'Referandum tekrar edilmeyecekse en doğrusu, oyların yeniden sayılmasıdır'
CHP Grup Başkanvekili Özel, "Bu sefer, Anayasa Mahkemesine gitmek, milletin kararına sahip çıkmak demektir" dedi.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, referandum tekrar edilmeyecekse, oyların yeniden sayılmasının doğru olacağını savunarak, "Ama doğru olan referandumun, tam ve gerçek bir şekilde yapılabilmesi için tekrar edilmesidir. Hatta eğer cesaretleri varsa, OHAL'i kaldırıp, bütün dünyanın gözü önünde şeffaf ve gerçek bir seçim yapmaya da onları davet ediyoruz." dedi.
Özel, parlamentoda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
YSK'nın, referandumun iptaline ilişkin yapılan başvuruları reddettiğinin anımsatılması üzerine Özel, çağdaş demokrasilerde en önemli güvencenin hakim güvencesi olduğunu söyledi. Özel, hakim teminatının aynı zamanda anayasal bir güvence olduğuna işaret ederek, Türkiye'de hakim teminatının uzun bir süreden beri zedelendiğini savundu.
Özgür Özel, kanunun, pusulayı üzerinde mühür yoksa geçersiz saydığını, hakime takdir hakkı vermediğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kanunu Meclis çıkarıyor, hepimiz uyuyoruz, hakim uyulup uyulmadığına bakıyor. AKP'li üye, saat 16.20'de başvuruda bulunuyor. Saat 16.45'te karar alıp, geçerli kabul ediyorlar. 'Kanunun üstündeyiz, kanunu çiğniyoruz' diyorlar. Başvuruyu yapan AKP'li üye Recep Özel. Bu kim? 23, 24, 25. dönemlerde AKP milletvekili. Hiç okumayıp, 'parlamento dışı kaynaklarda hazırlandı' deyip, 4 artı 4 artı 4'ün imzacılarından biri. Mecliste bu düzenlemeyi, kavgayla, yumrukla, tekmeyle geçiren ön saftakilerden birisi. Özel, 1 Kasım 2012'de yerel seçimlerin öne alınıp alınmamasına yönelik anayasa değişikliğinde sahte oy kullanılıyor. Bu meselenin de içinde, göbeğinde olan isim Özel. AKP, YSK'ya, yüksek hakim ve yargıçların olduğu, ülkenin, devletin namusu olan güvenilir, adil seçim yapmakla ilgili olan kuruma Meclisten sahte oydan sabıkalı birisini görevlendiriyor. O da görevini başarıyla yapıyor."
"Yetkili kurullarda tartışılacak"
Kanunda hakime takdir hakkı bırakmayan bir konuda, kanunu çiğneyerek karar verecek bir hakim olmadığını belirten Özel, ancak o hakimin güvencesinin bulunması gerektiğini vurguladı.
Özel, YSK'nın 6'ya 5 ile referandumu iptal etmesi halinde, o 6 hakimin ByLock'cu, FETÖ'cü ilan edileceğini, gözaltına alınacağını öne sürerek, hakim teminatının olmadığı yerde, hakimlerin verdiği kararların sağlıklı olmasının düşünülemeyeceğini söyledi.
Bundan sonraki süreçte CHP olarak, önlerinde bir yol haritasının bulunduğunu dile getiren Özel, yapılacak başvurunun, Anayasa Mahkemesine olduğunu belirtti. Özel, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği kararın önemine dikkati çekerek, "Anayasa Mahkemesinin de kuşatılmışlığı ortadadır. Ancak bir iç hukuk yoludur. İç hukuk yolu böyle tüketilebilir ya da iç hukuk yolları işlevsiz kaldığı için tüketilmesine gerek kalmadan AİHM başvurusu imkanı vardır. Bunların hepsi, CHP'nin yetkili kurullarında tartışılacaktır. Cumartesi milletvekillerimizle, salı PM ile toplanıyoruz, dün de MYK'yı yaptık. En sonunda karar vereceğiz. Bu sefer milletin verdiği oyun çalınması, seçime şaibe karışması, birilerinin milli iradenin yerine geçmesi söz konusu. Bu sefer, Anayasa Mahkemesine gitmek, milletin kararına sahip çıkmak demektir. Ama mahkemenin de durumu ortadadır. Gidilip, gidilmeyeceği, doğrudan AİHM'e gidileceği ya da AİHM'e gidilip, gidilmeyeceği partinin vereceği karardır. " diye konuştu.
"Sen kimsin ki Anayasa Mahkemesine karar dayatıyorsun"
Özel'e, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop'un, Anayasa Mahkemesi ve AİHM'e başvuruda bulunulamayacağı yönündeki açıklamaları da soruldu.
