Zerrab’ın İran’daki patronu Erdoğan hayranı çıktı!
Türkiye’yi sarsan rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarının yankıları sürerken, operasyonun merkezindeki işadamı Rıza Sarraf’ın İran’la olan bağları hakkında ilginç ayrıntılar ortaya çıktı. Dört Bakanın istifasına, AKP hükümetinin revize edilmesine yol açan yolsuzluk skandalının İran’da nasıl izlendiği yönündeki sorularımızı yanıtlayan İranlı gazeteci Ata Erad, İran’a uygulanan uluslar arası ambargonun, ülkenin şahdamarı olan petrol gelirlerinin ülkeye sokulması için gizli yollardan taşeronlar kullanıldığını ve büyük bir ticari hacim yaratan bu çarkta ortaya çıkan pastadan daha büyük pay almak için bir yarışın olduğunu söyledi.
Yusuf Yavuz (Özel Haber)
Türkiye’deki bazı önemli makamların rüşvet karşılığı İran için çalışan taşeronlara yardımcı olduklarını anlatan Erad, “aldıkları paralar elbette rüşvet olarak nitelendiriliyor. Aynı zamanda pek çok kişi çok büyük miktarların söz edildiği bu pastadan daha fazla kar elde etme çabasındaymış” diyor. Rüşvet operasyonun merkezindeki isim olan Reza Zerrab’ın İran’daki patronu olduğu ileri sürülen 39 yaşındaki işadamı Babek Mourteza Zanjani’nin ülkede kendisini kahraman ilan ettiğine işaret eden Erad, Zanjani’nin Zerrab’la olan ilişkisini reddettiğini, Başbakan Erdoğan’a ise fazlasıyla sempati beslediğini açıkladığını söylüyor.
İşte Tahran’da yaşayan ve Türk-İran ilişkilerini yakından izleyen gazeteci Ata Erad’ın gözünden 17 Aralık operasyonu ve İran’daki yankıları…
‘İRAN 35 YILDIR AMBARGO ALTINDA’
“Dünyada bazı kurallar vardır ki her ülke tarafından riayet edilir ve herkes bu ülkelere saygı gösterir. Zaten kanun ve düzen her ülke tarafından destek gören, her zaman tercih edilen bir varoluş meselesidir. Bu saygı ve değer gören hukuki kurallar daha fazla toplumsal, ekonomik ya da topluma karşı olan suçların karşısında çıktığı vakit hukukun pratiğini ve gerçekliğini gösterip daha fazla saygı görür. Ancak günümüzde bazı kurallar var ki güç sahibi devletler tarafından dünyaya Allah’ın vahyi gibi gösterilerek tüm insanlığın bu kuralları durmaksızın ve sorgulamadan yerine getirmesi isteniyor. Kocaman ülkelerin, kendi düşünceleri ne olursa olsun, kendi halklarının çıkarlarına aykırı bile olsa bu kurallara uymaları gerekiyor. İran devleti 35 yıldır hükümeti ve halkıyla ABD tarafından ambargoya tabii tutuldu. Avrupa ülkeleri de bu ambargoya mecburen dâhil oldular ve tüm komşuları kanalıyla İran’a baskı ve zulüm reva görüldü. Toprak talebinden tutun da çeşitli zulümlere kadar…
‘İRAN GİZLİ YOLARDAN PETROL SATMAYI SÜRDÜRDÜ’
Bu 35 yıl boyunca İran’ı dünyada emperyalizme karşı taktik ve stratejik olarak düşüncesini ve yolunu koruyan tek ülke olarak sayabiliriz. Bu süre içinde uygulanan değişik askeri müdahaleler İran devletinin düşüncelerinden vazgeçmesi için düşünülmüştür. Ayrıca sekiz yıl süren savaş bile İran’ı ideolojisinden uzak tutamadığı gibi ülke dört elle düşüncesine sarılmıştır. En son ABD ve İsrail tarafından İran’ın nükleer girişimine karşı sınırlama getirildi. Avrupa da bu