Genel Güvenlik ve Uyuşturucuyla Mücadele Toplantısı

"Vatandaşın doğrudan başvurusu ile verilen 648 hizmetten istenilen 2 bin 338 belgenin 984'ünden tasarruf edilebilmesine yönelik çalışmalara başladık. Vatandaşı şehrin içerisinde güvenlik ve trafiği açısından mümkün olduğunca az işle karşı karşıya bırakmak doğru olandır"

Abone ol

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, vatandaşın doğrudan başvurusu ile verilen 648 hizmetten istenilen 2 bin 338 belgenin 984'ünden tasarruf edilebilmesine yönelik çalışmalara başladıklarını belirterek, "Vatandaşı şehrin içerisinde güvenlik ve trafiği açısından mümkün olduğunca az işle karşı karşıya bırakmak doğru olandır." dedi.

Genel Güvenlik ve Uyuşturucuyla Mücadele Toplantısı'nın açılışında konuşan Soylu, bir başka suç sahası olan "siber suçlar" diye bir mesele ile karşı karşıya olduklarını söyledi.

Türkiye'de, 15 Temmuz'un güvenlik konusunda bir milat olduğunu belirten Soylu, devleti bir virüs gibi saran Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimini 16 Temmuz sabahı bastırdıklarını ancak kamuda özellikle kendilerinin görev sahasında yarattığı tahribatı da inkar edemeyeceklerini anlattı.

FETÖ'ye yönelik operasyonda sadece 2017'de 48 bin 305 kişinin tutuklandığını bildiren Soylu, şunları kaydetti:

"Gözaltı sayısı bunun yaklaşık üç katıdır. Tek başına bu rakamlar bile konunun vahametini ortaya koymaya yeterlidir. Nitelikli personel gerektiren kadrolarda oluşan açık ve ülke güvenliğini tesis etme gerekliliği hepimizin omuzlarındaki yükü kat kat artırmıştır. Yeniden bir yapılanmaya girdik. Özellikle FETÖ terör örgütünün oluşturduğu bir akıl vardı. Akıl, mümkün olduğunca emniyetteki olsun, kaymakamlıklarda olsun, jandarmada olsun görev alanlarında mümkün olduğunca daraltmak. Özellikle istihbaratı, siberi dışarı taşımak ve böylece bu arkadaşlarımızı bu kabiliyetten uzaklaştırmak ve sadece uzaklaştırma ile kalmayıp aslen kıymetli mukabiliyetlerden yoksun bırakmak ve devleti bu kabiliyetlere muhtaç bırakmak noktasında bir alışkanlık ortaya koymuştur. Bunu da kendileri bir mekanizma ve politika olarak sürdürmek gayreti içindeydiler. 15 Temmuz'dan sonra 20 bin emniyet müdürü vardı biz şu anda 8 bin 9 binle beraber bunu götürme gayretine sahibiz."

Bu süreçten sonra yeni bir yapılanma içine girdiklerini belirten Soylu, "Kapımıza 'Tadilat nedeniyle kapalıyız.' diye bir yazı yazabilmek gibi şansımız yok. İşimizi yapmak zorundayız. Bu zorlukları hep beraber atlattık, atlatıyoruz." dedi.

Bakanlık bünyesindeki rutin faaliyetlerle mücadeleye devam ederken kendilerini yenilediklerini ve eksiklerini kapattıklarını anlatan Soylu, personel noktasında bütün birimlerde, jandarmada, emniyette, sahil güvenlikte ciddi alımlar gerçekleştirdiklerini söyledi.

İstanbul'da toplamda 3 bin yeni polisin görevlendirildiğini anlatan Soylu, "Nisan sonu, mayıs ortası gibi 13 bin daha gelecek, oradan da İstanbul'a nakledeceğiz. Yaklaşık 700 bekçi, şimdi 2 bin daha veriyoruz, toplam 2 bin 700 bekçi. FETÖ terör örgütünün oluşturduğu boşluğu kapatmaya çalışırken, diğer taraftan rutin meselelerle ciddi şekilde uğraşmaya çalışıyoruz." diye konuştu.

