Kanseri yendiler hayallerine koştular
16 yaşındaki Tuba, wushuda Türkiye 5'incisi olurdu, 19 yaşındaki Cemile ise aşçılık kursuna başladı. 23 yaşındaki Merve ise hayalini kurduğu öğretmenlik için üniversiteli oldu
Aynı hastanede tedavi gören lösemi hastası üç genç kız, hastalıklarını yenerek yıllardır hayalini kurdukları hedeflerine koşmaya başladı.
Doktor Sami Ulus Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tedavi gören 16 yaşındaki Tuba Tanrıver, 19 yaşındaki Cemile Kaplan ve 23 yaşındaki Merve Sarıaslan, lösemiyi yenerek diğer hastalara umut oldu.
Lösemiyi yenen ve hayallerine koşan genç kızlar, "15 Şubat Dünya Çocukluk Çağı Kanseri Günü"nde başarı hikayelerini, AA muhabirine anlattı.
Tuba Tanrıver, iki yıl önce TEOG sınavına gireceği gün kanser olduğunu öğrendiğini, hayatında o günden sonra bol ilaçlı günlerin başladığını ifade ederek sürekli hastanede olduklarını ve zor günler geçirdiklerini söyledi.
Tedavi sürecinde 30 kilo aldığını, boyunun uzamadığını ve saçlarının döküldüğünü anlatan Tanrıver, şöyle devam etti:
"Maske taktığım için etrafımdaki insanlar benden uzaklaşıyordu. Sanki bulaşıcı bir hastalıkmış gibi kimse yaklaşmıyordu. Okula gidemedim. Sporumu bırakmak zorunda kaldım ama yeniden başladım. Güreşle uğraşıyordum, şu anda kick boks ve wushu ile ilgileniyorum. Maçlara katıldım ve wushuda Türkiye 5'incisi oldum."
Tanrıver, lösemiyle mücadele edenlere "Hasta oldum diye karamsarlığa düşmesinler. Yemelerine, içmelerine dikkat etsinler, iyileşiyorlar onlar da başaracaklar. Saçlarım döküldü diye üzülmesinler, bizim de saçlarımız uzadı. Her şey bir gün bitiyor." tavsiyesinde bulundu.
"En büyük pişmanlığım okulu bırakmak"
Cemile Kaplan da kendisine 14 yaşında lösemi tanısı konduğunu belirtti. Tedavisinin 3 yıl sürdüğünü aktaran Kaplan, şunları söyledi:
"Lise tercihleri yapılacağı zaman hastalandım. Liseyi kazanmış, tercihleri yapmıştım. Tekrar dondurmak zorunda kaldım. Okula başladığım zaman saçlarım kısa, maske takıyordum. Arkadaşlarım benden uzaklaştılar, ben de dayanamadım okulu bıraktım. Bu benim en büyük pişmanlığım okulu bırakmaktı. Şimdi açık öğretim okuyorum. En büyük hayalim de aşçı olmak bu yüzden aşçılık kurslarına gidiyorum."
Liseyi dışarıdan bitirdi üniversiteli oldu
Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi son sınıf öğrencisi Merve Sarıaslan da lise yıllarında lösemi teşhisi konulduğunu dile getirdi. Ailesiyle Çorum'da yaşayan Sarıaslan, tedavi için geldiği Ankara'da kanseri yenerek üniversite hayalini gerçekleştirdiğini bildirdi.
Lösemi tanısı konulduğunda 8 ay hastanede kaldığına işaret eden Sarıaslan, şöyle konuştu:
"Zor bir süreçti ilk zamanlarda hastalığımın ne olduğunun farkında değildim. Okuldan eve gelirken çok küçük mesafelerde dahi yoruluyordum. Kalp çarpıntım vardı, yüzüm çok soluktu, halsizlikle başladı. Tedavi için Ankara'ya geldiğimde, çok riskli bir gruptaydım. İlk 8 ay hastaneden hiç çıkmadım. Daha sonra ilaçlara cevap vermeye başlayınca tedavim de çok hızlı ilerledi."
Tedavi sürecinde kendisini en çok üzen durumun saçlarının dökülmesi olduğunu vurgulayan Sarıaslan, "Radyoterapi aldıktan sonra saçlarım dökülünce çok üzüldüm. Servise girdim herkes keltoş, onların içinde ben de öyleyim, garip gelmişti. İlacın etkileri azaldıktan sonra uzamaya başladılar. Ondan sonra hiç dökülmedi." dedi.
Sarıaslan, Ankara'da hastanede kaldığı sürede arkadaşları ve okulundan ayrı kaldığı için çok üzüldüğüne dikkati çekerek şunları anlattı:
"Hep içimde okul ukde kaldı. Okula önlük giyip, forma giyip gitmenin yerini hiçbir şey tutmuyor. Öğrenciliği çok seviyorum. Tedavim bittiği zaman dışarıdan eğitimime devam ettim. Daha sonra üniversite sınavlarına hazırlandım. Şimdi Gazi Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği okuyorum. Hiçbir şeye pes etmemek ve inanmak gerekiyor, başarılamayacak bir şey değil."
"3 yıllık tedaviyle hastalığı tamamen yenmek mümkün"
Doktor Sami Ulus Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Onkoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gürses Şahin, löseminin çocukluk çağında görülen en sık kanser türleri arasında olduğunu belirterek "Başarı şansı oldukça yüksektir. Kanser hastalarını kötü iyi diye sınıflandırmadan önce kronik hastalıklardan daha iyi sınıfta olduğunu söyleyebiliriz. 3 yıllık bir tedaviyle hastalığı tamamen atlatmak söz konusu." dedi.
Tedavi sırasında çocukların mümkün olduğunca günlük yaşamlarını sürdürebiliyor olmaları gerektiğini ifade eden Şahin, şunları kaydetti:
"Okul çok önemli, mümkün olduğunca uzak tutmamaya çalışıyoruz. Kanserlerden korunmamız lazım, erken tanı ve iyi bir tedavi çok önemli. Kanserle savaş aslında korunmayla başlıyor. Ailelerin hem çocuklarını hem kendilerini evlenmeden önce bile sağlıklarına dikkat etmesi gerekiyor. İyi beslenme en önemli kurallardan biridir. Sigara ve alkol kullanımı hücreyi öldürmez ama zarar görür. Düşük dozda zehir almak bile hücrelerin kanserleşmesine zemin hazırlayabilir. Bağımlılık yapan alışkanlıklardan uzak durmamız gerekiyor."
Bu arada, 14 Şubat Sevgililer Günü'nde doğan Tuba Tanrıver, annesinin hazırladığı pastayla yeni yaşını hastanede tedavi gören diğer hastalarla kutladı.