Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ben de ağlıyorum
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkemizde geleceğini başka mecralarda, başka yerlerde arayan tek bir gencimiz kalmayana kadar misyonunuzu yerine getirmiş olamazsınız. Kendi medeniyet köklerinden ve hazinelerinden habersiz hiçbir gencimiz kalmayana kadar, hiçbirimize durmak, dinlenmek yoktur. Tarih boyunca bunu defalarca başardık, bugün de başaracağız." dedi.
Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Erdoğan, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam nefreti gibi hastalıklar hızla yayılırken, Yunus'un ifadesiyle "Yaratılanı severiz Yaradan'dan ötürü" diyerek yola devam ettiklerini söyledi.
Erdoğan, bunun için gençlere, herkese karşı muhabbetlerini, en az hayalleri, en az kariyer hedefleri kadar geniş tutmalarını tavsiye eden Erdoğan, "Vakfımızın ahlak, adalet, birlik, iyilik ve özgürlük olarak ifade edilen değerlerini, kağıt üzerinde bırakmayacağınıza, hepsini de bihakkın hayata geçireceğinize inanıyorum. Bu anlayışla hareket ettiğinizde TÜGVA'yı sıradan bir sivil toplum kuruluşu olmanın çok ötesine taşıyabilir, tarihte silinmez izler bırakabilirsiniz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ülkemizde geleceğini başka mecralarda, başka yerlerde arayan tek bir gencimiz kalmayana kadar misyonunuzu yerine getirmiş olamazsınız. Kendi medeniyet köklerinden ve hazinelerinden habersiz hiçbir gencimiz kalmayana kadar, hiçbirimize durmak, dinlenmek yoktur. Tarih boyunca bunu defalarca başardık, bugün de başaracağız. İnanmak ve başlamak, başarmanın yarısıdır. Bugün burada, karşımda hedeflerine ulaşma konusunda kararlı, inançlı ve yola koyulmuş, dolayısıyla başarının yarısını zaten yakalamış bir gençlik görüyorum."
"Göz ağlamazsa söz ağlar"
Erdoğan, konuşması sırasında, TÜGVA İzmir Şubesi üyelerince yapılan tezahüratlar üzerine, "Ben bugün İzmir'i çok kararlı görüyorum, İzmir'i kararlı görüyorum. İzmir iyi başladı, Allah'ın izniyle bu işi bitirecek, bunu görüyorum. Kararlıyız, başaracağız." dedi.
"Üstad Necip Fazıl'ın ifadesiyle 'Kim var?' denildiğinde sağına, soluna bakmadan 'Ben varım' diyen sizler gibi yol arkadaşlarına sahip olduğum için Rabbim'e ne kadar hamd etsem azdır." ifadelerini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Merhum Ali Fuat Başgil 'Gençlerle Baş Başa' kitabının giriş bölümüne gerçekten çok çarpıcı iki ikazla başlar. Birincisinde, 'Çalış, genç arkadaşım çalış. Namerde muhtaç olmak ölmekten beterdir.' der. İkincisinde ise 'Gençliğini eğlenmekle geçiren, ihtiyarlığını ağlamakla geçirir.' der. Az önce İsmail kardeşim (TÜGVA Başkanı İsmail Emanet), gözleri yaşlandı. Ben de kendisine dedim ki; göz ağlamazsa söz ağlar. Onun için bundan dolayı hiç utanmamıza gerek yok. Yeri geliyor ben de ağlıyorum. Akif öyle diyor, 'Ağlarım ağlatamam / Hissederim söyleyemem / Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım.' İşte Ali Fuat Başgil'in bu eserin sonunda, merhum hocamız, gençlere birtakım tavsiyelerde bulunuyor. Aradan geçen 70 yıla rağmen bu tavsiyelerin kıymetinden en küçük bir eksilme olmadığını görüyoruz."
"Yılgınlık, maskeli bir tembelliktir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ali Fuat Başgil'in tavsiyelerinden bazılarını şöyle sıraladı:
"Çalışmak için her gün ve her saat, her yer ve her köşe müsaittir. Belli bir günde yapman gereken işi, bu ister ders olsun ister görev, bunları ertesi güne bırakma. Dikkatin ve kuvvetin zayıflamasın istiyorsan, belli bir zamanda tek bir işe, kitaba, derse yoğunlaş. İmam Gazali'ye İhya-u Ulumiddin eserini nasıl yazdığını sormuşlar. 'Bir zamanda yalnızca bir fasıl, bir bahis, bir mesele üzerinde çalıştım.' der. Yarıda kalan iş başlanmamış demektir. Bir işe başlamadan üzerinde ne yapacağını düşünüp, kararlaştır, gereken hazırlıkları yap. Bütün ruhi ve bedeni kuvvetinle kendini işe ver. Yılgınlık, maskeli bir tembelliktir. Karşına çıkan güçlüğü yenmeden bir adım bile gerileme. Önüne çıkan güçlükleri önce parçala, sonra her bir parçayı ayrı ayrı yenmeye çalış. Her gün, aynı saatlerde çalışmaya otur, uzun aralar verme. Yorulursan dinlenmek için işini değiştir. Bu bahaneyle asla boş oturma. Sebat et, damlaya damlaya göl olur. Aynı noktaya düşen damlacıklar mermeri bile deler. Sabırsızlanma, yol al fakat acele etme. Herhangi bir şeyi küçümseyerek, ihmal edip geçme. Küçük ihmallerden büyük zararlar doğabilir. Her gün iyi bir eserden yüksek sesle 5-10 sayfa oku. Bu sayede konuşma ve söz söyleme istidadın gelişir. Bana da hocam öyle derdi, 'Oğlum aynanın karşısına geç, aynanın karşısında konuş. Kekemelik bile ortadan gider.' derdi."
