Başbakan Yardımcısı Bozdağ'dan tek tip kıyafet ve müftülere nikah yetkisi açıklaması
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, sanıklara tek tip kıyafet düzenlemesine ilişkin, "Rengi konusunda bir belirsizlik yok ama kapsamıyla ilgili konuda bir yasal düzenleme ihtiyacı olduğunu ben de düşünüyorum. Bakanlık üzerinde çalışıyor, o çalışmayı hükümetimizle paylaşacak. Ondan sonra son şekli verilecek. Muhtemelen önümüzdeki süreçte çıkacak kanun hükmünde kararnamelerden birine o düzenleme konulabilir." ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, sanıklara tek tip kıyafet düzenlemesine ilişkin, "Rengi konusunda bir belirsizlik yok ama kapsamıyla ilgili konuda bir yasal düzenleme ihtiyacı olduğunu ben de düşünüyorum. Bakanlık üzerinde çalışıyor, o çalışmayı hükümetimizle paylaşacak. Ondan sonra son şekli verilecek. Muhtemelen önümüzdeki süreçte çıkacak kanun hükmünde kararnamelerden birine o düzenleme konulabilir." ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, "Devletin yönetim şekli olan cumhuriyetin nitelikleri, resmi dili, başkenti, milli marşı yani devletin kimlik bilgileri çok nettir ve bunlar sadece anayasanın kuralı değil, aynı zamanda 80 milyon milletimizin ortak değerleridir. AK Parti'nin de hükümetimizin de benimsediği temel esaslardır." dedi.
Bozdağ, TRT Genel Müdürlüğünde gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldi.
Bir temsilcinin, Fırat Kalkanı Harekatı'nı anımsatıp, Suriye sınırında yeni bir operasyonun söz konusu olup olmadığını sorması üzerine Bozdağ, şunları söyledi:
"Suriye'de olup biten her şey, Türkiye'nin hem sınır güvenliği hem de ulusal güvenliği bakımından büyük önem arz etmektedir. Sınırlarımızın ötesinde yaşanan istikrarsızlıklar, çatışmalar ve diğer hadiseler Türkiye'yi her açıdan doğrudan ilgilendirmektedir. Dünyanın binlerce kilometre ötesinden gelen ülkeler burada birtakım değerlendirmeler yaparken, 910 kilometre sınırı olan Türkiye'nin yanı başında olup bitenlerle ilgilenmemesini kimse beklememelidir."
Bozdağ, Türkiye'nin, bugüne kadar ulusal güvenliği bakımından gerekli adımları yeri geldiği zaman atmakta tereddüt etmediğini, bundan sonra da etmeyeceğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Türkiye bölgede huzur, istikrar ve siyasi çözümün olması ve çatışmaların sona ermesi, kalıcı barışın tesis edilmesi için üzerine düşenleri bugüne kadar fazlasıyla yaptı, bütün uluslararası güçleri bölgede doğru adımlar atması konusunda uyardı. Bundan sonra da uyarmaya devam edecektir. Şu anda Rakka'da terör örgütü DEAŞ'a karşı yürütülen bir operasyon var. Bu operasyon elbette önemli bir operasyon. Türkiye, DEAŞ terör örgütünün bölgeye yaşattığı acıların ve istikrarsızlandırmanın meydana getirdiği sonuçların farkındadır ve bunu sona erdirmek için DEAŞ ile dünyada en samimi, en etkin ve en kararlı mücadele eden tek ülke Türkiye'dir. Çok net söylüyorum; hem ülkemiz içerisinde hem sınırlarımız ötesinde DEAŞ terör örgütüyle amasız, fakatsız, lakinsiz ve tereddütsüz bir mücadeleyi Türkiye vermektedir. Fırat Kalkanı Harekatı bu açıdan da son derece önemli bir görev ifa etmiştir. Ama bizim söylediğimiz hep şudur; bir terör örgütüyle mücadele ederken taktiksel niyetler ve düşüncelerle de olsa başka bir terör örgütünün kullanılması fevkalade yanlıştır."
