Fikret Otyam'ın keçileri Aydınlıkçılara emanet
93. yıl için Aydınlıkçılar yazısını yazarken, sorumluluk duygusunu nasıl anlatabilirim diye düşündüm. Hz. Ömer’in o müthiş ifadesini biliyorsunuz, “Fırat’ın kıyısında bir kuzu kaybolsa” sorumluluğunu üstlenmiştir.
Kuzu deyince, aklıma Kirvem Fikret ağabeyin resimlerindeki keçileri geldi.
Ya o keçilerden birini kaybedecek olursak...
İşte Aydınlıkçının tarihsel sorumluluğu budur. Fikret ağabeyin fırçasından çıkan her keçinin, her oğlağın gururu ve onuru Aydınlıkçıdan sorulur.
Böylece Aydınlıkçının yeni bir tanımına da erişmiş oluyoruz: Aydınlıkçı, Fikret Otyam’ın keçilerinden sorumlu olandır.
Fikret ağabeyin keçileri, yalnız Fırat’ın kıyısında değildir; Dicle’nin de kıyısındadır. Sakarya’nın ve Menderes’in, Meriç’in, hatta Amazon ırmağının, İndus’un ve Sarı nehrin kıyısındadır; ama en çok da Kızılırmak’ın kıyısındadır.
Aydınlık’ın başına gökten cümle belâlar topyekûn yağsa, bir tek Fikret Ağabeyin keçilerini düşlemek yeter. Yaşamak, direnmek ve burca bayrağı dikmek için, öyle bir esindir.
Öyle insanlar vardır ki, tepeden tırnağa insandır. Onları düşünürken, gözleriniz buğulanır. Dünyaya tek olarak gelmişlerdir ve sonsuza kadar onları bir daha bulamazsınız. “Eşi menendi yoktur” deriz, işte öyledir Fikret ağabeyimiz. Anadolu’nun kadim ermiş geleneğinin son örneğidir. Eli öpülecek pirdir; ustadır; ağabeydir.
Aritmetikte iki kere iki dört edebilir ama Fikret ağabeyde iki kere iki hiçbir zaman dört etmez. Onu hesapların ve kitapların içinde duyamaz ve anlayamazsınız. Bütün hesapları bozar. Kalıpların dışındaki yaratıcıdır, hayâlde ve işte özgürlüktür.
Gönül eridir. Erdemlilerin erdemlisidir. Gönül gönüle olmak, onun en büyük eylemidir. Gönüllerin fatihidir. Gül almak ve gül vermek, Fikret ağabeyin en büyük ticaretidir. Fikret ağabeyin çarşısı pazarı, gönül pazarıdır ve orada çekler, senetler, krediler, poliçeler, havaleler; hepsi güldür gül.
Sırması ve yaldızı ve yıldızı olmayan tek bir rütbe vardır, bütün rütbelerin en altında toprağın tozundaki rütbe, ama bütün değerlerin doruğundaki değer: Can olmak! İşte can sıfatı şu yeryüzünde en çok ama en çok Fikret ağabeyin yakışığıdır. Canlar canıdır! Bütün canların ötesindeki ve bütün canların en derinindeki candır. Onun sıcaklığı, Aydınlıkçılara on binlerce yıl yeter.
Miami’den villa seçemeyenler, Havai’den köşk seçsinler. Bütün saraylar ve tahtlar ve cennetteki bütün köşkler onların olsun, ben Fikret ağabeyin keçilerinden en hoşunu daha seçemedim. En güzel bakışlısını, en dik duranını, en coşkulusunu, en çok zıplayanını, sürünün en önünde gidenini, en gururlusunu bulamadım daha.
Aydınlıkçı, bu dünyaya çıplak gelip de yine çıplak giden adamdır. Biz Aydınlıkçıların bütün sermayesi candır. Hisarların içinden Avşar Beyleri türküsü gibi sesleniyorum:
Fikret ağabey, bütün keçilerin, bütün insanlık ve bütün Türkiye halkı adına Aydınlıkçılara emanet, için rahat olsun. Armağan istersen bende can var, canlar vereyim. Candan başka armağanım yok benim.
Sözüm söz sana Ankara kalesinde buluşacağız.
Doğu Perinçek/Aydınlık
16 Mart 2013