Uğur Civelek: Piyasalarda yaşanan gelişmelerin gör dediği tehlikeler!
Aydınlık gazetesş yazarı Uğur Civelek köşesinde, siyasi irade ile finansal piyasalar arasında yaşanan gerginliği yazdı
Civelek yazısında, "Aldatılanlar, konumlarını korumak adına diğerlerini aldatmaya zorlanıyorlar! Aklını kötüye kullananlar tarihi böyle yazıyor; “ya istiklal, ya ölüm” diyerek toplumsal desteği kazanmayı beceremeyen ve krizi radikal bir çözümün başlangıcı olarak görüp değerlendiremeyenler bu oyunu bozamıyor!" dedi.
Uğur Civelek'in yazısı şöyle;
Türkiye ekonomisinin, ağırlaşmış sorunlar nedeniyle aşırı kırılganlaşmış yapısı sıkıntı yaratıyor. Küreselleşme denilen kuralsızlık tarafından belirlenmiş işleyiş, kalıcı çözüm şansını hızla azaltırken seçenekler azalıyor; olumsuz olanlar arasında, kısa vadede daha az olumsuz olanına yönelmek zorunda bırakıyor. Büyüyen çaresizlikler, söz konusu işleyişin küresel ölçekte iflasa koştuğunun ve orta vade açısından istikrarsızlığı beslediğinin görmezden gelinmesine sebep oluyor.
Son zamanlarda sıkça ifade etmeye çalışıyoruz; Türkiye ekonomisinin ne döviz kurunda, ne de faizlerde yükselişe kısa vadeden öteye tahammül edebilme şansı bulunmuyor. Fakat son yıllarda her ikisinin birlikte ve dalgalı bir şekilde yükseldiğine tanık oluyoruz; bu durum nedeniyle gelişen ekonomiler arasında en zayıf halka olarak görülüyor ve en kırılgan olarak anılıyoruz. Giderek ağırlaşan sorunlar ise çıkar çatışmalarını ve uzlaşmazlıkları ön plana çıkarıyor; geniş kesimler ise çaresizlik akıntıları ile hiç tanışmak istemedikleri sancılı bir geleceğe doğru sürükleniyor.
GERİ ADIM ATTILAR
Son haftalarda siyasi irade ile finansal piyasalar arasında yaşanan gerginliği de bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor. Bir taraf faizlerin yükseltilmesine karşı çıktı, diğeri ise döviz kuru ve enflasyondaki artışın kontrol altına alınabilmesi için kısa vadede başka çare olmadığını iddia etti. Uzlaşmazlık derinleştikçe gerginlik arttı ve iş dünyası farklı kamplara bölündü, döviz kurlarındaki artış hızlandıkça makroekonomik beklentiler olumsuzlaştı; seçimler öncesinde yıpranmaktan çekinen siyasi irade geri adım atmak zorunda kaldı ve faizler sert bir şekilde yükseltildi. Bulaşıcılık riskinden endişe eden küresel piyasalar bir süre için rahat nefes aldı; fakat güven kaybının geri alınabilmesi mümkün olamadı.
SIKINTI BÜYÜYECEK
Seçim sandıklarından çıkacak sonuçlara ne olur ise olsun, bu yılın ikinci yarısından itibaren çok zor bir dönem bizi bekliyor. Giderek olumsuzlaşan küresel koşullar nedeniyle, ne yaparsak yapalım kaynak sıkıntısı büyümeye devam edecek. Önceliklerin enflasyon lehine değişmiş olması, ekonominin nefes alabilmesini giderek zorlaştıracak; yükseltilen faizler gerilemeyecek ve belki daha da yükseltilmesi gerekecek. Paranın devir hızı geriledikçe iflaslar ve sorunlu krediler artacak, ekonomi daralırken işsizlik hızla yükselecek. Bütçe açığının büyümesi ve mali sektörde öz kaynakların erimesi önlenemeyecek. Risk primi arttıkça, bu kısır döngünün yarattığı sancılar büyüyecek ve istikrarsızlığa doğru koşuyu hızlandıracak. Fakat bir süre için yerleşik birey ve kurumları yeni masallarla oyalamak ve sakin kalmalarını sağlayarak uyutmak mümkün olabilecek! Garbın afakı, vatandaşlarımız açısından kararmayı sürdürecek ve artan çaresizlik teslimiyeti hızlandıracak!
HESAPSIZLIĞIN MALİYETİ
Artık olumsuzlaşan küresel koşullar ve ağırlaşmış sorunlar nedeniyle, finansal sermayeyi yönlendirme yeteneğini kaybeden dış güçler yaptırım tehditleri ile istediklerini daha kolay bir şekilde elde etmeye çalışacaklar. Zira yaptırım tehdidi gündeme geldikçe, döviz kurları yukarı yönde hareketlenecek ve beklentiler olumsuzlaşacak; bu olumsuzluğu durdurmak için faizleri daha fazla yükseltmek gerekecek ki buna katlanabilmek mümkün olamayacak! Ver kurtul anlayışı nedeniyle yaşam standardındaki gerileme ve sorunlardaki ağırlaşma hızlanacak! Geçmişte ayağımızı yorganımıza uzatmadan hesapsızca borçlanmış olmanın birikmiş maliyeti, dış güçler ve içerideki işbirlikçileri tarafından çok fazlası ile tahsil edilecek! Her türlü zulme boyun eğmek zorunda bırakılacağız! Başka bir deyişle yağmurdan kaçarken doluya tutulacağız! Kendi geçeklerimiz ile yüzleşmekten kaçınmanın bedeli her geçen yıl ağırlaşacak!
ÇÖZÜMÜN BAŞLANGICI
Gelişmeler, ava giden uyanıkların hazırlanmış tuzaklara düşerek av olduğunu ve bu senaryoyu yazanlar lehine işbirlikçiliğe zorlandıklarını düşündürüyor! Aldatılanlar, konumlarını korumak adına diğerlerini aldatmaya zorlanıyorlar! Aklını kötüye kullananlar tarihi böyle yazıyor; “ya istiklal, ya ölüm” diyerek toplumsal desteği kazanmayı beceremeyen ve krizi radikal bir çözümün başlangıcı olarak görüp değerlendiremeyenler bu oyunu bozamıyor!