Aziz Sancar, Nobel'den kazandığı parayı nereye bağışlayacağını açıkladı
Bu yıl Kimya dalında Nobel Ödülü’nü kazanan 3 bilim insanından biri olan Sancar, planlarını anlattı. Sancar, ‘ABD’deki Türkevi’ni sağlam bir temele koymak istiyoruz. Bu parayı o vakfa yatıracağız’ dedi.
Prof. Dr. Aziz Sancar, Nobel'den kazandığı para ödülünü, ABD'deki Türkevi'ne bağışlayacağını açıkladı.
"Biz Türkevi’ni sağlam bir temele koymak istiyoruz, çünkü şimdi biz yönetiyoruz. 69 yaşındayım. Eşim 66 yaşında. Biz gittikten sonra ne olacak, onun derdindeyiz" diye konuşan Sancar, "Bu parayı o vakfa yatıracağız ki Türkevi devam ettirilebilsin" şeklinde konuştu.
Milliyet gazetesinden Sema Emiroğlu'nun sorularını yanıtlayan Sancar, Nobel'i kazanmasının sürpriz olmadığını belirterek, "Büyük bir ihtimalle alacağımı söyledim. Stanford Üniversitesi Biyokimya Bölüm Başkanı’yla eskiden beri tanışırız, 4 yıl once onunla yazışıyorduk. Emekli oluyordu, tebrik ettim. Bana ‘DNA onarımında Nobel ödülü listesinin en tepesindesin’ diye bir şey söyledi. Yani ilk defa ABD’de o söylemişti. Ama sürpriz olan şu oldu. Ödülü kazanan öteki kişi Paul Modrich, o da Duke Üniversitesi’nden iyi arkadaşımdır. Yıllardır onu aday olarak koyuyorum ve adaylar içinden ondan CV istiyorum, ne için koyduğumu söyleyemiyoruz tabii. Seni bir yere aday koyacağım diyorum, CV’sini alıyorum. Fakat beni arayan soran olmadı o konuda. O bakımdan bir gün olacak diyordum ama bu yıl beklemiyordum. Bir tek o açıdan sürpriz oldu" ifadelerini kullandı.
Milliyet'teki röportaj şöyle
ABD’ye ilk geldiğinizde Türk olarak zorluk çektiniz mi, bir ayrım gördüğünüzü hissettiniz mi?
- Tabii oluyor, ama onun için Amerikalılara kızgın değilim. Mesela 40 yıldır buradayım, ama ders verirken hâlâ ağır bir Türk şivesi var. Özellikle ilk ders vermeye başladığımda öğrenciler anlamakta güçlük çekiyorlardı. Bilirsiniz, üniversitede yıl sonunda öğrencilerin doldurduğu ders değerlendirme anketi var. Hatırlıyorum, ilk geldiğim zamanlarda bir çocuk İngilizce şöyle yazmıştı: “Bence o ilk gemiyle Türkiye’ye geri gönderilmeli!” (gülüyor) Beni buraya alan bölüm başkanı, Mary Ellen Jones diye bir hanımdı. Vefat etti yıllar önce. O bana kendi çocuğundan daha çok destek verdi. Beni her türlü ödüle aday gösterdi. Belki biliyorsunuz, ‘Presidential Young Investigators Award’ (Cumhurbaşkanlığı Genç Araştırmacılar Ödülü) var. Reagan başlattı bunu. Ona adaylığımı koydu ve onu kazanmamı sağladı. Vefat ettikten sonra bir binaya onun ismini verdik.
‘Sosyal medya hesabım yok’
Bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz? Özellikle Nobel’den alacağınız para ödülünü nasıl kullanacağınız konusunda bir projeniz var mı?
- Biz Türkevi’ni sağlam bir temele koymak istiyoruz, çünkü şimdi biz yönetiyoruz. 69 yaşındayım. Eşim 66 yaşında. Biz gittikten sonra ne olacak, onun derdindeyiz. Bu parayı o vakfa yatıracağız ki Türkevi devam ettirilebilsin. Bu arada şunu da belirteyim, benim ne Facebook’um, ne de Twitter’ım var. Birisi başlatmış, onları kapatmaya çalışıyoruz.
Sosyal medyayı bundan sonra kullanmayı düşünüyor musunuz?
- Burada sosyal medya konusunda en başarılı insan, bizim üniversitemizde Zeynep Tüfekçi diye bir hanım. Belki ona bir danışırım belki bana bir akıl verir.
‘Senede bir geliyorum’
Sık sık Türkiye’ye gidiyor musunuz? Yazları orada mısınız genellikle?
- Senede bir gitmeye çalışıyorum.
9 Eylül’de oradaydık. İzmir’de Biomedicine and Genome Center (İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi) diye bir yer açıldı. Mehmet Öztürk onun başkanı. Ben de oradaydım. Gökhan Hotamışlıgil’le birlikte Bilimsel Danışma Kurulu’ndaydık.
‘Bunu bir Türk yaptı, biz de yapabiliriz’
Sizin bulunduğunuz yerde Türkiye’yle ilgili, Türk öğrencilere yardımlarınızla ilgili bir çok faaliyetleriniz var. Orada açtığınız bir Türkevi ve eşinizle birlikte kurduğunuz vakıf var. O etkinliklerinizi biraz anlatabilir misiniz?
- Orası Türk yurdu aslında. Ama öyle yüksek sayıda öğrenci alacak kadar değil, en fazla 5 kişi kalabiliyor. Orada mesela bu hafta iki yüksek lisans öğrencisi, iki tane de Türkiye’den profesör vardı. Öyle hem uzun süreli, hem de kısa süreli kalmak için gelenler orada kalıyor. Müstakil bir evdir, büyük bir bahçesi var, harika bir mutfağı var. Türk hanımları orada Türk yemeği dersi veriyorlar. Milli ve dini bayramları orada kutluyoruz. Birkaç konferans da oldu.
Türk gençlerine neler tavsiye edeceksiniz?
- Onların kitaplarda benim yaptığım buluşları görüp ‘Bunu bir Türk yaptı, biz de yapabiliriz’ demelerini. Bir de gittiğinde Amerikalı’dan saygı istiyorsan, önce kendine saygı göstereceksin. Kendine saygı demek, Türk olduğunu unutmayacaksın. Ben Türk’üm dediğinde kendinizle gurur duyacaksınız ki karşınızdaki adam da size hürmet göstersin, onu söyledim gençlere.