Doğu Perinçek, Habertürk canlı yayınında açıkladı: CHP’li belediyelerin bağış - vergi toplama iddiası özerklik projesi kaynaklıdır

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Hülya Hökenek’in Enine Boyuna programında belediyelerin bağış toplamalarıyla ilgili önemli tespitlerde ve uyarılarda bulundu. Bağış toplamanın adı konmamış bir vergi düzeni olduğunu belirten Perinçek, devletin ancak merkezi organlarının elinde bulunan bu yetkinin devredilmek istenmesinin tehlikeli olduğunu belirtti. Perinçek bu tür merkezi yetkilerin “yerel hükümet” söylemiyle belediyelere geçmesinin, bir ABD ve AB projesi olduğunu kaydetti. “Yerel hükümet demek, buralara yetki devri istemek, PKK'yı yerelde iktidar yapmaktır” diyen Perinçek, bu planın kesinlikle uygulanamayacağını vurguladı.

Abone ol

Belediyelerin vatandaşlardan bağış toplaması üzerine İçişleri Bakanlığı’nın çıkardığı genelgeyle bunu engellemesi Habertürk’te Hülya Hökenek’in sunduğu Enine Boyuna programında tartışıldı. Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile birlikte İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlyas Topsakal, Gazeteciler Nagehan Alçı ve Necdet Saraç ile SONAR Başkanı Hakan Bayrakçı programın konuydu. Doğu Perinçek, belediyelerin aş evi açmak ile bağış toplamak arasındaki farka dikkat çekti: “Belediyeler aş evi açar, vatandaşlarımıza hizmet eder. Hükümet bunu hiçbir şekilde sınırlayamaz. Bağış toplamak ise adı konmasa bile vergidir. Vergi kanunları Meclis tarafından çıkarılır. Hükümetin de kanunlarla düzenlenmiş vergi toplama yetkileri vardır. Neden bu devletin denetiminde, çünkü bir güvencedir. Dünyanın her yerinde bu böyledir. 1215 Magna Carta’ya uzanan bir geçmişi vardır. Bir toprak ağası, bir feodal bey, bir senyör milletin tepesine binmesin diye bu kural konmuş ve çağdaş sistemde yerleşmiştir. Bizim hukukumuzda bağış toplamak valiliğin izni ve devlet kararıyla gerçekleşiyor.”

MERKEZİ – YEREL HÜKÜMET SÖYLEMİNİN TEHLİKESİ

Bağış toplamak gibi merkezi yönetimin elinde olan yetkilerin belediyelere devredilmesi talebinin çıkış noktasına vurgu yapan Perinçek, Atlantik’ten Türkiye’ye dayatılan özerklik projesini hatırlattı. Perinçek CHP yönetiminin belediyeleriyle birlikte bu projede görev üstlendiğini ifade etti: “CHP, İstanbul belediye seçimine hangi sloganla başladı? ‘İstanbul, Ankara’dan yönetilemez.’ Devamında CHP’nin özellikle İstanbul ve İzmir Belediyeleri ‘merkezi ve yerel hükümet’ söylemlerini getirdiler. Anayasamızda böyle bir şey yok. Bu ancak federasyonlarda veya özerklik sistemlerinde olur. Bu olayın temelinde, Türkiye’nin idare sistemini, anayasal düzeninin değiştirilmesi talebi var.

PLANIN SAHİBİ ABD - AB

“ABD, Türkiye’de federasyon istiyor, özerklik olmasını istiyor. ‘Merkezi hükümet ve yerel hükümet’ olarak iki ayrı iktidar yaratılmak isteniyor. Bizde yerel hükümetler yok, yerel yönetimler vardır. ‘Yerel hükümet’ demek, ‘Yetkileri devredin’ demek, PKK'yı yerelde hükümet yapalım demektir. Bu tamamen, Avrupa Özerlik Şartnameleriyle, milli devleti tasfiye etmeyi, Ankara’yı Washington'un denetimi altına almayı hedefleyen bir programdır. CHP Genel Merkezi de son kongresinde Avrupa Özerklik Şartnamesini kabul etmişti. Türkiye’nin milli devletine karşı bu programı, FETÖ ve PKK’yla ittifak halinde uygulamak isteyen, çırpınan bir CHP var. Ama bunu yapamayacaklar, öyle bir güçleri yok.”

