Su akar, hükümet bakar!
Milyarlarca dolara malolan barajla ilgili iddialar hükümeti düşürür…
Aralık 2012’de şaaşalı bir törenle dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan tarafından açılan ve Türkiye’ye yaklaşık 2 milyar dolara malolan Artvin’deki Deriner Barajı’nda bir süredir elektrik üretilmediği iddia ediliyor. Türkiye’nin en yüksek barajı olarak gösterilen Deriner’in enerji üretmemesinin nedeni ise Enerji Bakanlığı’nın doğal gaz alımı sözü vermesi. İddialarla ilgili sorularımızı yanıtlayan ‘Kusursuz Enerji Planı’ kitabının yazarı Mazlum Çoruh, ülkemizde yapılan işlerdeki akıl ve ahlak dışılığa bakıldığında iddiaların şaşırtıcı olmadığına dikkat çekerek, Deriner, Çoruh’un Gerdanlığı değil, Çoruh’u katleden salhane kasabının en büyük bıçaklarından ikincisidir. Gerdanlık sözünün kullanılması, halkı kandırmak içindir. Ülkenin boynuna geçirilen borç tasmalarından sadece biridir. Barajların büyüklüğü, ahmakları tatmin edebilir. Biz, bize yedirdiği ekmeğe bakarız. Yıllarca bu milleti baraj boyutlarıyla oyaladılar; ülkeyi batırdılar” görüşünü savundu.
MİLYARLARCA DOLARLIK BARAJ ELEKTRİK ÜRETMİYOR İDDİASI
Çoruh Havzası’ndaki baraj projelerinden biri olan Artvin’deki Deriner Barajı’nın bir süredir enerji üretmediği öne sürüldü. Artvin’de yayın yapan ’08 Olay’ adlı haber sitesinde yer alan habere göre, yaklaşık 2 milyar dolara malolan ve Türkiye’nin en yüksek barajı’ olarak tanıtılan Deriner’deki elektrik üretilmemesinin nedeni ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın doğal gaz alım sözü vermiş olması. Mevsim şartları nedeniyle su seviyesi yüksek olan Deriner’de kapakların sık sık açılarak suların boşaltıldığı da iddialar arasında. Resmi kaynaklara dayandırılarak ortaya atılan iddiaları sorduğumuz yetkililer bilgi vermekten kaçındı.
KUSURSUZ ENERJİ PLANI KİTABININ YAZARINA DERİNER’İ SORDUK
Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılıktan kurtulacağı iddiasıyla inşa edilen ve milyarlarca dolar maliyeti olan projelerin ülkeyi borç batağına sürüklediğini iddia eden çıkışlarıyla gündeme gelen ‘Kusursuz Enerji Planı’ kitabının yazarı Mazlum Çoruh lakabıyla anılan İnşaat Yüksek Mühendisi Naci Özen konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
‘SU BIRAKILMASI KAPASİTENİN KULLANILDIĞININ İSPATI OLAMAZ’
Bölgedeki baraj projeleri hakkında yazdığı kitapla Cumhurbaşkanı’ndan Bakanlara kadar bütün ilgileri uyaran Çoruh, şunları dile getirdi: “Ülkemizde yapılan işlerdeki akıl ve ahlak dışılıklara baktığımızda bu iddia şaşırtıcı gelmez. Esasen hidrolik santraller doğal akışlara bağlı olduğu için temel enerji üreticileri olması gerekir. Deriner’de dolu savak ve orifislerden su bırakılıyor olması, o santralin kapasitesinin kullanıldığının ispatı olamaz. Sade vatandaşları kandırmak için veya işletme beceriksizliklerinin üstünü örtmek için de olabilir. Yukarıdaki, Güllübağ ve Arkun barajlarının kullanılması ve de Deriner santralinin tam kapasiteyle hatta kapasitenin üstünde çalışıyor olması halinde, barajın 1 milyar metreküplük su bekletme kapasitesi doluysa bu mümkündür. Böyle bir durumun oluşması için havzada tufan olması gerekir. Ancak, Artvin, Erzurum’un Çoruh’a suyunu bırakan alanlarda şimdiye kadar rasatlarda görülmeyen bir feyezanın varlığından haberimiz olmamıştır.”
‘TEKNİK ARIZAYA SIĞINMAK UTANÇ VERİCİ BİR DURUM’
Deriner Barajı’nın tesis debisinin saniyede 360 metreküp olduğu bilgisini veren Çoruh, santralın aylık tüketeceği su miktarının ise 1 milyar metreküp olduğuna dikkati çekerek, “bu miktar yüzde 15’e kadar artırılabilir. Eğer bu kadar suyu üretimde kullanmışsa aylık üretimlerinin 500 milyon kilovat, hatta yüzde 15 daha fazla olması gerekir. Aylık üretimleri bildirmeleri gerekir. Barajda doluluk sorunu her zaman yaşanır, yaşanmıştır, yaşanacaktır. Bu barajın çalışması halinde dolması yani görev yapması mümkün değildir. Feyezan mevsimine bakarak barajın doluluğunu konuşamazsınız. Üretim yapılmadan su bırakılması, DSİ aklı ve ahlâkı için sorun değildir. Onlar olmayan sulara baraj yapma cesaretini, utanmazlığını göstermişlerdir. Bu durumda suyu enerjide kullanmayıp boşa salmalarında da şaşmamak gerekir. Teknik arızaya sığınmak, yıllarca barajlı HES yapmakla övünen bir kurum için ayrıca utanç verici bir durum sayılmalıdır. Bu santraller, doğru yapılmışlarsa yıllarca çalışacak şekilde tasarlanmışlardır. Santrallerin arızalanması çok çok özel bir durumdur” dedi.
