Kara Havacılık Komutanlığı'ndaki darbe girişimi davası

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanığın yargılanmasına devam edildi

Abone ol

ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 152'si asker, 3'ü sivil 155 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Ankara 17'nci Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları'ndaki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.

Savunma yapan eski yarbay Murat Bolat, 15 Temmuz darbe girişiminden önce Kara Havacılık Komutanlığında bakım taburunun komutanı olarak görev yaptığını belirtti.

Bolat, 14 Temmuz 2016'da eski yarbay Halil Gül'ün kendisine helikopterle hızlı indirme (Fast Rope) yapıp yapamayacağını sorduğunu ve sivil giyimli bir subay ile görüştürdüğünü, kendisinin bunu yapabileceğinin söylemesi üzerine ayrıldıklarını ancak darbeye ilişkin bir konuşma ya da toplantı yapmadıklarını öne sürdü.

15 Temmuz akşamı Yarbay Gül'ün kendisini odasına çağırdığını ve Taarruz Helikopter Tabur Komutanı Özcan Karacan'ın da odada olduğunu anlatan Bolat, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yarbay Gül bana, 'Sana bir haftadır anlatmaya çalışıyorum. Koordinasyon çalışmasına da katılmadın. En güvendiğimiz pilotlardan bir ekip oluşturuyoruz.' dedi. Faaliyetin ne olduğunu sorduğumda, 'MİT müsteşarını alacağız.' dedi. MİT müsteşarı ve Cumhurbaşkanının uluslararası suçlu olduğunu söyledi. Ne zaman diye sorduğumda, 'Yarından itibaren, gelecek emirle hemen.' dedi. İzmir ve İstanbul'dan ekip kurulduğunu, Çiğli'deki ekibin Cumhurbaşkanını almaya gideceğini söyledi. Bu sırada Gül ve Karacan'ın elinde pilotların yazılı olduğu listeler vardı. Ben ailemin yanına İzmir'e gideceğimi söyledim. Gül bana 'Emrediyorum gitmeyeceksin.' dedi. Alay komutanı İdris Feyzi Okan'ın bu işe karışmayacağını, telefonunu kapatacağını söyledi."

"Kimin eli kimin cebinde belli değil"

Bolat, 15 Temmuz 2016 Cuma günü eski Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın kışlayı denetleyip ayrılmasından sonra eski yarbay Gül'ün kendisine acil uçuş çağrısı yaptığını, uçuş alanına gittiğinde bir gün önce Gül ve Karacan'ın elindeki listelerde adı yazılı olan pilotları görmesi üzerine uçuşa çıkmadığını ileri sürdü.

Anormal bir durum olduğunu düşünerek, karargaha gitmeye karar verdiğini, yolda uçuş yapmak için birliğe gelen Ömer Derelioğlu'nu gördüğünü ifade eden Bolat, "Saçmalama, kimin eli kimin cebinde belli değil. Bir işe karışma." diyerek Derelioğlu'nu engellediğini savundu.

Telefonda Ersel Ersoy ve Nuri Osmancığolu ile konuşarak onları da durumdan haberdar ettiğini kaydeden Bolat, karargaha gittikten sonra yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

"Kurmay Başkanı Mehmet Şahin'in odasına gittim. Hemen arkamdan Karacan geldi. Odadakilere, 'Fast Rope, MİT Müsteşarının alınması kapsamında mı?' diye sordum. Bunun üzerine Tuğgeneral Ünsal Coşkun, 'Sıkıyönetim ilan edildi.' dedi. 'Sıkıyönetim ne?' dedim. Coşkun, 'Ne anlıyorsan.' diye karşılık verdi. Ben de milletin başında Atatürk'ten sonra milletin en fazla desteğini alan Cumhurbaşkanı var, yüzde 50 oy almış. Halk buna karşı koyar.' dedim. Coşkun, 'Emirlere uymayanı vurma yetkim var.' dedi. Emirleri görmek istedim. Emirlerin fotoğraflarını çekerken Mehmet Şahin ile gerildik. Sıkıyönetim emirlerinde görebildiğim kadarıyla Ankara'nın ele geçirilmesi vardı. Ankara'ya komando birliklerinin intikali filan yazılıydı. Ben bir fırsatını bulup kaçayım, gerekirse Kurtuluş Savaşı'ndaki gibi toparlanıp geri geliriz diye düşündüm."

