Almanya'da hedefteki isim Ulusal Kanal'a konuştu: Irkçılar bana saldırdı

Almanya'da büyük bir tartışma başlatan Türkçe anadil meselesiyle ilgili hedef tahtasına oturtulan Tayfun Keltek, Ulusal Kanal'a önemli açıklamalarda bulundu. Keltek, Almanya'da Türklere düşen görevleri de anlattı.

Abone ol

Almanya’nın en kalabalık eyaleti Kuzey Ren-Vestfalya (KRV) önceki hafta önemli bir tartışmayla gündeme geldi. Eyaletin Eğitim Bakanı Yvonne Gebauer yaptığı bir açıklamada ilkokullarda birinci ve ikinci sınıflarda uygulanan İngilizce dersinin kaldırılacağını belirtti. Bunun üzerine Kölner Stadtanzeiger gazetesine konuşan KRV Uyum Meclisleri Başkanı Tayfun Keltek, her ne kadar yabancı dil yerine yabancı öğrencilerin anadil eğitimi ihtiyacına dikkat çekse de açıklamalar Almanya çapında kamuoyunda tepkiyle karşılandı. Öyle ki Almanya’nın ünlü Bild gazetesi “İngilizce yerine Türkçe” başlığıyla kışkırtıcı bir habere imza attı. Ulusal Kanal, hedef tahtasındaki isimle konuştu. Anadil eğitimine ilişkin sözlerine açıklık getiren Tayfun Keltek ile Almanya’daki Türklere düşen görevleri de değerlendirdik.

ULUSAL KANAL – Geçen hafta anadil konusunda yaptığınız açıklamalar Almanya çapında gündem oluşturdu. Birçok yayın organınca ve siyasetçiler tarafından da hedef alındınız. Sorunun aslı nedir?

TAYFUN KELTEK - Bu eyaletin okul bakanının başlatmış olduğu ilkokullarda İngilizce derslerinin başarılı olmadığının dile getirerek kaldırılması tartışması doğru. Bir çocuğun yabancı dil öğrenebilmesi için esas olan prensip, o çocuğun ana dilinde okuyup yazması. Ben de bu arada en azından göçmen kökenli çocukların hem Almanca öğrenmesi gerek, hem de bu çocukların benliklerinin ortaya çıkabilmesi için, başarılı bir eğitime yürümeleri için anadillerini okuyup, yazacak şekilde öğrenmeleri gerekir dedim. Burada anadil olarak Türkçeyi özellikle vurgulamadım çünkü, bütün göçmenler ayırt etmeksizin benim temsil ettiğim guruplar. Ve bu ne yazık ki saptırıldı. Örneğin ünlü Bild gazetesi “İngilizce yerine Türkçe” diye bir başlık attı. Halbuki benim kesinlikle Bild gazetesi ile bir ilişkim olmadı. Bild Gazetesinin attığı manşet çok tehlikeli. Almanya’nın kendi eğitim sistemine oturmuş, bir dünya diline karşı kalkıp, doğrudan, İngilizce dili kaldırılsın da hepsi Türkçe olsun, Türkleştirilsin, İslamlaştırılsın gibi bilinçli olarak bir ima yayılmak istendi. Ne yazık ki, özellikle ırkçı kesim, bana atılan e-postalar, sosyal medya ve platformlarda saldırılarla gerçekleştirdi.

ULUSAL KANAL – Bahsettiğiniz anadilde eğitimin ne gibi avantajları var?

