Kemal Kılıçdaroğlu'ndan bildiri açıklaması

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Türkiye'nin farklı bir süreç için evrilmeye başladığını ve sıkıntılı bir tablo olduğunu öne süren Kemal Kılıçdaroğlu'nun gündeminde amirallerin yayımladığı bildiri de vardı. Kılıçdaroğlu, ''Ne darbesi? Emekliler dünyanın neresinde darbe yapıyor?'' dedi.

Abone ol

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Türkiye'nin farklı bir süreç için evrilmeye başladığını ve sıkıntılı bir tablo olduğunu öne süren Kemal Kılıçdaroğlu'nun gündeminde amirallerin yayımladığı bildiri de vardı.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkan satır başları şu şekilde:

- Tümüyle yönetim erkini kaybetmiş bir siyasal iktidarla karşı karşıyayız. Kontrolünü kaybetmiş, Türkiye'yi yönetemiyor. Ağır sorunların altında ezilen, çaresizlik üreten, çaresizliğini örtbas etmek için sağa sola saldıran, yapay gündemlerle toplumu meşgul etmek isteyen bir siyasi yönetimle, bir kişinin yönetimiyle, tek kişi hükümetiyle karşı karşıyayız.

- Türkiye'nin gidişinden memnunsan alkışla. 'Bu gidiş gidiş değildir' diyorsan beni dinleyeceksin kardeşim. Bu kardeşini dinleyeceksin. Doğruları öğrenmek istiyorsan bu kardeşini dinleyeceksin. Ben sana her zaman her yerde her ortamda doğruları söylemeye devam edeceğim.

İzmir'de Aslı Özkısırlar isimli genç kadının pandemi sürecinde yaptığı takıları satarak geçimini sağladığını anlatan Kılıçdaroğlu, yatarak tedavi gerektiren bir hastalığı bulunan kadının bir türlü boş yatak bulamadığını aktardı. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu

- Yok diyorlar boş yatak. Sonun da şu twiti atmak zorunda kalıyor; 'Neredeyse 10 günden fazladır hastaneye yatış için bekliyorum. Yatak yok, ama siz yapın kongrenizi, benim çektiğim ağrının eziyetin ne önemi var sonuçta. Sürünerek ölürsünüz umarım' diyerek beddua da ediyor. 21. Yüzyılın Türkiye'sinde bu genç kızımıza yatak bulunamadı ve hayatını kaybetti. Sorumlusu kim? Gene söyleyecek biliyorum. 'Bay Kemal sorumlusu' diyecek. Beyefendi bu işin baş sorumlusu sensin sen. Hala bilmiyor musun? Sen yönetiyorsun memleketi.

- Sırtı kalın olanlara, dayısı olanlara ambulans uçaklar hazır, her taraftan hastalar getirilir, yataklar hazır, yataklara konur, tedavisi yapılır. Peki garibanlara, dayısı olmayanlara, fakire fukaraya, telefon açıp da bir türlü yatamayan hastaların sözcüsü kim olacak? Onların dertlerini kim dile getirecek? Ben getireceğim, biz getireceğiz. Diyorum ya dostlarımızla beraber. Soruyorlar, 'dostlarınız kim'? Dostlarımız bu ülkenin garibanlarıdır, bu ülkenin işsizleridir, bu ülkenin esnafıdır, bu ülkenin kamyon şoförleridir, bu ülkenin apartman görevlileridir, bizim dostlarımız. Bizim dostlarımız halktır halk.

''KİM BUNLARIN DAYILARI?''

Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti 7. Olağan Büyük Kongresi'nden bir görseli paylaşarak şu ifadeleri kullandı:

- Maskesiz bir sürü adam var. Buraya ceza yazan var mı? Yok. Kim bunların dayıları? Sarayda oturanlar, beşli çeteler, dolarla, avroyla oynayanlar. Bunlara ceza yok ama 16 yaşında Kayseri'deki Sidar'a 900 lira ceza. Bunu vicdan kabul eder mi? 16 yaşındaki kıza 900 lira, bunlara sadece alkış. Bunları doğru kabul etmiyoruz.