"Türkiye bölgedeki çıkarlarını korumak için hadiseleri takip ediyor"
Bozdağ, ABD'nin terör örgütü IŞİD'i bertaraf etmek için tartışmasız terör örgütü olan PYD/YPG'yi kullanmasının, büyük ve vahim bir hata olduğunu ifade ederek, "Biz bunu her defasında ifade ettik. Bundan sonra da ifade etmeye devam edeceğiz. Sınırlarımızın ötesinden gerek Afrin'den gerekse de başka bölgelerden Türkiye'ye dönük her türlü eylem, her türlü saldırı anında karşılık bulacaktır. Bunu her defasında ifade ettik. Nitekim zaman zaman ülkemize dönük oradan tacizler olduğunda anında misliyle mukabele edilmiştir, bundan sonra da misliyle mukabele etmeye devam edileciktir. Türkiye bölgedeki çıkarlarını, bölgenin huzur ve barışını korumak için bütün hadiseleri yakından takip ediyor, bundan sonrada takip etmeye devam edecektir. Ülkemizin ve bölgemizin çıkarlar için gerekli adımları atmakta da tereddüt edilmeyecektir. Hangi adım ne zaman atılır, nasıl atılır buna dair değerlendirmeleri devletimizin ilgili birimleri, hükümetimizin bakanları, Sayın Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız yapıyorlardır." diye konuştu.
"Bizim vazifemiz Türkiye devletini korumaktır, yaşatmaktır"
Başka bir temsilcinin Ayhan Oğan'ın açıklamalarını anımsatması üzerine Bozdağ, "Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşleri çok net; 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet'. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkan olmasıyla da AK Parti kongre delegeleri bu ilkeleri AK Parti'nin tüzük kuralı haline getirdi. Bugün, 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' ilkesini parti tüzüğüne koymuş yegane parti AK Parti'dir. Bu yüzden bizim görüşlerimiz burada çok net. Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşleri burada çok net, hükümetimizin görüşleri de burada çok nettir." dedi.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Türk milletinin binlerce yıldır süren devlet geleneğinin son temsilcisi ve son devleti olduğunu vurgulayan Bozdağ, şunları söyledi:
"Devletin yönetim şekli olan cumhuriyetin nitelikleri, resmi dili, başkenti, milli marşı yani devletin kimlik bilgileri çok nettir ve bunlar sadece anayasanın kuralı değil, aynı zamanda 80 milyon milletimizin ortak değerleridir. AK Parti'nin de hükümetimizin de benimsediği temel esaslardır. Biz bunun her tarafta, her yerde her şekilde ifade ettik. Ortaya koyduğumuz siyaset anlayışıyla da yaşam tarzımızla da bunu tescilledik. AK Parti'nin içinden çıkan cumhuriyet hükümetinin veya AK Parti kadrolarının devletle sorunu varmış gibi gösterilmesi AK Parti'ye ve bu kadrolara yapılan çok büyük saygısızlıktır, çok büyük bir haksızlıktır. Böyle bir şey olamaz. AK Parti bugün Türkiye'nin birleştirici gücüdür. Türkiye'nin her yerinde oy alan, Türkiye'nin her yerinde siyaset yapabilen, Türkiye'nin her yerinde Ankara'da konuştuğu gibi konuşan yegane parti, AK Parti'dir. Bu açıdan baktığımızda da partimizin Türkiye'nin her tarafından ortaya koyduğu bu siyaset, Türkiye'yi birleştiren, bütünleştiren bir siyasettir. Siz AK Parti'yi Türkiye'nin siyasetinden çektiğinizde ortaya çıkacak haritayı gözünüzün önüne getirin… Türkiye'nin her yerini kucaklayan, her yerini birleştiren AK Parti'dir. Dolayısıyla AK Parti içerisinden çıkan hükümetimiz, Türkiye'nin her yerinin, her ilinin, her ilçesinin, beldesinin, köyünün, milletimizin tamamının ve devletimizin hükümetidir. Bizim vazifemiz de devletimizi ve milletimizi her alanda her geçen gün daha güçlü kılmak, daha ileri götürmek ve bunun için gece gündüz demeksizin çalışmaktır. Bizim devletimiz vardır ve adı Türkiye devletidir. Bizim vazifemiz Türkiye devletini korumaktır, yaşatmaktır. Her alanda geliştirmek ve güçlendirmektir."
