Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan açıklamalar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Tıp Bayramı programına katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
"Şu gerçeğin hepimiz çok iyi farkındayız. Sizler kara gün dostu ifadesinin müşahhas hale geldiği kutsal bir mesleği icra ediyorsunuz. Ağıtların, türkülerin mesajını en iyi sizlerin anladığını biliyorum. Sağlıkçılarımızdan çok daha fazlasının beklendiğini ifade eden şarkılarımız da var. İnsanın en çok çaresiz hissettiği o kritik zamanda imdada ilk kez sizler yetişiyorsunuz.
14 Mart her ne kadar tıp camiamızın gurur günü olsa da, temsil ettiği anlam ve değerler tüm milletimize aittir. 14 Mart bu milletin, bu ülkenin okumuş gençliğinin bir iftihar beratıdır. Şimdi birileri hala 18-19-20-21-22-23 yaşındaki gençlerin parlamentoya girip girmemesini konuşuyor. Bunlar girmeyecek de kimler girecek? 14 Mart bizim tarihimize iki kritik hadiseyle güç katıyor. Birisi 1827 yılında Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire'nin kurulmasıdır. Modern anlamda ülkemizin ilk tıp mektebi olmuştur. İkincisi ise payitahtın işgali sırasında tıbbiyelerin beyaz önlüklerini adeta bayraklaştırarak başlattığı o tarihi direniştir. Tıbbiyeliler 14 Mart 1919'da okulun iki kulesi arasında büyün bir Türk bayrağı asarak öğrencileri toplantıya çağırmıştır. 14 Mart'taki bu hadise büyük bir direnişin kıvılcımını ateşlemiştir. Tıbbiyelilerin bir kısmı Anadolu'ya geçmiş Kuvva-i Milliye saflarına katılmıştır.
Vatan müdafaası için, bağımsızlığımız için 98 yıl önce şaha kalkan direniş ruhunun bugün de aynı şekilde devam ettiğini görüyorum. 15 Temmuz gecesi yaşadıklarımız, şahit olduklarımız bunun en açık ispatıdır. Darbe teşebbüsü karşısında sağlık teşkilatımızın nasıl fedakarca çalıştığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Ben o cefakar, vefakar sağlık çalışanlarımızın terör bölgesinde nasıl çalıştıklarını da iyi biliyorum. Yine o gece hastanelerde görev yapan, görevli olmadığı halde evinden oraya gelen tüm personelimizi de biliyorum. FETÖ ihanet çetesi teröristlerin neler yaptığını, kendilerine ait özel hastaneleri nasıl safdışı bıraktıklarını da biliyoruz. Canilikle insanlarımıza saldıranlara karşı, onlar yaralı kardeşlerimize nasıl sahip olduklarını da iyi biliyoruz.
Savaşın bile bir ahlakı, kuralı vardır. Sağlık ekiplerine ateş açılmaz. Hollandalı gibi olursa açar. Biz Hollanda'yı ve Hollandalıları Srebrenitsa'dan tanırız. 8 bin Boşnağı orada nasıl katlettiklerinden tanırız. Kimse bize medeniyet dersi vermesin. Bu milletin aktır, ama onlarınki kapkaradır. Tarihe centilmenler savaşı olarak geçen Çanakkale Savaşı bunun sayısız örneğiyle doludur. Vatanını 1 dolara satacak birisinde namus, onur, haysiyet kalır mı? Allah aşkına kendi silah arkadaşlarını dahi katleden bir caniden ne beklersiniz? Hainin ne insanlığı ne arkadaşlığı olur. Aklını hoca kılıklı bir şarlatana zimmetleyenin ne ahlakı kalır, ne namusu.
"ÇIKMIŞ ALMANYA ŞANSÖLYESİ..."
Züccaciye dükkanına giren fil gibi, insan haklarını, uluslararası hukuku yıkıp dökmeye başladılar. Bazı Avrupa ülkeleri ırkçı ve faşist partilerin oyuncağı haline dönmüştür. Avrupa ülkelerini meydanı faşistlere ve yabancı düşmanlarına bırakmamaları gerektiğini defaatle söyledik. Son bir haftadır yaşadıklarımız endişelerimizi ortaya çıkarmıştır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza gösterilen saygısızlık uluslararası diplomasiye yapılmıştır. Viyana Sözleşmesi, AB kriterleri Hollanda yönetimi tarafından ayaklar altına alınmıştır. Çıkmış Almanya'nın şansölyesi 'Ben Hollanda'nın yanındayım'. Senin ondan farkın olmadığını biliyoruz. Onlar atlarıyla, itleriyle saldırıyor, sen de öyle. Hala Avrupa ülkelerinin destek vermesi manidardır.
Bir tane ırkçı başa güreşiyormuş, bir de iktidardaki parti. Ben de buradan Hollanda'ya ve Almanya'ya sesleniyorum. Türkiye'ye düşmanlık güdenlere, oradaki tüm yabancılara, Müslüman kardeşlerime diyorum ki, gelin oylarınızı verirken bu ikiliye sakın oy vermeyin. Hayır kampanyası için oralara gidenler varsa bu tuzağa düşmeyin. Türkiye'ye, Türkiye'nin bakanına bu şekilde hareket edenler... Türkiye'deki büyükelçiliklere de, konsolosluklara da giriş çıkışı yasaklamış vaziyetteyiz. Dün Bakanlar Kurulumuz aldığı kararları açıkladı ama daha çalışacağız. Bu millet sıradan bir millet değil. Tanıyacaklar. Yapılan yanlışların bedelini özürle falan geçiştiremezler. Yapılacak daha çok şeyler var. Hollanda başta olmak üzere neo-nazi zihniyetine esir olanların hiçbir inandırıcılığı olmayacaktır. Hollanda devlet terörüyle en büyük zararı Avrupa'ya ve Avrupa Birliği'ne vermiştir. AB kendisi ile işbirliği yapmak isteyenler için özgürlüğün sembolu olmaktan çıkmıştır. Tüm dünyayı daha duyarlı olmaya davet ediyorum.