Devlet yönetiminde çifte standardın olamayacağını belirten Kılıçdaroğlu, AK Parti Kongresi ve CHP Kurultayı'na ilişkin bazı fotoğraflar göstererek, şöyle konuştu:

- Dayısı olan için farklı, dayısı olmayan için zulüm. Birine ikramiye, diğerine zulmedeceksin. Buna da devlet yönetimi diyeceksin. Devlet böyle yönetilmez; devlet, adaletle, bilgiyle yönetilir. Bu tabloyu eğer AK Parti'li kardeşlerim, MHP'ye oy veren kardeşlerim içlerine sindiriyorlarsa bir şey demiyorum. İçlerine sindiremiyorlarsa, 'burada bir adaletsizlik var.' diyorlarsa beni dinleyin kardeşim, sözüm söz bu ülkeye mutlaka adaleti getireceğim.

- Tuttular ta Karadeniz'den başladılar, kalabalık kongreler yaptılar. Defalarca söyledik, bunlar yanlıştır diye. Şu, CHP'nin kurultayı. Bu da AK Parti'nin kurultayı. CHP kurultayında bütün sosyal mesafeler korunmuştur. AK Parti kurultayında yoktur. CHP devleti yönetmemektedir. AK Parti'nin bir kişisi Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetmektedir. Bu tablodan hangisi örnek vatandaşa? Bu mu, bu mu? Bu örnekse bilin ki CHP, Türkiye Cumhuriyeti'ni adaletle yönetecektir. Böyle olduğu gibi. Hiçbir vatandaşının geleceğini tehlikeye atmayacaktır.

KILIÇDAROĞLU'NDAN BİLİM KURULU'NA ELEŞTİRİ

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kuruluna değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

- Allah aşkına kendinize Bilim Kurulu demeyin. Bilime ayıptır. Ne dedikleri belli değil. Oturmuşlar koltuğa. Memlekette, 4 Nisan itibarıyla vaka sayısında Amerika Birleşik Devletleri'ni geçtik. Dün 193 kişi hayatını kaybetti. Bu ülke nasıl yönetiliyor? Bilim Kurulu var, tamamen hikaye. Orada oturanların hiçbirinin bilimle ilgisi yok.

- Siyasi iktidar, senin koyduğun kurallara uymazsa izzetüikbal ile çekileceksin oradan. 'Ben bilim insanıyım, siyasetçi değilim. Ben onurumu ezdirmem.' diyeceksin. Ama tam tersi oluyor. Oturmuşlar oraya, Bilim Kurulu ayrı havadan, Sağlık Bakanı ayrı telden çalıyor. Saray ise zaten 'Kaç kişi ölürse ölsün, yeter ki benim koltuğum sağlam olsun.' diyor. Bu mudur devleti adaletle yönetmek? Bu mudur vatandaşının can ve mal güvenliğini, sağlığını korumak? Kontrolü tamamen kaybetmişler ve devleti yönetemiyorlar. Tek düşündükleri koltukları.

- Saray ve beslemelerinin durumu çok iyi. Bir yerden değil, beş yerden maaş alıyorlar. Maaşlarını avro üzerinden alıyorlar. Garantili maaşları. İstifa etseler, işlerine son verilse bile dünyanın parasını alıyorlar. Bunlar vergi de ödemiyorlar. O da başkaları tarafından, başka kurumlar tarafından ödeniyor. Bir elleri yağda, bir elleri balda. 193 kişi hayatını kaybetmiş. İnsan gece uyumaz. Bunların umurunda bile değil. 100 kişi değil, 100 bin kişi de ölse umurlarında değil. Bekledikleri tek şey, 'Benim cebim nasıl dolacak? Ben paramı nasıl alacağım? Londra'daki bankalara paramı nasıl yatıracağım?' Bunların derdi o. Bunlar tefecilere çalışıyorlar. Beşli çete de hayatından çok memnun. Bunların da bir sıkıntısı yok. Garantilerin tamamı dövizle.

