Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: İdlib'e Türk ve Rus askeri konuşlanabilir
"Katar tarafına Kuveyt üzerinden bir liste ulaştırılacak. Burada, somut talepler ve Katar'ın yapması gereken olacak. Ağırlıklı olarak Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır olmak üzere dört ülkenin taleplerini ileteceklerini ifade ettiler. Muhtemelen önümüzdeki birkaç gün içerisinde bu talep listesi Katar tarafına iletilecek. Tabii biz de takip edeceğiz"
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Katar tarafına Kuveyt üzerinden bir liste ulaştırılacak. Burada, somut talepler ve Katar'ın yapması gereken olacak. Ağırlıklı olarak Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır olmak üzere dört ülkenin taleplerini ileteceklerini ifade ettiler. Muhtemelen önümüzdeki birkaç gün içerisinde bu talep listesi Katar tarafına iletilecek. Tabii biz de takip edeceğiz." dedi.
Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde cumhurbaşkanlığı muhabirleriyle gerçekleştirdiği sohbet toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, soruları yanıtladı. Kalın, ABD, Suriye'nin güneyinde olacak. İdlib'e Türk ve Rus askeri konuşlanabilir" dedi.
TBMM Genel Kurulunun tatile girdiğini anımsatan Kalın, uyum yasalarının çıkartılmasının en önemli konu olduğunu ve buna ilişkin sürecin devam ettiğini ifade etti.
Halk oylamasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, AK Parti Genel Başkanı seçilmesinin de bir diğer önemli konu olduğuna değinen Kalın, "Bu Türk siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcıdır. Bildiğiniz gibi 'partili cumhurbaşkanlığı' aslında 1960'a kadar Türkiye'de olan bir şeydi. Daha sonra değiştirildi. Bunun dünyada çeşitli örnekleri de var. Tabii Cumhurbaşkanımızın liderlik vasıfları ve AK Parti'nin kurucu lideri olması dikkate alındığı zaman, bunun aslında yadırganacak bir şey olmadığını ve milletten büyük bir teveccüh gördüğünü müşahede ediyoruz. Zaten referandum sonuçları da bunu göstermiştir." dedi.
Erdoğan'ın genel başkan olmasının ardından AK Parti'yle olan ilişkisini daha sistematik biçimde yürüttüğünü belirten Kalın, Erdoğan'ın MKYK, MYK toplantılarının yanı sıra, iki grup konuşması yaptığını ve bunların da düzenli bir şekilde devam edeceğini bildirdi.
"Türkiye'nin geleceği açısından umut verici"
Kalın, ekonomik gelişmelere ilişkin de değerlendirmelerde bulunarak, "İlk çeyrekte yüzde 5'lik bir büyüme hakikaten Türk ekonomisinin yapısal gücünü ortaya koydu. Bu çok sevindirici bir tablo. Biz ikinci, üçüncü çeyrekte de bu ivmenin devam etmesini bekliyoruz. Tabii çevremizde yaşanan sorunları, sıkıntıları düşündüğünüz zaman Türk ekonomisinin bu performansı sergilemesi geleceğimiz açısından da umut verici ve şu ana kadar izlenen ekonomi politikalarının ne kadar haklı ve isabetli olduğunu da teyit ediyor." diye konuştu.
İbrahim Kalın, Türk ekonomisinin çevre ülkelerdeki olumsuz gelişmeler, PKK, DEAŞ ve FETÖ'ye karşı mücadelenin yoğun olarak devam ettiği bir dönemde başarı trendini muhafaza etmesinin Türkiye'nin geleceği açısından umut verici bir tabloyu ortaya koyduğuna işaret ederek, "Cumhurbaşkanımız bununla yetinmiyor. Bildiğiniz gibi kendisinin zihninde 180 günlük bir eylem planı var. Yani yıl sonuna kadar özellikle bürokrasinin, ekonomiyle ilgili olsun diğer alanlarda olsun, yeni bir ivmeyle tekrar çalışmalarına hız vermesi için kendisinin hazırlıkları var. Bunlar da inşallah zaman içerisinde peyderpey hayata geçecek." ifadesini kullandı.
"Katar konusunda yapıcı bir tutum içerisinde olduk"
Dış politikaya ilişkin görüşlerini de paylaşan Kalın, Katar ile bazı Arap ülkeleri arasındaki krizin sıcaklığını koruduğuna işaret etti.
Bölgedeki bir diğer gelişmenin de Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz'in oğlu vekil veliaht Muhammed bin Selman'ı veliaht prens olarak ataması olduğunu vurgulayan Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hem Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile hem de Kral Selman bin Abdülaziz ile birer telefon görüşmesi yaptığını anımsattı.
Erdoğan'ın tebriklerini ve başarı dileklerini ilettiğini aktaran Kalın, "Hem Sayın Cumhurbaşkanımız hem de Kral Selman, Türk-Suud ilişkilerinin bundan sonra güçlenerek devam edeceğinin altını çizdi. Muhammed bin Selman da bu yönde tam bir kararlılık içerisinde çalışmalara devam edeceklerini ifade ettiler." diye konuştu.
