Başbakan Yıldırım ile AP Başkanı Schulz'dan ortak açıklama
AP Başkanı Martin Schulz ile Başbakan Binali Yıldırım ortak basın açıklaması düzenledi.
Schulz: "Devlet darbesi yapmak isteyen asker içerisindeki bir kanattan bahsetti. Sayın Yıldırım'a teşekkür etmek istiyorum. Biz bilmiyorduk gerekli zamanda tepkiyi veremedik. Türkiye güvenli sınıra sahip olma hakkına sahiptir. Bu nedenle AB-Türkiye arasındaki güvenlik anlaşması da gündeme geldi. Türk tarafı bize şu soruyu sormasını son derece doğal buluyorum: Siz bizim güvenliğimiz konusunda nasıl bir tutum içindesiniz? Biz şöyle bir ülkeye destek oluyoruz: Son derece çirkin bir terörle karşı karşıya olan bir ülkeyle karşı karşıyayız. Terör saldırılarının son derece itici ve iğrenç bir olay olduğunu söylemek istiyorum. Türkiye'de ve kurbanların, ölenlerin aileleriyle dayanışma içinde olduğumuzu aktarmak istiyorum."
VİZE SERBESTİSİ
Schulz: "Terörle mücadele konusunda bir değişiklik konusu yapılmadığı sürece bu konuda elimiz kolumuz bağlı dedim. Birçok alanda bir mutabakata ulaşabildik ama bazı alanlarda da ulaşadık."
Yıldırım: "Artık 60 yıl geride kaldıktan sonra bundan sonraki yol haritasını net bir şekilde Türk milleti görmek istiyor. Bu konuda 64. Hükümet döneminde başlatılan Geri Kabul Anlaşması ve vize serbestisiyle ilgili görüş alışverişinde bulunduk. Şu anda aşılamamış gibi görülen terörle mücadele yasasıdır. Türkiye amansız bir mücadele vermektedir. PKK, PYD, DAEŞ, YPG terör örgütü ve diğerleri. Bu terörle mücadelenin sadece Türk halkının güvenliği için değil aynı zaman bütün Avrupa'nın güvenliğiyle de ilgili olduğunun bilinmesini isterim. Terörle mücadeleyle ilgili yasada bir gevşeme yapmak asla ve asla bizim terörle mücadele onusunda bir katkı sağlamayacağı gibi bu tehdidin daha da büyüyeceği aşikardır. Bu konunun bir kez daha yeni gelişen şartlar altında ele alınmasının ve başka bir çözüm yolunun bulunmasının elzem olduğunu ifade ettik."
"Zaman zaman Avrupa'daki yetkililerin açıklamalarıyla Türk kamuoyunda bazı hoşnutsuzlukların meydana geldiğini ifade ettim. Bundan sonraki süreçte aracısız görüşüp sorunları daha gerçekçi bir düzlemde ele almanın bundan sonraki yolculuğumuza ciddi bir katkısı olacağı konusunda fikir birliğine vardık. Darbe girişimine sebep olan FETÖ ilk bakışta anlaması zor bir örgüttür. Çünkü örgüt kapalı bir örgüttür, saydam değildir. Dolayısıyla faaliyetlerini ne kadar takip etseniz bile tehlikenin boyutunu anlamanız mümkün olmuyor. 15 Temmuz gecesi yaşadığımız somut olaylarla ortaya çıktığını Sayın Schulz'a anlattım. Genelkurmay Başkanı'nın yıllarca yanında taşıdığı insanlar tarafından etkisiz hale getirildiği ve buna benzer birçok örnekler var. 160 ülkede bu örgütün faaliyeti var. Türkiye açık mücadelesini 15 Temmuz'da vermiş ve kahraman Türk halkı göğsünüü siğper ederek 241 şehit 2194 gaziyle bu darbe girişimini etkisiz hale getirmiştir. Bu yüzden 79 milyon kahraman milletimize bir kez daha şükranlarımızı sunuyoruz."
"Türkiye son yıllarda hiç ama hiç kimsenin hesap edemediği büyük bir tehlikeyi kendine has bir yöntemle bertaraf etmeyi başarmıştır. Burada en büyük pay şüphesiz milletine aşık olan ve emrinde olan Cumhurbaşkanımızdır. Onun kararlılığıdır. Bunun yanısıra onun çağrısıyla sokakları dolduran sokakları dolduran milletimizdir. Milletin verdiği emaneti asla yere düşürmeyeceğini kararlılıkla ifade eden 65. hükümettir. Alçakça bir darbe girişimi bertaraf edilmiş ve Türkiye'nin geleceği kurtarılmıştır."
