Gladyonun bireysel terörizmi

Abone ol

30 Mart THKP-C lideri Mahir Çayan'ın ölüm yıldönümüydü.

Mahir Çayan Kemalizmi tarihsel yerine koyan bir devrimciydi. Şöyle diyordu: "Kemalizm emperyalist boyunduruk altında olan yarısömürge ülkelerin devrimci milliyetçilerinin bir kurtuluş bayrağıdır. Kemalizm soldur, milli kurtuluşçuluktur."

Mahirler arkalarında bir deneyim olmadan devrimci mücadeleye atıldılar. '51 tevkifatıyla TKP dağıtılmış sonra TİP bir atak yaparak meclise girmişti. Ardından '68 devrimci gençlik hareketiyle ülkede bahar yaşanmıştı. Çayan da bu baharın çocuğuydu. Taze bir mücadele döneminin...

Gençlik kitleleri '68'de ABD emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı ayağa kalktı. İşçi ve köylüyle birleşti. Sadece üniversite amfilerinde değil fabrikalar ve tarlalarda emekçi halkın yanındalardı. Kitlelerin hem öğrencisi hem de öğretmeni oldular. Mahir Çayan da bu hareketin içindeki bir devrimci liderdi.

Halk hareketleri filiz verir, gelişir, kitleselleşir ve geri çekilir. '68 gençlik hareketi de bu kaderi paylaştı. Hareket adım adım sönümlendi. Öncüler yalnızlaştı, sistemin saldırıları başladı.

Çayan Denizleri kurtarmak istedi, silaha sarıldı, vurularak öldürüldü.

Çayan'ın takipçisi olduğunu iddia edenler '71 devrimciliği adını verdikleri maceracılığı, bireysel şiddet eylemlerini göklere çıkardı. Onlara göre Çayan ve Kaypakkaya '68'i aşmıştı! Oysa "aşılan" kitlelerdi. Bir avuç öncünün silahlı eylemiyle halkın ayağa kalkacağı yanılsaması nesnelliğin üzerinden atladı.

Çayanlar arkalarında bir tecrübe olmadan eylemlere giriştiler. Partileri yoktu, birikimleri sınırlıydı. Önder diye belledikleri eski tüfekler onların sırtını sıvazlıyordu. Eylem çizgileri hatalıydı. Türkiye solunda kitle çizgisini temsil eden Aydınlıkçılar bu hataların muhasebesini yıllar önce yaptı. Doğu Perinçek "Doğru Eylem Nedir?"in kitabını yazdı.

Haziran ve bugün

2013 Haziran'ında milyonlar ayağa kalktı. Programları Mahir Çayan'ın da sahip çıktığı Kemalist Devrimin önderinin adında cisimleşiyordu: Mustafa Kemal'in Askerleriyiz!

Haziran'da ayağa kalkan kitleler öncünün yol göstericiliği ve halkın yüzyıllardan süzülüp gelen kültürüyle doğru eylem çizgisini uyguladı.

Bu çizginin özeti '68 devrimciliğiydi: Birleşilebilecek en geniş güçlerle birleşmek, karşı tarafı teşhir etmek, haklı zeminde mücadele etmek... Özetle bu eylem çizgisi '71 maceracılığının tam karşısındaydı.

Haziran bölmedi, birleştirdi.

Haziran rehin almadı, meşru müdaafa yaptı.

Haziran AKP'yi güçlendirmedi, AKP'nin meşruiyetini sorgulattı.

Haziran özgürlüklerin daraltılması değirmenine su taşımadı, özgürlüğün önünün açılmasına katkı sundu.

Haziran karanlıkta kalan eylemlere girişmedi, şüpheli operasyonların önünü açmadı, adımını açıkça attı.

Somut durumun somut tahlili

Haziran'ın eylem çizgisiyle Savcı Kiraz'ı şehit edilmesine yol açan ve gericiliği güçlendiren eylem çizgisi birbirinin tam zıddı olarak belirdi.

DHKP-C'liler tarafından rehin alınan ve daha sonra şehit edilen Savcı Mehmet Salih Kiraz öldürülen Berkin Elvan kardeşimizin soruşturmasına ve pek çok Gezi mağdurunun davasına bakıyordu.

Mehmet Salih Kiraz Gezi'de bir gözünü kaybeden Volkan Kesanbilici'nin polis silahından çıkan mermiyle kör olduğunu tespit ettirdi.

Mehmet Salih Kiraz Gezi'de biber gazı fişeğiyle gözünü kaybeden Okan Özçelik’in vurulmasına ilişkin görüntülerde silahı kullanan polis memurunun teşhis edilmesini istedi.

Mehmet Salih Kiraz Berkin Elvan'ın ölümüne ilişkin daha önce eşkalleri belirlenen üç polisin kimliklerinin belirlenmesi amacıyla olay günü bölgede olan 21 polisin kimliklerini aldı. Ulusal Kriminal Büro'ya gönderilen kamera görüntüleri üzerinden polislerin kimlik tespiti yapılamayınca kayıtlar Savcı Kiraz tarafından Jandarma Kriminal'e gönderildi.

(Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberi: "İşte, Savcı Kiraz'ın son evrakı: Göz çıkaran polisin fotoğrafı netleştirilsin")

Şehit Savcı Kiraz'ın ardından avukatlar suçlandı, yasadışı üst aramasına tabi tutuldu.

Akit gazetesi "Geziciler Savcıyı Öldürdü" manşetiyle çıktı.

Davutoğlu izinsiz sokağa çıkanlara müsmaha gösterilmeyeceğini söyledi ve tehdit etti.

Özetle halkın üzerindeki gerici baskının işaretleri verilmiş oldu.

Terör eylemi

Devrimciler gerçeği açıkça ortaya koyar. Orta yolculuk yapmaz. O gerçek de Savcı Kiraz'ın şehit edilmesinin bir terör eylemi olduğudur. Sadece Berkin Elvan'ın değil Haziran eylemlerinde mağdur olan vatandaşlarımızın faillerinin yakalanması için de çalışan bir savcı rehin alınmış ve öldürülmüştür. Sadece savcı değil eylemlerin acısını yaşayanlar da hedef alınmıştır.

Devrimciler niyet sorgulaması yapmaz. Nesnel sonuca bakar. Terör eylemini gerçekleştirenlerle devrimci diyerek kurulan her duygusal yakınlık ileride telafisi olmayan hataların doğmasına neden olacaktır. "Devrimci" diye kutsananların halk hareketine verdikleri zarar ve gericiliğe açtıkları alan şimdiden görülmeye başlanmıştır. Mesele tek tek insanların değerlendirilmesi değil bireysel terörist eylem çizgisinin sürüklediği insanların oynadığı nesnel roldür.

O nesnellik Haziran'ın hançerlenmesi, Berkin Elvan'ın halkın bilincinde öldürülmek istenmesi, her ağzını açanın teörist diye yaftalanmasıdır.

Bu eylem özel olarak yargı mensuplarını AKP'nin yanına itme tehlikesi taşımaktadır. AKP'ye zafer hediye etme fırsatını sunmaktadır.

Eylemin yöntemi terörizmdir. Sadece baskı ve şiddetle sonuç almak hesaplanmaktadır.

Terörizm halkın yılgınlığa sürükler. Siyaset sahnesinde halkın "aradan çıkartılması"nın yolunu açarak meydanı devletin silahlı güçleriyle sözde "öncü savaşçı"ların düellosuna bırakır. Bakın Berkin Elvan'ın ailesi bile yaptıkları açıklamayla artık kimsenin desteğini istemediklerini söylemişlerdir. Bireysel terörizm onları da "aradan çıkarmış"tır!

Olay yaşandığından beri sosyalist devrimcilik oynayan ve Haziran'ı babasının malı sanan bazı fırsatçılar gençliğe bu yanlış eylemi benimsetmeye çalışmak istemektedirler. Vicdan, insanlık ve yaşam gibi kavramların arkasına sığınarak gerici tepkilerini ve öfkelerini keskin bir kılıfla sunmaktadırlar. Amaçları "en devrimci" görünerek buradan "ekmek yemek"tir.

***

Başta söylediğimize dönersek...

Çayanların mücadelesinin üstünden 45 yıl geçti. Onların hatalarının bir çok nesnel ve anlaşılır sebebi vardı. Çayanlar Kemalist Devrim'e her zaman ve açıktan sahip çıktılar. Devrimciydiler. Halk hareketinin içinden çıktılar. Emekçiye yaslandılar. Hareketin geri çekilmesiyle birlikte kendilerini feda ederek son bir atak yapmak istediler.

Bugünün bireysel terörist eylem çizgisiyse "yanlış yaptılar" basitliğiyle açıklanamayacak düzeyde. Bireysel terörizm sol içi bir tartışmaya indirgenemez çünkü sorun sol içi bir mesele değildir. Emperyalizmin, gericiliğin ve gladyonun aleti olma durumu söz konusudur. Bireysel terörizm yenilginin eylemidir. Hakim sınıfları güçlendirmiştir ve halk hareketinin geri çekildiği dönemlerde öne çıkmıştır.

Maceracılık, bireysel terörizm ve bunlarla duygusal bağlar kuran "solculuk" halkın mücadelesine karşı konumlanmıştır.

Tek çözüm kitle çizgisini esas alan Partili devrimcilikte ısrar etmektir. Partili devrimcilikten kastımız kumda oyun oynanan hobi kulüpleri değildir.

Emrah Maraşo

ulusalkanal.com.tr

Hükümetin gizlediği skandalı Vatan Partisi açıkladı: 16 değil, 152 adamız işgal altında Gündem Davutoğlu'ndan ''Mütevazi büyüme'' açıklaması Gündem Vatan Partisi'nden Avrupa Birliği'ne nota Gündem Sözde soykırımı inkâr etmek Güney Kıbrıs'ta da suç sayılacak Gündem