"Bir algı operasyonu oluşturma çabalarını da görüyoruz"
Devletin daha iyi yönetilmesi ve vatandaşa daha iyi hizmet sunulması konusunda herkesin farklı görüşlere sahip olabileceğini dile getiren Bozdağ, partilerin de bunun için var olduğunu vurguladı.
Bozdağ, seçmelerin farklı görüşleri değerlendirerek partiler arasında tercihte bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Partilerin dışında siyaset yapmayan insanların da Türkiye'nin daha iyi yönetilmesi ve vatandaşa daha iyi hizmet sunulması hakkında farklı görüşleri olabilir. Onlar da bu görüşlerini özgürce ifade edebilmeli ve ifade edilen bu görüşler o çerçevede değerlendirilmeli kendi içerisinde ama AK Parti'nin görüşlerini oluşturan veya hükümetin görüşlerini oluşturan mekanizmalar bellidir. Bu mekanizmaların dışında hükümetin görüşü gibi görüşleri kimse oluşturamaz. Partinin görüşü gibi de görüşleri kimse oluşturamaz. O görüşler, görüşü ifade edenin görüşü olur. Bir tartışma konusu olabilir ve değerlendirme konusu olabilir. Ama bu hükümete mal edilemez. Maalesef gördüğümüz şey şu; AK Parti bakanlarının veya Başkanımızın, hükümetimizin herhangi bir üyesinin yapmadığı değerlendirmeyi veya çalışmayı ya da partiden bir yetkilinin yapmadığı bir değerlendirme ve çalışmayı partinin görüşü veya hükümetin görüşü gibi çarpıtma, bir algı operasyonu oluşturma çabalarını da görüyoruz."
Tek tip kıyafet düzenlemesi
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, sanıklara tek tip kıyafet düzenlemesine ilişkin, "Rengi konusunda bir belirsizlik yok ama kapsamıyla ilgili konuda bir yasal düzenleme ihtiyacı olduğunu ben de düşünüyorum. Bakanlık üzerinde çalışıyor, o çalışmayı hükümetimizle paylaşacak. Ondan sonra son şekli verilecek. Muhtemelen önümüzdeki süreçte çıkacak kanun hükmünde kararnamelerden birine o düzenleme konulabilir." ifadelerini kullandı.
Müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesini öngören düzenleme
Müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesini öngörülen düzenlemeyle ilgili soru üzerine ise Bozdağ, Nüfus Hizmetleri Kanunu uyarınca resmi nikahın belediye başkanları, belediye başkanlarının görevlendirdiği memurlar ve köylerde muhtarlar tarafından kıyıldığını, bakanlığın evlendirme görevi ve yetkisi verdiği konsolosların da nikahkıyabildiğini hatırlattı.
İlgili kanunda ayrıca "Bakanlık, İl Vatandaşlık ve Nüfus Hizmetleri Müdürü, nüfus müdürlükleri, ilçe nüfus müdürlükleri ve dış temsilciliklere de evlendirme yetki ve görevi verebilir." ibaresinin bulunduğunu aktaran Bozdağ, şu bilgileri verdi:
"Şimdi burada yapılan düzenleme bu ikinci fıkraya 'İl ve ilçe müftülüklerinin' eklenmesi... Yani bakanlık, yetkilendirdiği zaman il ve ilçe müftülükleri resmi nikah kıyacaktır. Yönetmelik var, bu yönetmeliğe göre, bugün nasıl resmi araştırmalar yapılıyor, evlenme şartları tam, evlenme engelleri yok tespitinden sonra nikah kıyılıyorsa, imzalar atılıyor, tanıklar, şahitliği alınıyor ve nikahcüzdanı veriliyor, bunlar nüfusa tescil ediliyorsa aynı işlem yapılacaktır. Bu da bir resmi nikah kıyacaktır. "
Düzenlemeyle "Küçük yaşta evliliklerin önünü açacağı" yönünde değerlendirmeler olduğunu anımsatan Bozdağ, "Resmi nikahkıyıyor, evlilik yaşını değiştirmiyor, evlenme engellerini değiştirmiyor, medeni kanunda da bir değişikliğe gidilmiyor; dolayısıyla böyle bir şeyin önünün açılması da kesinlikle söz konusu değil." ifadelerini kullandı.