çembere dâhil olarak İran’ın nükleer girişimini dünyaya karşı bir tehlike olarak göstererek bu girişimi sınırlandırmayı kendilerince haklı kılan yaptırımlara destek oldu. İran’da sanayi üretimi kan ağlıyor, her türlü ithalat ve ihracat durdu. Petrol satışından elde edilen para İran’ın en önemli gelir kaynağı sayılıyor. Ambargonun ardından bu para girişi de durdu. Kısacası tüm dün ya İran devletinden petrol alınmamasını ilan etti. Böylece İran üzerinde uygulanan plan yürüdü ve ABD ile İsrail’den kaynaklanan bu girişimler İran halkının can alıcı bir yoksulluğa sürüklenmesine neden olmuştur. İran devleti varlığını sürdürebilmek için petrol satmaya mecburdu. Ancak bu amacını mecburen gizli yollardan sürdürdü. Bu yollar ABD tarafından zaman zaman öğrenilerek engel olunuyordu ancak bu durum bazen İran’ın lehine sonuçlandığı da oluyordu. Dünyanın bankacılık sistemi İran’la ilgili tüm bankacılık ilişkilerini kesti. Böylece İran petrol satışından elde ettiği hakkı olan parayı ülkeye sokamıyordu.
TÜRKİYE’DEKİ TAŞERONLAR HAYAL EDEMEYECEKLERİ PARA KAZANDI
İran, devletin şahdamarı olan petrol satışından elde edilen geliri ülkeye sokmak için taşeron, özel veya doğrudan İran devletine bağlı olmayan firmaları kullanmak, bu firmalardan yararlanmak zorundaydı. Ancak bu girişimler ABD tarafından sürekli önleniyordu. Dünyanın geri kalan ülkeleri de benzer bir tavır alıyorlardı. İşte tam da bu noktada Türkiye’de kurulan şirketler bu amaçla yapılandırıldı. Elbette ortada çok büyük bir ticaret hacmi vardı ve şirketlerin ve şahısların hayal edemeyeceği miktardaki paralara sahip olma şansları doğuyordu.
BİRÇOK ÜLKEDE İRAN İÇİN ÇALIŞAN TAŞERON ŞİRKET VAR
Reza Zarrab ve Babak Zanjani gibi kişiler bu yolla zengin oldular. Türkiye’de İran’ın petrol geliriyle ilgili yukarıda aktardığımız amaçlarını takip ediyorlardı. Unutmamak gerekir ki İran’la nispeten iyi ticari ilişkilere sahip olan tüm ülkelerde İran’ın bu tür şirket ve taşeronları bulunuyor. Bu ülkeler arasında Malezya, BAE, Tacikistan ve Gürcistan’ı sayabiliriz. Bu şirketler ve taşeron kişiler petrol satışından aldıkları paraları altın veya başka değerli materyaller şeklinde İran’a ihraç ediyorlar, böylece İran çok iyi olmasa da ekonomik yaşamını sürdürüyordu.
TÜRK MAKAMLAR TAŞERONLARARÜŞVET KARŞILIĞI YARDIMCI OLMUŞLAR
Türkiye örneğinde elbette bazı önemli makamlar bu firmalara para karşılığında yardımcı olmuşlar, aldıkları paralar elbette rüşvet olarak nitelendiriliyor. Aynı zamanda pek çok kişi çok büyük miktarların söz edildiği bu pastadan daha fazla kar elde etme çabasındaymış.
ZERRAB’IN PATRONU ZANJANİ ERDOĞAN’A ÇOK SEMPATİ BESLİYORMUŞ
Bugün Babek Zanjani gibi kişiler bir vasıta olarak İran’da kendilerini kahraman ilan etmiş durumda. İran gazeteleri attıkları manşetlerle Zanjani’yi övüyor. Zanjani, Reza Zerrab’ın patronu sayılıyor. Bugün Tahran’da Reza Zerrab’ı sadece birkaç kez gördüğünü söyledi. Türk bankalarının yöneticilerini ve onların ailelerini tanımadığını, hiç görmediğini ancak Recep Tayip Erdoğan’a karşı fazlasıyla sempati beslediğini açıkladı.