FETÖ ve organize suç çetelerine karşı mücadele çalışmalarından bahseden Soylu, bunların yanı sıra 5 temel adımdan oluşan bir strateji oluşturduklarını anlattı. Birinci adımda entegrasyon ve koordinasyona ağırlık verdiklerini anlatan Soylu, böylece Diyarbakır'da tespit edilen sahte bir plakanın Edirne'de de jandarmanın sistemine düşebildiğini, aranan bir suçlunun, benzin alırken jandarmanın ve polisin sistemine haber verildiğini kaydetti.

Bu anlamda eksik olunan noktalardan birinin alışveriş merkezleri olduğunu dile getiren Soylu, şunları aktardı:

"Bir alışveriş merkezine sıkıntılı bir araç girdiği andan itibaren aynı sistemin bütünleşmesine yönelik bir anlayış ortaya koyacağız. Aynı şey Sahil Güvenliğimiz için de geçerlidir. Sahil Güvenliğimiz bir talepte bulunuyorsa, polisimizin insansız keşif uçağından, jandarmamızın herhangi bir kabiliyetine kadar hemen oraya sevk etme konusunda hiçbir şekilde bir eksik ortaya koymamaya çalışıyoruz. Çünkü sadece bir kurum muhafazakarlığı üzerinden gelişebilecek bir hadise değil, topyekun bu mücadeleyi hep beraber sağlayabilecek bir anlayışı ortaya koyabilmeliyiz. Aynı zamanda muhtarlarımızla polis merkezlerimiz, zabıtalarımızla polislerimiz arasındaki ilişkiyi de geliştirmeliyiz."

İçişleri Bakanı Soylu, 3 ayda, Türkiye'nin 81 ilinde yaklaşık 300 bin güvenlik personeline çalıştıkları alan ve bölümlerle ilgili eğitim verdiklerini ve vermeye devam edeceklerini söyledi.

"Bürokrasiyi azaltıcı adımlar attık"

Birimlerin teknolojik altyapılarını, bilişim ve muhabere sistemlerinin birbirini görebilmesini, bilgi paylaşabilmesini, suçun ve suçlunun değişik birimlerde kesintisiz takibini sağladıklarını ve ortak operasyon kabiliyetlerini yükselttiklerini dile getiren Soylu, ikinci adımda, hizmet kalitesi ve kamu verimliliğini artırma noktasında, bürokrasiyi azaltıcı adımlar attıklarını anlattı.

Vatandaşın doğrudan başvurusu ile verilen 648 hizmetten istenilen 2 bin 338 belgenin 984'ünden tasarruf edilebilmesine yönelik çalışmalara başladıklarını belirten Soylu, "Vatandaşı şehrin içerisinde şehrin güvenliği ve trafiği açısından mümkün olduğunca az işle karşı karşıya bırakmak doğru olandır." dedi.

Soylu, bir diğer adımda, trafik, uyuşturucu, göç, organize suçlar, asayiş gibi konularda strateji ve uygulama belgeleri hazırladıklarını ve bunları geliştirdiklerini belirterek, bu konuda önemli sonuçlar aldıklarını düşündüklerini aktardı.

Bakan Soylu, "Trafikte arkadan ceza yazma yüzde 65, yüz yüze ceza yüzde 35'ti. Oysa bu aynı zamanda tedbir alıcı ve uyarıcı şekilde olmalıydı. Kolayı arkadan yazmaktır. Bunu mümkün olduğu kadar yüzde 50-50, hatta yüz yüze yazmayı biraz daha yükseltmeye yönelik adım atmaktır." ifadelerini kullandı.

Soylu, dördüncü stratejilerinin teknoloji kullanımı ve teknik kapasitelerini artırmaya yönelik çalışmalar olduğuna dikkati çekerek, bu noktada bakanlık olarak önemli bir seviye yakalandıklarını ve yerli teknolojilere ağırlık veren ilaveler yaptıklarını anlattı.

