'Galatasaray'ın mali problemi yok'
Ünal Aysal'ın sahneden çekilmesiyle yapılan genel seçimde Duygun Yarsuvat, Galatasaray'da başkanlık koltuğuna otururken, Yarsuvat yönetiminde icraatları ile sivrilen Dursun Özbek, başkanından bayrağı devralmak için kolları sıvamış durumda
6 aylık yöneticilik geçmişi sonrasında ciddi bir deneyim kazandığını öne süren Özbek, başkanlığa hazır olduğunu belirterek, Galatasaray'ın geleceği için oldukça pozitif bir tablo ortaya çıkardı.
Dursun Özbek'in DHA'ya özel açıklamaları şöyle:
-Bir yıl önce bugünlerde yönetici bile değildiniz, şimdi başkan adayısınız bu hızlı gelişmeler nasıl oldu?
"Galatasaraylı olmayı başkan olmak veya olmamakla özdeşleştirmemek lazım. Ben 11 yaşından beri Galatasaraylıyım, 55 sene olmuş, dolayısıyla Galatasaray camiası, içinden başkanlarını, yöneticilerini çıkarmıştır. Ben de 55 senenin birikimi ile bugüne kadar geldim. Bu yönetime çağırıldığım zaman hiç tereddüt etmedim, bir telefon konuşmasının ertesinde geldim. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Duygun ağabey telefon etti, 'Ben seni yönetime yazıyorum' dedi. Tabii başkanım beni aradığınız için şeref duydum dedim. Burayı tırnak içinde söylüyorum, 'Galatasaray zor zamanlar geçiriyor. Zor zamanlarda da göreve çağırılan insanların bu görevi reddetme lüksü yoktu. Aynı 1915'deki gibi, Galatasaray son sınıf talebeleri göreve çağırılmıştı. Çanakkale'ye gittiler ve bir daha dönmediler. O sene Galatasaray Lisesi mezun vermedi. Bu aynı anlayıştır. Yönetime geldikten sonra tabii yine zor bir dönemdi, 6 ay kadar kısa bir süre vardı. Kısa sürede proje üretmek, kaynak yaratmak da çok zor bir olay. Ama yönetim kurulu olarak son derece başarılı bir 6 ay geçirdik. Zor günde Galatasaray'ın hiç zorluk çekmemesine, sportif faaliyetlerden geri kalmamasına, hatta en üst seviyede mücadele etmesine destek olmak amacıyla hem idari açıdan, hem mali açıdan büyük farklılıklar yarattık ve bugüne kadar geldik. Biz seçildiğimiz gün 25 Ekim'de şuna karar verdik, 6 aylık yönetim kısa bir yönetim. Biz yönetimin durumuna bakalım, seçime bu yönetim girsin dedik. Hatta kendi içimizden bir başkan çıkaralım, Mayıs ayındaki seçime de o maksatla hazırlanalım."
-Kendi içimizden başkan çıkaralım dediğinizde o an aklınızda başkanlık var mıydı?
"Hayır benim başkanlık düşüncem yoktu. Yeni bir yöneticiydim. Bu biraz da şu şekilde oldu, Galatasaray'da bütün görevler böyle tebliğ ediliyor. Kimsenin Galatasaray'a gelip, 'ben göreve talibim' gibi bir talebi yok. Hak ediyorsanız veyahut başarılıysanız bir konuda, Galatasaray'a daha iyi hizmet edeceğiniz takdir ediliyorsa, çağırılıyorsunuz, 'Sen bu görevi yapar mısın' diye teklif geliyor. Bende de öyle oldu. 6 aylık icraatımızda yönetim olarak bu seçime girmeye kararlıydık. Bunu şu maksatla söylüyorum, yönetimler genelde son 1 ay 15 gün gibi sürede yapılıyor, fakat bizim yönetimimiz 6 aylık bir süre içinde hazırlandı, bu çok önemli. Biz bu maksatla da girdiğimiz için çalışan bütün arkadaşlar performanslarını gösterirken yönetimde de kalabilmek için performanslarını gösterdi. Yani ben arkadaşlarım gibi bu yönetimde mevcut arkadaşları seçerken şunu çok iyi biliyordum ki, kişi bu görevi 6 aydan beri güzel yapıyor. 'Bu görevin adamı bu' dedim. O manada bizim yönetimimiz şu andaki mevcut adaylar arasında 6 ayda hazırlanmış güçlü ve ne yaptığını bilen bir yönetim oldu."