"Toplumda ayrılmaya yol açar." şeklindeki eleştirileri de anımsatan Bozdağ, şu anda muhtarların, belediye başkanlarının, nüfus müdürlüklerinin ve dış temsiliciliklerin nikahkıyma yetkisi bulunduğunu bildirdi.
Bekir Bozdağ, "Köyde muhtar kıyıyor bir ayrımcılık yok da yani müftülüklere bu yetkinin verilmesi halinde bir ayrımcılık olabilir mi? Toplum şu anda 'belediye başkanı nikah kıydı, nikah kıymadı evli çiftler' diye ayrılmış durumda mı? Değil. Bu da yanlış bir değerlendirme, biraz karşıtlığını izahta güçlük çekenlerin kullandığı bir argüman gibi duruyor." diye konuştu.
"Kılıçdaroğlu, 2019'da adaylık için zemin hazırlıyor"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Maltepe mitingine ilişkin değerlendirmede bulunan Başbakan Yardımcısı Bozdağ, "Benim kanaatim kendisi 2019'da adaylık için zemin hazırlıyor. Bu mitingi de adaylığının ilk ilan adımıdır. Orada muhafazakar kesime, başka kesimlere mesaj veriyor. 'Ben sizin hepinizin hamisi olacağım' diyor. Adalet mitingi değil kesinlikle adaylık mitingiydi. O, adaylık mitingi, çok açık yani." ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Focus dergisine verdiği demecin ve tepkilerin sorulduğu Bozdağ, şu ifadeleri kullandı:
"Türk turizmine bir bomba attığı gibi Türk ekonomisine de bir bomba atmaktır bu çünkü Türkiye'de istedikleri siyasal değişimi sağlamayı başaramayan çevreler en son darbe teşebbüsüyle bunu silahlı kuvvetlerin içerisindeki FETÖ'cü unsurlarla beraber yapmak istediler ama başaramadılar. Milletimizin, medyamızın, toplumun her kesiminin gayretiyle buna engel olundu."
Türkiye'nin ekonomisi, turizmi ve dünyada güçlü olmasını sağlayan göstergelerini kötüye götürmek için büyük bir gayret ve çabanın her alanda olduğunu belirten Bozdağ, şöyle devam etti:
"Buna rağmen Allah'a şükür ülkemizin ekonomisi gayet iyi seyrediyor. Her alanda güçlü ve olumlu değişmeleri görüyoruz. Türkiye'nin yaşadığı son 3 yıldaki hadiselere bakın, 2013'ten alalım. Gezi olaylarına, 17-25 Aralık'a, MİT tırlarına bakarsanız... 2014'te iki tane seçim yaşadık, arkasından 2015'te iki tane seçim, hendek terörü, Rusya'nın uçağının düşürülmesi ve arkasından 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü... Bütün bu olumsuzlukların Türkiye'de olduğunu düşünün, seçimler hariç. Onlar bizim demokrasimizin olgunluğunun göstergesidir ama diğer alanlara baktığınızda bir kirli oyunun birer parçaları olduğunu görüyoruz."
Türkiye'de 3 milyon mülteci bulunduğunu aktaran Bozdağ, "Bütün bunları değerlendirdiğimizde Türk ekonomisinin bugün içinde bulunduğu şeyi daha iyi görüyoruz. Bütün bunlara rağmen Allah'a şükür güçlü bir ekonomimiz var. Her türlü olumsuzluğa karşı direnç kat sayısı yüksek bir ekonomimiz var. Kılıçdaroğlu'nun Almanlarla beraber politika üretmesine karşı da direnci yüksek bir ekonomimiz var." dedi.