İçişleri Bakanı Soylu, tek kuruş harcamadan 114 yerli ve milli yazılım ortaya koyduklarını belirterek, şu bilgileri verdi:

"Yakın zamanda jandarmamızın, polislerimizin, emniyetimizin, valilerimizin çok rahat kullanabileceği, yani yabancı WhatsApp demeyeyim, bunun daha kalitelisini, daha iyi kullanılabilecek bir sistemi de bakanlığımızda çalışan, bizim evlatlarımız, bu ülkenin üniversitelerinde okuyan arkadaşlarımız yaptı. Bunun bütün testleri, güvenlik testleri bitti. Bunu başarılı bir şekilde ortaya koydular. Bu bir tanesi. Bunlar arasında gamer, e-belediye, muhtar bilgi sistemi gibi büyük projeler de vardı. Son olarak sistemi, performans izleme ve değerlendirmeye doğru götürüyoruz. Bundan muradımız, bu hafta sonu bütün müsteşar yardımcılarımız, genel müdürlerimiz sahadaydılar. Kamu sistemimizin en temel açmazlarından biri, yukarıdan aşağıya iletişimde hızlılık, sürat ve iletişim verimliliği açısından problem. Yukarıdan bir karar alıyorsunuz o aşağı inene kadar 6 veya 7-8 ay geçiyor. Onun için problemlerin ve eksikliklerin ne olduğunu, tıkanıklıkların nereden kaynaklandığını, vatandaşa nerede sirayet ettiğini tespit için Hizmet Kalitesini İzleme Değerlendirme Sistemi (İZDES) yapıyoruz. Nüfus kağıdı almada problemler nelerdir? Karakoldaki problemler nelerdir? Bütün bunlar yukarıdan aşağıya bir veri seti ile beraber arkadaşlarımız tarafından tasnif ediliyor. Taşradaki yaklaşık 300 birimimize o tip ziyaretler gerçekleştirildi ve halen devam ediyor. Bu konuda nasıl tedbirler alacağımızı belirlemek için buralardan aldığımız verileri analiz edip, geleceğe yönelik neler yapabileceğimizi doğru şekilde planlamaya gayret ediyoruz."

"Bakanlığımızı orkestra ahengi içinde çalıştırmak"

Bütün bunları sistemi "Bir elin nesi var, iki elin sesi var." noktasına getirebilmek için yaptıklarını anlatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Amacımız, birbirinden farklı enstrümanlara sahip bakanlığımızı bir orkestra ahengi içinde çalıştırabilmek ve böylece kamu düzeninin tesisi noktasında hızlı, etkin ve verimli bir kurum yapısı elde edebilmekti. Aynısını e-belediye sisteminde, belediyelerin ruhsat bilgi sisteminde de ortaya koyacağız. Bu yazılımı da arkadaşlarımız yaptı. Bu da yerli ve milli bir yazılım. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki, bütün bu çabamız 2017 yılı içinde olumlu ve anlamlı sonuçlar üretti. Söz gelimi yeni bir suç alanı olan siber suçlarla mücadelede 2 il inceleme merkezimiz vardı, bunlara 22 il daha ilave ettik. Eğer bir suç ortaya çıkıyor ise bu suçun mahkemeler tarafından çabuk bir şekilde değerlendirilebilmesi için özellikle cep telefonundan bilgisayara kadar çözülmesi lazım. Bunların çözülmesi eğer sıraya giriyorsa 6 aylık, 7 aylık, 8 aylık, 10 aylık süreye giriyorsa adalet gecikiyor. Hem de meseleye ait daha fazla tedbir almamız gereken ve elimizde olması gereken verileri çok geç alıyoruz ve atını alan Üsküdar'ı maalesef geçiyor."

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, aldıkları sınır güvenlik tedbirleri ve yol kontrolleri sayesinde kaçakçılık olaylarında 2017'de ciddi bir azalma elde ettiklerini belirterek, "Organize suçlarla mücadelede operasyon sayısını bir önceki yıla göre 2 kat artırdık. PKK ile mücadelede 2017'de bin 700'ün üzerinde sığınak ve barınak imha ettik. Bu, bir önceki yılın 2,5 katı kadar bir miktar." diye konuştu.

Akıncı Üssü davası Gündem “Kod adı değil, göbek adı kullandım“ Gündem Şirketten köylüye azar! Hıdır Hokka, şirket yöneticilerine seslendi Gündem Prof. Dr. İlber Ortaylı: Her yerde her şeyi konuşan adam politikacı olmaz Gündem