-Aday olmaya karar verdiğinizde bunu ilk kiminle paylaştınız?
"Eşimle, ailemle paylaştım. Çünkü Galatasaray'da başkanlık yapmanın insanın özel hayatını son derece etkilediğini biliyorum. Bu manada benim çalışma tempom çok farklı. Gece gündüz ayrım yapmadan yoğun bir şekilde, hep başarı odaklı çalışıyorum. Bununla da en fazla etkilenebilecek ailem olur diye düşündüm. Aşağı yukarı 41 yıllık evliyim ve eşime danıştım. Böyle bir talep var, benim bunu reddetmem mümkün değil. Ama sizin de fikriniz çok önemli. Onlar da ziyadesiyle çok memnun oldular. Benim o manada onlara da teşekkür borcum var. Beni hala da bu manada destekliyorlar. "
-8 aylık deneyim size ne gibi bir tecrübe kazandırdı?
"Bir defa olayı şu şekilde ortaya koyarsak, daha doğru bir sonuca varırız diye düşünüyorum. Galatasaray 400 milyon Dolar kapasiteli bir holding. Galatasaray Spor Kulübü sadece bir spor kulübü değil, iştirakleri var. Bunlar anonim şirketleri. Bunların da yönetilmesi lazım. Piyasaya iş yapıyoruz. Gayrimenkullerimiz var, onları geliştiriyoruz. Yani asıl kaynak yaratmak için asetlere ihtiyacımız var. Bunların yönetimi ne olacak? Sırf futbolu yönetmekle Galatasaray yönetilemez. Benim şirket yönetimindeki tecrübem zaten yeterli bunlar için. Sizin de değiniz gibi futbol içinde bir şov işini yönetmekte nasıl tecrübelisiniz sorusu yerinde bir soru aslında. Bunun için de şunu söyleyebilirim. 6 ay boyunca başkan yardımcısı olarak kulübün yaklaşık olarak bütün departmanları bana bağlandı. Bu Duygun Ağabey'in tercihiydi. Bütün departmanlar bana bağlı olduğu ortam oluştu. Böylece benim kulüpte harcadığım mesai aşağı yukarı cumartesi de dahil sabah 8, akşam 5. Yani yaklaşık 10 saat gibi bir mesai harcıyorum. Bu tempolu bir şekilde. Burada bir eksiklik yok, bu bir yönetim olduğu için yönetim kurulunun tümünün futbolu veya basketbolu bilmesi diye bir şey söz konusu değil. Bu değerlendirmeleri biraz yadırgıyorum. Düşünün ki bizim Galatasaray olarak futbolumuz var, amatör sporlar, basketbol, voleybol, judo, kürek, yüzme, su topu, tenis hepsi var. Bir başkan öyle olmalı ki hepsini bilecek. Böyle bir şey olur mu? Neden o zaman yönetim kurulu var. Bizim 15 kişilik yönetim kurulumuz var. Artı profesyonellerimiz var. Başkanın yönetmeyi bilmesi lazım. Onun için ben o tenkitleri hep dikkate alıyorum, ama cevaben de diyorum ki biz bir yönetim kuruluyuz. Puzzle'ın parçaları gibiyiz. Ben futbolu az biliyorsam, öyle de değil gerçi futbolculuk kimliğim de var. Voleybolu az biliyorsam, voleybolu bilen arkadaşım var yönetimde. Yönetim bir paylaşma değil mi? Bir başkan bütün bunları bilecek. Bir başkan bulacaksınız ki futbolu dünyada en iyi bilen adam, voleybolu en iyi bilen adam. Finansmanın en iyisini bilmesi lazım. Mağazacılık onu piri olması lazım. Başkansın ya bütün bunları bilmen lazım. Öyle bir şey yok."
-İnan Kıraç'ın desteğinin sizde olduğu biliniyor. Sık sık görüşüyor musunuz?