TÜRK BÜYÜKELÇİSİ ‘İRAN HALKBANKASI’NA MİNNETTAR OLMALI’ DEDİ
Bugün İran Dışişleri Bakanlığı, Reza Zerrab ile İran devleti arasındaki her türlü irtibatı ve iddiaları reddetti. Ancak burada Halk Bankası ayağı ortada olduğu için bu beyanat hiç de inandırıcı olmadı. Bir başka yandan Türkiye’nin Tahran Büyükelçisi Ümit Yardım, İran Haber Ajansı İSNA’ya verdiği röportajda, “İran devleti her fırsatta Halk Bankası’na minnettar olması gerekiyor zira tüm dünya İran’a karşı ambargo uygularken Halk Bankası ve Türk devleti İran’ın yanında oldular” dedi.
‘BATILI DEVLETLER ERDOĞAN’A NEDEN KARŞI OLSUN?’
Efendim, İran devletinin yanında kimler var? Türkiye bu ülkelerin içinde mi? Erdoğan’ın devleti İran’dan bu kadar uzak olmasına rağmen en büyük müttefikinin aleyhinde hareket edip İran’ın yanında olabilir mi? Erdoğan, bu macerada ABD ve batılı ülkelerin Türk devletine karşı olduklarını ve devleti zayıflatmak amacıyla hareket ettiklerinin altını çizdi. Efendim hangi batı ülkesi Erdoğan’a karşıdır? Neden karşı olsun? Erdoğan antiemperyalist birisi mi? Devrimci ya da sol düşüncelere mi sahiptir Erdoğan? Efendim mevzu başka mevzudur. Hikâyenin sureti başka şekilde olup bunlar hep halkı yanlış çizgiye ve düşünceye kaydırmaktan başka bir şey değil. Hükümet içindeki güç savaşı Fethullah Gülen cemaati ve AKP’liler arasında derin bir mesele olup son günlerde açığa çıkmıştır.
TÜRKİYE İRAN’LA DOST OLMAK YERİNE ABD’YE ‘LEBBEYK’ DİYOR
Cemaatin sağda solda, meclisten istifalarda aktardığına göre, devlet tarafından cemaate zulüm reva görülüyor. 10 yıl boyunca polis ve çeşitli devlet makamlarına Gülen cemaatinden insanlar yerleşmişler. Bu girişimler ilk başlarda devleti ve ideolojisini hiçbir şekilde tehdit etmiyordu ancak bugün bu tehditler aleni ve gözle görülebilen bir şekil almıştır. ABD, ortaya çıkan bu çelişkiyi değerlendirerek kendi talep ve isteklerini yerine getirmek ve İran’ı hizaya sokmak gayretine pratik sağlamıştır. Bu durumda şimdi akıllara şu soru geliyor: Acaba ABD’nin koyduğu kurallar doğru mu? Türkiye neden dostu olan, ortak bir kültürü, şiiri, edebiyatı bulunan İran’la düşman olup ABD’nin ambargosuna “lebbeyk” (emrin olur) diyerek İran’a karşı cephe alıyor?
‘ANTİEMPERYALİST OLARAK ABD’NİN KARŞISINDA DURMAK İSTERİM’
Efendim burada daha da enteresanı bugün Zaman Gazetesi İran’ın eski cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ı da bu yolsuzluk dosyasında önemli bir karakter sayıyor. Zaman Gazetesi’ne göre Ahmedinejad’ın bu yolsuzlukta rolü varmış. Antiemperyalist ve devrimci bir gazeteci olarak bendeniz her zaman ABD’ye karşı olan tarafta durmak isterim. Türk ve İran halkını sevdiğim için ABD’ye karşı durmam gerekiyor. İki ülke arasındaki dostluk ve beraberliğin hükümetler eliyle daha yararlı hale getirilmesini arzu ediyorum vesselam. Saygılar ve illaki aşk!”
ulusalkanal.com.tr