Kemal İskender’den ‘Karanlığın Seyri’
Ressam ve Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Öğretim Üyesi Profesör Kemal İskender, “Karanlığın Seyri” başlıklı 10. kişisel sergisini Beyoğlu Akademililer Sanat Merkezi’nde açtı.
Sanatçının “Barbarların Seyri Defteri” adlı bir önceki sergisinin devamı niteliğindeki bu sergisi figür temelli bir üslupla duygusal insan ilişkilerini konu alıyor. Kemal İskender ile sergi ve Türkiye’deki resim sanatı hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik.
‘ZITLIK KAVRAMINI YANSITTIM’
- Tuvallerinizden oluşan bu serginin adını neden ‘Karanlığın Seyri’ olarak belirlediniz?
Bu bir güney referans. Türkiye’de aydınlığa giden bir şey görüyor musunuz? Tablolarda canlı renkleri kullandım ama karanlık ve aydınlık kavramlarının zıtlığını yansıttım. Aslında resimlere başlarken planlasaydım daha karanlık tonlar kullanabilirdim. Ama her ressamın belli renk ve tonları vardır. Bunlara uyarsınız. Bunlar kişiliğinizin bir parçasıdır. Üslup denen şeyi seçimleriniz ortaya koyar. Bizim ne yaptığımızdan çok neyi nasıl yaptığımız önemlidir. Bu da kişisel bir durumdur.
- Figüratif resim hakkında neler düşünüyorsunuz?
Ben resim sanatının insan için olduğunu düşünüyorum. İnsan temasından yoksun bir sanatı öngörmüyorum. Yani öyle bir gereksinim duymuyorum. İnsanın figür olma olgusu ilk çağdan beri vardır. Her 15 yılda bir “resim öldü” derler ama bir türlü ölmez, 20 yılda bir patlama yapar. Postmodernizm akımı da bu olguya dahildir. Benim için dış görünüş sadece bahanedir. Resim sanatı dış görünüşten ibaret olsa resim yapmayı anlamlı bulmazdım. Tuvalde temayı yansıtmak daha önemlidir.
‘BULANIK DÖNEM BİTECEK’
- Bir ressam olarak Türkiye’deki resim sanatının durumunu nasıl değerlendirirsiniz?
Türkiye’de resim oldukça gelişti. Eskisi gibi bir durumda değil açıkçası. Avrupa’da, Amsterdam’da, Londra’da ne varsa burada da var. Hatta kimi zaman burada daha iyisi var. Resim teknikleri çok fazla gelişti. 1970’lerden itibaren piyasaya bağlı olarak bir bulanıklık var ama zamanla bu bulanıklık duracak ve bazı değerler oturacaktır. Bu kültür süreçlerle yerleşecektir. Böylece bulanık dönem sona erecek.
- Genç ressamlara önerileriniz nelerdir?
Ben aynı zamanda 40 yıldır Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde ders veren bir akademisyenim. Öğrencilerime de söylüyorum. Klasik eğitim görenler, fotoğraf estetiğine kapılmamalı. Evet, fotoğrafçılığın kurallarından da yararlanılmalı ama bunu tamamen tuvale yansıtmamak gerekiyor.
Özge Yeşildağlı / Aydınlık