"İnan Kıraç benim Galatasaray Lisesi'nden ağabeyim. Ben Galatasaray'a hizmet etmiş herkesle konuştum. Kim hizmet etmişse ayırt etmeden hepsiyle görüştüm. Şu yakıştırmayı yapıyorlar, Dursun Özbek filancanın adamı. Ben evet Ali Sami Yen Ağabey'in adamıyım, Faruk Süren'in adamıyım, Ali Tanrıyar'ın adamıyım, Alp Yalman'ın adamıyım, bunların hepsi ile görüştüm. Tüm eski başkanların adamıyım. Adam kelimesi kötü bir kelime değil. İnsanlar bu falancanın adamı derken neyi kastediyorlar bilmiyorum ama ben Galatasaray'ın adamıyım. Galatasaray'a hizmet etmek için geliyorum, dolayısıyla ben bu adamıyım lafını farklı manada algılamıyorum. Söyleyen kişiler iyi manada söylemişlerdir. Ben Galatasaray'ın adamıyım."
-Duygun Yarsuvat ve Ünal Aysal sizi başkanlık konusunda destekliyorlar ama diğer konularda ise sürekli birbirleri ile atışıyorlar. Bununla alakalı düşünceleriniz neler?
"Ben bunların kişisel olduğunu düşünüyorum. Kurumsal manada olduğunu düşünmüyorum. Çünkü her ikisi de kurumsal manada Galatasaray'a hizmet etme çabasında. Benim de kişisel olaylara girmem doğru değil. Ben her ikisinin de Galatasaray'a verdiği hizmetlerden dolayı teşekkür etmek istiyorum."
-Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak yönetiminizde neden yok?
"Biz bu yönetimle ilk seçildiğimiz gün seçim kararı aldık. Bizde şu anki yönetimden, insanlar yaklaşan kongre için bir açıklama bekliyordu. 'Başkan adayı var mı, yok mu' tarzı bir açıklama. Biz de aynı aile içinde olduğu gibi bu konuları yönetimde konuştuk. Ben de başkan yardımcısı olarak, "Arkadaşlar benim böyle bir kararım var" dedim. Evet sportif çalışmaları etkilemeden çünkü diğer yandan 4. yıldıza doğru gidiyoruz. Ben de bu kararı aldıktan sonra Ali Bey ile Abdurrahim Bey'e sordum, hatta Ali Dürüst'e, 'Sen seçime gir aday ol, bu Galatasaray Başkanlığı sana yakışır. Kulübe çok hizmetin var. Ben de senin yönetim kurulunda olurum' dedim ama Ali Bey bu seçimde aday olmayacağını bana söyledi. Hatta ısrar da ettik ama yine de kabul etmedi. Sonra Abdurrahim'e sordum, 'Sen bu seçime girmek istiyor musun' diye. Çünkü genelde o ikisi birlikte hareket ediyor. O da Ali Dürüst gibi seçime girmeyeceğini söyledi. Sağlık sorunları olduğunu belirtti. Yani Ali Dürüst ve Abdurrahim Albayrak'ın benim listemde yer almamasının esas nedeni budur. Yani aramızda sorun yok, hatta biz her manada birlikte çok uyumlu çalışıyoruz. Bu sabah da beraberdik. Takımın başarısı için beraber sırt sırta çalışıyoruz. Onların kendi tercihi bu."
-Yönetim dışından Ali Dürüst ile çalışmayı düşünür müsünüz?
"Bu tip sorulara cevap vermiyorum. Neden? Bunu ancak seçildikten sonra cevaplayabilirim. Bunu şimdi konuşmak, genel kurulun kararına ipotek koymak gibidir. Seçildikten sonra Sportif AŞ'nin de bir yönetim kurulu oluşacak. Bu oluşan yönetim kurulundan bir karar çıkması lazım. Dolayısıyla bugünden böyle bir yorum yapmak yanlış olur."
-Başkan olmanız durumunda Aziz Yıldırım ile ilişkiniz nasıl olacak?
"Galatasaray ile Fenerbahçe arasında 110 yıla yakın bir ilişki var. Bu iki kulüp arasındaki ilişkiler, bu 110 yıllık gelişmeler ile olmuş bir ilişki. Bu ilişkinin nasıl gelişeceğini zaman belirleyecektir. Kişisel bir sorun değildir bu. Bu durum zamanın belirleyeceği bir konu."
