Toprak ana alarm veriyor!
2050’de kişi başına düşen ekilebilir toprak, 50 yıl öncesinin yalnızca dörtte biri olacak…
Yusuf Yavuz
Yaşamın temel kaynağı olan toprağın 1 cm’nin oluşabilmesi için yaklaşık bin yıllık bir zaman geçmesi gerekiyor. İnsanlığın gıda gereksinimi için vazgeçilmez olan tarımsal üretim içinse en az 30 cm toprağa ihtiyaç var. Bir başka deyişle bugün üzerinde tarım yaptığımız topraklar on binlerce yılın izlerini taşıyor. Ancak tüm canlıların vazgeçilmezi olan toprak ana, tüketim çağının çarkları arasında alarm veriyor. Bu yüzden 5 Aralık tarihi, tüm dünyada farkındalık yaratmak amacıyla ‘Dünya Toprak Günü’ olarak belirlenirken, 2015 yılı ise FAO tarafından ‘Uluslararası Topraklar Yılı’ olarak belirlendi.
Türkiye’de de çeşitli etkinliklerle anılacak olan 5 Aralık Dünya Toprak Günü nedeniyle bir açıklama yapan Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (DAYKO) Kırklareli Temsilcisi Göksal Çidem, “Milyonlarca yıldır varlık nedenimiz olan toprağımızı, gelecek nesillerin de yaşam hakkını gözeterek kayıtsız şartsız korumak zorundayız” dedi.
‘YAŞANABİLİR GELECEK TOPRAĞIN KORUNMASINDAN GEÇİYOR’
Toprağın tüm canlılar için yaşam kaynağı olduğunu kaydeden Çidem, “Bir ekip, bin aldığımız tarım toprakları sayesinde varlığımızı bugünlere kadar sürdürebildik” ifadelerine yer verdiği açıklamasında binlerce yılda oluşan toprağın günlük çıkarlar uğruna yok edildiğine dikkati çekerek, yaşanabilir bir geleceğin ancak toprağın korunmasından geçtiğini dile getirdi.
‘YASALAR YETERLİ DEĞİL, OKULLARDA TOPRAK EĞİTİMİ VERİLMELİ’
Mevcut yasaların toprağı koruyabilmek için uygun olduğuna dikkati çeken Çidem, “Sadece etkin adli ve idari yaptırımları uygulamak yeterli. Yasaların yanı sıra eğitim kurumlarında da toprağın önemini vurgulayan eğitimler verilmeli ve öğretilmelidir” diye konuştu.
‘DÜNYADAKİ BİYOÇEŞİTLİLİĞİN DÖRTTE BİRİ TOPRAĞIN ALTINDA’
Toprağın üstünde olduğu kadar altında da yaşam olduğunu anımsatan Çidem, şunları dile getirdi: “Dünyadaki biyoçeşitliliğin en az dörtte biri toprağın altında yaşıyor. Toprak solucanı, bakteri ve mantar gibi küçük organizmalar, bitki köklerinin de yardımıyla bitkilerin besinleri almasını kolaylaştırırken, toprak yüzeyinin üstündeki biyoçeşitliliği de koruyorlar.
‘GELECEK İÇİN BÜYÜK SORUMLULUĞUMUZ VAR’
Toprağın altında geçmişimiz yaşıyor. Kırklareli Aşağıpınar kazı alanında bulunan arkeolojik verilere bakıldığında, bu topraklarda yaklaşık 8 bin 500 yıldır tarım yapılıyor. Birçok medeniyetin varlığını sürdürmesine vesile olmuş bu toprakların, binlerce yıl sonra geleceklerin de varlığını da sürdürebilmesi için çok büyük sorumluluğumuz var.”
2050’DE VERİMLİ TOPRAK DÜZEYİ 1960’TAKİNİN DÖRTTE BİRİNE DÜŞECEK
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nun, dünyada açlık ve yetersiz beslenmeyle karşı karşıya kalan 805 milyondan fazla insan bulunduğunu açıkladığını anımsatan Çidem, nüfus artışının gıda üretiminde yaklaşık yüzde 60’lık bir büyümeyi de zorunlu kılacağının kaydedildiğini belirtiyor. FAO’ya göre küresel toprak kaynaklarının yüzde 33’ünün verimsiz durumda olduğunun belirtildiğini aktaran Çidem, insanların toprak üzerindeki uygulamaların, toprağın temel işlevlerini azaltacak ya da tüketecek kadar kritik düzeylere geldiği bilgisine dikkati çekerek, 2050’de küresel düzeyde kişi başına düşen ekilebilir ve verimli arazi 1960’taki düzeyin yalnızca dörtte biri olacağı uyarısını yineliyor.
TÜRKİYE 10 YILDA BELÇİKA KADAR TARIM ARAZİSİNİ TERK ETTİ
Anayasanın toprak varlığını güvence altına aldığını ancak plansız yapılaşmalar sonucunda TÜİK verilerine Göre 2004-2013 yılları arasında Türkiye’nin Belçika’nın yüzölçümüne yakın olan 2,78 milyon hektarlık tarım arazisini kaybettiğini vurgulayan Çidem, “Topraklarımızın büyük bir kısmını inşaat, turizm, duble yollar ve madencilik için geri dönüşü mümkün olmayacak şekilde elden çıkardık” diye konuştu.
BOLİVYA VE EKVADOR TOPRAK ANA’YI KORUMAYA ALDI
Latin Amerika ülkelerinden Bolivya’nın dünyada doğanın yasal haklarını tanıyan ilk ülke olduğuna değinen Çidem, “iklim değişikliğini önlemek, doğal varlıkların sömürülmesini engellemek ve Bolivya halkının yaşam kalitesini yükseltmek adına alınan bu karar doğayı insanla eşit statüde kabul etmektedir. Ekvador anayasasının 71. maddesi ile hayatın gerçekleştiği doğanın ya da toprak ananın var olma hakkı tanınmakta ve doğa/toprak ana anayasal koruma altına alınmaktadır. Milyonlarca yıldır varlık nedenimiz olan toprağımızı, gelecek nesillerinde yaşam hakkını gözeterek, kayıtsız şartsız korumak zorundayız” ifadelerini kullandı.