KELTEK - Bunun esas özünde yapılan tüm araştırmalar göçmen kökenli gençlerin okul başarısı ne yazık ki istenilen düzeyde değil. Son PISA araştırmaları 8 ay önce açıklandı. Almanya genelinde eğitimde düzelme olmasına rağmen göçmen kökenli çocukların eğitiminde bir durma var. Bütün çabalara rağmen. İlkokuldan itibaren, çocukların var olan yetenekleri dikkate alınmadan hiç konuşma bilmiyor şeklinde eğitim gören çocuklarımız dilsiz, bilgisiz, cahil çocuk gibi muamele görüp bu bazda Almanca öğretiliyor. Diğer çocuklara nazaran 2 yıl geriden gidiyor. Bu PISA araştırmasının sonuçları. Şimdi bu konuya ciddi şekilde kafa yoruyoruz. Bu bugünün konusu değil 25 yıldır yapıyor neden PISA sonuçları böyle diye. 2019’da da bugünkünden daha detaylı kitap çıkartmıştım. “PISA macht alle wach” (PISA herkesi uyandırıyor) diyorlar. PISA araştırmalarının da Almanya 31. sıradaydı. Şimdi bugün Almanya’dan kimse ses çıkarmıyor. Başarısız olanlar bugün göçmen kökenli çocuklar kimseyi ilgilendirmiyor. Lobisi yoktur. Ama genelde bir düzelme var. Herkes bundan memnun. PISA sonuçlarına göre gittim bakanla görüşüp eline bu kitapçığı tutuşturdum. İlkokulda çocukların İngilizce öğrenmesi zor. Bunu pedagogların hepsi iyi biliyorlar. Ama dünya dili İngilizce diye zorlar öğretim neye çalışıyor? Kaptığımız yatırımla aldığımız üzere baktığınızda hiçbir şey değil. Bir çocuğun yabancı dil öğrenebilmesi için o çocuğun anadilini okuması yazması lazım. İlkokulda çocuklar kendi anadillerini okuyup yazmadıkları için İngilizcede başarısız. İngilizce, İngilizce öğretmenleri tarafından değil, ilkokul öğretmenleri tarafından veriliyor. Çocuklara tabii ortamda bir dil öğretilemiyor. Bu uzun tartışmaların sonucunda bakan İngilizceyi kaldıralım diye tartışma açtı. Ben de doğru bir karar dedim. İlkokulda olan çocukların anadili, çocukların yarısı göçmen kökenli, ben Türklerin lobisini yapmıyorum, çünkü milliyetçi bir zihniyetle anlayacaklar. Hatta gazeteciyle konuşurken benim dediğimle İtalyanca hep örnek olarak verdim. Burada İtalyanca birkaç okul yaptı Köln’de bu dediğim şeyi 18 ilkokulda çoğunluğu Türkçe, Almanca, İtalyanca, Rusça gibi 2 dilli alfabe öğretilmesini sağladık. Bir örnek olarak Köln’de Alzeyer Caddesi’ndeki Bilderstöckchen İlkokulu'nda Türkçe-Almanca eğitim yapılıyor. 10 yıl önce ben kendi çabalarımla yaptırdım örnek olsun diye. Bu okuldaki, okul müdürünün söylediği şey şu. Bu okulda çocukların kendi anadillerini öğrenmesi, iki dilde eğitimle liseye giden çocukların sayısı yüz de yüz arttı.

ULUSAL KANAL - Ek olarak sunulan Türkçe derslerinin sorunları nelerdir? Buna karşı anadil eğitiminin resmi müfredata alınması bu sorunları giderecek mi?

KELTEK - Bu ilave dersler aslında olursa da olur, olmazsa da olmaz. Bazı yerlerde velilerin biraz baskı yapmaları durumunda sağlanabiliyor ama genelde ders programlarının içerisinde bu anadilin maalesef yeri yok. Benim derdim de bu nedenle öğrencilerin Almancayı normal okul saatlerinde öğrenmeleri gibi okul gününde kendi dilleriyle uğraşacak, okullar gün içinde de kararnamenin gereğini yerine getirmek için bu derslerle uğraşacak. Öte yandan eğer veliler de ilgi duyarlarsa, eğer istek varsa bunu da değerlendirmek lazım. Maalesef bizim velilerimiz bu konuda çok bilinçsiz, okulların kapılarına dayanıp talep etmiyorlar, var olan derslerin de değerini bilmiyorlar. Bir örnek vermek gerekirse ben okul müdürü olmadan önce bir okul müdürüne siyaseten Türkçe dersini ikinci yabancı dil olarak programa alması durumunda destekleyeceğimi söyledim. Okul da dersleri aldı ve ilk yıl büyük ilgi gördü fakat daha sonra okul müdürü de emekli olunca ikinci yıl derslere katılım da hemen azaldı. Bundan dolayı bizim de derslerin arkasına düşmemiz gerekiyor, yani var olan imkanlar dahi değerlendirilmiyor. Ben mesela Alzeyerstrasse İlkokulu’nda senede üç kere toplantılar yapıyorum, derslerin değerlendirilmesi için aktif görev alıyorum. Bakın, bu okul ciddi bir örnek oluşturmakta ve her dersler iki dilli veriliyor ve hatta o okula sanatçı ve entelektüel ailelerin çocukları da öğrenci Türkçe öğrenmek için gidiyor. Okulun programı büyük ilgi görüyor. Alman aileleri kendi çocuklarını yurtdışına göndermek yerine Türkçe dersine gönderiyor ki zaten çocuklar Türklerle irtibatta oldukları için pratik yapabilme imkanı buluyor. Fakat ırkçılıkla da alakalı bazı sıkıntılar, insanların kendi menfaatlerini düşünmelerini sağlıyor. Esas ihtiyaca ve imkana yönelik düşünce böylelikle köreltiliyor.