-Çok katı bir kişiliğe sahip olduğunuz söyleniyor.
"Katıdan ne anlıyorsunuz bilmiyorum ama Koç burcuyum, onu bir söyleyeyim. Koç burcunun tüm özelliklerini taşıyorum. Başarı odaklı birisiyim. Sıfır noktasından yükselmiş, 42 yıllık bir ticaret hayatı olan biriyim. Bu 42 yıllık ticari hayatımda hiç leke yok. Tabii dolaysıyla bu oluşumun bir bedeli var, bu oluşum kolay değil. Bu zorluğun insanlar üstüne oluşturduğu bir etki var. Bu kimlikten sıyrılamazsanız, bu kimliği taşımak zorundasınız. Şu an benimle birlikte 2 bin kişi çalışıyor. Öyle bir büyük sistemi korumak zorundasınız. 42 sene boyunca problemsiz, lekesiz çalışınca insan bazı formatlara giriyor tabii. Bu manada katı bir insan, taviz vermeyen bir insan demeyelim. Ben her zaman uyuşulabilir ve anlaşabilir biriyim. Ama konu Galatasaray olunca, Galatasaraylı duruşundan, Galatasaraylı etiğinden kesinlikle taviz vermem. Bu konuda çok katıyım. Bunu da herkes böyle bilsin."
-Mali problemler nasıl aşılacak?
"Bu soru tarzı artık değişmeli. Brezilya dizisi gibi oldu. Galatasaray'ın mali problemleri, hangi kanalı açarsan aç, orada Galatasaray'ın mali problemleri. Röportaj yaparken Galatasaray'ın mali problemleri. Galatasaray'ın mali problemleri yok. Gündem yaratmak için bunu soru şekline getirmeyin. 6 aydan beri bunu yönetiyoruz. 25 Ekim'de biz daha zor şartlarla geldik. Bir gün bile mali problem var diye ağladığımızı gördünüz mü? Demek ki yok. Çalıştık. Galatasaray bugünkü gazetede yine vardı. Değer açısından Avrupa'da 20'nci sırada en değerli Türk takımı."
-Bazı ödemeler seçim sonrasına bırakıldı. Buna hazır mısınız?
"Ödemelerin bana niye artı bir yük getireceğini anlamadım. Ben zaten şu an yönetimdeyim. Bugün dahi ben sorumluluğun bilincinde biriyim. Disiplin bana bağlı bir disiplin. Dolayısıyla bu gün mali bir sorun yaşanırsa benim sorunumdur. Ben önümüzdeki döneme sarkacak olan borç stoku benim riskimdir, benim disiplinimdir. Benim en ufak bir tereddüdüm yok. Lütfen Galatasaray'ın borç yükü, borç probleminden artık kimseye bahsetmeyin, sormayın. Çünkü Galatasaray'ın böyle fiziki bir durumu yok. Bakın çok basit bir açıklama yapacağım, Galatasaray'ın mevcut bankalara 200 milyon Dolar civarında borcu var. Bu borç Galatasaray'ın önümüzdeki yıllarda vereceği hizmetlerle temlik edilmiş. Galatasaray, önümüzdeki 4-5 sene zarfında sahaya çıkıp top oynarsa bu borçları kendi kendine ödüyor. Nasıl ödüyor? 200 milyon Dolarlık borca karşılık 400 milyon Dolarlık böyle bir temlik var yani Galatasaray 5 sene futbol oynayacak ve bu 200 milyon Dolarlık borcunu ödeyecek ve 200 milyon Dolar da artı kazanç sağlayacak kulübe. Şimdi burada yapılması gereken şu, Ali Sami Yen Ağabey'den bugüne kadar 35 tane başkan bize güzel bir yemek yapmışlar, sofra hazırlamışlar. Bu sofradan yiyip, ağzını silip kalkıp gitmek yanlış. Herkesin bu sofraya ilave bir şeyler getirmesi gerekir. Gelen yönetim hazırı yiyip giderse elbette sıkıntı 3-4 sene zarfında başlar. Eğer gelen yönetim bu sofraya ilave bir şey koyarsa, bu sofra 110 yıldan beri geldiği gibi devam eder. Bizim maksadımız da o. Biz geldik 6 ayda yeni kaynaklar getirmeye çalışıyoruz. "
-Otel projesi ve yeni kaynaklarla ilgili ne söyleyeceksiniz?
