5. TRT Uluslararası Çocuk Medyası Konferansı
-İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilidüzgün: "Çocuk, yetişkinlerle aynı gerçekliği paylaşıyor ancak farklı anlıyor. Dünyanın nesnel gerçekliğini çocuklaşmadan çocukların bakış açılar ile kaleme almalıyız. Okuma kültürünü geliştirmeliyiz"
(AA) - İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Dilidüzgün, "Çocuk, yetişkinlerle aynı gerçekliği paylaşıyor ancak farklı anlıyor. Dünyanın nesnel gerçekliğini çocuklaşmadan çocukların bakış açılar ile kaleme almalıyız. Okuma kültürünü geliştirmeliyiz." dedi.
"Çocuğun Algısına Dokunmak" temasıyla düzenlenen 5. TRT Uluslararası Çocuk Medyası Konferansı kapsamında "Çocuk Edebiyatında Şiddet" konulu panelde konuşan Dilidüzgün, çocuk edebiyatından hepimizin beklentileri olduğunu ancak ne yazık ki üretilen 100 kitabın 90'ının, çocukların karşılaşmaması gereken içerikleri barındırdığını söyledi.
Çocuklar için üretilen eserlerin nitelikli içeriğe sahip olmasının önemini vurgulayan Dilidüzgün, şöyle konuştu:
"Çocuklar için üretilen medyatik araçların da sadece eğlendirme boyutu olmamalı. Çocuklar için yapılan her edebiyat ürünü, okul öncesinden gençlik dönemine, edebi yani sanat eseri niteliğine de sahip olmalı. Edebi olandan bir beklentimiz var. Edebiyat dersinde insanların üzerine bilgi boca ediyoruz. Metnin özetini, konunun ana fikrini öğrencilerden istemek çok zor bir şey. Geleneksel edebiyat öğretiminde olduğu gibi, üzerine bilgi vererek çocuk edebiyatını öğrenmeye çalışmak doğru değil. Çocuk, yetişkinlerle aynı gerçekliği paylaşıyor ancak farklı anlıyor. Dünyanın nesnel gerçekliğini çocuklaşmadan çocukların bakış açılar ile kaleme almalıyız. Okuma kültürünü geliştirmeliyiz. Okuyan çocuklar ile okumayanların beyin MR’ları çekiliyor. Okuma alışkanlığı gelişen çocukların beyninde farklı merkezler arasındaki iletişimi kolaylaştıran ve iletişimi hızlandıran beyaz bir sıvıdan söz ediliyor. Okuyan insanların düşünme becerileri daha gelişkin. Bu noktada çocuk kitaplarından beklenenler şunlardır: Okuma kültürünü geliştirmeli, çocukla iletişim kurmalı, edebiyat ya da edebi tecrübesi olmayanları yüreklendirmeli."
"Çocuk kitaplarında şiddet konusunda edebi yolla nasıl bireye şiddet uyguluyoruz" konusunu da ele alan Dilidüzgün, konuşmasına şöyle devam etti:
"Olumlu gösterilen şiddeti çocuk kitaplarında istemiyoruz, cinselliği teşhir edercesine olan içeriği istemiyoruz. Tehditkar değil, öğretici olmalı. Galtung’a göre şiddetin tanımı, 'insanların olumsuz etkenler nedeniyle kendilerini bedensel ve ruhsal anlamda gerçekleştirememelerinden' kaynaklanıyor. Edebiyat da eğitimle birlikte kendimizi gerçekleştirmenin önünü açmalı. Eğer bu engelleniyorsa bu da bir şiddettir. Çocuk edebiyatında, otoriter anlatım biçimine sahip olan içerikleri de istemiyoruz. Böyle bir metinde okuyan çocuk ise kendisini geliştiremiyor ve düşüncenin önü açılamıyor."
Kanada Lakehead Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Lesley Clement, uzmanlık alanının özellikle çocuk edebiyatında ölüm konusunun işlenmesi olduğunu söyleyerek, her yıl Eylül ayında Orta Amerika ülkesi Guatemala’da yapılan, uçurtmalardan ilham alan bir çalışmadan örnekler verdi.