"Türkiye'de koruyucu aile ivme kazandı, ön yargılar kırıldı"
Hayat Sende Derneği Genel Başkan Yardımcısı Bayram Tunçbilek, "Türkiye'de devlet yüz binden fazla çocuğa destek veriyor, bunun 21 bini koruma altında. Yaklaşık, 5 bin 500 çocuk koruyucu ailede hayata hazırlanıyor. Koruyucu ailelik, Türkiye'de 2012'den sonra ciddi artış gösterdi. Öncesinde bu rakam 700-800'dü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın öncülüğündeki 'Gönül Elçileri' projesiyle Türkiye'de koruyucu ailelik, ivme kazandı, ön yargılar kırıldı." dedi.
Tunçbilek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, derneğin 2007 yılında Yetiştirme Yurtlarından Ayrılanlar Yardımlaşma, Dayanışma ve Koruma Derneği adı altında bir araya geldiklerini, 2012 yılında derneğin adının ve tüzüğünün değiştiğini söyledi.
"Yetiştirme yurdu" kavramını çok irdelediklerini dile getiren Tunçbilek, "İnsanlar, özellikle kadınlar, 'yetiştirme yurdu' kelimesinin altında bir derneğe girmek istemiyordu. 'Hayat senin avuçlarında', 'hayatın özü sensin', 'başaramayacağın hiçbir şey yok' gibi enerji veren bir isim düşündük. Öncelikle kurum bakım modelini reddediyoruz. Koruyucu ailelik ve aile ve toplum temelli bakım modelini savunan bir yapımız var." diye konuştu.
"5 bin 500 çocuk koruyucu aile yanında"
Tunçbilek, Türkiye'de 21 bin çocuğun devlet korumasında olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Türkiye'de devlet yüz binden fazla çocuğa destek veriyor, bunun 21 bini koruma altında. Yaklaşık, 5 bin 500 çocuk koruyucu ailede hayata hazırlanıyor. Koruyucu ailelik, Türkiye'de 2012'den sonra ciddi bir şekilde artış gösterdi. Öncesinde bu rakam 700-800'dü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın öncülüğündeki 'Gönül Elçileri' projesiyle Türkiye'de koruyucu ailelik, ivme kazandı, ön yargılar kırıldı. Koruyucu ailelik alanında Türkiye ciddi anlamda yol katetti, kamu kurumları da bu konuda çok etkin çalışıyorlar. Bu birikimin bir şekilde ülke sınırları dışına da çıkması gerektiğine inanıyoruz. Koruyucu ailelik, Avrupa ve Amerika'da çok yaygın. Çocuk Hakları Sözleşmesi de koruyucu ailelik modelini savunuyor. İslam coğrafyasında çok tanınan, bilinen bir model değil."
Koruma altındaki çocukların da aile ve toplumla iç içe büyümeleri için "Family For Every Child Ağı" kurulduğunu ve 31 ülkeden 34 sivil toplum kuruluşunun bu ağa destek verdiğini anlatan Tunçbilek, üye dernek temsilcilerinin 4 günlük bir çalıştay için İstanbul'da bir araya geldiğini söyledi.
Tunçbilek, Family For Every Child Ağı'nda İslam coğrafyasından 8 üye bulunduğunu belirterek, şunları söyledi:
"İslam ülkelerindeki üyelere Türkiye'deki koruyucu ailelik uygulamasının nasıl başarıldığını anlatmaya çalışıyoruz. Orada altyapı yok, bir şekilde sivil toplumun başlaması gerekiyor ki devletlere bir şey anlatabilsinler. Mısır'dan, Ürdün'den, Endonezya'dan gelenler var. Family For Every Child Ağı da aile ve toplum temelli hizmetleri savunuyor ve ağ içindeki kuruluşlar da çocuk alanında çalışan sivil toplum örgütleri. Family For Every Child Ağı'nın en önemli amacı aile temelli modellerin kültüre dayalı modeller olması gerektiği. Avrupa'da, Amerika'da ortaya çıkan modellerin dünyanın her tarafında uygulanabileceği değil. Her ülkenin kendi normları, kendi dini değerleri var. Kendi kültürel dokularına uygun bir sistemin gelişmesi gerektiğine inanan bir yapı."
"Koruyucu aileliği İslam coğrafyasında yaygınlaştırmak için çalışıyoruz"
Bayram Tunçbilek, Family For Every Child Ağı'ndaki Müslüman üyelerle bir çalışma planladıklarını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Koruyucu aileliği İslam coğrafyasında nasıl yaygınlaştırabiliriz? Bu konuda çalışma yapıyoruz. İslam İşbirliği Birliği Teşkilatına, İslam Kalkınma Örgütü gibi kurumlara ulaşmayı hedefliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız ve eşi Emine Erdoğan'ın bu işe el atması çok önemli. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da uluslararası çalışma yapıyor. İslam ülkeleri mezhepsel olarak ön yargılı bakıyor. Diyanet Vakfı Kadın, Aile ve Gençlik Merkezi'nin yaptığı 'İslam'da koruyucu aile olmak' adlı çalışmada evlat edinmenin ve koruyucu aileliğin de yöntemleri anlatılıyor. Koruma altındaki çocuğun biyolojik ailesini bilmesi gerektiği hem dini hem de bilimsel olarak savunuluyor. Müslüman ülkelerde koruyucu ailelik bilinmiyor. 'Kafala' modeliyle çocuklar kurumlarda hayata hazırlanıyor, aileler de çocuğun masraflarını karşılıyor. Kurumlarda kalan çocukların sorunlu davranış gösterme oranı yüzde 47'ye kadar çıkıyor, koruyucu ailede hayata hazırlanan çocuklarda bu oran yüzde 12'lerde, biyolojik ailesinde hayata hazırlanan çocuklarda ise yüzde 9'da kalıyor. Kapalı kurumların verdiği travma, sorunlu davranış alışkanlığı, koruyucu ailelikte yok oluyor, çocuk topluma kazandırılıyor. Çocukların ana vatanı ailedir. Biyolojik ailesi olmasa bile nitelikli bir ailenin yanında hayata hazırlanması, onun aile terbiyesi alması, toplumsal görgü kurallarını öğrenmesi önemli. Bunları kurum veremiyor, istediğiniz kadar kurumları modernleştirin, binalarını güzelleştirin, çocukların yaşam koşullarını iyileştirin ama nitelikli bir ebeveyn olmadığı sürece hep kayıp."
Evli ve iki çocuk babası olan Tunçbilek, kendisinin 4 yaşında yetiştirme yurduna girdiğini 19 yaşında memur olduğunu, eşinin de koruyucu aile yanında büyüdüğünü sözlerine ekledi.