''Çuval''ın iç yüzü

Abone ol

Milliyet gazetesinden Hasan Pulur, Kaynak Yayınları'ndan çıkan İlker Başbuğ'un yeni kitabı "Nasıl Bir Türkiye"yi köşesine taşıdı.

Yazısına, "Çuval'ın iç yüzü" başlığını veren Pulur, "İlker Başbuğ 'Nasıl Bir Türkiye' adını verdiği kitabında bu olayı da anlatır." dedi.

Pulur'un yazısı şöyle:

Her olay çok kere sabun köpüğü gibi akıp gidiyor.

Örneğin, Amerikalı bir subayın Kerkük’te Türk askerlerini tutuklayıp, kafalarına çuval geçirmesi gibi!

Oysa aradan zaman geçmiş, Amerikalı bunun ne kadar vahim bir olay olduğunu o günlerde anlamış olsa bile artık unutmuştur.

Zaten olayın tekrar hatırlanışı da artık general olan Amerikalının Türkiye’deki muhatabına madalya takmaya yeltenmiş olmasıdır.

***

İlker Başbuğ “Nasıl Bir Türkiye” adını verdiği kitabında bu olayı da anlatır.

Sıradan anılar dizisi değildir.

Bu çuval olayı da vardır.

İlker Başbuğ o tarihte Genelkurmay 2. Başkanı’dır.

Olaya büyük tepki olduğu için Özel Kuvvetler Komutanlığı’na emir verilerek Irak’ın kuzeyine gönderildi.

“Timlerin bulunduğu bütün bölgeleri giderek gör.

Timlerin başındaki komutanların yeteneklerine bak.

Güvenmediklerini hemen değiştir.

Olabilecek muhtemel temel riskleri görüşün.”

Belli ki ordunun iç bünyesinde yetki ve infial büyüktü.

Neyse Genelkurmay Başkanı yurtdışından geldi.

***

Derken işler ters dönmeye başladı.

İlker Başbuğ’u içeri alacaklardı, görünen oydu.

Belli ki İlker Başbuğ’u tutuklayacaklardı.

Bu mahkeme de İlker Başbuğ tarafından Türk halkına duyuruldu.

“Türkiye tutuklandığımı benim ağzımdan adeta insanların beynine kazınan şu cümleyle duydu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlamasıyla tutuklanmıştır.

Takdir yüce Türk milletinindir.”

Geçenlerde televizyonda silah arkadaşı Mete Yarar’ın şu sözleri dikkatimi çekti, arkadaşı şöyle diyordu:

“Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanmasına Türk halkı olarak yeterli tepkiyi gösteremedik.

O gün mahkemenin olduğu yerde eğer yüz binler toplanabilseydi, bu durum farklı olabilirdi.”

***

İlker Başbuğ’un tarihi bir anısı da vardır:

Vatan şairi, belki de yaşadığı dönemde en çok sevilen sayılan Namık Kemal arkadaşlarıyla birlikte tutuklu bulunduğu hapishaneden çıkmak üzeredir, bir yaver ve dört er gelir:

“Kalkın bakalım, gidiyorsunuz.”

Nereye gidiyorlardı?

Oysa sürgüne gönderiliyorlardı.

***

6 Mart 2014 günü tahliye edildi.

Eve geldi, ev silah arkadaşları, eşi dostuyla doluydu.

İki gün önce mahkemede yaptığı bir konuşma da alkışlanmıştı.

Başbuğ şöyle der:

“İşte bu iki alkışın yaşamımdaki yeri her zaman ayrıcalıklı ve onurludur.”

Nasıl bir Türkiye istediği İlker Başbuğ’un bu kitabında yazılıdır.

İlker Başbuğ kitabının

özeti şu;

“6-7 Eylül olayları, darbeler, çelik harekâtı, Silivri günlerine özgürlük, Türkiye hangi ciddi sorunlarla karşı karşıya gelir?”

Kitapta incelenen bazı başlıklar şöyledir:

“Türkiye’nin kuruluş meselesi ve Atatürk

Küreselleşmiş ve ulusal devlet olarak Türkiye’yi bekleyen tehlikeler ve fırsatlar

Asker, sivil, devlet ve yurttaş ilişkisi

Kürt sorunu mu, terör sorunu mu?

12 Eylül

Diyarbakır Cezaevi ve Güneydoğu’daki uygulamaların günümüze etkisi

TSK’ya yönelmiş asimetrik psikolojik savaş

Ergenekon, Balyoz kumpanyasının amacı

Hükümet-cemaat ilişkisi

İrtica ve bölücülüğün geldiği aşama ve tehlikeler.”

---------------------------

Kaynak Yayınları

Gezi Parkı'nda çadır yakan zabıtalar için karar verildi Gündem İç Güvenlik Paketi görüşmeleri haftaya kaldı! Gündem Kurulmuş saat Gündem Coni'ye çuval davası! Gündem