Akşener Mısır ile ilişkileri hedef aldı

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Meral Akşener'in hedefinde Türkiye'nin dış politikası vardı. Akşener konuşmasında Türkiye'nin Mısır ile ilişkilerini hedef aldı.

Abone ol

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

İYİ Parti TBMM Grup Toplantısı, Hira Zümra Demirci isimli öğrencinin, kürsüden Andımız'ı okutmasıyla başladı.

Meral Akşener'in konuşmasından öne çıkan satır başları şu şekilde:

- Umarım birileri duymuştur. Bu arada 'İyi dersler arkadaşlar.' dedi, onu da unutmayalım.

- Andımızın sözleri ağır gelenler, elbette Andımız'ı yasaklamak ister. Küçüklerini korumak yerine, onlara göz dikenler, elbette Andımız okunmasın isterler. Oy hesabı dışında, büyüklerini sayıdan saymayanlar, yaş almışına, emeklisine sahip çıkmayanlar, elbette Andımız duyulmasın isterler. Yandaşını milletinden çok sevenler, yükselme ve ileri gitme idealini içine sindiremeyenler, elbette Andımız bilinmesin isterler. 'Büyük Atatürk' dendiğinde, kaşıntı tutanlar, çalışmak yerine, çalıp, çırpanlar, elbette Andımız hatırlanmasın isterler.

- En önemlisi de, 'Türk' demenin bir ayırma değil, bir birliktelik arzusu olduğunu görmek istemeyenler; Türk Devleti'ni, uçuruma sürükleyenler elbette Andımız'ın son cümlesinde şaşkına dönerler. Ama o arkadaşlar hiç kusura bakmasın, bizler hala buradayız, Türk Devleti hala burada, Cumhuriyet hala burada. Çünkü bu topraklarda, milletini ve memleketini özünden çok sevenler, kendilerini ve koltuklarını, özünden çok sevenlere karşı, her defasında galip gelmiştir. Her zaman da galip gelecektir.

''KARARA İSYAN EDİYORMUŞ GİBİ YAPIYORLAR''

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Andımız'ın inançlarında, sözlerinde, yaptıklarında, yapacaklarında olduğunu vurguladı.

- Andımız, milletimize duyduğumuz sevgide, büyük, güçlü ve zengin bir Türkiye'ye duyduğumuz özlemdedir. Andımız, kahraman atalarımızın aziz hatırasında, Atatürk'ümüzün mirasındadır. Andımız, kalplerimizde, andımız ruhumuzda, andımız irademizdedir. O nedenle, andımıza el uzatmaya cüret edenlere inat, bir kez daha: Ne mutlu Türküm diyene.

Meral Akşener, bakanlıkların ikisinin adının başında "milli" kelimesi bulunduğunu ve kafiye olsun diye kullanılmadığını ifade etti.

- Milli Eğitim Bakanlığı'nın, milli kimliğimize vurgu yapan, milli şuuru besleyen Andımız ile yargı üzerinden mücadeleye girmesi, acı olduğu kadar da ironiktir. 'Yerli ve milliyiz.' diyenlerin, aslında ne olmadıklarını göstermesi bakımından da, bir o kadar öğreticidir.

Danıştay'ın 2018 yılında verdiği "Andımız yeniden okutulmalı." kararının ardından birçok defa kararın uygulanmasına yönelik çağrıda bulunduğunu anlatan Akşener, partisinin Meclis grubunun soru ve araştırma önergeleri verdiğini söyledi.

- Tüm bu süreçte iktidardan da ortağından da daha doğrusu ortaklarından da ses çıkmadı. Genel Kurul kararından sonra, bu karara isyan ediyormuş gibi yapıyorlar. İbretlik gerçekten. Allah kimseyi böyle yoldan çıkartmasın.

- Abdürrahim Karakoç ne güzel söylüyor, 'Bindirmişler bir gemiye/Rotasından haberi yok/Korkuyor Türküm demeye/Atasından haberi yok. Derdi, davası oy için/Seneyi satar, ay için/Herkese çatar, bey için/Ötesinden haberi yok.

AKŞENER, MISIR İLE İLİŞKİLERİ HEDEF ALDI

Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında, hükümetin dış politikasını eleştirdi.

Uluslararası ilişkilerde her adımın ince hesaplarla atılması gerektiğini dile getiren Akşener, Türkiye-Mısır ilişkilerine değindi.

Türkiye ile Mısır arasındaki diplomatik ilişkilerin 2013 yılında kesildiğini belirten Akşener, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, Mısır'la yeni bir döneme girileceği yönünde açıklamalar yaptığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuyla ilgili sözlerini aktaran Akşener, şöyle devam etti:

- Geçen cuma da Sayın Erdoğan, artık gelenek haline getirdiği, Cuma sonrası gıybeti seansında konuştu. 'Türkiye'nin Mısır'la ilişkileri, öyle en üst düzeyde değil de şöyle bir tık altında sürecek.' dedi. Fesüphanallah, şu devlet insanı ağırlığına bakar mısınız? Şu devlet ciddiyetine bakar mısınız? Şahsım diplomasisinden tık diplomasisine terfi ettik. Hayırlı uğurlu olsun.

