Usta gazeteci Hikmet Çiçek bilinmeyen Veli Küçük'ü yazdı
Aydınlık yazarı Hikmet Çiçek, emekli Tuğgeneral Veli Küçük. Onları buluştukları yer; Silivri Cezaevi. Ergenekon davasının tutuklusu usta gazeteci Hikmet Çiçek, aynı davada iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 99 yıl ağır hapis cezası alan Veli Küçük'ün hayatını yazdı.
Veli Küçük'ün ilk kez yayınlanan fotoğrafları Mehmet Bozkurt/Aydınlık
Kaynak Yayınları'ndan çıkan "Ben Veli Küçük" kitabında Çiçek, Küçük'ün hapishane günlüklerini, tutuklanmadan önce yaşadıklarını, onu tanıyanların anlatımlarını yazdı. Kitapta Veli Küçük'ün ilk kez yayımlanan birçok fotoğrafı da bulunuyor. En çok merak edilen JİTEM'i sordu. Çiçek ve Küçük, Ergenekon duruşmasının başladığı 20 Ekim 2008'den karar duruşması 5 Ağustos 2013'e dek konuştu. İşte bu "suç ortaklığı"ndan çıkan kitaptan Çiçek'in kaleme aldığı bilinmeyen Veli Küçük:
Başbakan, Veli Küçük'ü görünce...
Yıl 2004. Veli Küçük eşi Necla Küçük'le birlikte ABD'dedir. Amerika'da yaşayan Türklerin oluşturduğu ATAA kuruluşunun davetlisi olarak gelmiştir. ATAA mensuplarına Türkiye'nin PKK, Doğu ve Ermeni sorunlarıyla ilgili bir konuşma yapacaktır. Aynı günlerde Erdoğan da Amerika'daydı. Küçük, konuşma yapacağı otele eşiyle beraber gitti, tam otelin kapısına geldiklerinde diğer yönden kapıya yanaşan araçları gördü. Araçlardan birinden inen Erdoğan, Veli Küçük'ü görünce tokalaşmak amacıyla Küçük'e yönelir. Veli Küçük, eşinin "Veli yapma" uyarısına rağmen, Erdoğan'ın elini sıkmaz ve arabasına geri döner. Erdoğan'ın yanında olanlardan ve durumu anlayan Kürşat Tüzmen Veli Küçük'ün yanına gelir, akşam yemekte Erdoğan'la birlikte olmalarını ister. Küçük bu teklifi de reddeder. Emekli General, Erdoğan'la bir daha karşılaşmayacaktır.
"BEN VELİ KÜÇÜK" KİTABINI SATIN ALMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ
JİTEM
Veli Küçük bu konuda Çiçek'e şöyle diyor: "Kamuoyunda ve basında sıkça kullanılan, JİTEM ve Veli Küçük ikilemesi, kasıtlı olarak saptırılmıştır. Jandarma istihbaratının gayri yasal bir kurummuş gibi algılanması için, 'Jİ-TEM' bazı kesimler tarafından sistemli ve planlı olarak daima gündemde tutulmuştur. Ben, Türkiye genelinde kurulan Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Gruplar Komutanı olarak görev yaptım. Bu teşkilat İçişleri Bakanlığı'nın onayıyla kurulmuştur. Görev saham Türkiye'nin tamamını kapsıyordu. Teşkilatımın operasyonel bir görevi olmadığı gibi, hiçbir personelimde böyle bir faaliyete girmemiştir. Benim kuruluşunda yer aldığım bu teşkilatla, Jandarma'nın istihbarat faaliyetleri bir bir el altında toplanmış oluyordu. Bu çalışmanın çok isabetli olduğu hemen anlaşıldı. İstihbarat Gruplar Komutanlığı olarak, aldığımız bilgileri istihbarat haline getirerek, bağlı olduğumuz Jandarma Genel Komutanlığı'na bildiriyorduk. O zaman yaptığımız çalışmalarda Türkiye'nin bugünlerini görmüştük."
