Helal Olsun Ordumuza!

Emekli Hava Tuğgeneral Ramiz İlker yazdı

Abone ol

Emekli Hava Tuğgeneral Ramiz İlker, Barış Pınarı Harekâtı başladığında Ulusal Kanal’ın davetiyle Antalya’dan Akçakale’ye geldi. Beş gün boyunca operasyonu sınırda takip etti, yayınlarda aktardı, yurttaşlarla görüştü. Ramiz Paşa beş gününü yazdı:

Antalya’dan uçakla Gaziantep’e ulaştım. Gaziantep’ten otobüse bindim. 2-2,5 saat sonra Urfa Otogarı’nda oldum. Oradan Ulusal kanal ekibi Ekrem Demir başkanlığında gelip beni aldılar. Orduevine daha doğrusu Askeri Gazino’ya gidip, giriş yaptım. Kaldığım odada harekâtta görevli bir albay da kalmaktaydı.

15 Ekim Salı sabah erkenden Akçakale’ye gidildi. (Mesafe 50 km) 10-10.30 gibi kısa bir konuşma, öğleden sonra 15.00 gibi bir konuşma yapıldı. Esas ana konuşma akşam yapıldı. Saat 21.30’dan 23.00’e kadar. Hava da bir hayli soğuktu. Hemen hemen aynı saatlerde Fransa-Türkiye Milli Futbol maçı TV’lerden yayınlanmaktaydı. (İstanbul’dan değerli kardeşim Teoman Alili’nin telefonla bildirdiğine göre bizim program; reytinglerde Milli Maç yayını ile yarışmış.)

Ekip; değerli kardeşim, ekip şefi, çok tecrübeli kameraman Ekrem Demir, değerli moderatör genç ve kabiliyetli Seda Anık ve Aydınlık gazetesinin genç ve yetenekli muhabirlerinden Irmak Mete gibi kıymetli insanlardan oluşmaktaydı. Ben de bu ekibe katılarak, karınca kararınca katkıda bulunduğumu zannediyorum.

Yayın için bulunduğumuz yer; Memleket Hastanesinin 150 metre kadar önündeki caminin yanında, yabani otlarla kaplı, tam manasıyla "sahra" denilebilecek bir mahaldi. Bizim daha güney/ güneybatı tarafımızda başta TRT olmak üzere birçok TV’nin yayın araçları faaliyette bulunmaktaydılar. (A Haber kocaman bir TIR’ın üzerinde panayır çadırı gibi bir platform kurmuş. NTV, eski belediye başkanının saray gibi evinin yanındaki bir binanın terasında istasyonunu kurmuş vs.

Ankara’dan gelmiş olan Enformasyon/İletişim Başkanlığı’nın büyük bir TIR’ı/arabası hemen oradaydı. Onlar akreditasyon işlemi yapıyordu. Buradaki Ayhan ve Menderes adlı memurlarla ve onları koruyan Fatih Binbaşı ve Korkmaz adlı astsubayla da tanışıp, konuştum. Söylediklerine göre; 240 yerli ve 60 yabancı TV’ye, yayın için akreditasyon vermişler.

Bizim yayın yaptığımız yerin doğu tarafında takriben 2 km’de mevzilenmiş bulunan Fırtına Obüslerimizin atışları oluyordu. Haliyle yeri göğü inletiyordu. Özellikle Akçakale’nin hemen bitişiğinde Suriye’nin Tel Abyad kenti civarındaki YPG/PYD hedeflerinden atışlar yapıyorlardı. Ben yayındayken de oluyordu. Bu esnada ben hep arkaya doğru dönüp:

"Arslanlarım gürlüyor, Allah’ına kurban, sağ olun var olun, vur Allah vur. Vur, şemşir aşkına, pir aşkına, Atatürk aşkına, Allah aşkına!" diye coşkuyla seslendim. Hava soğuk ama içimiz sıcaktı, zira vatan aşkıyla dolu olduğundan soğuk koymuyordu.

Çarşamba günü yine sabahleyin erkenden yola koyulup yayına başladık. Saat 10.30 da kısa bir program icra edildi. Harekâtın başlangıcında yayıncıların konumlandığı yere yani Gümrük Kapısının bulunduğu yere ve civarına gidildi. Orada yedi katlı bir binanın ki kabası çıkmış ama halen bitmemiş olan binanın en üst katına çıktık. Oradan tam karşımızdaki Tel Abyad kabak gibi görünüyordu. (Tam önde devasa bir hububat silosu var. Berisinden tren yolu geçiyor. İlerisinde de sınır hattı var. Beton bloklarla duvar çekilmiş yani mesafe takriben 200-300 metre civarındaydı. İlk gün yayın ekipleri buralarda faaliyette bulunmuşlar ama YPG’lilerin havan topu menzilinde olduğu için emniyetsiz gözüktüğünden, hastanenin yanına getirilmişler)

Perşembe günü, aynı program uygulandı. Silo bölgesine gidilip apartman tepelerinden yayınlar yapıldı. Sayın Utku Reyhan gelmişti. ÖSO’nun Toyotalara bindirilmiş konvoyunu da izledik.

Son gün akşam seansında ben son kez hitap ettim. Hava anormal derecede soğuktu. Şayet, Akçakale’nin yiğit evladı Abdüllatif’in getirdiği ceketler olmasaydı halimiz duman olurdu. Bize her konuda yardımcı olan bu değerli kardeşimize teşekkürü bir borç bilirim.

Yayın aralarında, belediye yetkililerinden tutun da subay, astsubay, polis, muhtar, sade vatandaş vs. her kesimden insanımızla devamlı birebir yararlı konuşma ve sohbetlerde bulundum. Bazılarını canlı yayında da konuşturduk. Suriyeli çocuklarla konuştum. Onlara Atatürk’ü anlattım, öğrettim.

Yayın sırasında, bölgenin yoğun pamuk üretiminin ve üreticisinin sorunlarına ve önerilerine de değinmeyi ihmal etmedim. Buna, oralılar çok memnun oldular.

Ulusal Kanal’ın talep ve davetini ailevi mazeretlerime rağmen kabul ederek, Vatan Görevi’ne koştum. Ta Antalya’dan, Urfa Akçakale’ye geldim. Sınırın sıfır noktasında Vatan Vardiyası’na girdim.

Fedakâr, kahraman, vatansever kardeşlerim olan; Ekrem Bey, Seda Hanım ve Irmak Hanım’la birlikte; uyumlu ve verimli bir ekip teşkil ettik. Kanala ve ekip arkadaşlarıma en içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Sonucun, mükemmel olduğunu, gelen olumlu tepkiler kanıtlamıştır.

Vatan Görevi, aydınlık olarak, aydınlıkça, şanla, şerefle, başarıyla yerine getirilmiştir.

Helal olsun Ordumuza!

Vatan’a Millete selam!

Yola devam!

Aydınlık

Cumhuriyet, demokrasi ve jeopolitik Gündem Irak'ın kuzeyinde 3 terörist etkisiz hale getirildi Gündem Son dakika haberleri... IŞİD'in elebaşı Ebubekir el-Bağdadi öldürüldü mü? Gündem Nagehan Alçı’dan skandal PYD/PKK açıklaması Gündem