‘DERİNER’İN GERÇEK MALİYETİ 12 MİLYAR DOLARIN ÜSTÜNDE’
Deriner Barajı’nın maliyetinin 2 milyar doların üzerinde olduğu görüşünü savunan Çoruh, şu görüşleri dile getirdi: “benim yaptığım çalışmalara göre parayla ölçülemeyen kayıplar hariç, sadece parayla ölçülebilenlerle maliyet rakamı, 12 milyar doların üstündedir. Yapımcıya ödenen para bile 2 milyar doların çok üstündedir. Bu barajın bayındırlık eseri, refah yaratabilmesi için her şey dâhil 700 milyon doları geçmemesi gerekirdi. Baraj için yapımcıya 2005 yılına kadar 1,4 milyar dolar ödenmiş; yetmemiş 2011 yılına kadar 1,3 milyar dolar daha ödenek istenmiştir. İsteyen, Veysel Eroğlu’dur. Ödeneğin verilmemesi halinde maliyetin daha da artacağı ve işin uzayacağını baskı olarak kullanmıştır. Baraj, ancak 2013’ün Ekim ayında ful çalışmaya başlamıştır. Bu barajın ürettiği enerjinin kilovatı da 40 sentin üstündedir. Bu ucuz elektrik mavalının hangi boyutta olduğunu gösterir.
‘EN YÜKSEK BARAJDAN ANCAK AHMAKLAR MUTLULUK DUYARLAR’
Deriner’in dünyanın en yüksek bilmem kaçıncı barajı olmasından ancak ahmaklar mutluluk duyarlar. Böyle yapıları yapanlar, ancak ve ancak, yıllık ödemeleri yaptıktan sonra kalan gelirleriyle övünebilirler. Deriner, Çoruh’un gerdanlığı değil, Çoruh’u katleden salhane kasabının en büyük bıçaklarından ikincisidir. Gerdanlık sözünün kullanılması, halkı kandırmak içindir. Ülkenin boynuna geçirilen borç tasmalarından sadece biridir. Barajların büyüklüğü, ahmakları tatmin edebilir. Biz, bize yedirdiği ekmeğe bakarız. Yıllarca bu milleti baraj boyutlarıyla oyaladılar; ülkeyi batırdılar. Coğrafyamızı yırttılar, devam ediyorlar.”
‘HES’LERİN GERÇEK AMACI ENERJİ DEĞİL, SULARI ELE GEÇİRMEK’
Artvinli gazeteci Sami Özçelik ise Deriner Barajı’ndan su bırakıldığı iddialarının doğru olduğunu dile getiriyor. Bunun nedeni ise enerji üretiminin kapasitenin üzerinde olduğu iddiası. Gazeteci Özçelik, HES projelerinin arkasında yatan gerçek amacın enerji üretmek değil, Türkiye’nin su kaynaklarına sahip olmak olduğu görüşünü savunarak şunları dile getirdi: “iki yıl önce dönemin başbakanı Erdoğan, Türkiye’nin enerji ihtiyacının 45 milyar KWS olduğunu ancak üretim kapasitesinin 63 milyar KWS’ya ulaştığını söyledi. Peki aradaki 18 milyarlık fazlalık ne olacak? Örneğin Gürcistan’daki sular 100 yıllığına şirketlere tahsis edildi. Aracıların çoğunluğu Türk firmaları. Çünkü suya sahip olanlar geleceğe sahip olacaklar.
‘ÖNCE BARAJLA BOĞDULAR, ŞİMDİ DE SİYANÜRLE ZEHİRLEYECEKLER’
Deriner ve Yusufeli gibi barajlar Artvin’in vadilerini insansızlaştırmak için kuruldu. Örneğin Yusufeli Barajı’nın gövde yüksekliği başlangıçta 70 metreydi. Birileri buna 200 metre daha ekledi. Barajın ardından bölge madenciliğe açılmak isteniyor. Bu bölgede altın madeni işletmek isteyen bir firmayı araştırdığımızda Erdoğan’ın çocuklarına burs veren işadamına ait olduğunu gördük. Yani Yusufeli Barajı’nın bunca yüksek gövdeli olmasının nedeni gelecekte burada açılacak altın madeninin siyanür havuzlarına su sağlamak. Yusufeli’ni önce suyla boğdular, sonra da siyanürle zehirleyecekler.”
HES SÜRECİ ERDOĞAN’I BOŞA ÇIKARDI: ‘SU AKAR, HÜKÜMET BAKAR’
Yapılan yasal düzenlemelerle 2006 yılında hız kazanan HES furyasıyla Türkiye’nin neredeyse her bölgesinde binlerce proje, devlet desteğiyle, özel sektör eliyle uygulamaya sokuldu. Yaşam alanlarına verdiği zararlara bakılmaksızın, ortaya çıkan ekolojik ve sosyal maliyetlere aldırmaksızın HES projelerini savunan ve her fırsatta bu girişimlere karşı eleştirel yaklaşanları vatan hainliğine varan iddialarla suçlayan dönemin Başbakan’ı Tayip Erdoğan, “su akar Türk bakar” deyişini bundan böyle “su akar Türk yapar”a çevirdiklerini dile getirmişti. Deriner Barajı’nda elektrik fazlası olduğu gerekçesiyle enerji üretilmeyerek suların boşa akıtıldığı iddiası, Türkiye’nin enerji politikasındaki tutarsızlığının göstergesi olarak kabul ediliyor.
Yusuf Yavuz
ulusalkanal.com.tr