Küçük, Kürtçe yayın istedi
1970'li yıllarda Ankara ve İstanbul gibi büyük kentlerde geceleri belli saatlerde televizyon yayını başlamıştı. Şırnak'ta ise Türkçe radyo yayını dahi dinlenemiyordu. Şırnak, Veli Küçük'ün hayatında Kürt halkıyla ilk temasıdır. Bundan 40 yıl önce Şırnak'tan Jandarma Genel Komutanlığı'na yazdığı raporunda TRT'nin "Kürtçe yayın yapmasını" önerdi. TRT'nin Kürtçe radyo yayını 40 yıl sonra, 2013 Eylül ayında başladı!
Ermeni kuruluşunu Ağrı'ya sokmadı
Yıl 1992'dir. İçişleri Bakanlığı'na başvuran bir Ermeni kuruluşu, Samsun'dan başlamak üzere, Adana'ya kadar ve doğu illerini de kapsayan bir "Tarihi Ermenistan Gezisi" düzenlemek
için izin istemektedir. Bu talep Bakanlık tarafından kabul edilmiş ve valiliklere yazı gönderilmiştir. Yazıda gelecek heyete her açıdan yardımcı olunması istenmektedir. Gerekli tedbirlerin alınması amacıyla valiler tarafından il jandarma komutanlıklarına da yazı gönderilmiştir. O tarihte Ağrı İl Jandarma Komutanı olan Veli Küçük'e gönderilen yazının başında şöyle yazmaktadır: "Fransa'da faaliyet gösteren C.I.E.O adlı bir Ermeni kuruluşunun 12-27 Temmuz 1992 tarihleri arasında 'Tarihi Ermenistan' adı altında bir gezi düzenleyecekleri, bu gezinin Samsun-Trabzon-Ağrı-Doğubeyazıt-Van-Diyarbakır-Gaziantep-ŞANLIURFA ve ADANA illerini kapsadığı; gelecek heyetin organizatörlerinin Ermeni asıllı Fransız vatandaşları ve din görevlileri Rene Leonian ile Rene Gralut isimli şahıslar oldukları…"
Veli Küçük, gelen yazıya karşılık valilik makamına ve üst makamlara 13 Temmuz 1992 tarihinde şu cevabı verir: "-Tarihi gerçekler göz önüne alındığında, belirtilen yerlerin geçmişte Tarihi Ermenistan olmadığını; Bu bölgeler, emperyalist devletlerin ve Ermeni lobilerinin göz koyduğu yerler olduğunu; Bölgede, tarihte Ermeni Krallığının kurulduğunun Batı basınında devamlı işlendiğini, oysa böyle bir krallığın hiçbir zaman olmadığını; Bu geziden amacın, Ermenistan'ın emellerine hizmet olduğunu; Böyle bir gezinin Ermeni lobilerinin yanı sıra PKK'nın da emellerine hizmet amaçlı olduğunu; Böyle bir geziye müsaade edilmesinin son derece sakıncalı olduğunu…" belirtir.
Yine de belirtilen gezi yapılır. Ancak Veli Küçük, gelen heyeti sorumlu olduğu Ağrı bölgesine, Dışişleri'nin baskı ve ısrarlarına rağmen sokmaz!
Karadayı'ya mektup
Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, Fikret Bila'nın kendisiyle yaptığı ve 23 Ocak 2009 günlü Milliyet'te yayımlanan söyleşide "Veli Küçük adımı kullanmış" dedi. Onu tanımadığını söyledi. Bunun üzerine Küçük, Silivri 5 No.lu Cezaevi'ndeyken Karadayı'ya bir mektup yazdı. O mektupta tutuklanma gerekçelerinden biri olarak şunu belirtti:
Türk vatanının bölünmez bütünlüğünün yanında olmam, "Atatürk'ün cumhuriyetini yıktırmam" demem, "İslam İslamdır, İslamın ılımlısı, yumuşağı olmaz" demem, ABD ve AB'ye karşı olmam, "Ermeniler işgal etmiş oldukları can Azerbaycan'ın 17 bin kilometre toprağını terk edecek, etmezse ettirilecekler" demem, özellikle başkanlığına seçimle gelmiş olduğum, 50 milyon kişiyi temsil eden Dünya Azerbaycanlılar Kongresi'ndeki (DAK) etkinliğimi kullanarak, 35 milyonluk Güney Azerbaycan'da yaşayan Türkleri, ABD'nin ısrarlı isteklerine karşın, istedikleri gibi örgütlenmeleri için çaba sarf etmemiş olmam nedeniyle tutukluyum. Oysa bunlar benim şeref madalyalarımdır.