AKP-BDP Komisyon raporu: Suçlu Cumhuriyet!
AKP ve BDP’nin katılımı ile TBMM’de oluşturulan ve adına 'çözüm komisyonu’ denilen komisyonun raporunda 'Kürt sorunu' konusunda bir bütün olarak Cumhuriyet dönemi hedef alındı
Zihni Erdem / Aydınlık
TBMM çatısı altında AKP ve BDP’liler tarafından kurulan ve adına kısaca "Çözüm Komisyonu" denen komisyonun 8 aylık çalışmanın ardından hazırladığı raporun ayrıntıları ortaya çıktı. 420 sayfadan oluşan raporda, CHP ve MHP’ye "kendilerini ‘çözüm süreci’nin dışında konumlandırma" eleştirisi getirildi ve bu durum bir ‘eksiklik’ olarak nitelendi.
Raporda sorunun geri planında, siyasi, sosyal nedenlerle beraber Cumhuriyetin homojen bir ulus yaratma çabasının da etkili olduğunu belirterek, “Bu süreçte tek tip problemsiz bir ulus yaratma projesi karşılaştığı sorunu güvenlikçi bir bakış açısıyla ele almakta ısrar etti. Bugünkü noktaya getirdi” denildi.
“Ortak gelecek beklentisi varsa barıştan söz edilir. Kürt, terör, şark, PKK sorunu değil kimlik, kültür ve şiddet sorunu var. Sorunu çözmede öne çıkan güvenlikçi şark siyasetidir” vurgusu yapılan raporda yer alan bazı değerlendirmeler şöyle:
27 Mayıs’a suçlama: Sorunda 1960 darbesi milat oldu. 27 Mayıs darbesinin Kürtlerle ilgili aşırı sert, aşağılayıcı tavrı, diğer yandan bölgede yaşanan değişim, dönüşüm sorunun ulusalcı nitelik kazanmasına yol açtı. Sorunu çözmede öne çıkan güvenlikçi şark siyasetidir.
Süreci Erdoğan Diyarbakır konuşması ile başlattı: Çözüm sürecinde irade koyan son parti AK Parti oldu Demokratik açılım-Milli Birlik Projesi adı verilen süreç, Başbakan Erdoğan'ın 12 Ağustos 2005'te Diyarbakır konuşmasıyla başladı.
Teröristle görüşme uzun vadede iyi bir yaklaşımdır: Diğer ülke örneklerinde gördüğümüz önemli husus hukuken 'terörist' olarak adlandırılan yapılarla temas ve diyalog kurulduğudur. Teröristle görüşme uzun vadede en iyi yaklaşımdır.
Din ve Kanaat önderleri katkısı alınmalı: Sivil hareket alanı yaratılmalı. Çözüm ve sonrası her aşamada din, toplum ve kanaat önderlerinin katkısı alınmalı.
Eğitimde ezber bozulmalı: Eğitim konusuna büyük önem verilmeli. Aileden başlayan ve okullarda devam eden eğitimle, kin, nefret ve husumetin ötekileştirmenin, acıların yarıştırıldığı, buna hizmet eden öğelerin simgeleştirildiği, ezberletilerek aşılandığı eğitim sistemi yerine algı ve tutumların dönüştürülmesi için demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, barış, karşılıklı hoşgörü, uzlaşı, anlayış, diyalog, empati odaklı yaşam boyu eğitim sisteminin yaşama geçirilmesine dikkat edilmeli. Tarihi yaraya derin neşter!
Koruculuk tasfiye edilebilir: Silahlı unsurların kamu güvenliğine karşı tehdit olmaktan çıkması ve olağan koşulların oluşmasına paralel olarak koruculuk tasfiye edilebilir. Korucular kamunun diğer alanlarında görevlendirilebilir.
Yerel yönetimler güçlendirilmeli: PKK ve Kürt sorunu ayrı parametrelerde ele alınmalı. Merkezi yönetim kapsamında yerel yönetimler güçlendirilmeli.
Terör suçu tanımı daralmalı: Terör ve terör suçlusu tanımı daraltılmalı.Geçmişte birçok ülkede uygulamaya konulan Hakikat Komisyonları, geçmişle hesaplaşmak yoluyla toplumsal birlik ve uzlaşı sağlanmaya çalışılması ve benzer olayların yaşanmamasının teminatı olduğu gerçeği önümüze çıkıyor. Terörle Mücadele Kanunu'nun kapsamı daraltılmalı.
Bayar’ın raporu, İnönü’den daha liberal: İsmet İnönü döneminde hazırlanan rapor devletin soruna bakışını ortaya koyan ana metin. Türkleştirmeyi ana siyaset olarak belirleyen bir rapordur. Bu rapora karşı Celal Bayar'ın hazırladığı 'Şark Raporu'nun daha liberal olduğu görülüyor.