ULUSAL KANAL - Karşınıza çıkan bürokratik engeller neler?

KELTEK - Bundan 15 yıl önce bizim eyalette bin 300 tane anadil öğretmeni vardı (şu an 860 dil öğretmeni genel olarak var) ve o zamanlar bana bakanlık içinden bana bir sinyal verildi ve Baden-Württemberg ve Hessen eyaletlerinde bakanlıkların finanse ettiği öğretmen kadrolarının kaldırıldığı söylendi. Bizim eyalette de bu kadroların kaldırılacağı söylenince daha duyurulmadan ben 80 bin tane imza topladım ve Düsseldorf’ta eyalet meclisinin önünde 900 kişiyle eylem düzenledim. Benim yaptığım girişim sayesinde öğretmen kadrolarının üçte ikisini bıraktılar ve bu çalışmadan ve başarısından kimsenin haberi yok. Diğer eyaletlerdeyse bu öğretmenler artık yok. Burada yasalara zamanında müdahale edebilmek mühim. Örnek vermek gerekirse Kreş Yasası diye birkaç sene öncesinde tartışılan bir tasarı vardı. Tasarının 13. maddesinde “iki dilli eğitim çocuklar için daha verimli olur” ifadesi yer alıyor. Bu ifadenin yer alması için daha tasarı parti içinde görüşülürken SPD'li hükümet ve bakanlıkla konuşarak destek topladım, böylelikle de bu cümle yasaya girdi. Bu madde devletin kadro ayırması için bir vesile olabilir ki kadro ayırmak da zaten benim görevim değil, devletin görevi. Yasa içinde kadro ayrılması için dayanak da var artık.

ULUSAL KANAL - Kitle örgütlerine ne gibi görevler düşüyor?

KELTEK - Kitle örgütlerinin en büyük görevi halkı bilgilendirmek. Ne yazık ki özellikle ikinci nesil veliler burada büyüdükleri için, eğitimlerini burada aldıkları için Almancayı öğrenin, Türkçeyi bırakın cümlesini öğrendiler, bundan dolayı da kendi dillerinin önemini yeterince bilmiyorlar. Burada kitle örgütlerinin en büyük önemi, velilerin bilinçlenmesini sağlayarak eğitim kurumlarının, bakanlıkların kapılarına dayanarak taleplerini ifade etmeleri gerekiyor fakat bu konuda maalesef Türk kökenli çok sayıda insanın zamansız şekilde çıkarak eleştirilerde bulunması ve açıklamalarıma karşı tavır koymaları üzücü bir durum oluşturdu. Halbuki ben burada tüm yabancı kökenli insanların menfaatlerini savunuyorum. Anadil eğitimlerini savunmak da burada Alman çocuklarına göre açıkça dezavantajda bulunan çocuklara bir avantaj sağlayarak kendi dillerine hakim olmaları ve bunu Almanya içerisinde kullanabilmelerini, bu sayede başarıya ulaşmalarını sağlamak anlamına gelmektedir.

ULUSAL KANAL - Eyalet hükümeti uyum meclislerinin çalışmalarına nasıl bakıyor?

KELTEK - Eyalet hükümeti bize danışmadan, bizim konumumuzla ilgili yasa değişikliğini yapmak için, koalisyon anlaşmasına bir madde koydular. Bizim var oluşumumuzu yok etmek anlamı taşıyan bir yasa çıkardılar.Eyalet parlementosunda hazırladıkları yasa tasarısın geriye çevirme şansımız çok az. Politikanın içinden gelen biri olarak bu işin Alman politikacılarıyla çözüleceğini biliyorum. Städtetag denilen, şehirler üst kurulu, yerel yönetimlerin üst kurulu. Bu kurum koalisyon anlaşmasında böyle bir maddeyi görünce, (yerel yönetimler yasası § 27) şehirler üst kurumu bunu çok güzel buldular. Şehirlere bırakılsın bu işin yapılması dediler. Mecburi yapılıp yerel yönetimleri kimse sollamasın diye. Sonuçta bir çok Anakent Belediye Başkanlarıyla, randevulaşıp hepsiyle görüştüm. Landes İntegrasyon politikalarını destekliyoruz diye karar çıktı. Yerel yönetimler üst kurulu, DGB, Arbeiterwohlfahrt. Caritas gibi kuruluşlar tavır alıp karşı çıkınca Yasayı geri çektiler. Burada politika yaparken tek başına kalırsanız, sizi yerler.

