak ve 2017-2018 öğretim yılında uygulanmaya başlanacak. Önerilen müfredat değişikliğinde Atatürkçülük’ün kapsamı daraltıldı. Bakanlık ayrıca Biyoloji ders programından Darwin’in “evrim teorisi”ni de çıkardı.

EMPERYALİZM VE BİLİM

Günümüz Türkiye’sinde bir yandan emperyalizmle cephede savaş verilirken bir yandan da cephe gerisinde emperyalizmin istediği olaylar vuku buluyor. Bilim ile gelecek nesillerin arasına örülen duvarla Türkiye’nin gelecek umutlarını söndürmeye çalışıyorlar. Tarihe bakalım. Birinci İstiklal Savaşı’yla yedi düvele diz çöktüren milletimiz Mustafa Kemal önderliğinde Cumhuriyet Devrimi atağını gerçekleştirdi. “Arasız devrimler” olarak tabir edilen bu dönemde sömürünün zincirleri tek tek kırıldı ve Türkiye eğitim ve bilim alanında ciddi yol kat etti.“Asıl savaş şimdi başlıyor” şiarıyla bilimsel düşüncenin önündeki engeller bir bir kaldırıldı. Çünkü Kurtuluş Savaşı kahramanlarımız emperyalizm denilen olgunun sömürgeleştirmeye çalıştığı bir ülkeyi sadece toprak ve ekonomi olarak ablukaya almadığını, aynı zamanda o ülkenin genç bilim neferlerini de kendisine kattığını ve o ülkelerin bilime kavuşmasını elinden geldiğince engellediğini biliyordu.

Gerçekleşen gelişmelere bir de “evrim”sel açıdan bakacak olursak evrimsel biyoloji de 1920 ve 1930’larda tam anlamıyla hız kazanmakta, matematiksel altyapısı keşfedilmekte, genetik ile bağlantısı ayrılmaz şekilde kurulmaktadır.Bu dönemde evrimsel biyoloji son derece ilgi çekici ve derinlemesine bir araştırma sahası olduğu gibi, aynı zamanda bilimsel camiada var oluşun yegane açıklaması olarak çoktan kabul görmüştür de.

Cumhuriyet döneminde okutulan tarih kitaplarında evrim kuramı açıkça yer almaktadır. Peki Cumhuriyet’ten daha öncesine gidelim. Sürekli Cumhuriyet’e bir rakipmiş gibi bize sunulmaya çalışılan Osmanlı’da durum nasıldı? Osmanlı’nın son dönemlerinde evrim hakkında hangi düşünceler vardı? “Evrim”e bakış açısı bugünkü gibi miydi?

EVRİM DE NEREDEN ÇIKTI?

En kısa tanımıyla evrim, canlı türlerinin popülasyonlarının nesiller içerisindeki değişimi sürecidir. Evrim, genellikle kısa vadede genotipteki (genlerdeki), uzun vadede ise bu gen değişimlerine bağlı olarak fenotipteki (fiziksel özelliklerdeki) değişimdir. Günümüze baktığınızda bu mefhumu kulanmanın geçmişte imkansız olduğunu düşünebilirsiniz fakat gerçek öyle değil. Evrim tartışmalarının ülkemizdeki başlangıcı sanıldığından daha öncelere gidiyor.

19. yüzyılın başında ortaya çıkmaya ve güçlenmeye başlayan Batı Bilim ve Felsefesi’nin kazandığı büyük itibar Osmanlı Aydınları’nın yönünü çağdaş kuram ve öğretileri sorgulamaya çevirmiştir.

Charles Darwin’in 1859’da yayımladığı On theOrigin of Species (Türlerin Kökeni Üzerine) adlı kitabı, canlıların ortak atalardan evrilerek çeşitlendiği fikrinin geniş kabul görmesini sağladı.

BİRİ EVRİM Mİ DEDİ?

