Eren Öztürk yazdı: Hiç yokmuş 1915 bir yokmuş 2015
Türkiye’de uzun zamandır yaygın olarak yürütülen “Ermeni” kara propagandasıyla son zamanlarda dört koldan tarihimize ve milletimize saldırılmaya devam ediliyor. Bu saldırıyı gerçekleştirirken propaganda aracı olarak gerçeğin en güçlü kalesi olan bilimi ve tarihi de kendi amaçları uğruna bükmekten geri kalmıyorlar. Bu tarihsel sahteliğin en somut örneğini Nisan ayında çıkan #tarih dergisinin 11. Sayısında görüyoruz. Dergi kapak sayfasında “1915 Bir Varmış 2015 Bir Yokmuş: 100 Yıllık Trajedi ve İnkar Tarihi” şeklinde başlayarak kendi doğrularını gerçek olarak gösteriyor ve karşı çıkanları inkarcılıkla suçluyor. Derginin neyi kastettiğini kolaylıkla anlamışsınızdır. Aynı zamanda dergi içerisindeki yazılar ile çelişkili bir yaklaşım ve kapak belirlemiş. Çünkü derginin alt başlıkları arasında “100. Yıl: Çanakkale Muharebelerinin Kader Anları” diye bir konu da var.
Yaşanan akıl tutulması ve tarih bükücülüğü anlatmak için konuya özünden değinmek yerinde olacaktır. 1915’te yaşanan Çanakkale Savaşı ve Ermeni Tehciri olaylarını birbirinin karşıtıymış gibi göstererek vatan savunması bölünüyor. Oysa ki Çanakkale’de emperyalizme ve dış düşmanlara atılan tokat, Doğu’da emperyalizmin maşası olan Ermeni katliamcılarına ve yerli işbirlikçilerine atılmış bir tokattır aynı zamanda.
“Türklerin ve Kürtlerin Ermenilerden Alıp Veremediği”
#tarih dergisi daha ilk sayfadan “Türklerin ve Kürtlerin Ermenilerden Alıp Veremediği” şeklinde başlıyor ve şöyle devam ediyor: “Bu bir soykırım değil. Soykırımdan da beter. Bu bir tarihten-coğrafyadan silme girişimi. Bu sadece Teşkilat’ı Mahsusa operasyonu değil, dedelerimizin bizzat veya dolaylı katıldığı toplumsal linç hadisesi. Bu bir “onlar hak etti” değil, “onlar hiç yaşamamıştı ki” politikası. Bu bir tehcir değil, bir idam kararı ve infazı. Bu bir kıyım veya “karşılıklı boğazlaşma” değil, bir insanlık suçu.”[1]
Derginin Ermeni Meselesine ilişkin tavrı bu başlangıçtan çok net belli oluyor. Dergi bizden atamızı, dedemizi ve yaptıklarını reddeden biçimde davranmamızı ve yapılan tehcire kendi vereceği sayılarla “tarihten silme girişimi” olarak bakmamızı istiyor. Birazdan dergideki ayrıntıları aktarıp kaynaklara dayanarak çürüteceğiz ama önce derginin de Ermeni Soykırımı argümanı olarak kullandığı bir isim olan Hrank Dink’in sözleriyle “Türklerin ve Kürtlerin Ermenilerden Alıp Veremediği”nin ne olduğunun cevabını verelim: “ Bu tarihsel bir acı mıdır? Yaşadık, acıdır. Anadolu’da güzel bir laf vardır ve biz Anadolu insanıyız: Acıyı onurla sırtlayıp taşımak… Türkler Ermenilerin doktoru, Ermeniler de Türklerin doktorudur. Dünyanın Ermeni soykırımını tanıması ya da tanımaması benim için beş para etmez.” , “Müslüman Türkiye’de Hıristiyan Avrupa’da yaşamayı yeğleriz.”
