Davutoğlu'ndan önemli açıklamalar
Başbakan Ahmet Davutoğlu, TOBB Genel Merkezinde gerçekleştirilen "Teröre Karşı Sivil İnisiyatif" programında konuşuyor.
İşte Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları:
“Bazıları tüm bu yaşananların arka planını biliyormuş gibi hükümetimizi suçluyorlar.
Bu saldırılar hepimiz yapılan saldırılardır. 9 Temmuz’da Cumhurbaşkanımız beni görevlendirdikten sonra 11 Temmuz’da KCK ateşkesi bitirdiğini ilan etti.
15 Temmuz’da HDP ile görüştüğümüz saatlerde KCK devrimci halk savaşını başlattığını ilan etti.
19 Temmuz’da HDP Eş Başkanı sırtlarını PKK’ya dayadığını açıkladı.
ramazan bayramı’ndan bir gün sonra DAEŞ terör saldırısını başladı. Suruç’ta 32 vatandaşımızı katlettiler.
20 Temmuz.. Suruç’ta 32 vatandaşımız katledildi. O gün bir erimiz PKK tarafından şehit edildi.
DAEŞ, dinimizin dünyadaki algısına en büyük darbeyi vuran bu terörist örgüt harekete geçtiği gün PKK da halk savaşını başlattığını ilan eder şekilde Adıyaman’da harekete geçti.
DHKP-C cenaze bahanesiyle eli silahlı gösteri yapmaya kalkıştı. Bu örgütlerin hepsinin hedefi Türkiye’ydi.
22 Temmuz’da Bakanlar Kurulu toplantısında bunları değerlendirdik bun defa Ceylanpınar’da 2 polisimizi gece uyurken şehit edildi.
Operasyonlar 22 Temmuz’u 23 Temmuz’a bağlayan gece başladı. KCK, 11 Temmuz’da çatışmasızlığı bitirdiğini ilan etti. Şimdi barış güvercinliğine soyunanlar bunları görmek zorundadır. Böyle bir saldırı karşısında harekete geçmeseydik emin olunuz bugünlerde Türkiye tam bir kaosa sürüklenmiş olurdu.
Hesap açıktı; PKK DEAŞ saldırılarının bahane ederek aynı Kobani olaylarında olduğu gibi bir kalkışmaya girişecekti. Üç ayaklı bir saldırıyla karşı karşıyayız. PKK, DEAŞ ve DHKP-C. Bunların 3 hedefi vardı: Demokrasimiz kamun düzenimiz ve uluslararası itibarımız. Bunlara karşın eş zamanlı operasyon başlattık. Ben buna ‘Huzur ve Demokrasi Operasyonu’ diyorum. Güvenlik güçlerimizi şu talimatı verdi: Madem Türkiye’ye savaş açıldı savaş açanlara en etkili tahribatı vereceksiniz.
Operasyonun ilk günü DEAŞ hedefleri vuruldu. Bundan sonra sınırımızda askerimize kurşun sıkılmasının bedeli o kurşunu sıkanların tümünün tasfiyesiyle sonuçlanacaktır. Şimdi çözüm sürecinden bahsedenlere çözüm sürecini istismar edenlere söylüyoruz. Çözüm süreci konusunda bizim irademiz halen sabit. Ancak çözüm süreci istismar edilerek polisimiz askerimiz şehit edilecekse biz böyle bir çatışmasızlığı kabul etmeyiz.
Silahlı gruplar Türkiye’yi terk edene kadar ve DEAŞ terörü tehdit olmaktan çıkana kadar bu operasyonlar devam edecektir. HDP genel başkanı’na soruyorum: “Sizler bu milletin oylarıyla TBMM’ye geldiniz. Silahlı mücadeleyi savunarak bir görev üstlenmediniz. Gayrı meşru silahlı bir mücadeleyi nasıl savunursunuz?”