Davutoğlu AKPM Genel Kurulu'nda milletvekillerine seslendi: Avrupa kalbindeki krizleri aşamıyor
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, AKPM Genel Kurulu'na hitap ediyor. Davutoğlu, "Biz sadece sorunun ciddiyeti, boyutları ve külfet paylaşımının önemine dikkat çekmek için bunları uluslararası kamuoyuyla paylaşıyoruz.Bu konu ben dönem başkanlığı görevimi üstlendiğimde de vardı, hala devam ediyor. Avrupa kalbindeki krizleri de aşamıyor. Terör karşısında yek vücut olmalıyız." dedi.
İşte Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları;
Küreselleşmenin hayatın her alanını etkilediği böyle bir ortamda, adalet ve merhameti de küreselleştirmek zorundayız. Aksi halde dünyanın hiç bir bölgesinde, ne adaletten ne özgürlükten ne de güvenlikten söz edebiliriz.
"BİZİM MAZLUMLARA KAPIMIZ SONUNA KADAR AÇIKTIR"
Bizim, mazlumlara, masumlara kapımız açıktır, ülkemiz açıktır ama en önemlisi yüreğimiz ardına kadar açıktır ve açık kalacaktır. Önümüzdeki dönemde de bu insani tutumu sürdüreceğiz. Hepimiz kayıp nesiiler riskinin farkına varmalıyız. Sığınmacı çocuklar için acil dersliklere ihtiyaç var. Düzensiz göç ortak sorunlarımızdandır.
"AVRUPA KALBİNDEKİ KRİZLERİ AŞAMIYOR"
Dostlarımız maalesef külfet paylaşımında gereken sorumluluğu üstlenmemiş, bölge ülkeleri yalnız bırakılmıştır. Şunu özellikle vurgulamak istiyorum, Suriyeli kardeşlerimiz için yaptıklarımızdan ve yapacaklarımızdan, takdir edilmek için bahsetmedim ve buraya da takdir edilmek için gelmedim. Biz sadece sorunun ciddiyeti, boyutları ve külfet paylaşımının önemine dikkat çekmek için bunları uluslararası kamuoyuyla paylaşıyoruz.Bu konu ben dönem başkanlığı görevimi üstlendiğimde de vardı, hala devam ediyor. Avrupa kalbindeki krizleri de aşamıyor. Terör karşısında yek vücut olmalıyız.
"SURİYE SORUNUNUN KALICI ÇÖZÜMÜ SORUNUN KAYNAĞINA İNMEYİ GEREKTİRİR"
AB ile bir mutabakata vardık. Bu mutabakatın 3 önemli etkeni bulunuyor. Ege'de mülteci ölümlerinin durdurulması, düzensiz göçün durdurulmasıdır. AB ile vardığımız bu mutabakat uygulanırsa geçici çözümü bulmuş oluruz ancak kalıcı çözümü bulmak için sorunun kaynağına inmemiz gerekiyor. Kitlesel göç dalgalarını durdurabilmek için, insanların kendi ülkeleri içinde yaşayabilmeleri gerekmektedir. Biz, bunun için Suriye sınırı içinde krizin başından beri güvenli bölge oluşturulmasını savunuyoruz.
Küreselleşmenin hayatın her alanını etkilediği böyle bir ortamda, adalet ve merhameti de küreselleştirmek zorundayız. Aksi halde dünyanın hiç bir bölgesinde, ne adaletten ne özgürlükten ne de güvenlikten söz edebiliriz.
"HEPİMİZ OMUZ OMUZA DURMADIKÇA TERÖRLE BAŞA ÇIKAMAYIZ"
Kızılay'da, Ankara'nın göbeğinde otobüs beklemekte olan ve akşam barış içinde ailesine kavuşmak isteyen gençleri, çocukları, torunlarına kavuşmak isteyen yaşlıları canlı bomba ihtiva eden bir arabayla kendisini patlatarak katledenleri, DEAŞ'ın teröründen ayırt edip, onları insancıl bir örgüt gibi gösterme çabalarına karşı insanlık adına buradan haykırıyorum, terör terördür ve kim yaparsa yapsın, hepimiz omuz omuza durmadıkça terörle başa çıkamayız.
Bu saldırıları yapanlar belliyken ve o belgeler bütün dünyaya ifşa edilmişken, PKK ya da PYD'yi meşrulaştırma çabaları DEAŞ'ı meşrulaştırma çabalarından farklı değildir. PKK veya YPG, PYD için Avrupa'nın ortasında para toplama kampanyaları ve propaganda toplantıları düzenlenirken ve bunlar silahla takviye edilirken, terörle mücadele konusundaki dayanışma mesajlarının anlamı kalmamaktadır. DEAŞ'ın Avrupa'daki faaliyetleri bizi ne kadar endişelendiriyorsa PKK'nın Avrupa'daki faaliyetleri de bizi ve sizleri o kadar endişelendirmelidir.
Terörü herhangi bir din veya etnik grupla ilişkilendirmek tamamen yanlıştır ve bu tam aksine teröristlerin amaçlarına hizmet etmektedir. Özellikle de terörün İslam ile yan yana zikredilmesini şiddetle kınıyoruz.
SORU-CEVAP BÖLÜMÜNÜN SATIR BAŞLARI
Tek bir kadının mağdur edildiği bilgi size ulaşırsa buyrun o kadını getirin başımızın tacı yaparız. Türkiye Başbakanı larak değil vatandaş olarak söylüyorum bizim yönetmimizde hiçbir mazlum zalimlere teslim edilmemiştir, hiçbir kadının onuruna dokunulmasına izin verilmemiştir. Türkiye bütün mültecilere açık kapı, açık ülke politikasını uygulmaya devam edecektir.
"SİVİL ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR ANAYASA YAPIYORUZ"
12 Eylül 1980'de Türkiye'de bir darbe yapıld ıve beş general siyasi partileri kapattı, Bütün siyasiler hapisanelere gönderildi. Avrupa Konseyi'nde Türkyie'nin üyeliği askıya alındığında daimi temsilcinin yaptığı konuşmayı hatırlıyorum. "Bizi yalnız bırakmayın" diye çağrıda bulunmuştur. Şimdi 36 yıl sonra bu makamda her şeyi ile özgür, Avrupsa standartlarında demokratik bir ülkenin Başbakanı olmaktan gurur duyuyorum. Darbecilere karşı olduğum o dönemde Anayasa için hayır oyumu kullandım. 12 Eylül darbe rejiminin anayasasına hayır demiş biri olarak ülkemin darbe hukukunu ayaklar altına alması benim en büyük idealimdir ve mutlaka gerçekleşecektir. Anasya reformumuz partinin çıkarıları içni değildir, Türkiye'de bir daha darbe olmasın, hiçbir vesayet ülke üzerinde karabulutlar gibi dolaşmasın diye sivil özgürlükçü bir anayasa yapıyoruz.