Bir mahkemeye başvuruda bulunup bulunmayacağına o mahkemenin hakimlerinin karar vereceğinin altını çizen Özel, şöyle devam etti:
"Bekir Bozdağ, sen kimsin ki Adalet Bakanı olarak Anayasa Mahkemesine şimdiden karar dayatıyorsun. Anayasa Mahkemesi, kendi kararını verir. Hakimlere şimdiden talimat veriyor. Bozdağ, açıkça anayasayı ihlal ediyor. Sayın Bozdağ, 'CHP gidemez' diyor. Ne yapacak, önümüze mi geçecek, duracak. Gidemez demek, gittiğinde başvurusu reddedilir demek. Bu, mahkemeye bir telkin, dayatma, hiçe sayma, anayasayı ihlal etmektir. Birilerinin, sarayın izni olmadan su içmeye gidemeyen bir Adalet Bakanı, gelmiş CHP'nin ne yapıp yapmayacağını söylüyor. Anayasa Mahkemesine gittikten sonra karar olumsuz olursa AİHM'e gidip, gitmeyeceğimiz bizim bileceğimiz iş. AİHM, ne karar verir oradaki hakimlerin bileceği iş. Dört çeyrekten, bir tane tam hukukçu etmeyen, AKP'lilerin 'biz söylersek olur' diyen, kerameti kendinden menkul, kibirli ama eksik bilgili yetkililerinin haddi de hakkı da değildir."
Anayasaya uyum yasalarında CHP'nin tavrının sorulması üzerine Özel, bugünkü anayasanın meşru olmayacağını öne sürdü. Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 1982 Anayasası'na hangi oyu verdiğini sordu. Özel, Erdoğan'ın, hayır oyu verdiğini söylediğini, ancak Erdoğan'ın kendisinin, eşinin ve eski TÖB-DER'li sosyal demokrat öğretmenin de oy kullandığı sandıktan sadece bir tane hayır oyu çıktığını savundu.
CHP'li Özel, "Zamanında Erdoğan'ın evet oyu verdiği anlaşılan 1982 Anayasası, yüzde 92 oy almıştır ama bugün kendisi dahil verdiği evet oyunu sahiplenememektedir. Gün gelir, bu meşru olmayan anayasayı da savunamazlar, taşıyamazlar." dedi.
- "Uyum yasası değil, demokrasi yasasıdır"
CHP'nin, meşru olmayan bu anayasaya yapılacak uyum kanunlarındaki tutumunun, Meclis Grubu, PM ve MYK'dan sonra belirleneceğini anlatan Özel, "Uyum yasalarına sert muhalefet etmekten, o yasalar görüşülürken Mecliste bulunup katkı vermemeye, Mecliste bulunmamaya, bu yasaların görüşüldüğü oturumlarda bulunmamaya kadar tüm seçeneklerin değerlendirildiği bir noktada iki şeyi birbirine karıştırmayalım. Örneğin seçim barajının düşürülmesi söz konusu olursa bu bir uyum yasası değil, demokrasi yasasıdır. Demokratik taleptir. O talebin ana sahibi CHP'dir." değerlendirmesinde bulundu.
AGİT'in tespitlerinin önemli olduğunu ifade eden Özgür Özel, şunları kaydetti:
"Referandum tekrar edilmeyecekse en doğrusu, oyların yeniden sayılmasıdır. Ancak o gün yaşanılanlarla ilgili bazı bilgileri de ortaya koymak lazım. Gerçekteki mühürsüz zarfların kaçta kaçına ulaşabileceğimiz tartışma konusudur. Ağırlığı doğu bölgelerimizde olmak üzere, Türkiye ortalamasının katılımı 85, bölgedeki ortalama katılım 70'lerdeyken bazı sandıklarda tam katılım ve hayatta olmayan kişilerin dahi oy kullandığı, kesinlikle o gün orada olmayan kişilere oy kullandırıldığı yüzde 100 katılımı, bine yakın sandıkla ilgili çare, oyların yeniden sayılması olamaz. Bu yüzden eğer hiçbir şey yapılmayacaksa oyların yeniden sayılması elbette bugünkü durumdan çok daha iyi sonucu önümüze koyar. Ama doğru olan referandumun, tam ve gerçek bir şekilde yapılabilmesi için tekrar edilmesidir. Hatta eğer cesaretleri varsa, OHAL'i kaldırıp, mührü basıp, bütün dünyanın gözü önünde şeffaf, açık, gerçek bir seçim yapmaya da onları davet ediyoruz. Ama her gün milli irade diyenler, milletten kaçmayın diyenler, şaibeli yüzde 51'i koruma telaşına düşmüşlerdir."