"Focus ne zaman açıklama yapacak"
Bozdağ, Kılıçdaroğlu'nun Focus dergisine verdiği röportajı okuduğuna işaret ederek şunları söyledi:
"Röportajlarda sorulardan sonraki kısımlar tırnak içidir. Ses kaydı vardır, o ses kaydının dökümü yapılır, oraya geçirilir. Ben Focus'u merak ediyorum, onlar ne açıklama yapacaklar? 'Biz yalan mı yazdık' diyecekler yoksa 'Sayın Kılıçdaroğlu söyledi, biz de çözümünü yaptık, aynen yazdık' mı diyecekler?"
Açıklamalardan, Kılıçdaroğlu'nun böyle bir beyanda bulunduğunu gördüğünü dile getiren Bozdağ, şöyle konuştu:
"Ben şimdi soruyorum, Allah aşkına Türkiye'de siyaset yapan ve Türk halkından iktidar olmak için oy isteyen birisi, Türkiye'nin ekonomisi kötüye gitsin, Türkiye'ye turist gelmesin, turizm geriye gitsin diye açıklama yapabilir mi? İşte görüyoruz örneğini açıklama.... Focus dergisindeki mülakatın baştan sona değerlendirmesini görünce Almanya'nın üzerinde durduğu konularda, Almanya'nın istediği cevapları almak için sorulmuş sorular. Soru soranlar, Alman hükümetinin Türkiye'ye karşı yaptığı son dönemdeki haksız değerlendirme ve uygulamaları haklılaştırmak için sorular soruyor. Sayın Kılıçdaroğlu da bir yer hariç, 'teröristleri vermiyor' filan diye soruyor, 'Orada teröristler var' diyor. Bir kısım hariç, diğer soruların cevaplarına baktığında muhabir ne istediyse Sayın Kılıçdaroğlu'ndan almış. Burada Türkiye'nin anamuhalefet liderine, 'gelecekte iktidara talip olduğunu' söyleyen birine şunu söylemem gerekmez mi? Siz Türkiye'nin çıkarlarını, Türkiye'nin hükümeti gibi korumakla mükellef değil misiniz?"
"Suç işleyenlerle ilgili adli süreç var"
Almanya'da terör örgütlerine destek verildiğine dikkati çeken Bozdağ, Kılıçdaroğlu'nun "PKK terör örgütü, Almanya'nın da terör listesinde olan bir örgüttür. Avrupa Birliği'nin de NATO'nun da bütün uluslararası örgütlerin de kabul ettiği bir terör örgütüdür. Siz, orada ne yapıyorsunuz? Bu terör örgütünün her türlü faaliyetine izin veriyorsunuz, sizin gözünüzün önünde faaliyet yapıyor. Bu Türkiye ile Almanya ilişkilerini olumsuz etkiliyor ve bunu sonlandırın." demesi gerektiğini anlattı.
Kılıçdaroğlu'nun gazetecilerin tutuklandığını söylediğini ancak isnat edilen suç üzerinde durmadığını ifade eden Bozdağ, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Onlar cumhurbaşkanının veya iktidarın yargıyı etkilemesi sonucu orada duruyor, herhangi bir şey yok, dosyaları boş, Türkiye'de siyaset kimi isterse o tutuklanıyor, cezalandırılıyor gibi bir algı operasyonunun altına kendi görüşleriyle şahitlik ederek imza atıyor. Bu ahlaki değildir, doğru da değildir. Milli bir siyasetin, milli bir siyasetçinin yapacağı bir iş hiç değildir. Kılıçdaroğlu bu yaptıklarıyla kendi milletine ve kendi devletinin aleyhine kanaatlerin pekişmesine ve Türkiye'ye ve Türk milletine dönük kirli algı operasyonlarının gerçekmiş gibi kabulüne yol açan bir yalancı şahitlik yapmıştır. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Olabilir mi böyle bir şey? Türkiye'de suç işleyen insanlarla ilgili adli süreçler var. Bunlar yargı tarafından yerine getiriliyor. Dosya da isnat edilen birtakım suçlar, onlara ilişkin deliller var. Bunun değerlendirmesini savcılar ve hakimler dava açıldıktan sonra mahkemeler yapar, kararı onlar verir."
