Konyalı şehidin kabrinde hüzünlü doğum günü
Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde geçen yıl 14 Kasım'da düzenlenen operasyonda ağır yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Aykut Kazar'ın doğum gününde annesi Semra Kazar, yaptırdığı çelenkle oğlunun mezarının başındaydı
Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde geçen yıl 14 Kasım'da düzenlenen operasyonda kayalıklardan düşerek ağır yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede şehit düşen Jandarma Uzman Çavuş Aykut Kazar'ın annesinin gözyaşları dinmiyor.
Konya'nın Akşehir ilçesinde yaşayan 50 yaşındaki Semra Kazar, şehadete uğurladığı oğlunun ardından anılarıyla ayakta kalmaya çalışıyor.
Enkazdan kurtuldu, Şırnak'ta şehit düştü
Gölcük depreminde binanın enkazı altında kalan ve eşi Metin Kazar'ı kaybeden Semra Kazar, iki çocuğuyla 7 saat sonra enkazdan kurtarıldı. Eşinin yokluğunda, binbir güçlükle yetiştirdiği iki çocuğuna gözü gibi bakan Kazar, üzerine titrediği oğlu Aykut Kazar'ın çocukluk hayalini gerçekleştirmesinde en büyük destekçisi oldu.
Semra Kazar, AA muhabirine, Aykut Kazar'ın çocukluğunda asker olmayı istediği için sürekli kamuflaj desenli giysiler giydiğini aktardı. Kazar, evladının çok sevildiğini ve daima hayırla anıldığını söyledi.
Şehidin eşyalarını saklıyor
Evinin bir odasını adeta müzeye dönüştürerek, vitrin ve camekanlı dolaplarda oğlunun eşyalarını sergileyen Kazar, "Şehidimin köşesi" adını verdiği odada oğlunun saç telinin olduğu tarağı, şehit olduğundaki kıyafet ve botu ile çamaşırlarını sergiliyor. Kazar, evladının "Şehadet Belgesi" ile tabutuna serilen Türk bayrağını gururla saklıyor.
Kazar, oğlunun şehit olduğundaki kamuflaj ve botunu yıkamadığını belirterek, şunları dile getirdi:
"Özel eşyaları da burada. Silahlığı, gözlüğü, telefon ve anı defteri gibi eşyaları ile son anneler gününde aldığı çiçeği saklıyorum. Yattığı çarşafları, üzerindeki çamaşırları ve elbiselerini kokusu çıkmasın diye özenle ambalajladım. Çocuğum bu evde yaşıyor. Anlı şanlı şehit oldu. Bu odadan güç alıyorum. Oğlum hayattayken nasıl ondan güç alıyorsam emanetlerinin bulunduğu bu oda da beni teselli ediyor. Kapıdan içeri girerken, güç alıyorum. Oğlumun kokusu var bu odada."
Oğlunun ölmediğini, şehit olduğunu odaya girdiğini daha çok anladığını anlatan Kazar, "Eşyalarını değerlendirmek istedim. İğnesini dahil dolaba yerleştirdim. Son nefesime kadar bunları böyle sergileyeceğim. Bu odaya girenler etkileniyor. Dikkatini çekiyor şehidimin hatıraları. İlçedeki diğer şehit annelerinden gelenler oldu. Onlar da böyle bir şey yapmayı istiyor." diye konuştu.
Kabri başında hüzünlü doğum günü
Oğlunu anlatırken gözyaşlarını tutamayan Kazar, şöyle devam etti:
"Çok kıymetli bir çocuktu. Allah ondan razı olsun, mekanı cennet olsun. Bana güzel şeyler bıraktı, gitti. Şehit olduktan sonra beni rahat ettiriyor. Şehit annesi olmak herkese nasip olmaz. Benim çocuğum hayatta olsaydı şu anda Afrin'deydi. İnanın kadınları çağırsalar ben de giderdim. O çocuklar canlarıyla mücadele ediyorlar. Biz evde mi oturalım? Canım çıkıyor, kadınları çağırsalar hemen gideceğim."
Kazar, oğlunun 25'inci yaş gününde kırmızı beyaz çiçeklerle yaptırdığı çelenkle kabrini ziyaret etti.
Türk bayraklarıyla donattığı oğlunun kabrinde dua eden Kazar, bir yandan da gözyaşı döktü.
Kazar, oğlunun ilk doğum gününü kabri başında kutlamasına ilişkin, "Öyle olmasını istemezdim ama böyle oldu. Yapacak bir şey yok. Sürpriz bir şeyler hazırlıyorduk ama olmadı, takdiri ilahi. Kabri başında kutladık. Hediyesini yapmaya çalıştım. Çocuğumun doğum günü için çelenk yaptırdım." dedi.
Oğlunun şehit düştüğü yere gidecek
Şehidinin ailesine bağlı ve çalışkan kişiliğe sahip olduğuna dikkati çeken Kazar, "İnşaatlarda çalıştı. Evine yurduna, annesine ve kız kardeşine sahip çıktı. Birlikte aştık zorlu hayatı. Annesinin bu dünyasını da öbür tarafını da düşünürdü. Geçen yıl beni kutsal topraklara gönderdi. Umre vazifesi yaptım. Bunu çok istiyordum. Operasyona çıkmadan önce de 'Anne hacca hazırlan' dedi. Allah'ın izniyle de bu yıl hacca gitmek istiyorum. Oğlumun vasiyetini yerine getireceğim." diye konuştu.
Kazar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin her zaman yanında olduğunu vurgulayarak, "Allah devletimizden ve milletimizden razı olsun. 'Alo' demem yetiyor. Her ne talebim olursa anında yerine getiriyorlar. Allah izin verirse önümüzdeki günlerde oğlumun şehit düştüğü yere, Beytüşşebap'a gideceğim. Çocuğumun yatağında yatacağım. Benimle nerelerde konuştu, çay içti, orada oturacağım. Operasyona çıktığı yerleri göreceğim. Çocuğumu orada yaşayıp geleceğim. Komutanlarımız ayarlama yapıyorlar. Hatıralarına bakıp geleceğim." sözlerine yer verdi.