İdlib'te uzlaşı zorunluluğu
Kafkasya'daki gelişmelere odaklandığımız Ekim ayında Suriye'de de önemli gelişmeler yaşandı. Birincisi Amerika'nın Suriye'nin kuzeyi turu. Suriye Özel Temsilcisi James Jeffry Suriye'nin kuzeyinde ve Erbil'de PYD ile ENKS(Barzani ekseninde) gruplarını birleştirmek için bir dizi görüşme yaptı. İkincisi, İdlib'te Suriye ordusu denetimindeki bölgelerin ortasında kalan Türk gözlem noktalarının sessiz sedasız geri çekilmeye başladı. Irak'ın kuzeyinde de Türkiye ve Erbil arasında PKK'ya karşı ortak istihbarata dayalı operasyon yapıldı. Erbil yönetimi Türk diplomatik misyonlarına karşı eylem hazırlığındaki PKK'lıları yakaladı. Irak'tan Hatay'a kadar uzanan Türkiye'nin güney sınırlarında, Kafkasya'daki savaşın bitimi ve ABD seçimleri sonrasında yeni bir operasyon beklentisi bölgeyi takip eden herkesin gündeminde. Şam'da yaşayan Suriyeli gazeteci Sarkis Kassarjian'a göre ABD'nin PYD ile Barzani eksenindeki ENKS gruplarını birleştirme çabalarının başarıya ulaşması zor görünüyor. "ENKS ile PYD arasında büyük bir fark var. ENKS muhafazakar Kürtleri kapsayan partilerin koalisyonu. ENKS'nin Türkiye ile iyi ilişkileri var. ABD bir kanaldan da Türkiye'yi rahatlatma mesajı vermeye çalışıyor. Senin güvendiğin, Ankara'nın güvendiği Ankara'nın iyi ilişkileri olduğu ENKS burada bir siyasi yapı olarak demokratik, siyasi hayatını sürdürecek. Bence Amerika'nın ikinci hedefi Erbil gibi ABD'ye çok yakın ama aynı zamanda Türkiye ile sorunu olmayan bir Kürt yapısı geliştirmek. Tabiki o kadar da kolay bir iş değil. "PYD, kendisinden başka hiç bir siyasi yapıya çalışma olanağı tanımıyor. Bu anlaşma yalnızca ABD'nin siyasi baskıları sonucunda ortaya çıkan bir bildiri. Yapı olarak bu anlaşma çalışmayacak çünkü çok büyük fark var iki taraf aralarında."
Mehmet Kıvanç
Rusya'nın PYD siyaseti
Rusya'nın PYD temaslarını Amerika'nın PYD'ye verdiği destekle aynı düzlemde gösteren TV uzmanları sürecin altında işleyen dinamikleri tamamıyla gözden kaçırıyor. Rusya'nın PYD ile temas taktiğinin arkasında bölücü yapıyı Şam'ın kolları arasında eriterek tasfiye etmek yatıyor. Nitekim Foreign Policy dergisine konuşan PKK/PYD'li Mazlum Kobani bu durumu, "Rusya'nın amacı PYD'yi bitirmek" olarak tarif ediyor. Kassarjian'a göre de Rusya, PYD ile Şam'ı güçlendirmeyi temel alan siyaseti kapsamında temas kuruyor.
"Rusya TSK'nın askeri hamlelerini fırsat olarak görüp Kürtleri Şam'la uzlaşmaya itmeye çalışıyordu. Ama hiç başarılı olmadı. Rusya başka bir hamle daha yaptı. PYD'yi Amerika'dan koparmak için. O da İlham Ahmed'le Kadri Cemil'in anlaşmasıydı. Kadri Cemil Suriyeli muhalif olarak tanınıyor ama Rusya'nın da çok yakın olduğu bir siyasetçi. Bu hamlelerin netice getirdiğini söyleyemeyiz. Bunun nedeni PYD'ye Amerika'nın verdiği destek. "
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov 5 Ekim'de “Amerikalılar (Suriye'nin kuzeyinde) yarı devlet işlevlerine sahip olacak bir Kürt özerkliği kurmaya çalışıyorlar. Türkleri de itiraz etmeyecek şekilde ikna etmeye çalıştıklarını biliyoruz. Bu durumda mesele sadece Suriye’yle ilgili değil, Kürt sorunu ile ilgilidir, Kürt sorunu bugünleri arattıracak kadar ciddi bir patlak verebilir” dedi. Tarif edilen sorunun merkezinde Fırat'ın doğusundaki ABD işgali yatıyor. Bu işgali ve PKK'nın fiili otoritesini sonlandırmanın önündeki en büyük engel ise İdlib'teki sorunların çözümünde yaşanan gecikme olduğu görülüyor.