- Bir tık altında sürecekmiş, bir tık ne demek Sayın Erdoğan? Sisi’yle sen görüşmeyeceksin, bir tık altında Sayın Çavuşoğlu mu görüşecek? Elçilik açmayacaksınız, bir tık altında maslahatgüzar mı göndereceksiniz? İhracat yapmayacaksınız, bir tık altında ithalat mı yapacaksınız? Sisi'ye 'darbeci, diktatör' demeyeceksiniz, bir tık altında 'Cumhurbaşkanı mı' diyeceksiniz? Rabia yapmayacaksınız, bir tık altında 3 parmak mı göstereceksiniz?

Akşener, Türkiye'nin tüm ülkelerle, sağlıklı ve istikrarlı ilişkiler kurmasını istediklerini bunu da ABD veya Avrupa'nın isteğiyle değil Türkiye'nin kazanması için arzuladıklarını kaydetti.

Hükümetin Türkiye'yi, Orta Doğu'da yalnızlaştıran politikalarını sorgulayacaklarını ifade eden Akşener, şöyle konuştu:

- Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, Mısır'a niye küstü, şimdi niye barışıyor? Hayır mı şer mi? Bilmek isteriz. Ve kaybedilen zamanın, tepilen fırsatların, hesabını kim verecek? Elbette öğrenmek isteriz. Bu, milletimizin bize verdiği sorumluluğun gereğidir.

- Ama tüm bunlara cevap veremeyip, bir de üstüne 'bir tık aşağısı' demek, 'oylarım düşüyor, dış politikada da zor durumdayım. Kendimi kurtarmak için, Sisi'yle görüşmem lazım ama, bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum' demektir.

- Şahsi çıkarların, koltuk korkularının dayattığı tıklarla, devlet yönetilmez Sayın Erdoğan. Devlet, akılla, stratejiyle, planlamayla yönetilir. Bir tık aşağısı, bir tık yukarısıyla, millet ve memleketin çıkarları korunmaz.

- Devlet insanı gibi, milletimize şimdiye kadar atılan yanlış adımların hesabını ver. Sonra da milli çıkarlarımız neyi gerektiriyorsa onu yap. Tık muhabbetiyle milletimizi oyalamaya çalışma.

Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Mısır ve Gazze'de yaşanan acıları iç siyasete malzeme yaptığını, Erdoğan'ın siyasi anlayışına göre herkes ve her şeyin sadece kendi iktidarına hizmet ettiği sürece değerli olduğunu öne sürdü.

- Bu nedenle, gün gelir Sayın Erdoğan'ın iktidarının devamı, Mısır'la, İsrail’le konuşmayı, el sıkışmayı gerektirir. İşte o zaman, ne Rabia meydanı ne Gazze ne de Mavi Marmara, Sayın Erdoğan için artık önemli değildir.

- Gün gelir, Sayın Erdoğan'ın iktidarının devamı Yunanistan'la anlaşmayı gerektirir. İşte o zaman ne Kıbrıs davası ne de Kıbrıslı kardeşlerimiz Sayın Erdoğan için artık önemli değildir. Gün gelir, Sayın Erdoğan'ın iktidarının devamı PKK ile masaya oturmayı gerektirir. İşte o zaman ne şehitlerimiz ne de memleketin bütünlüğü Sayın Erdoğan için artık önemli değildir.

- O gün geldiğinde -ki o günü daha önce defalarca gördük- sessiz sedasız, kapalı kapılar ardında görüşmeler yapılır, temaslar başlar, masalar kurulur, tavizler verilir. Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının, insanların değerlerine duydukları saygı işte bu kadardır. Değerler, onları iktidarda tuttuğu sürece yani kullanışlı olduğu sürece savunulur.

- Yaşananlar işte tam olarak budur. Peki bu anlayışın sonucunda ne olur? Sayın Erdoğan için yeni bir gün doğar, şov tam gaz devam eder, yapılan yanlışların bedelini Türkiye öder, Türk milleti öder. Olan kutuplaşan milletimize, ekonomimize, itibarımıza olur.

Meral Akşener, 2013'ten sonra Mısır'la yapılan ihracatın hızla düştüğünü, bu süreçte Türkiye'nin yaklaşık 4 milyar dolarlık ihracat kaybına uğradığını söyledi. Akşener, hükümetin yanlış politikaları nedeniyle bölgede Türkiye karşıtı bir diplomatik koalisyonun kurulduğunu ileri sürdü.

- Sayın Erdoğan'ın ergen siniri, egosantrik tavırları ile dış politikayı, iç politikaya malzeme eden çarpık stratejisi nedeniyle devletimizin güvenliği zayıflatıldı, milletimizin çıkarları da kollanamadı. Sayın Erdoğan seçim kazandı ama maalesef Türkiye kaybetti. 8 yıllık akılsızlığın ve vizyonsuzluğun ardından gelinen nokta işte budur.