- Peki esnafın, manavın, taksicinin, kamyon şoförünün, apartman görevlisinin, sokak satıcılarının, simitçilerin, pastacıların, yeşil saha çalıştıranların durumu nedir? Sarayın umurunda bile değil. '1000 lira verdim idare edin.' Sen 1000 lirayla bir ay geçin bakalım, nasıl geçiniyorsun? Sen 1000 liraya para bile demiyorsun. Senin gözünün önünde sadece dolar var, Amerikan doları var. Avrupa'nın avrosu var. Sen Türk lirasını zaten çoktan boş vermişsin.

''MEZARLIKLAR VAZGEÇİLMEZ ADAMLARLA DOLUDUR''

Kayseri'den Sahabiye Medresesi'ndeki dükkanlara değinen Kılıçdaroğlu, "Geçen yıl, 9 bin 380 lira kira ödeyen bir esnaftan bu yıl, 20 bin 332 lira istiyorlar. Ne oldu da bu kadar büyük bir zam yapıyorsunuz? 'Vakıflar Genel Müdürlüğü istedi.' diyorlar. Vakıflar Genel Müdürünün bilgisi yok. Büyükşehir Belediye Başkanı istiyor." diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu, sandık geldiğinde bütün vatandaşların düşünmesini istediğini belirtti:

- Bu, AK Parti'li belediye. Cumhuriyet Halk Partisi belediyesinde böyle garabetler olmaz. Onlar halka hizmet ederler. Halk için çalışırlar. Kayserili kardeşime söylüyorum, sandık gelecek bu kardeşine oy vereceksin. Cumhuriyet Halk Partisine oy vereceksin. O paraların tamamını sana faiziyle iade edeceğim.

Kılıçdaroğlu 2020'de 99 bin 588 esnafın iflas ettiğini hatırlattı.

- Bu, 99 bin kişi nasıl yaşıyor acaba? Devleti yöneten iradenin şunu sorması lazım: '99 bin kişi iflas etti. Bunların aileleri, çocukları var. Bir sorun bakayım, bunlar geçimini neyle sağlıyor?' Saray bunu sorabilir mi? Soramaz. Sormaz da zaten. 99 bin kişi ölmüş, iflas etmiş onların umurunda bile değil. Umurunda olan tek şey var, koltuğumu nasıl korurum diye. Koltuk insanı büyütmez, insanı büyüten akıldır, adalet duygusudur. Koltuğa oturdun, kendini vazgeçilmez adam görüyorsun. Dünyadaki bütün mezarlıklar vazgeçilmez adamlarla doludur.

Kılıçdaroğlu, son 14 ayda en az 124 bin 910 esnafın iflas ettiğini dile getirerek, "İzledikleri yanlış politikanın getirdiği fatura budur." dedi.

KILIÇDAROĞLU BAHÇELİ'Yİ HEDEF ALDI

Kılıçdaroğlu, iktidarın kontrolü tamamen kaybettiğini, işinin gücünün CHP'ye saldırmak olduğunu ileri sürdü.

- Biz ne zaman tek başımıza iktidar olduk? İktidar olalım da bizi eleştirin. Halkın, milletin desteğiyle şimdi olacağız, Türkiye Cumhuriyeti Devleti nasıl adaletle yönetilirmiş bütün dünyaya göstereceğiz.

Kemal Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası'nın 128 milyar dolarlık rezervinin akıbetini sorduğunu ancak hala cevap alamadığını vurguladı.

- Esnafa sordum, 'Biz almadık' diyor. Simitçiye sordum, 'Dalga mı geçiyorsunuz?' diyor. Manava soruyorsun, yok. Emekliye soruyorsun, 'Ne doları, Türk lirası bile bulamıyoruz' diyor. Kim aldı 128 milyar doları ve '128 milyar dolar nereye gitti?' diye soran Merkez Bankası Başkanı'nı neden görevden aldın? Gerçekler görülmesin diye mi?

Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi de eleştirdi.

