Halil Nebiler yazdı: Batsın bu Dünya
Halil Nebiler yazdı
Yok yahu, ortaokul falan değil resmen ilkokul dönemiydi. Sefaköy'de sadece Sefaköy İlkokulu vardı. Daha sonra müdürümüz Mustafa Eravutmuş'un adı verilen okul. Hepimiz oraya giderdik.
Köy meydanına yakın "Gazteci Mustafa"nın gazete bayiinden ablamlara gazete alırdım. O aralar duymuş olmam lazım Orhan Gencebay'ı. Çok ünlü bir şarkısı vardı.
-Batsın bu dünya!
İnsan irkiliyor değil mi? Batsın... Baba, bi dur, düzelsin de, değişsin de, olmuyor böyle bi şekil yapalım de. Yok. Batsın bu dünya.
E, sene daha 1971-72. İnsan korkuyor.
Sonra, 1976-77'de Marx falan okuyunca bitti korkularım. Rahatladım. Niye mi?
Diyalektik Materyalizm'e göre her şey kendi karşıtını içinde taşırdı. Diyalektiğin altın yasası buydu. Neydi?
Bir dünyanın batması demek, yeni bir dünyanın doğması demekti.
E, o zaman niye korkuyoruz dünya batacak diye? Şundan:
-Sen batacak dünyanın içinde misin, doğacak dünyanın içinde misin?
Yani, sıkıntı dünyanın batmasında değil, sizin yer seçiminizde.
Anlat anlat iyi geliyor. Demeyin öyle, daha anlatmadım. Bu girizgah.
Kutsal inzivamın üçüncü günündeyim ve televizyon kanallarını izliyorum, internet sitelerine giriyorum, gazete (eldivenle alıyorum çünkü Seda mavi nitril bir şey taktı ellerime) onlarca yazar, yüzlerce sosyal medya yazar şeysini okuyuorum.
Herkes bir şeylerin değişeceğini söylüyor. Kimse adını koymuyor.
Ad koymak zor iştir. Bir evladınız doğar. Anne, baba, dede, nene, birader, abla, kardeş, arkadaş, komşu, herkes çocuğa ad koymaya kalkar. Ad öyle konulmaz ki. Ad koymak, çocuğa adres göstermektir. Bak kızım, senin adın Deniz olsun, deniz gibi olasın dersin. Bak oğlum senin adını Deniz koyuyorum, deniz gibi ol diye, dersin. Ad koymak, rota çizmektir Soner Polat komutanın dediği gibi. Rota çizmek devrimci bir eylemdir. Ad koymak da.
Adını koyun. Korkmayın. Devrimci olun. Öyle de olabilir, böyle de olabilir demeyin. Böyle olacak deme cesaretini gösterin.
Eğer sizin en ünlü kahve dükkanlarınız benim oğlana "korona çıkabilir" diye bir karton bardak kahve satamıyorsa, kahve dükkanınızın simgelediği neo liberal sistem batan dünyadır.
Öğlen sana köfte yapayım mı dediğimde, "ekmek arası yapar mısın?" diye soruyorsa, köfteleri arasına koyduğum ekmek Halkekmek'se, doğan dünya kamuculuktur.
Gerisi laf-u güzaftır.
Korona günlerinde en büyük alkışı doktorlarımız, hemşirelerimiz başta olmak üzere sağlık çalışanlarımız alıyor, Amerikan hastanelerine bir tek hasta bile başvurmuyorsa. Koyverin gitsin batan dünyayı. Gelende hayır vardır