''HÜKÜMET HER ADIMINI İKTİDARINI KORUMAK İÇİN ATIYOR''

Hükümetin, her adımını, sadece iktidarını korumak için attığını öne süren Akşener, daha önce açıklanan Ekonomi Reform Paketi’nin de bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Akşener, paketin açıklanması sırasında döviz kuru ve faizlerin arttığını, ekonominin artık dikiş tutmadığını, gerçeklerden uzak paketlere ve planlara milletin artık inanmadığını iddia etti.

- Bak şimdiden uyarıyorum; Damadın da hemen her ay, yeni bir paket açıklıyordu, sonunda paket oldu. Geçmişten ders al, olanlardan feyz al. Demokrasi olmazsa, hukuk düzgün işlemezse, devlette akıl, liyakat ve şeffaflık olmazsa, tüm ihaleleri yandaşların kaparsa, sen ne açıklarsan açıkla tutmaz.

- Milletinin gerçeklerini reddeden hiçbir iktidar, sandıktan çıkamaz. Bu kadar basit. Ama illaki 'bu kafayla gideceğim' diyorsan, o zaman sana, şu meşhur hikayedeki gibi üç mektup yazıp çekmecene koymanı tavsiye ederim.

Meral Akşener, Ekonomi Reform Paketi'ni de eleştirdi.

- Üç aydır, bütün bakanlıkların üzerinde çalıştığı 98 sayfalık reform kitapçığının, 50 sayfasından fazlası, başlık, içindekiler, fiyakalı resimler ve notlardan oluşuyor. Ekonomi ile ilgili konulara ilişkin bilgiler de zaten yıllık programda ve orta vadeli programda var. Yani saray danışmanları, üç ay boyunca allamışlar pullamışlar, eski programlardakileri kopyalayıp yapıştırmışlar.

''ÇİFTÇİMİZ İLLALLAH EDİYOR''

Geçen hafta Şanlıurfa ve Mardin'e gittiklerini belirten Akşener, vatandaşların çok büyük ekonomik sorunlarla karşı karşıya olduğunu gözlemlediklerini kaydetti.

Akşener, çiftçilerin özellikle elektrik dağıtım şirketinden şikayetçi olduğunu dile getirdi.

- Urfa’dan Batman’a, başımızda öyle bir bela var ki hepsini unutturuyor. Nedir o bela? DEDAŞ. Yani herkesin DEAŞ dediği, Dicle Elektrik. Çiftçi ekip biçmek için hevesli, hazır bekliyor. Toprak, bire beş verecek kadar bereketli, hazır bekliyor. Ama öyle bir düzen kurulmuş ki kimsenin dermanı yok.

- Çiftçimiz, astronomik elektrik faturalarından illallah ediyor. Fatura yetmiyor, gestapo gibi dolaşan, şirket görevlilerinin yazdığı cezalar da çiftçimizin nefesini kesiyor. 300 bin lira, 500 bin lira, hatta 1 milyon lirayı bulan cezalar var. Ve ilginçtir, ortada fatura da yok. Yani sistem, hem vatandaşın sırtında yük, hem de devletten vergi aşırıyor. Böyle insafsızlık olur mu? Böyle kayıtsızlık olur mu? Böyle vicdansızlık olur mu? Utanmıyor musunuz? Çiftçimize yaşattığınız bu zulme derhal son verin.

Akşener, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle yeni bir sistemin kurulduğunu, çiftçiye verilen destekleme priminin Ziraat Bankası'ndaki bir hesaba yatırıldığını, çiftçinin eline gitmesi gereken paranın, önce o hesaba gittiğini daha sonra DEDAŞ'ın hesaptaki bu parayı çekebildiğini söyledi.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin görevden alınmasını isteyen Akşener, vatandaşların umutsuzluğa kapılmamasını, iktidara geldiklerinde bu sorunları çözeceklerini iddia etti.

"Kanal İstanbul çılgınlığını çöpe atıp, o parayla GAP'ı yağmurlama sistemiyle donatacaklarını" ifade eden Akşener, hazırlayacakları "Ulusal Tarım Master Planıyla" bölgesel kalkınmayı sağlayacaklarını savundu.

Akşener, konuşmasının bir bölümünde Şanlıurfalı çiftçi Bayram Sarı'yı kürsüye davet ederek söz verdi.

İmamoğlu'nun davasında karar çıktı Gündem Rusya Federal Uzay Ajansı Başkanı Rogozin: "Türkiye'nin uzay girişimlerine katılmaktan mutluluk duyarız" Gündem TSK ve jandarmanın yeni zırhlıları: ''Yurt dışında da ilgi gerecek'' Gündem Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: ''Andımız kararını kabul etmiyoruz'' Gündem