"Almanya'da var Türkiye'de hukuk yok mu?"
"Almanya'da hukuk var, Türkiye'de hukuk yok mu diyeceğiz? Almanya'da hakimler var, Türkiye'de hakimler yok mu diyeceğiz? Böyle bir şey olabilir mi?" diye soran Bozdağ, Türkiye'nin Cumhurbaşkanının Almanya'da konuşmak, Türk toplumuyla bir araya gelmek istemesinin Alman Hükümetince engellendiğine dikkati çekti.
Almanya'nın Kandil'deki teröristlerin telekonferansla terör örgütü yandaşlarına hitap etmesine izin verildiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanımızın telekonferansla vatandaşlarına hitap etmesine izin vermiyor ama terör örgütünün temsilcilerine veriyor. Peki bir anamuhalefet liderinin, Türkiye'de siyaset yapan kişiler kim olursa olsun bunun karşısında 'Ey Almanya' demesi gerekmez mi? 'Sizde de ifade, düşüncü hürriyeti, AB değerleri, insan hakları varsa o zaman Türkiye'nin Cumhurbaşkanının, bakanlarının, Türkiye'den gelen yetkililerin kendi vatandaşlarıyla bir araya gelmesine izin vermiyorsunuz? Kendi görüşlerini kendi vatandaşlarına aktarmasına izin vermiyorsunuz, sizin nereniz demokrat bir ülke?' diye sorması gerekmez mi? 'Hani Türkiye'yi suçladığınız ifade özgürlüğü, sizde bunun ne kadarı var?' diye sorması gerekmez mi? Ama sormuyorlar. Bakıyorsunuz, teröristlerle ilgili şeyleri hep gündeme getiriyorlar."
"Türkiye'nin aleyhine faaliyetlere destek"
Almanya'da teröristlerin ifade, toplantı ve gösteri hürriyetinin tam olarak sağlandığını aktaran Bozdağ, Almanya'da bulunan 4 bin 500 soruşturma dosyasının hiçbirinin karara bağlanmadığına işaret etti.
Türkiye'nin aleyhine olan faaliyetlere büyük destek verildiğini aktaran Bozdağ, şunları kaydetti:
"Ben Kılıçdaroğlu'ndan şunu demesini beklerdim, 'Türkiye'nin aleyhine kim faaliyette bulunuyorsa siz onu el üstünde tutuyorsunuz. Türkiye'ye karşı terör eylemi yapanlar, sizin ülkenizde. Türkiye'de darbe yapmak isteyen, darbeciler sizin ülkenizde himaye ediliyor. FETÖ terör örgütü mensupları sizin ülkenizde. PKK'cılar sizin ülkenizde. DHKP-C'liler sizin ülkenizde el üstünde tutuluyor. Türkiye'de yargılanmış, ceza almış birisi sizin ülkenizde Cumhurbaşkanlığı Sarayında ağırlanıyor. Ona ödüller veriliyor.' Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkilerin daha iyi olmasına Almanya'nın da katkı vermesi gerekmez mi? Elbette gerekir ama baktığınızda bunların hepsi oluyor. Peki Türkiye ne diyecek şimdi? Siz Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Hükümet'i olun. Teröristler destekleniyor, darbeciler, FETÖ'cüler himaye ediliyor."
Türkiye'nin aleyhine kim faaliyette bulunursa, onun önüne pek çok imkan açıldığını belirten Bozdağ, "O zaman Türkiye devletinin yöneticileri olarak sizlerin olup bitenler karşısında tavır koymanız, vazifenizin, milletinize ve devletinize olan yükümlülüklerinizin gereği değil mi? Türk hükümetinin bugün yaptıkları vazifesinin gereğidir. Biz onu yapıyoruz." ifadesini kullandı.
