Abdullah Gül'ün 8 sabıkası
Gülen’e yeşil kart referansından PKK’yla açılıma, Huber Köşkü’nü kanunsuz kullanımdan, Colin Powell’la imzaladığı ‘11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2019 yılında yapılacağı ilan edilen Cumhurbaşkanlığı seçimleri için harekete geçti. Aktif siyaseti bıraktığını açıklamasına rağmen devletin 17 aracıyla sık sık ziyaretlere giderek siyasetçi, iş adamı ve kanaat önderleriyle görüşen Gül, yurtdışında da yoğun bir faaliyet yürütüyor. Batı merkezlerinde ise ‘hoşgörünün temsilcisi’ gibi sunulan Gül’ün suç dosyası oldukça kabarık
Abdullah Gül’ün son dönemde yürüttüğü yoğun siyasi faaliyet, 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylık hazırlığı olarak yorumlanıyor. Son KHK tartışmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eleştirilerine de yanıt vererek susmayacağını ilan eden Gül’e, CHP ve HDP çevrelerinden de görev davetleri gidiyor. ‘Hoşgörülü, demokratik, aklı selim, Batı normlarına haiz, devlet adamı’ gibi nice sıfatla parlatılan Gül’ün geçmişi, sunulduğu kadar parlak değil. Gerek Dışişleri Bakanlığı, gerekse de Cumhurbaşkanlığı döneminde Türkiye düşmanı politikaların altına imza atan Gül’ün, geçmiş faaliyetleri özetle şöyle:
2 SAYFA 9 MADDELİK ANLAŞMA
Aydınlık gazetesinin haberine göre, Abdullah Gül, 2 Nisan 2003 tarihinde Dışişleri Bakanlığı yaptığı dönemde, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’la ‘2 sayfa 9 maddelik’ gizli bir anlaşma imzaladığını itiraf etti. Gül, anlaşmaya ilişkin 24 Mayıs 2003 tarihinde Vatan gazetesinden Sedat Sertoğlu’na yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullanmıştı: “ABD Dışişleri Bakanı Powell’la ‘2 sayfa 9 maddelik’ bir plan üzerinde anlaştık... ama ben her yaptığımı açıklayamam ki!.. Gizli olan bir sürü gelişme var!...”
Gül’ün bu sözlerle ifade ettiği anlaşma, tarihe bir ihanet belgesi olarak geçti. Türkiye’nin bölünmesine hizmet eden anlaşmada yer alan maddelere göre, anlaşmanın hizmet ettiği amaçlar şöyleydi:
* Eyaletleşmenin önü açılacak.
* Kürdistan tanınacak.
* Türk ordusunun gücü ve kabiliyeti sınırlandırılacak.
* PKK’ya karşı sınır ötesi harekât yapılmayacak.
* ABD’ye şartsız üs verilecek.
* Kıbrıs’ta Annan Planı uygulanacak.
BOP’LA BİRLİKTE HAREKET
Gül, 13 Mart 2006 günü ise AKP’nin Kızılcahaman Kampı’nda milletvekillerine, Powell’la imzaladığı anlaşmayı da açık eder nitelikte, şunları söylemişti: “BOP kapsamında ABD ile birlikte hareket edeceğiz... Dünyanın süper gücünün gündemi bizim de gündem maddelerimizdir.”
Gül, daha sonraki siyasi hayatı süresince bu eksene daima sadık kaldı.
ERGENEKON KUMPASINA DESTEK
Abdullah Gül, Ergenekon tertibinin en kritik isimlerinden biri olarak Egenekon tertibinde de aktif görev aldı. 7 Mayıs 2006’daki Danıştay saldırısının hemen ardından Abdullah Gül’ün ilk icraatı, okları Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yöneltmek oldu. Gül, “Çetenin başı, ordudan atılma bir yüzbaşı” açıklamasıyla emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’i işaret etti.
Emniyet ve MİT yöneticileri de Gül’le olaydan sonra bir bilgilendirme toplantısı yaptı. Bu toplantıda Abdullah Gül’e bir şema sunuldu. Şemadaki isimler arasında İşçi Partisi yöneticileri ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üst düzey isimleri vardı.
‘SAVCI BULUN DELİLLENDİRİN’
Gül o toplantıda, MİT ve Emniyet yetkililerine şemadaki isimlerin suçlamalarla ilişkilendirilmesi talimatını verdi: “Bana anlattıklarınızı delillendirip savcıya da anlatın, hepsi yakalansın, yargılansın.”
Abdullah Gül sadece delil değil, delilleri kullanacak bir savcı bulma talimatı veriyordu. Bir süre sonra Radikal yazarı İsmet Berkan, şöyle yazdı: “Bir türlü savcı bulunamıyordu. Nasıl olduysa Zekeriya Öz bulundu.” Ve bulunan savcı Ergenekon operasyonlarının düğmesine bastı.
Ancak Abdullah Gül’ün Ergenekon tertibindeki rolü bununla bitmedi. Gül, basında yer alan uydurma iddialara da hep destek verdi.
PKK’YLA AÇILIMA DESTEK
ABD destekli ‘Kürt açılımı’ 9 Mart 2009 günü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Kürt sorununda iyi şeyler olacak” sözleriyle başlamıştı. Gül, PKK’nın silah bırakması halinde masaya oturacaklarını belirtmişti. Gül, Kuveyt’te yayımlanan El Ray Gazetesi’ne verdiği röportajda şunları söylemişti:
“Silah bıraktıkları ve terör faaliyetlerinden uzak durdukları zaman onlar ile oturup konuşacağız çünkü silahın olduğu yerde barış olamaz.”
Cumhurbaşkanı Gül’ün, 8 Mayıs 2009 günü de Kürt sorunun çözümü için Türkiye’nin önünde ‘tarihi fırsat’ olduğunu ifade etmesinin ardından PKK’lıların Habur’dan girişiyle sözde açılım resmen başlamıştı.
GÜLEN’E YEŞİL KART İÇİN MEKTUP
2004 yılında Abdullah Gül’ün Fetullah Gülen’e yeşil kart verilmesi için Amerikalılara mektup verdiğini ve referans olduğu söylendi. Gül’ün Fetullah Gülen’den eğitimci olarak bahsedip övdüğü mektuba ilişkin Gül’den bir açıklama gelmedi.
GÖREVİ BİTTİ, KÖŞKTEN ÇIKMADI
Gül, görevi bitmesine rağmen 8 ay boyunca Cumhurbaşkanlığı’na ait Tarabya’daki Huber Köşk’ünde kanunsuz şekilde kaldı.
‘ABD ÜSSÜ’NÜ KAPATMAYIN’
Wikileaks’te yayımlanan bir kripto belgeye göre Cumhurbaşkanlığı döneminde Abdullah Gül’ün, eski Kırgızistan Cumhurbaşkanı Kurmanbek Bakiyev’e başkent Bişkek’te bulunan Manas Havaalanı’ndaki ABD Üssü’nü kapatmaması için baskı yaptığı ortaya çıkmıştı.
ŞİÖ’YE KARŞI AB
Gül, “Şangay İşbirliği Teşkilatı’na girelim” tartışmalarının yapıldığı günlerde, 4 Şubat 2013 günü yaptığı açıklamada, “Şanghay, AB’nin alternatifi değil” diyerek Atlantik sistemini savunmayı sürdürmüştü.2 sayfa 9 maddelik’ gizli anlaşmaya...
ulusal.com.tr