ULUSAL KANAL – Bu yıl Alman Anayasası'nın 70. yıldönümü kapsamında Uyum Meclislerinin bir girişimi olacak mı?

KELTEK - Gelecek hafta, Eyalet Meclis Başkanı’yla görüşmem var. Görüşmemin nedeni, göçmen kökenli insanların, Alman anayasasını benimsediklerini,saygılı olduklarını, belirten müşterek bir toplantı yapma teklifi sunacağım. Bu teklifin bizim tarafımızdan ortaya konulması, beraber yapmamız, göçmen kökenliler adına büyük önem taşıyor. Göçmenlerin tutarsız şekilde, bu ülkeye sahip çıkmadıklarını, anayasa kurallarını ciddiye almadıkları gibi, ön yargı çok hakim.Bana gelen tepkilerde onu gösteriyor. Kesinlikle, Alman anayasasının çok iyi anayasa olduğunu, 2. Dünya Savaşı sonrası, tarihte benzeri olmayan büyük katliamlar sonunda yapılan, insan haklarının, insanın değerini ortaya koyan bir anayasaya saygılı olmamak mümkün değil. Bu toplantıyı 107 üyemize duyurarak, kentlerde onların yapmasını isteyeceğiz. Bizim yapmamız gereken önemli aksiyonlar bunlar.

Bu ülke bunu bir taraftan yapıyor ama, Landes Zentrale für Politische Bildung’da (Eyalet Siyasi Eğitim Merkezi) yapılan toplantıda, 'Demokratie Lehren! Demokratie Vermitteln' (Demokrasiyi öğretmek, demokrasiyi anlatmak) adlı tartışmalar oldu. Göçmenlerinde demokrasi konusunda eğitilmeleri gerekir sözü oldu. Siz ne kadar toplantı yapsanızda inandırıcı olamazsınız. Çünkü uygulamada büyük hatalar oluyor. 1985’ten beri Yerel Seçim Hakkı için uğraşıyorum. Bu eyalette 55 kentte, Yerel Seçim Hakkı’ için Belediye Meclisi kararı çıkarttık. Eyalet anayasası değiştirildi. Bu anayasa değiştirilirken, Yerel Seçim Hakkı’nı koyun dedim. O zamanın hükümeti SPD ve Yeşiller sıcak baktı. Piraten Parti bizi destekledi. Fakat FDP kaypak davrandı. FDP Başkanı Lindler ile tartışıp tersledim. Parti programınızda olmasına rahmen neden vermiyorsunuz deyince, Federal düzeyde vermek istiyoruz diyerek geçiştirmeye çalıştı. Halbuki FDP’nin federal düzeyde temsil yetkisi yoktu. Sonuçda bu olmadı. Benim için yabancılardan böyle bir hakkı esirgeyen politikacıların, yabancılara demokrasi dersi vermelerinde başarılı olmaları mümkün değil...

TAYFUN KELTEK KİMDİR?

1941 yılında Sivas-Koyulhisar’da dünyaya gelen Keltek, emekli öğretmen. Keltek, 40 yıl Almanya’da, ortaokulda matematik ve spor öğretmenliği yaptı. Öğretmenlik dönemlerinde göçmen öğrenciler bendinde tecrübe biriktiren Keltek, buradan fahri olarak yaptığı işlerin başında, yabancılar meclislerinde aktif görevlerde bulundu. Meclisleri modernize edilip etkenliğinin arttırılmasında öncülük yapan Keltek, meclislerin yerel yönetimler yasasıyla, yasalar kapsamına alınmasını sağladı. Kuzey Ren-Vestfalya Eyalet Parlamentosunda SPD’den milletvekilliği de yapan Keltek, bugün hala eyaletin uyum meclisi başkanlığı görevini yürütmekte.

CAN ÇAKIR – MEHMET ÖZAYDIN / KÖLN

ulusal.com.tr

Rus şirket Rostech: Türk askeri ilkbaharda S-400 eğitimlerine başlayacak Gündem HSK'dan 50 eski hakim savcı hakkında kovuşturma izni Gündem CHP'de Mehmet Fatih Bucak ve Buca ilçesi kararı Gündem İşte Oyna Kazan 19 Şubat 2019 Salı bugün 13.00 20.00 yarışmaları ipucu sorusu ve cevabı! Birinciye 1500 lira ödül (Braveheart-Cesur Yürek-Mel Gibson) Gündem