Almanya'nın bu konuları, karşılıklı çıkarlar esasında değerlendirmesi gerektiğine işaret eden Bozdağ, bunun medya üzerinden yapılmaması gerektiğini bildirdi.
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na şu soruları yöneltti:
"Acaba siz Türkiye'den mi yanasınız, bütün bu olup biten olaylar, tartışmalar konusunda; yoksa Almanya'dan yana mısınız? Siz, bütün bu Türkiye ile Almanya arasındaki tartışmalarda Alman hükümetini mi yoksa Türk hükümetini mi haklı görüyorsunuz? Darbecileri, Almanya'nın himaye etmesini doğru mu görüyorsunuz, Türkiye'nin bunu eleştirmesini yanlış mı görüyorsunuz? PKK'ya karşı Almanya'nın tutumunu doğru mu görüyorsunuz yoksa Türkiye'nin eleştirilerini yanlış mı görüyorsunuz?"
"Planlı yalanlar"
Alman halkı ile Türk halkı arasında çok büyük bir dostluk olduğunu anımsatan Bozdağ, gündelik siyasal tartışmalarla Alman halkı ile Türk halkı arasındaki dostlukta bir zedelenme olmayacağını kaydetti.
Almanya'daki insanların Türkiye'ye gelmekten çekindiğine dair haberler, yorumlar, sorularla oluşturulmak istenen kanaatlerin tamamının "planlı yalanlar" olduğunu vurgulayan Bozdağ, geçen sene temmuz ayı ile karşılaştırıldığında bu sene aynı ayda Türkiye'ye gelen Alman turist sayısında 20 bin civarında bir artış olduğunu bildirdi.
Almanya'dan gelen turist sayısında bir azalma bulunmadığını kaydeden Bozdağ, geçen sene ile mukayese edildiğinde bir artış kaydedildiğini belirtti.
Türkiye'de çok sayıda yerleşik Alman vatandaşı olduğunu anlatan Bekir Bozdağ, "Onların hepsi hayatından memnun. Hiçbirisinde bir sıkıntı yok. Türklerle de çok iyi dostlar, çok iyi ilişkileri var. Almanya'da milyonlarca vatandaşımız var. Onlarla da bir sıkıntı yok. Bu nedenle bir sıkıntı varmış gibi oluşturup halklar arasına bir soğukluk yerleştirmeye Türkiye'ye, Almanya'dan turist akınını engellemeye dönük çalışmalar, bugüne kadar başarılı netice vermedi. Bundan sonra da vermeyecektir. Ben ondan eminim." diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Focus dergisine verdiği mülakattaki yaklaşımını milletin iyi değerlendireceğine emin olduğunu ifade eden Bozdağ, "O röportajı görünce 'Acaba bu Almanya'da bir siyasi partinin lideri mi Türkiye'ye dönük açıklama yapıyor' diye benim aklıma o geldi. Ama baktım maalesef Türkiye'nin ana muhalefet partisi lideriymiş bunu yapan. Fakat okuyunca siz öyle değerlendiriyorsunuz." dedi.
"Elimizdeki bilgileri paylaştık, yüzlerinin rengi değişti"
Bir gazetecinin, Adalet Bakanlığı tarafından açıklanan tutuklu gazetecilerin rakamlarını Kılıçdaroğlu'na sorduğunda "Bunlar beni ilgilendirmiyor, bunlarla ilgili iddialarda bulunan birtakım dernekler var. Ben o dernekleri dinlerim" dediğini aktardı.
