Muazzez İlmiye Çığ: 100'ü devirmek harika bir şey!
Cumhuriyetin asırlık çınarı Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman'a konuştu. Haziranda 102 yaşını bitireceğini belirten Çığ, "Ah 100’ü devirmek ne kadar harika bir şey, bir bilsen" dedi. Lise ve üniversitelerde verdiği konferanslardaki yoğun ilgiye değinen İlmiye Çığ, "Geçenlerde Çukurova Üniversitesi’nde konuşma yaptım, nasıl kalabalıktı anlatamam. Oturacak yer kalmamıştı, çocukların bir kısmı ayaktaydı. Çıt çıkmadan herkes dinledi, bir de ağlayanlar olmuş. E tabii Atatürk’ten ve onun bu ülkede gerçekleştirdiklerinden söz edince öyle oluyor" ifadelerini kullandı.
Gündeme ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Çığ, Türkiye Gençlik Birliği için, "Çok müthiş gençler var, ben onlara çok güveniyorum" dedi.
Hürriyet'ten Ayşe Arman'ın Muazzez İlmiye Çığ ile yaptığı söyleşi şöyle:
Muazzez Hanım, 1914 doğumluymuşsunuz...
-Evet...
Şaka mı bu?
-Yooo. Niye?
Siz bir enerji topusunuz...
-Evet ama 102 yaşındayım. Haziranın 20’sinde 102’yi bitireceğim. Dur bakiiim, 103 mü yoksa... Bu yaşa gelince saklamıyorsun, yaşını gururla söylüyorsun!
Ben ne zaman sizi arasam sesiniz çınlıyor, ne zaman bir araya gelsek acayip neşelisiniz, enerjiksiniz ama neticede 102’siniz... Bunda bir tuhaflık yok mu?
-Bana göre yok! Sana göre varsa, onu bilemem... Ben hep böyleydim. Ah 100’ü devirmek ne kadar harika bir şey, bir bilsen...
Hâlâ “Nasıl olur?” diyorum...
-Olur evladım, niye olmasın? Geçenlerde gördüm, 100’ün üstünde bir kadın koşu yaptı... Maraton, maraton! Ben utandım kendimden. Kızlarıma da söyledim, “Darıldım!” diye, “Ayol bizim suçumuz ne” dediler, “Ben sürekli oturarak ürettim” dedim, “Hata! Daha aktif bir hayatım olmalıydı. Bu yaşta maratona da katılabilmeliydim. Cumhuriyet kadınına o yakışırdı! Sizin beni teşvik etmeniz gerekirdi” dedim.
Bayılıyorum size! Ama şimdi ciddi ciddi soruyorum: Enerjinizin bu kadar yüksek olmasını nasıl açıklıyorsunuz? Millet 70’inde çöküyor. Siz çok mu iyi baktınız kendinize?
-Valla ben nasıl baktığımı bilmiyorum. Hep çalıştım. Aradığın cevap belki de budur.
UZUN YAŞAMIN SIRLARINDAN BİRİ ŞU: HEP İYİMSER OL!
Sağlığınız?
-İyi Allah’a şükür. Sağlık çok önemli. Kötüledi mi moralin bozuluyor. Yapacağın işleri yapamıyorsun. Gerçi ben artık yürümekte biraz zorluk çekiyorum. Dizlerimde sorun var. Yine de eski toprağım, pes etmem!
Bazıları yaşlandıkça suratsız oluyor, çekilmez oluyor...
-Ha bak o önemli mesele. Ben huysuz olmamaya gayret ediyorum. Huysuz olursam, etrafımdakileri huzursuz ederim, istemem öyle bir şey.
Unutkanlık?
-Hafızam şaşırtıcı derecede iyi. Arada bir isimleri unutuyorum. Ama çok arada bir.
Geçmişi mi iyi hatırlıyorsunuz?
-Yok canım. Her şeyi hatırlıyorum. Bunamadım! Bunarsam ilk sana söylerim.
İyi de 100’ün üzerinde bu kadar iyi bir performans nasıl oluyor?
-Ne bileyim, yukarıdakine sor!
Hâlâ okullara konuşmalara gidiyor musunuz?
-Tabii... Biliyorsun çocuklara, gençlere konuşuyorum. Halka açık. Adana’da, Mersin’de, Antakya’da... Her gün teklif geliyor, üniversitelerden, liselerden... Ben de Atatürk’ten başlıyorum, devrimleri, Cumhuriyet’in kazanımlarını anlatıyorum... Geçenlerde Çukurova Üniversitesi’nde konuşma yaptım, nasıl kalabalıktı anlatamam. Oturacak yer kalmamıştı, çocukların bir kısmı ayaktaydı. Çıt çıkmadan herkes dinledi, bir de ağlayanlar olmuş. E tabii Atatürk’ten ve onun bu ülkede gerçekleştirdiklerinden söz edince öyle oluyor.
Siz bir metne bağlı kalarak mı konuşuyorsunuz?
-Hayır şekerim, her şey doğaçlama bende! Elde kâğıt falan yoktur, havadan konuşurum.
Müthişsiniz!
-Aman ya çok iltifat ettin. Nazara inanıyorum bak, nazarın değmesin!
Olur mu; ben size bayılıyorum, nazarım filan değmez!
-Sümerlerde bile var bu nazar kavramı. “Gözden nazar geliyor” diyor. “Kem göz” diyor, “Ne kötüsün sen! İki kardeşi bile ayırırsın!” diyor. Ama biliyorum senin nazarın değmez.
Hâlâ çok okuyabiliyor musunuz?
-Kahvaltı sırasında bütün gazeteleri okuyorum bir kere. Sözcü, Cumhuriyet, Hürriyet. Kitap da okuyorum.
Bulmaca filan çözüyor musunuz?
-Yok, en yapmadığım şey o. Ben beceremem. Bir de hiç vaktim olmadı, hep bir şeylerle meşguldüm.
Sizde müthiş bir çekicilik var Muazzez Hanım! Herkes sizi seviyor. Adınızı duyunca “Ayy dünya tatlısı kadın!” diyorlar. Bu sevgiyi nasıl açıklıyorsunuz?
-Herkesi seviyorum da ondan! Kardeşimin çocuğu, üç yaşındaydı. Dedi ki, “Beni herkes seviyor. Çünkü ben herkesi seviyorum, ondan!” Bak 3 yaşındaki çocuk söylüyor bunları. Ne kadar bilgece aslında değil mi? Ben de severim insanları. Herkeste sevecek iyi bir taraf bulurum.
Siz bir de iyimsersiniz...
-Hem nasıl. Bu, uzun ve sağlıklı yaşamanın sırlarından biri, hep iyimser olacaksın!
Peki bu üniversitelere, okullara filan konuşmaya gidince herkes sizinle fotoğraf çektirmek istemiyor mu?
-İstiyor.
Baygınlık geçirecek gibi oluyor musunuz?
-Yooo. Ama diyorum ki, “Keşke bunlardan para alsaydım!” Fena mı olurdu, Türkiye Gençlik Birliği’ne para toplardım. Çok müthiş gençler var, ben onlara çok güveniyorum.