Kalın, Muhammed bin Selman ile iyi ilişkileri bulunduğunu ve düzenli olarak görüştüklerini belirterek, Muhammed bin Selman ile görüşerek tebriklerini ve başarı dileklerini ilettiğini ifade etti.
Kalın, şöyle devam etti:
"Biz özellikle Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerinin geliştirilmesi noktasında bu atamanın inşallah hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Tabii Körfez'in en büyük ve en güçlü ülkesi, İslam dünyasının ise en büyük ülkelerinden birisi olarak Suudi Arabistan'ın Katar'la yaşanan gerilimin düşürülmesi ve krize barışçıl bir çözüm bulunması noktasında oynayacağı önemli bir rol var. Görüşmede bunun da altı çizildi. Katar konusunda yapıcı bir tutum içerisinde olduk. Bize düşen görevler söz konusu olduğunda gerekli adımları atacağımızı ifade ettik."
"Taleplerin ne olduğunu biz de takip edeceğiz"
ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, özellikle teröre destek suçlamasının delillerle temellendirilmesi gerektiğinin altının çizildiğini anımsatan Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz de aslında baştan beri hep bu noktanın üzerinde durduk. Yani teröre destek iddiası çok ciddi bir iddiadır. Bunun mutlaka temellendirilmesi gerekir. Katar da haklı olarak, böyle bir suçlamayla karşı karşıya kalan herhangi bir ülkenin yapacağı gibi, 'Deliller nedir, somut veriler nedir? Bunları bizimle paylaşın' dedi. Şimdi Katar tarafına Kuveyt üzerinden bir liste ulaştırılacak. Burada, somut talepler ve Katar'ın yapması gereken olacak. Ağırlıklı olarak Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır olmak üzere dört ülkenin taleplerini ileteceklerini ifade ettiler. Muhtemelen önümüzdeki birkaç gün içerisinde bu talep listesi Katar tarafına iletilecek. Tabii biz de takip edeceğiz. Somut olarak taleplerin ne olduğunu biz de takip edeceğiz, değerlendireceğiz."
Kalın, körfez ülkeleri arasında saygın bir yere sahip olan ve arabuluculuk misyonuyla hareket eden Kuveyt Emiri Şeyh Sabah'ın süreç içerisinde yapıcı bir rolü olduğunu belirtti. Kalın, Şeyh Sabah'ın 2014'te Katar'la Körfez ülkeleri arasında yaşanan krizde de önemli bir rol oynadığını hatırlattı.
"Gerilim içerisinde olmak istemeyiz"
Kendilerinin de bu girişimi desteklediklerini, Katar, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerinin Türkiye için önemli komşular ve müttefikler olduğunu vurgulayan Kalın, "Biz hiçbir Körfez ülkesiyle herhangi bir gerilim içerisinde olmak istemeyiz. Onların birbirleriyle bir gerilim içerisinde bulunmasını da arzu etmeyiz. Bizim baştan beri bu krizle ilgili yaklaşımımız hep bu oldu. Yani eğer iki arkadaşınız, iki dostunuz, iki komşu ülke birbiriyle ihtilaf ediyorsa, bununla ilgili sizin üzerinize düşen bir şey varsa bunu yapmak için harekete geçmeniz gayet doğal." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanının ilk günden itibaren gerçekleştirdiği yoğun telefon diplomasisinin amacının da bu olduğunu aktaran Kalın, "Orada herkesin üzerinde mutabık kaldığı konu bu meselenin, bu krizin müzakere yoluyla çözülmesi. Karşılıklı güven ve saygı esasına dayalı olarak gerilimin azaltılması noktasında ise Katarlıların bir talebi var. Onlara uygulanan blokajın haklı olmadığı, gayrı insani olduğu, uluslararası normlara aykırı olduğu, ayrıca Ramazan ayının manevi havasını, ruhunu da düşündüğünüz zaman, bunun Müslüman ülkeler arasında olması gereken kardeşlik, dostluk hukukuna da aykırı olduğunu ifade ettiler." dedi.
İbrahim Kalın, Türkiye'den Katar'a gıda ağırlıklı insani yardım gönderilmesi noktasında bakış açılarının bu olduğunu, sevkıyatın devam ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
"İnsani gerekçelerle yaptığımız bu yardımlar, bundan sonra da ihtiyaç olması halinde devam edecek. Bizim değerlendirmemiz, Katar'a karşı uygulanan bu yaptırımların aşırı olduğu ve sıradan vatandaşların hayatını etkileyecek noktaya gelmesinin de üzüntü verici olduğu şeklinde. Şu anda tabii Suudi Arabistan'ın özellikle Hadimul Haremeyn Şerifeyn Selman bin Abdülaziz'in oynayacağı rol önem arz ediyor. Katarlıların ise 'Blokaj kaldırılsın, biz ondan sonra oturup konuşalım' gibi bir yaklaşımı var. 'Bu endişe ve talepler neyse masada konuşalım' diyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız bu çerçevede hem Muhammed bin Selman'la hem Selman bin Abdülaziz ile bu konuları paylaştılar."