- "Halil Gül göğsüme silah dayadı"

Sanık Bolat, karargahtan ayrıldıktan sonra Mehmet Şahin'in kendisinden mühimmat getirmesini istediğini, görevi kabul etmemesi üzerine ölüm tehdidi aldığını ileri sürdü. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın derdest edildiği haberlerinden sonra da sıkıyönetim emirlerinin korsan olduğunu düşündüğünü anlatan sanık Bolat, karargaha tekrar gittiğini söyledi.

Odaya girmeden önce Mehmet Şahin ile sözde "yurtta sulh konseyi"nin üyelerinden eski tuğgeneral Ünsal Coşkun'un kendisini ikna etmeye yönelik aralarında konuştuğunu ifade eden Bolat, odadakilerin televizyondan gelişmeleri takip ettiklerini, Karacan'ın da elindeki telsizle taarruz helikopterlerini koordine ettiğini bildirdi.

Bolat, "Ben hışımla içeriye girip bunun bir FETÖ kumpası olduğunu söyledim. FETÖ suçlamasını kaldıramadılar, Halil Gül göğsüme silah dayadı ve beni öldürmekle tehdit etti. Sonra dışarı çıktım. Yardımcımı aradım, sıkıyönetim emirleri sahte, helikopterleri geri çekebiliyorsanız çekin, birlikten ayrılın dedim. WhatsApp grubundan da askerlere olaylara karışmamalarını yazdım. Müteakiben Ersel Ersoy odama geldi. Ona yaşadıklarımı anlattım, devletimizin yanında olacağımızı söyledim. Çatışmaya girmemek için saklanmaya başladık." diye konuştu.

Olaylar bittikten sonra o tarihte alay komutanı olan İdris Feyzi Okan'ın yanına gittiğini beyan eden Bolat, Okan'a, gece boyunca kendisine ulaşamadığını söylediğini, Okan'ın, "Şarjım bitti, telefonum arızalandı." diyerek soruyu geçiştirdiğini belirtti.

Bolat, Okan ile aralarında geçen konuşmayı şu sözlerle aktardı:

"Komutanım, siz bu işin neresindesiniz?' diye sordum. Heyecanlandığında her zaman yaptığı gibi kekeleyerek, 'Ben talimatlara uydum.' dedi. Halil Gül, Okan'ın üstü değildir. Hiçbir asker alt rütbedeki birinden emir almaz. Daha sonra da 'Komutan beni çağırıyor.' diyerek hızlıca yanımdan ayrıldı."

"FETÖ tarafından tehdit edildim"

Bildiklerini mahkeme heyetiyle paylaştığını öne süren sanık Bolat, "FETÖ'nün tehditlerine maruz kaldım. Engin Sarıtaş ve Volkan Türkkorkmaz tarafından tehdit edildim." diye konuştu.

Geçmişte FETÖ'nün bazı sohbetlerine katıldığı yönündeki daha önce verdiği ifadeleri kabul ettiğini dile getiren Bolat, FETÖ üyesi olmadığını iddia etti.

Bolat, darbe girişiminde yer almadığını ve olaylar sırasında hiç uçuş yapmadığını ileri sürerek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

Darbe girişiminin yaşandığı dönemde albay rütbesinde görev yapan Okan, 29 Temmuz 2016'da terfi ettirilerek tuğgeneral rütbesinde Kara Havacılık Okul Komutanlığına atanmıştı.

Okan, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 20 Ocak 2017'de tutuklanmış ve Kara Havacılık Komutanlığı darbe davasının sanıkları arasında yer almıştı.

Mehmetçik'ten PKK'nın kış üstlenmesine darbe Gündem “Meteoroloji yıldırımın düşeceği noktayı önceden bildirecek“ Gündem Kadir Topbaş döneminde yapılan proje ve ihaleler tek tek iptal ediliyor Gündem Amerika'nın Hakan Atilla Davası'nda karar açıklandı Gündem