AKP'nin tasfiye süreci başladı
Kellikten, kısırlığa, demokrasiden üniversite sınavlarına her derdin çaresini buldular. Gerçek ise bütün çirkinliği ile karşımızdadır. Akla ve bilime karşı bu çirkin modayı bir daha kimseye yutturamazlar.
Başbakan eleştiri kırbacını, müthiş kullanıyor. Sesini duyan patronlar ve bürokratlar titriyor. Ancak o kadar çok kullandı ki bu çevreler artık korkmuyorlar.
‘AKP’nin tasfiye süreci başladı'
Bugün siyasal İslam, muhafazakârlık, İhvan ve AKP’nin geleceğini konuştuk. İktidarının alternatifi ne? Sorusuna cevap aradık.
Şu günlerde sıklıkla tartışılıyor, ABD’nin Siyasal İslam’la evliliği bitti mi? Halk direnişleri, Müslüman Kardeşler gibi AKP’nin de tasfiyesini gündeme getirir mi?
ABD’nin siyasal İslam'la evliliği bitti ama çocuklar sorunu nedeniyle bir süre daha idare edecekler birbirlerini. AKP Haziran ayında yıkıldı. Onlar da biliyorlar. Seçimlerin sonunda Haziran ağıtları içinde ilan edecekler yıkıldıklarını. Şimdi dehşet görüntüsü içinde üstünü kapatıyorlar. Bundan sonra en önemli sorun köktendinci unsurların, AKP’nin arka bahçesinin Türkiye’nin içindeki yapılanmasıdır. Dışarıdaki Türk kökten dinci yapılanmasıdır. Bunların Türkiye’ye yönelik mücadelesidir. Bunları göğüslemek gerekecek. Çünkü Suriye bataklığının bu azgın seli AKP nin eliyle yaratılmış canavardır. Bu canavar Türkiye’ye saldırmadan yok edilmelidir. Türkiye çok önemli bir karşıdevrim sürecinden geçti. Cumhuriyet’e, moderniteye, uygarlığa karşı kalkışma artık gün gibi ortada. Şimdi bu süreç nasıl tasfiye edilecek o tartışılıyor. Bana göre AKP’nin tasfiyesi önümüzdeki 3 yılın en önemli gündem maddesidir.
Nasıl olacağına halk karar verir. Bir modaydılar, bittiler. 'Türkiye için tarihin sonu gelmişti'
‘Muhafazakârlık modası’ geçiyor mu?
Kabul ediyorum bu moda öylesine bir çılgınlığa dönüştü ki 2002’nin Kasım ayı milat kabul edilip tepeden bir tarih yazılmaya koyuldular. Ne diyorlar; Ustanın sözünün üzerine söz, yaptıklarından başka yapacak yoktur! Bunlara kalsa Türkiye’de tarihin sonu geldi. Sonumuz geldi! Eğer Gezi Direnişi olmasa, eğer halk “Yeter” demese, Türkiye için tarihin sonu gelmişti. Nasyonalist İslam bunu yapmaya uğraşıyor.
Suriye bataklığında savaş çılgınlığında yok olacaktık. Yıkımdan ve yok etmekten başka şey bilmezler.Tarihe bakın Fatih Mehmet dâhil, bütün dahi sultanları, devlet adamlarını ve kurumları bu kafa yok etmiştir. Türk’ün başına bütün belalar bu yobazlar eliyle geldi. Bugün de öyle oldu. Şimdi fırsatları olsa Türk uygarlığını ümmet için yıkacaklar.
10 yılda eğitimden sağlığa, güvenlikten yargıya, demokrasiden hoşgörüye hep yıkım sürecidir yaşatılan. Karşı çıkanlar mahkeme, maliye, medya ile ezildi. Modaya ve ikonlarına karşı çıkmak mı? Kimin haddine. Oysa propaganda ne? Kellikten, kısırlığa, demokrasiden üniversite sınavlarına her derdin çaresini buldular. Gerçek ise bütün çirkinliği ile karşımızdadır. Akla ve bilime karşı bu çirkin modayı bir daha kimseye yutturamazlar.
Mevlana’nın bir sözü var:
"Ya İslam’ı bu yobazların elinden kurtarmak zorundayız, ya da dünyayı İslam dan…”
Bizim zorunda olduğumuz şey yoz, yobaz, çürük siyaseti İslam’dan uzaklaştırmaktır.
Sessiz devrim ulus devletin tasfiyesi mi?
Bunun bir devrim olduğunu savunuyorlar. Doğrudur bu ideolojik yani sanal süreç tamamlanır ve gerçeğe dönüşürse İslamcı siyasetleri yeniden Vahdettin’den, kaldıkları yerden devam ederler. Ancak bu imkânsızdır.
O yüzden ulus devlet yıkıldı diyenler ile yakın zamanda, halk hesaplaşacaktır.
Elbette avantaj iktidardan yanadır. Ama tarihin şaşmaz koşulları da halktan yanadır.
Başbakan eleştiri kırbacını, müthiş kullanıyor. Sesini duyan patronlar ve bürokratlar titriyor. Ancak o kadar çok kullandı ki bu çevreler artık korkmuyorlar. Çünkü sonuçta onlar acıların çocuğu değiller. Yakında bunu kırbacı tutan eller de anlar. Geçmiş olsun diyorum.
Aydınlık