“Yüz binlerin Trajedisi Değil Milyonların Kurtuluşu”
Dergi, Ermeni Tehciri’ne dair ilk yazısına geçmeden bir de kitap önerisi yapıyor. Önerilen kitap ise konuya çok uygun: “Ermeni Soykırımı- Raymond Kevorkian”. Dergide göze çarpan en büyük çelişki bu kitap önerisinin hemen yanında yer alan geçmiş 23 Nisanlara ait olan nostaljik fotoğraflar. Yan sayfadaki fotoğrafta 23 Nisan’da Atatürk maketi ile yürüyen çocuklar görülüyor. Anlaşılan o ki #tarih, 24 Nisanlar olmasaydı 23 Nisanların olmayacağını ve 23 Nisan’ı yaratan kadrolar ile 24 Nisan’ı yaratan kadroların aynı cephede savaştığını kavrayamamış. Dergi, milyonların kurtulması için her iki tarafın da yaşadığı trajediyi ezen-ezilen ilişkisine döndürmenin anlamsızlığını kavrayamamış.
Özellikle Ahmet Kuyaş “Tehcir Kararından İnsanlık Suçuna” yazısında bir de anlattıkları gerçekmiş gibi tarihi yanlı olarak aktararak kendi düşüncesini ve derginin iftirasını ispatlamaya çalışmış. Yazısında “Ermenilerin uğradığı saldırıların kronolojik tarihi”ni ve “1915’ten Önce Ermeni Nüfusu”nu aktarırken Türk tarafına yapılan saldırıları, kıyımları, göçleri hiç görmemiş. Yaptığı nüfus tahlillerini o kadar detaylandırmış ki şehir şehir Ermeni nüfuslarını aktarmış, fakat şuan o şehirlerde olmayan Ermenilerin nereye gittiğini hiç aktarmamış. O zaman onu da Osmanlı nüfus kayıtlarına ve Ermeni Patrikhanesinin kayıtlarına dayanarak biz aktaralım:
Tehcir edilenlerden 56 bin 610 Ermeni iskan bölgesine ulaşamadı.
Bunlardan…
500 Ermeni, Erzurum-Erzincan yolunda;
2 bin Ermeni, Mardin yolunda;
5 binden fazla Ermeni, Dersim bölgesinde öldürüldü.
Katledilenlerin toplam sayısı 9-10 bin idi.
Tifo, dizanteri gibi hastalıklardan 25 bin ile 30 bin arasında Ermeni öldü.[2]
Diğerleri kayıptı; yurt dışına kaçtıkları tahmin ediliyor.
Yok, “1 milyon Ermeni öldürüldü”; yok “1.5 milyon Ermeni öldürüldü” deniliyor!
Dergide buna ek olarak cephede savaşan ve ailesi tehcire uğrayan Ermeni bir komutanın hatıra defterinden yararlanılıyor. Anlaşılan o ki kişisel trajedilerden genelleme yapmak tarihsel gerçekleri kullanarak tahlil yapmaktan daha kolay geliyor.
Yenilenen Hafızalar, Değişen Algılar
Türkiye’de 2007 yıllından sonra yapılmaya başlanılan fakat 2015 24 Nisan’ında yapılamayan* “1915’ten Hrant’a Soykırım Sürüyor” yürüyüşlerini dergi olumlu ve iç açıcı bir gelişme olarak algılamış. Fotoğrafına ise bu sene Umut Oran ve Şafak Pavey gibi isimlerin de katıldığı yürüyüşten bir kare eklemiş. Sözde Ermeni Soykırımı propagandasına alet edilen Hrank Dink için de bir yazı hazırlayarak tüm vicdani değerleri gerçeğe aykırı olsa bile kullanmaktan çekinmemiş.
#tarih dergisine buradan çağrımızdır. Gerçeği eğip bükerek Türk milletine ve tarihine diz çöktüremezsiniz. Tarihsel veriler, bilim ve kullandığınız bir çok argüman bizimle aynı şeyleri söylüyor: Ermeni Soykırımı tarihsel bir yalandır. Soykırım yapmadık, vatan savunduk.
*24 Nisan 2015 tarihinde Perinçek-İsviçre Davası’nda ülkemizi temsil eden Doğu Perinçek’in basın açıklaması nedeniyle Taksim Yürüyüşü’nü “Soykırımla Yüzleş” diyenler değil “Soykırım Yapmadık Vatan Savunduk” diyenler gerçekleştirdi.
EREN ÖZTÜRK
İNCİRALTI TARİH CEMİYETİ
Dipnot:
[1]:Gürsel Göncü-“Türklerin ve Kürtlerin Ermenilerden Alıp Veremediği”-Nisan 2015-#tarih
[2]:Soner Yalçın-Cinnet Yılları-23 Nisan 2015-Sözcü
ulusalkanal.com.tr