İlan edilmemiş uzlaşılar
Basın açıklamaları ve resmi demeçlerin büyük resmi tam olarak yansıtmadığına işaret eden Kassarjian, Suriye savaşındaki uzlaşı örneklerini hatırlatıyor:
"Bundan önce Türkiye'nin her operasyonunda başka bir yerde başka bir uzlaşma oluyordu. Halep uzlaşması, Hama uzlaşması, Humus uzlaşması... Tabiki bu uzlaşmalar siyasi olarak konuşulmuyor. Resmi kanallardan duyurulmuyor. Suriye'deki akademik çevreler ve gazeteciler mesela Suriye ordusunun Halep'i kontrol altına almasının bir uzlaşma sonucu olduğu değerlendiriyor. Bu askeri operasyon nereye kadar uzanabilir? Bunu bilmek için Türk gözlem noktalarının nereye yerleştirildiğine bakmak lazım. Türk gözlem noktalarının yerleştiği yerde bu operasyonun ilk aşaması ya da bu seneki aşaması orada bitecektir."
Kassarjian İdlib'teki sorunun çözümüne ilişkin Moskova ve Şam arasında yaklaşım farkı olduğu değerlendirmesinde de bulundu.
"Rusya bu konuda Şam hükümetinden biraz farklı düşünüyor. Rusya bu işi Türkiye kanalıyla ya da Türkiye ile uzlaşıyla yapmaya çalışıyor ve teröristleri temizleme işinde Türkiye'ye devrediyor bu işi. Çünkü Rusya İdlib şehrine girme operasyonunun bedelinin çok ağır olacağını biliyor. Şam hükümeti de o bedelin ağır olacağını biliyor. Sivillerin büyük sorun yaşayacağını biliyor ama Şam hükümeti sivillerin teröristlerin kontrolü altında bulunmasını da sorun olarak görüyor. Türkiye'nin bu sorunu halletmeyeceğini düşünüyor."
İdlib'teki çekilme neyin işareti?
TSK'nın Ekim ayında sessiz sedasız başlayan İdlib'teki ileri noktalardan çekilmesi yeni bir harekatın başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Ancak bunun İdlib'te bir terörle mücadele operasyonu mu yoksa Fırat'ın doğusunda PKK'ya karşı yeni bir müdahale biçiminde mi olacağı belirsiz. Bu soruya "her ikisi de" şeklinde yanıt vermek de mümkün. Kassarjian, ilk aşamada hedefte İdlib'teki M4 yolunun terör örgütlerinden temizlenmesi olduğununun altını çiziyor:
"İdlib'te bir uzlaşma olacak mı? Bence olacak. Soçi mutabakatı, Astana mutabakatı ve son mutabakatta M 4 yolunun açılması şartı var. Bunun bedeli ne olacak? Onu artık yalnızca izleyerek anlayabiliriz. Çünkü Moskova ve Ankara arasında kulis arkası siyaset yürüyor. Uzaktan baktığımızda çok büyük çelişkiler var. İdlib'te sorun, Libya'da sorun, Kafkasya'da sorun görüyoruz. Her zaman da ilk uzlaşan taraf Moskova ile Ankara oluyor. Her görünen şey o kulis arkası siyasetin yankısı değildir. Türk gözlem noktalarının bu tarihlerde geri çekilmesi manidar. Türkiye bir çok şey söyleyebilir, Suriye bir çok şey söyleyebilir bu çekilme konusunda. Bence bu çekilme büyük bir operasyonun çok yakın olduğunun en önemli göstergesi."
Kassarjian İdlib'te varılacak uzlaşının dikkatleri Fırat'ın doğusuna çekeceğini vurguluyor:
"M4 yolu açıldıktan sonra değil de daha çok İdlib sorunu çözüldükten sonra bence Şam hükümeti Fırat'ın doğusu sorununa daha da odaklanacak. Çünkü Fırat'ın doğusu sorununu yalnızca egemenlik sorunu olarak görmüyor Şam hükümeti. Suriye üzerinde gün geçtikte artan ekonomik baskının en önemli etkeni olarak görüyor. Çünkü orada Suriye'nin petrol kaynakları ve zengin tarım toprakları bulunuyor. Şam hükümetinin o toprakları kontrol ltına alması yalnızca egemenlik siyasi askeri güvenlik anlamında değil bir de ekonomi anlamında çok büyük bir yararı olacak. Ama öncelikli olarak İdlib sorununu çözmek istiyor. Çünkü Şam hükümeti şöyle düşünüyor: Fırat'ın doğusundan şimdilik askeri bir tehdit gelemez. Ama Fırat'ın doğusuna her hangi bir hamlede, İdlib'ten askeri bir tehdit gelebilir. Çünkü İdlib'teki yapılara hiç güven yok. Bu da normal orada söz sahibi olan gruplar El Kaide ve Nusra Cephesi..."