Gül, direniş şehitleri için rahmet diliyor ama...
Meclis'in açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Haziran Direnişi'nde polis saldırısıyla hayatını kaybeden eylemcilere rahmet diledi. Ancak polise "eylemleri bastırın" talimatını bizzat Gül vermişti
Aydınlık / Ankara
Gül, Gezi eylemlerine ilişkin şöyle konuştu: "İyi niyetle başlayan bu eylemler zamanla kamu düzenini bozan, yanlış bir niteliğe bürünmüştür. Neticede, talihsiz olaylar yaşanmış ve maalesef bu süreçte biri polis altı vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Bu eylem ve olaylarda hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı dilerim. Millet olarak bu olaylardan gerekli dersleri çıkartmalı, yapılacak ayrıntılı sosyolojik çalışmalarla özellikle genç kuşakların hissiyatını anlamak için duyarlılık göstermeliyiz."
Taksim'de başlayan Haziran Direnişi'ni kırmak için halka sert bir şekilde saldıran İstanbul Emniyeti'ne talimatın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından verildiği haberimiz doğrulandı. Üzerinden 3 buçuk ay geçmesine rağmen ne Gül'den ne de İstanbul Emniyeti'nden aksi yönde bir açıklama gelmemesi iki tarafından da haberimizi doğruladığını ortaya koydu.
Birleşmiş Milletler 68. dönem Genel Kurul toplantılarına katılmak üzere ABD'de bulunan Abdullah Gül, geçen günlerde katıldığı bir toplantıda Gezi Parkı eylemleriyle ilgili, "Bu ve benzeri olayların başlangıcıyla ilgili açıkçası gurur duyarım" demişti. Merkez medya da konuşmayı, Gül'den Gezi eylemlerine "sıcak mesajlar" başlıklarıyla duyurdu. Ancak, Taksim Gezi Direnişi'ni kırmak için İstanbul Emniyeti'ne "eylemleri bastırın" talimatını veren bizzat Abdullah Gül'dü. 31 Mayıs'ta Taksim'de başlayan ve yurt çapında milyonların meydanlara çıktığı eylemler, Türkiye'nin gündemini sarstı. Halk polis saldırısına kararlıkla direndi. Özellikle İstanbul'da direniş geceli gündüzlü sürdü. 1 Haziran akşamı polis çekilmek zorunda kaldı ve halk Taksim Meydanı'na girdi. Gezi Parkı yeniden açıldı. Halk, 10 gün boyunca Taksim Meydanı ve Gezi Parkı'nı kontrolü altına aldı. 11 Haziran sabahı Taksim Meydanı'na çıkarak konuşlanan polis ordusu, 15 Haziran akşamı meydanda toplanan on binlere biber gazı ve TOMA'larla saldırıya geçti ve sabaha kadar Taksim çevresinde terör estirdi. Aydınlık o günlerde yaşanan yoğun polis saldırısının talimatını Abdullah Gül'ün verdiğini duyurdu. Üst düzey Emniyet yetkililerinden aldığımız bu bilgiyi 12 Haziran 2013 günü "Gül'den Emniyet'e: Eylemleri dağıtın" başlığıyla duyurduk. Haziran Direnişi'yle Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümeti'nin köşeye sıkıştığı o dönem "sağduyunun sesi" diyerek parlatılmaya çalışılan Abdullah Gül, direnişin başladığı günlerde, İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ı arayarak, "Bu hareketi dağıtın, bastırın" talimatı vermişti.
Gül 'siyasette ben de varım' dedi
TBMM'nin yeni yasama yılı açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül "siyasette ben de varım" mesajı verdi. Erdoğan'ın açıkladığı pakete destek veren Gül, "Bu sürecin devam ettirilmesi gerektiğine de inanıyorum" dedi. Ancak Gül, 'reformlara muhalefet hep köstek oldu' diyen Erdoğan'dan farklı olarak, şimdiye kadar yapılan reformlara muhalefet partilerinin de destek verdiğini savundu.
Pakete destek
"Bir ülkede gelişme ilerleme refah ve mutluluk demokrasi çatısı altında mümkün olabilir. Son yıllarda sessiz devrim olarak nitelendirilebilecek pek çok reform gerçekleştirildi. Bu süreçte iktidarın olduğu kadar muhalefetin de pek çok katkısı olmuştur. Dün Sayın Başbakan'ın açıkladığı yeni adımları memnuniyetle karşıladığımı belirtmek isterim. Bu sürecin devam ettirilmesi gerektiğine de inanıyorum.
"Ortaçağ'da Hıristiyan aleminde yaşanan mezhep çatışmalarının benzeri, maalesef bu sefer bizim bölgemizde Müslümanlar arasında cereyan etmektedir. Ardımızda bıraktığımızı düşündüğümüz soğuk savaşın ideolojik rekabet ve vekalet savaşlarının benzerleri, bugün Suriye'de sahnelenmekte; radikalizm ve aşırılık küresel düzeyde yayılmaktadır. Arap dünyasında yönetenler ile yönetilenler arasındaki meşruiyet bağını sağlamlaştıracak demokratik dönüşüm süreci sancılı bir döneme girmiştir. Bahsettiğim küresel ve bölgesel konjonktür, doğal olarak ve belki de en fazla ülkemizi çetin dış politika tercihlerinde bulunmaya zorlamaktadır."
Suriyeli mülteciler sorunu, kalıcı soruna dönüşmesin:
"Bugün itibariyle sayıları yüzbinleri bulan ülkemizdeki Suriyelilerin memleketlerine olan bağlarının idamesi ve kopmaması için Suriye'nin bir an önce yeniden yönetilebilir ve yaşanabilir bir ülke haline getirilmesi elzemdir."