28 ŞUBAT ÜZERİNDEN HEDEF ALINAN TSK

Programda 28 Şubat davasında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin sanıklar hakkında verilen cezaları onama kararı da değerlendirildi. 28 Şubat üzerinden Türk ordusunun yıpratılmak istendiğini belirten Perinçek, ABD ile mücadele eden generallere karşı psikolojik savaşın yürütüldüğünü vurguladı: “28 Şubat, Çiller Özel Örgütünü ve FETÖ’yü hedef aldı. Yani ABD’nin Türk devletinin içine yerleştirmiş olduğu güçleri... Erbakan'ın hatası TBMM kürsüsünden “CIA ajanı olduğu belgelenmiştir” dediği Çiller ile ittifak yapmasıydı. 28 Şubat, ABD’nin can damarına vurdu. 28 Şubat 1997’de sonra 1998 yılında ABD ‘Milenyum Challenge’ tatbikatı kararı aldı. Tatbikatın uygulanmasını da 2002 yılında Lozan’ın yıl dönümüne denk düşecek şekilde ayarladılar. Bu tatbikatın hazırlığından sonra dönemin Genelkurmay Başkanı diyor ki ‘Bin yıllık mücadele azmine sahibiz.’ Burada ABD ile Türkiye arasında hesaplaşma var. Ordu eşittir darbe düşüncesi yanlış. Darbelere karşı çıkalım ama orduya karşı çıkmayalım. TSK’yı yıpratmadan darbelerle mücadele edelim. 28 Şubat’a da bugünden bakalım. Bugünden baktığımız zaman PKK ve FETÖ’ye karşı olan herkes buralarda birbirlerini kırmadan bu tartışmaları yürütmelilerdir.”

İTTİFAKLARDA VATAN PARTİSİ’NİN YERİ

Vatan Partisi Genel Başkanı, önümüzdeki dönemde ittifaklarla ilgili olarak da ABD’nin planlarının boşa çıkacağını belirtti: “Aydınlık gazetesi 3 gündür yayın yapıyor. ABD’ye siyaset üreten Pentagon’un RAND Corporation raporuna göre ‘CHP, İYİ Parti, HDP birleşmeli, diğer muhalefet partilerini yanlarına alarak hükümet olmalı.’ ‘Bu hükümetin başına da Ekrem İmamoğlu’ gelsin diye yazdılar. Vatan Partisi böyle bir projede asla yer almaz. Biz hiç bir zaman PKK ile FETÖ ile yan yana olmayacağız. Biz FETÖ’nün, PKK’nın üzerine yürüyen, üretimi arttıracak bir programda varız. Bizim yerimiz Üretim Devrimi ve vatan bütünlüğünü sağlama mücadelesinde. Türkiye artık, bugünkü Amerikancı partilerin vaat ettiği sadaka ekonomisiyle de yoluna devam edemez. Kamuculukla, tasarrufların artması ve yatırımların çoğalmasıyla Üretim Ekonomisine geçilecek. Bu şekilde içinde bulunduğumuz işsizlik tehlikesine son verilecek. Öte yandan Türkiye’yi kimse bölemeyecek. Atomu parçalarlar, Türk milletini parçalayamazlar.”

Baro teklifinin ayrıntıları ortaya çıktı Gündem Türk Işını Kovid-19’u yendi Gündem 6 ilde dev operasyon: 76 gözaltı Gündem İlk endüstriyel enzim fabrikası açıldı Gündem