"Yere yıktığın düşmanını tekmeleme, sen İsrail'deki Yahudi değilsin"
"Gençlik burada Reis'inin yanında" şeklindeki tezahüratlara Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben de sizin yanınızdayım. 31 Mart geliyor, 31 Mart'a hazır mıyız?" şeklinde karşılık verdi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gençler; güzel bulduğun edebi, felsefi güzel parçaları ezberle. Bu sayede hem kelime hazinen gelişir hem hafızan kuvvetlenir. Öğrendiklerini arkadaşlarınla müzakere ve hatta münakaşa et ki zekan işlesin. En yeni fikir, eski bir fikrin yeni elbise giymiş halidir. Bir konu hakkında yazacağın zaman evvela önceden yazılmış olan eserleri oku ki aynı şeyleri tekrarlayarak ömrünü israf etme. Ana dilini iyi konuşmayı ve iyi yazmayı mutlaka öğren. Dil bilgisi amaç değil fikir zenginliğinin vasıtasıdır. Bir işe sinirliyken veya asabi iken, sinirli olduğun zaman karar verme. Öfkeyle kalkan, unutma, zararla oturur. Arkadan konuşmak korkaklığın en iğrenç şeklidir. Kimsenin yüzüne söyleyemeyeceğini arkasından söyleme. Yalan söyleyen, yakalanma korkusu içinde yaşayan hırsız gibidir. Yalan söyleme. Kimseyi kıskanma fakat imren. Benzeri bir başarıya ve mutluluğa ulaşmak için çalış. Unutma; hasisin dostu yoktur, cömert ol. Dostluğunu kötü günde göster ki sen de kötü gün dostu bulabilesin. Ahlakı güzel insan her yaşta güzeldir. Sözlerin tatlı, tavırların zarif olsun. Yere yıktığın düşmanını tekmeleme, sen İsrail'deki Yahudi değilsin. Zira onlar yere devirdikleri bırak erkeği, kadını, çocuğu bile tekmelerler. Biz Müslümana ne yakışır? Alicenaplık yakışır. Biz mağdur, mazlum durumunda olana tekmeyi atmayız. Karşımızda, 'Yiğitsen dik olarak gel haddini bildirelim' deriz."
Ordinaryüs Prof. Dr. Ali Fuat Başgil'in "Gençlerle Başbaşa" kitabından yaptığı alıntılarla konuşmasını sürdüren Erdoğan, gençlerden büyüklere, kadınlara hürmet etmelerini, küçüklere şefkat göstermelerini, ana baba ahı almamalarını, onlara "öf" bile dedirtmemelerini, yaşlıların tecrübelerinden yararlanmalarını istedi.
Erdoğan, "Başarılarınla mağrur olma. Gurur, gelecekteki başarıların düşmanıdır, unutma. Kibirli insan, sarımsak kokan ağız gibidir. Herkesi kendinden uzaklaştırır. Herkesin imrendiği, pırlanta gibi, kıymet sahibi ol, asla yerde kalmazsın. Tereddüde düştüğünde fikrini soracağın kimseyi iyi seç. İsabetsiz bir fikir ömür boyu pişmanlık, isabetli bir fikir ömür boyu aydınlık getirir." dedi.
"Başarı, çalışarak, emek vererek, hak ederek elde edilen neticenin adıdır"
Salonda bulunanlardan Prof. Dr. Başgil'in ruhuna Fatiha okumalarını isteyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hayatta çalışmadan zengin olanlar, başkalarının sırtlarına basarak yükselenler, insanların acılarından kazanç sağlayanlar yok mu? Elbette var ama bunun adı başarı değildir. Başarı, çalışarak, emek vererek, hak ederek elde edilen neticenin adıdır. Dünya hayatına, maddi ve manevi tüm yönleriyle bakmayı başaramayanlar bu ahlakı anlamakta zorlanırlar. Sizler işte bu yolda gitme kararında olan gençler olarak TÜGVA çatısı altında buluştunuz. Her birinize hayatta başarılar diliyorum. Vakfımızın bugünlere ulaşmasında emeği geçenleri bir kez daha tebrik ediyorum. İsmail kardeşimi tebrik ve bu tebriğim onun görevi bittiği anlamında değil bundan sonra da yine onursal olarak vakfımızdaki görevine devam edecektir. Kongrede seçilecek yönetime şimdiden başarılar temenni ediyorum. Bu vesileyle Türkiye Gençlik Vakfının Türkiye'de bir marka olduğunu tekrar bu kongrede haykırmak istiyorum. İnşallah bütün gençlik envanteriyle üniversiteyi bitiren gençlerimiz ilanihaye buradan irtibatını kesmeyecektir."
Erdoğan, konuşmasının sonunda salonda bulunanlarla "Beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısının sözlerini ve Rabia işareti yaparak "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" söylemini yineledi.