"AB-Türkiye ilişkilerinin daha gerçekçi ve yapıcı bir anlayış içerisinde sürdürülmesi konusunda tam bir anlayış birliği mevcuttur. Konularımızı aracısız, doğrudan görüşerek iki toplumun AB'nin ve Türkiye'nin ortak beklentilerini, ortak geleceğini kapsayacak şekilde çözüme bağlamak en önemli hedeflerimiz arasında olacaktır."
"Mülteciler konusunu da kapsamlı bir şekilde görüştük. Bu tehdidin, bütün Avrupa'nın tehdidi haline dönmemesi için atılması gereken adımlar konusuna da değindik."
SORU-CEVAP
"Mülteciler konusu vize serbestisiyle birleştirildi. Bu adım adım gidebilir mi acaba? İkincisi, terörizmle ilgili kanunların gevşetilmesi şuanki durumu daha tehlikeli hale getirir dediniz. Şu anda gazetecilerin ülkenize gelmesiyle ilgili ne söyleyeceksiniz?"
Yıldırım: FETÖ hayatın bütün alanlarına sızmış durumda. Bu gazetecilerin medya mensuplarının içeri alındığı, özgürlüklerinin kısıtlandığı yönünde Avrupa'dan tenkitler duyuyoruz. Hiçbir gazeteci bir terör örgütüne destek olmaz. Eğer bunları yapmıyorsa o gazetecidir, endişeye kapılmasına gerek yok ama bizdekilerin durumları farklı. Gazetecilik kağıdını alıyor ama FETÖ'ye bir fiil destek oluyor. Sadece övmüyor, terör örgütünün lojistik hizmetlerini de yerine getiriyor. Terör örgütüyle iç içe olmuş, bu ülkenin insanalrını öldüren kanlı bir örgütün mensubuna, elinde gazeteci kimliği var diye hoşgeldin mi diyeceksiniz? Öyle bir şey kimse beklemesin.
"Daha önce kamuoyuna açıklanan çok net bir şey var. Geri Kabul Anlaşması vize serbestisi birlikte yürüyecek. Karşılıklı olarak malesef bu taahhütlerin bir kısmı yerine geldi, bir kısmı gelmedi. Bizim de yerine getirmediklerimiz var AB'nin de var. Bunları yerine getirmek için imkanımız var. Bir istisna var: terörle mücadele yasasının değiştirilmesi. Bugünkü şartlardan dolayı bu yasada bir iyileştirme yapamayız. Bu bizim ölüm kalım meselemiz. Bu aynı zamanda Avrupa'nın da terörle mücadelesi için olması gereken bir konu. Diğer tüm konuların çözüme kavuşturulmasında bir sorun görmüyoruz. İstisnalar getirmek, Türk toplumunda AB'ye olan güveni biraz daha azaltacaktır. Ya vize serbestliği olmalı, bunun bir alternatifi olamaz."
Schulz: "Bu konuyu tartışmalı bir şekilde ele aldık. Basın ve fikir özgürlüğü konusunda Türkiye ile bizim anladığımız arasında fark var. Sayın Başbakan Türkiye perspektifiyle yola çıktı. Tam da bu nedenle bilhassa temel haklar ve ifade özgürlüğü konusunda çalışmamız gerekiyor. Ben bir demokrasinin seviyesini ve kaltiesini gösteren birincil faktörlerden birinin basın ve ifade özgürlüğü olduğunu düşünüyorum. Türkiye, gazeteciler konusunda her vakaya münferit olarak bakması gerekiyor ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde belirlenmiş olan koşullara göre yargılanmalı. Avrupa Konseyi'nin üyesi olan Türkiye de bunları biliyor. Zanlıların temel hakları gözetilerek bir yargılama yapılmalı. Ama her konuda anlaşamadığımızı da söylemiştim.
Yıldırım: Türkiye AB ülkeleri olduğu gibi bir hukuk devleti. Türkiye'deki yargıyla ilgili işler de hukuk devleti çerçevesinde, kuvvetler ayrılığı prensibiyle yürümektedir. Bir terör zanlısını sorgularken bizden izin almadığı gibi onların yargılanmasını engellemek gibi bir yetkimiz yok. Bu konudaki anlayış farkı elbette olabilir. Ama önemli olan algıdan ziyade olgu nedir onun üzerinde çalışmamız lazım. AB fasıllarla ilgili konular görüşülürken bu etraflıca ele alınır.
"Siz bugün Türkiye'yi ziyaret ederken AP'de de PYD'nin lideri Salih Müslim ağırlandı. Basın toplantısına izin verildi. Sizden bir izin alındı mı? Müslim Türkiye için DAEŞ'e yardım ediyor iddiası ortaya attı. İkincisi PKK yandaşlarının AP'de PKK liderlerinin fotoğraflarının sergilendiği sergi gerçekleşti. 6 Eylül'de yine olacakmış buna da izin verilecek mi?"