Osmanlı’da evrim kuramından ilk söz eden, Kur’an’daki yaradılışla insanın bir tür maymun olduğu fikrinin birbiriyle çelişkili olmadığını ifade eden Ahmet Mithat Efendi’dir. KendisiTanzimat Dönemi Türk aydınlarındandır. 1872-1873 yılında “Dağarcık” dergisinde yayımlanan “İnsan:Dünyada İnsanın Zuhuru” makalesinde Lamark’ın Dönüşüm Kuramı’na dayanarak, orangutan denilen maymunların iskeletiyle insanların iskeleti arasında bir fark bulunmadığını, fakat bunların dört ayak üzerinde, insanların ise iki ayak üzerinde yürüdüklerini söyledikten sonra, insanın maymun cinsinden gelmediğini, aslında insanın bir cins maymun olduğunu ve bunun Kur’an-ı Kerim’de betimlenen Yaratılış Kuramı ile bağdaşmayacak bir yönünün bulunmadığını savunmuştur. (1)

Dönemin Alman materyalistlerinden etkilenen ve onların eserlerini çeviren Baha Tevfik ise evren-dünya-insan anlayışına yerleşik paradigmanın alternatifini oluşturmaya çalışmıştır. Çevirdiği eserlerdeki bilimsel derinliği gördükçe Osmanlı’nın eğitim sistemini ve bilim üretimsizliğini aşağıdaki sözlerle eleştirmiştir. Kendi deyimiyle Osmanlı kavmini cehaletten kurtaracak vazifeyi gençlerden beklemiş ve doğru yol olarak deney, gözlem ve bilimi önermiştir.(2)

“Asıl meselenin ruhu hükmünde olan evrim teorisi inkar olunmakta ve zavallı gençlerimizin zihinleri birtakım zıt ve uyuşmaz fikirlerin perişanlığı altında mahvedilmektedir. İşte Ortaçağ’a ait teorilerle hatta doktorlarımızın zihinleri ezilirken ve yüksel mektep öğretmenlerimiz ki onlar bile okuttukları derslerin tutarsızlığından habersiz bulunurken Osmanlı milletinin tabii bilimler aleminde bir varlık gösterebilmesinden bahsetmek bir tür hafiflik veya sersemlik sayılır.”(3)

İlk Osmanlı sosyalistleri arasında sayılan Subhi Ethem de 1911 yılında Lamark ve Lamarkizm üzerine kaleme aldığı yazı dizisini eklemeler 1914 yılında “Lamarkizm” ismiyle yayınlamıştır.

İSTİKLAL İÇİN SAVAŞ, BİLİM İLE BARIŞ

Türkiye’de bombalar patlarken, cepheden şehit haberleri gelirken ve üstüne üstlük bu sorunlara çözüm üretmesi beklenen milletvekilleri mecliste cumhurbaşkanlığı sistemi olarak dayatılan başkanlık sistemini kendilerine yakışmayacak bir şekilde tartışırken bu yazımızı etliye sütlüye dokunmayan bilimsel bir makale tarzında ele alamazdık. Türkiye içinde bulunduğu zorlu süreçten kurtulmak istiyorsa mantıklı hareket etmeli. Ülkemizin tarihinden dersler almalıyız. Türk milleti İstiklal Savaşı’nı cehalet ile savaşarak taçlandırdı ve gelişmiş batı emperyalistlerinin boyunduruğundan vatanı ve bilimi yücelterek kurtuldu. İstiklal için savaşmak bilim ile barışmakla mümkündür. Ders kitaplarından Atatürk’ü, evrimi silerek Türkiye’nin gelecek nesilleri çağdaşlıktan uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Fakat Türkiye’nin bilim ve vatan mücadelesi mürekkeple yazılmamıştır. Kanla, özveriyle kazanılmıştır. Bu kavramların yüreklerden ve bilinçlerden silinmesi de bu kadar kolay değildir.

EREN ÖZTÜRK

İNCİRALTI TARİH CEMİYETİ BAŞKANI

KAYNAKÇA

  1. Elif Gözde ARSLAN, Bilim ve Ütopya, Kasım 2016
  2. İnan KALAYCIOĞULLARI-İsmail DİNÇARSLAN, Bilim ve Ütopya, Kasım 2016
  3. A.g.e

ulusalkanal.com.tr

Şenali Ocak son yolculuğuna uğurlandı Gündem Torba Kanun Tasarısı kabul edildi Gündem Gaziantep'te rehine krizi Gündem Astana görüşmeleri öncesi açıklamalar Gündem