Kanseri yenen “küçük savaşçı“ kütüphane kuracak
Kemik kanserini yenen Adıyamanlı 14 yaşındaki Beyza Göktürk Gültekin, hayalindeki kütüphaneyi eğitim aldığı okulda kuracak
Kemik kanseri (Osteosarkom) hastalığına karşı verdiği hayat mücadelesini kazanan ve sağlığına kavuşan 14 yaşındaki Beyza Göknur Gültekin, hasta yatağında kendisine destek verenlerin başlattığı kitap toplama kampanyasıyla topladığı kitaplarla okuluna "küçük savaşçı" adlı kütüphane kuracak.
Adıyaman'ın Gölbaşı ilçesinde yaşayan Beyza, geçen yıl derste düşen kalemini almak için eğildiği sırada başlayan ve her geçen gün şiddeti artan ağrıları sebebiyle hareketi kısıtlanınca ailesi tarafından hastaneye götürüldü.
Röntgen sonucunda doktorun "kist görünüyor" raporu üzerine Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde muayene olan Gültekin, tetkikler doğrultusunda Malatya'daki İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'ne sevk edildi. Burada yapılan biyopside Gültekin'de kötü huylu tümör saptandı. Şifa bulmak için umudunu yitirmeden arayışa başlayan Gültekin, ailesiyle İstanbul'a yerleşerek, doktorunun görev yaptığı hastanede tedavisini sürdürdü.
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde bir yıla yakın kemoterapi gören Gültekin, zorluklar yaşadığı dönemin sonunda 14 saatlik ameliyata alındı. Başarılı geçen ameliyat sonrasında sağlığına kavuşan Gültekin, hasta yatağından kalkar kalkmaz hayalini gerçekleştirmek yola koyuldu.
Hastalığı süresince kitap okuyamadığını belirten Gültekin, Türkiye'nin her köşesinden kendisine sosyal medyadan takip ederek destek veren ve kitap gönderenler olduğuna dikkati çekti.
"O sıralar kitap okuyamıyordum. En çok kitap okumayı sevdiğim için kendimi toparlar toparlamaz 4 kitap bitirdim. O kitapları bitirirken de internet üzerinden sosyal medya aracılığıyla bir ağabeyimiz benim kitap okumayı sevdiğimi görmüş. Sonra benim için bir kitap kampanyası başlatmış. Bana sürpriz olacaktı ama bazı insanlar 'hangi tür kitap istiyorsun' diye mesaj atınca öğrenmiş oldum. Sonra kitaplar gelmeye başladı." diyen Gültekin, 200'e yakın kitap toplandığını, daha gönderilecek kitaplar bulunduğunu anlattı.
Kendisine ulaşan kitaplarla eğitim gördüğü okulda kütüphane açacağını anlatan Gültekin, "Sonra bir ablamız 'hiç kütüphane açmayı düşündün mü?' diye sordu. O sıralarda ben de öyle bir şey düşünüyordum. Hayal ettim ve bunu Adıyaman'da yapmak istedim. Milli Eğitim Müdürümüz ile görüştüm. Şu an kendi eğitim gördüğüm Gölbaşı Anadolu Lisesinde kütüphane açacağım inşallah." dedi.
Gültekin'in sosyal medyadaki kullanıcı adı olan 'küçük savaşçı' adını vereceği kütüphane aynı zamanda azmin ve başarının da simgesi olacak.
Kitap göndermek isteyenlerin desteğini beklediğini ifade eden Gültekin, haziran sonunda hazır olması planlanan kütüphanede kitapları kendi elleriyle raflara dizmek istediğini söyledi.
Farkındalık oluşturmak istediğini aktaran Gültekin, "Bu hayattaki en büyük beklentim her konuda farkındalık oluşturmak. Gerek kitap okumak olsun, gerek kanserle ilgili olsun, gerek otizm olsun... Belki hastalığımın bana verdiği bir güç de olabilir bu. Artık her şeye daha dikkatli bakıyorum. Ders çalışmayı çok seven insanım. Son bir yıl içerisinde ders çalışamadım. Bir süre sonra kelimeler karışıyordu, hiçbir şey anlamamaya başlıyordum. Okulu dondurmuştum, tekrar lise birinci sınıftan eğitimime devam edeceğim." diye konuştu.
Hastalığı süresince en büyük desteği başta annesi olmak üzere ailesinden gördüğünü, annesinin bir an olsun yanından ayrılmadığını ve elini bırakmadığını dile getiren Beyza, annesinin en kötü anlarında kendisinin yüzünü güldürmek için çabaladığını belirtti.
Beyza Göknur Gültekin, sözlerini şöyle tamamladı:
"Daima gülümsemek gerekiyor, en ufak üzüntü hastalığı etkiliyor. O sebeple daima güçlü olmak lazım. Normal hayatta her şeye üzülen insanlara da şunları söylemek istiyorum; şu an ben trafikte iki kişinin kavgasına gülerek bakıyorum. Çünkü daha büyük şeyler yaşadım. En ufak kavgalara üzülen insanlara da gülmeyi unutmamalarını söylemek isterim."
"Anne beni kurtar"
Beyza'nın annesi Medine Gültekin, kızının hastalık sürecini gözyaşlarıyla anlatırken, teşhisten sonra "yolun sonu" duygusuna kapıldığını ancak, Beyza'nın iyileşmesi için ailece çabaladıklarını söyledi.
Anne Gültekin, şöyle konuştu:
"Ağabeyi teşhisle ilgili ilk olarak bana 'Anne kemik tümörü' dedi. Sonra 'Anne Beyza'yı yaşatmak için her şeyi yapacağız' dedi. Bizim için yolun sonu gibi bir şey oldu. Ölümcül bir hastalık olduğunu biliyoruz. Önce kabullenmeye çalıştık, bir yandan da Beyza'ya belli etmemeye çalıştık. Acımızı içimize gömmeye çalıştık. Üzülmeye ve yorulmaya hiç vaktimiz yoktu. Amcası ve dayıları, tüm çevremiz el birliğiyle destek verdi. Sonra İstanbul'a geldik. Tek düşüncemiz Beyza'ydı. Tek amacımız kızımı iyileştirmekti. Herkes 'yeter ki iyileştin' diyordu. Tedavi sürecinde sürekli motive ediyordum. Enfeksiyon kapmaması çok önemliydi. Buna çok dikkat ediyorduk. Bu hastalığın atlatılmasında en büyük faktörün moral olduğunu biliyorduk. Hep onun mutluluğu için çabaladık. Kızım her zaman olduğu gibi hastalığı sırasında da çok güçlü bir çocuktu. O istediği için biz çabaladık, o kendini bırakmadı hiçbir zaman."
Kızının "Anne beni kurtar" dediğinde kendisini çok aciz hissettiğini anlatan Gültekin, kanser hastalarının yakınlarına, "Pes etmeyin, güçlü olun" tavsiyesinde bulundu.
Gültekin, sözlerini, "Sarılarak 'anne beni kurtar' dedi bir gün. 'Sen bir savaşçısın' dedim ona, nasıl asker cephede savaşıyorsa o da öyle savaştı. Kolay bir şey yaşamadık. Böyle bir çocuğum olduğu için gurur duyuyorum. Hep ona 'kızım iyileşmen lazım. Bu memleketin senin gibi insanlara ihtiyacı var' diyordum. Çok şükür ki sağlığına kavuştu. Elimizden gelenin fazlasını yapmaya çalıştık. Evde olduğu sürece gezdiriyordum, istediği yerlere gidiyoruz." diye tamamladı.