Schulz: Bahsettiğiniz kişinin AP'de olduğu bilgisini bugün burada aldım. Bu şahsi bir ziyarettir. Bir üye bu beyefendiyi davet etmiştir. Bu benim çalıştığım kurumu bağlayıcı değildir. AP'yi hiçbir şeye mecbur bırakmaz bu ziyaret. Ben şaşırdım. Kendisini davet etmezdim. AP'de ifade ettiği görüşler de kendi özel görüşlerdir.
"Siz darbe girişiminin detaylarını burada öğrendik dediniz. FETÖ'nün uygulamaları hakkında Avrupa'da farklılık olacak mı?"
Schulz: "Darbenin boyutlarını göremedik demedim onu gördük. Burada tutuklamaların ve bu darbeyi desteklemiş insanların bu kadar çabuk tespit edilmesi bizi düşündürdü. Şiddetle dolu darbe denemesinin üzerinden 48 saat geçtiğinde binlerce insanın tutuklanmasının bizi şaşırttığını söyledik. Bugün bu sorular daha iyi cevaplandırıldı. Darbenin boyutu ben ve birçok meslektaşım en katı bir şekilde kınadık. Kendi halkına ateş eden bir orduyu sadece hor görebilirsiniz. Cumhurbaşkanı'nın yurttaşlarına yaptığı çağrı ve onların silahsız bir şekilde silahlı bir gücün karşısına çıkmasını bu ülkenin şerefli bir sayfası olarak görüyoruz. Bunu izleyen günlerde son derece katı ve organize bir şekilde soruşturma başlatılması bizde soru işaretleri oluşturdu ve bunlara cevaplar aradık ve belli oranda cevaplarını da aldım."
GÖÇMEN SORUNU
Schulz: "AB'nin yapması gereken mali destekler yapılıyor. AB Bakanı 3 milyar Euro'dan 720 milyon Euro'luk bir kısmın aktarıldığını ifade etti ve Türkiye'de göçmenlerle ilgili çalışma yapan kurumların son derece koordine bir şkeilde çalıştığını görüyorum."
"Terörün hiçbir meşru zemini olamaz. Masum insanları, düğün konuklarını öldüren bir örgüt hangi siyasi görüşü olursa olsun yüzde yüz sert bir şekilde mücadele etmesi gerekir. Türkiye AB'nin tam desteğini almıştır."
Yıldırım: "Darbeyi ordu değil, asker kıyafeti giymiş terör örgütünün mensupları yapmıştır. TSK'nın bir hareketi değildir. Ordu içerisindeki FETÖ mensuplarının gerçekleştiği bir olaydır."
VİZE SERBESTİSİ
Schulz:
Türkiye-AB arasındaki farklılıklar nedeniyle bri adım atılamıyor ama bu başarısız olacağı anlamına gelmiyor. Terörle mücadele yasası reformu gerçekleştirilmediği için herhangi bir adım atılamıyor ama son söz bu olmak zorunda değil.
Yıldırım: "Terörle mcüadele konusunda herhangi bir geri adım söz konusu değildir. Ancak bunu AB-Türkiye ilişkilerinin tıkanması için bir sebep görmek de adil değildir. Bu durumun Avrupalı dostlarımızın anladığını düşünüyoruz. Bu ortak bir tehdittir. Burada tıkanan sorunu nasıl aşarız, birlikte daha fazla kafa yormalıyız."
"Türkiye'ye geciken bir destek verdiğiniz söylediniz. Yargılama sürecinin hızlı işlemesini işaret ettiniz. Avrupa'dan gelen geciken tepkinin sebebinin de bir anlamda yanıtını almış olacağız. Yargılama sürecinde kafanızdaki soru işaretleri nelerdi? 241 şehide rağmen soru işaretleri nelerdi?"
Schulz: "Bir darbe denemesi yapıldı ve herkesi şoke etti. Üniformalı silahlı insanlar, insanlar üzerine ateş ediyor ve bir Cumhurbaşkanı halkına çağrıda bulunuyor ve insanlar saatler içinde sokaklara dökülüyor. Hemen akabinde hükümet devreye giriyor, ülkeyi kontrol altına alıyor, 48 saat içinde binlerce insan tutuklanıyor. Bizi şaşırtan şey bu. Bu dehşet verici darbe eylemine rağmen demokratik bir hukuk devleti her bir davaya münferit olarak bakmalı."
Yıldırım: "Burada hiçbir tereddüt yok. Bu darbe olduğu zamanda buna karışanların dökümanları bizim elimize geçti. Burada tüm isimler var. O sorgulananların verdiği ifadelerde de diğer ilgili olanlar var. Çorap söküğü gibi bir anda kim katılmış bu işe bunların hepsi ortaya çıktı. Yargılama devam ediyor. Sonucunu bekleyip göreceğiz."