Bunu nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Bozdağ, şunları söyledi:
"Bizim hep söylediğimiz şey, hükümete karşı da Türkiye'ye karşı da uluslararası çevrelerin adil ve objektif olmasıdır. Türkiye içinde siyaset yapan herkesin de değerlendirmelerinde de objektifliğe özen göstermesi lazım. Sayın Kılıçdaroğlu'nun da gerçek olan konular üzerinde değerlendirme yapmasını ben hep tavsiye ediyorum. Türkiye cezaevlerinde mesleği gazeteci olan kişiler, değişik suç isnatları nedeniyle tutuklu oldukları gibi, bazıları da suçu sabit olduğu için mahkeme kararıyla cezalandırılmışlar, hükümlüler. Bir kısmının suçu sabit, şu anda infaz ediliyor. Bir kısmının isnatlar nedeniyle, kuvvetli suç şüphesi nedeniyle tutuklu yargılaması devam ediyor. Türkiye cezaevlerinde salt gazetecilik yaptığı gerekçesiyle tutuklu ve hükümlü hiç kimse yoktur. Bunu biz defalarca ifade ettik. Defalarca bunu dile getirdik. Örneğin zaman zaman şöyle haberler görüyorsunuz, 'Bir tweet attı, adam tutuklandı'. Tweet yüzünden tutuklandı, çok büyük bir algı operasyonu. Türkiye'de tweet attı diye tutuklanan bir Allah'ın kulu var mı, yok. Ama şunu söylemesi lazım, 'Tweetinde ne dedi?' Orada bir şey söylüyor. Suç olan bir şeyi icra ediyor. Onun için insanlar adli takibata muhatap kalıyor. Oradan devam ediyor."
Türkiye'ye dönük gazetecilerle veya başka insan haklarıyla ilgili konularda değerlendirme yapan kuruluşların varlığına işaret eden Bozdağ, sözlerine şöyle devam etti:
"Adalet Bakanı olduğum dönemde bunlardan bir tanesi geldi bana, elinde bir liste var. Sayın Kılıçdaroğlu'nun dediği derneklerden birinin listesi var. Ben onlara dedim ki 'Elinizdeki listeyi tek tek konuşalım'. İsim veriyorlar, bizde elimizdeki bilgileri kendileriyle paylaştık. Yüzlerinin rengi değişti. Onlara hatta şunu da söyledim, 'Sizin güvendiğiniz avukatlar gelsin bu dosyaları incelesinler. Size getirilen dosyaların içi nedir ne değildir. Belli ki size bu bilgiler tam doğru aktarılmıyor. Dosyalar burada gelin bakın içerisine ne var ne yok.' Hala gelecekler, göndermediler. Neden çünkü dosyaların içerisinde bunlara anlatılan bilgilerin yalan olduğunu ortaya koyacak veriler var. O yüzden de gelmediler."
"Diğerlerini zannedersem gazeteci kabul etmiyorlar"
Kılıçdaroğlu'na Türkiye'nin resmi makamlarının verdiği bilgilere adli makamların aldığı kararlara itibar etmesi tavsiyesinde bulunan Bozdağ, bu kararları beğenmeyebileceğini ancak objektif değerlendirmenin son derece önemli olduğunu kaydetti.
Bu derneklerin takip ettiği gazetecilerin genelde terör örgütü üyeliği propagandası veya terörle irtibatlı eylemlerle alakalı soruşturulan, kovuşturulan isimler olduğuna işaret eden Bozdağ, cezaevlerinde terör örgütü üyeliği, propagandası ve benzeri nedenlerle hüküm giymemiş gazeteciler olduğunu ancak hiçbirisinin hatırını sormadıklarını bildirdi.
Toplantıda, gazetecilerden bir örnek varsa paylaşmalarını isteyen Bozdağ, "Diğerlerini zannedersem gazeteci kabul etmiyorlar. Gazeteci olmanız için farklı birtakım ölçüleri var anlaşılan." değerlendirmesinde bulundu.
Bu derneklerin, cezaevi ziyaretlerini anımsatan Bekir Bozdağ, Türkiye cezaevlerinde terör örgütleriyle alakalı suçları işleyenler dışında pek çok tutuklu ve hükümlü olduğunu, onlara ilişkin bir değerlendirme yapmadıklarını aktardı.
"Türkiye'nin, Türk milletinin aleyhine çalıştığınızda uluslararası örgütler, sizin bir numaralı avukatlığınızı yapıyorlar." diyen Bozdağ, Kemal Kılıçdaroğlu'nun olayı bir de bu gözle değerlendirmesi önerisinde bulundu.