- Bahçeli, hiçbir zaman işsizlerin, esnafın, çiftçinin derdini dile getirmedi. Onun tek derdi var, sarayın bekçiliğini yapmak, CHP'ye saldırmak. O görevi vermişler, 'Sen bizim adımıza bunu yap' diye. Bu cevabı verirken üzülüyorum. Sevgili ülkücü kardeşim hiç meraklanma, ben milliyetçiliğin ne olduğunu Bahçeli'ye de dünyaya da göstereceğim. Ben saray beslemelerine asla ve asla itibar etmiyorum.

''NE DARBESİ? NE PARANOYASI KARDEŞİM''

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de darbeciler var" şeklinde söylemlerde bulunulduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:

,- Ne darbesi? Montrö Sözleşmesi dolayısıyla emekli büyükelçiler açıklama yaptı, tık yok. Emekli amiraller açıklama yaptı, mal bulmuş mağribi gibi 'Vay efendim, yeniden darbe' Ne darbesi, ne paranoyası kardeşim? Bütün bunların üzerini örtmek için. Esnafın, çiftçinin derdi dile gelmesin, işsizlik sorunu konuşulmasın. Çiftçi sorunuyla baş başa kalsın. 'Milletin dikkatini bir yere çekeyim.' Koro halinde.

Montrö Sözleşmesi'ne ilişkin görüşlerin, gazetelerde ve televizyonlarda paylaşıldığına işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

- Sen çıkıp en baştan 'Ne Montrö Sözleşmesi, ne Lozan'ı? Lozan da Montrö de Türkiye'nin güvencesidir' desen zaten bir şey olmayacak. Sesini çıkarmıyorsun. Kalkıyorsun ondan sonra 'Nasıl olur bu? Bunlar darbeci' Yok kardeşim, geçti onlar. Kimse yemiyor, millet de yemiyor artık bu numaraları. 'Açım, aç' diyor. 'Dükkan kapalı dükkan' Sen neden bahsediyorsun? Adam bir de emekli amiral. Emekliler dünyanın neresinde darbe yapıyor? Bunlar akıllarını gerçekten peynir ekmekle yemişler. Bu kadar saçmalığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiç görmedi ve duymadı.

- Devleti sağlıklı yöneten bir iktidar yok. Ortak da sağlıklı bir ortak değil. Bakanlar, bakan değil. Bürokratlar ise hiç bürokrat değil, tamamı yağcılardan oluşmuş. Ve 'evet efendimciler', akıllarını kiraya vermişler. Gündemi büyütmek ve halkın gündemini çalmak için telefonla Yargıtaya, 'Siz de bir bildiri yayımlayın' Hepsi esas duruşta. Ben esas duruş askerlikte olur diye bilirdim, bu sivil darbeden sonra sivil hayatta da esas duruş başladı. Danıştaya telefon, 'Hay hay biz de' Şuraya, üniversiteye telefon, 'Siz de açıklama yapın' Allah bunlara akıl fikir versin. Artık bunlar devleti yönetemiyorlar. Bu milletin yakasından düşmek zorundadırlar. Bu numaraların hiçbirisini bu millet yemiyor. Millet, 'Bırak bağırmayı, suçlamayı. Sandığı getir' diyor.

Kemal Kılıçdaroğlu, Polis Haftası'nı da kutlayarak, iktidarlarında polislere 3600 ek gösterge vereceklerini söyledi.

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sürekli eleştirdiğini ama bu sefer öveceğini belirterek, Erdoğan'ın "Vatanı satmak, kendi dirayetsizliğiniz, iş bilmezliğiniz yüzünden ülkeyi kriz üzerine krize sokmakla olur." dediğini belirtti. Kılıçdaroğlu, "Erdoğan'ın bu sözünü tutacağım, Allah'ın izniyle iktidar olduğumuzda bu vatan hainlerinin hepsinden hesap soracağım." diyerek, sözlerini tamamladı.

Vatan Partisi'nden PTT işçilerine ziyaret Gündem Avrupa Birliği'nden Gümrük Birliği mesajı Gündem Çin Büyükelçiliğinden Akşener ve Yavaş'a yanıt Gündem Evlat nöbetine bir aile daha katıldı Gündem