"Önümüzdeki hafta yeni projeleri açıklayacağım. Daha tam formatı bitirmedim, bitirince açıklayacağım. Mağazacılık projemiz var, dünya markası. Merchandisingin dünyada hangi boyutlara gittiğini düşünün. Statta şimdi müze yapıyoruz. Stadın turizme açılmasını sağlayacağız. O kadar muhteşem projeler var ki. Riva projemiz var. Sanal ortamdaki pazarlamaya yönelik iyileştirmelerimiz var. Her bir proje kendine içinde 30 milyon TL, 50 milyon Dolar gibi kaynaklar üreten şeyler. Galatasaray'ın sonsuz sayıda kaynağı var. Bir ay zarfında harekete geçecek projeler. Şimdi bunlar ne istiyor, çalışma istiyor, işin takibini istiyor, biraz da fedakarlık istiyor mesai verme açısından. Verirseniz oluyor. Galatasaray'ın marka değerinin karşılığını Galatasaray bu güne kadar alamadı."
-Yönetimi neye göre baz alarak hazırladınız?
"İşe göre adam seçtim, işin özeti bu. Mağazacılıksa ona göre adam seçtim. Sportif manada basketbola göre, voleybola göre, futbola göre adamlar seçtim. Biz bunları lanse ettiğimiz zaman göreceksiniz ki Galatasaray resminin puzzle parçalarını teşkil eden yönetim kurulu yan yana geldiği zaman çok büyük bir resim ortaya çıkıyor. Hiç kimse isimleri bugüne kadar magazinde duyulmadı diye, isimleri bugüne kadar spor sayfalarında manşet olmadı diye yönetimi sakın tecrübesiz diye yorumlamasın. İsimlerin altına baksınlar. Her biri kendi branşında dünya markası olmuş kişiler."
-Cüneyt Tanman'a futbolda tam yetki ve Hamza Hamzaoğlu ile devam kararınız olacak mı?
"Hamza benim çok eskiden beri tanıdığım, Galatasaray'ın bir evladı. O'nu göreve biz getirdik. Hamza inandığımız bir kişiydi. Bu inancın da hakkını verdi. Dolayısıyla Hamza Galatasaray'da uzun süre devam edecek bir antrenör. Fakat bu soruların cevabını seçildikten sonra vermek gerekir. Bu bir yönetim kararıdır. Kim görev yapacak? Bugün söylendiği zaman farklı bir algı yaratır. Seçildikten sonra bu sorunuza net bir cevap verebilirim. Cüneyt Tanman'ın görevi de seçimden sonra şekillenecek."
-Metro sorunu... Kapanmayan çatı...
"Çatıyı kapatacağım. Çatıyı kapatmak çok kolay. Bir yerde de bunu zikrettim. Çatının kapanmasının çok büyük bir avantajı var. GSGM ile yapılan protokol sonucunda çatıyı kapatmadığımız için intifa hakkı tapusunu alamıyoruz. Bir protokol yapılmış bununla ilgili. GSGM haklı. Biz bu çatının kapanması için bir fon vermiş. Biz bu fonu başka maksatla başka yerlerde harcamışız, bu protokole aykırı davranmışız. GSGM'nin bize söylediği, 'lütfen kapatın'. Benim yapacağım birinci iş, çatıyı kapatmak. Pahalı bir şey de değil. Aşağı yukarı 12 milyon mertebesinde bir şey. Galatasaray gibi büyük bir camiada bu çok kolay halledilir. Bu Galatasaray'a ne getirecek? İntifa hakkı tapusunu almak demek, 49 yıllık bir aset. Bir tapu değerinde. Bankalarda bir teminat niteliği taşıyor. Bir anda 300-350 milyon Dolarlık bir teminatınız oluyor. Metro ile ilgili olarak biz defalarca Büyükşehir ile görüştük, hem de Şehircilik Bakanlığı ile. Metro, Büyükşehir'in dışında devletin yaptığı bir yatırım. Yeni sezonda açılacağının sözü verildi. Kaza oldu orada, o nedenle kapalı."
-Otel projesi...
"Otel projesinin kendi ruhsatı var. Söz konusu olay bizim kendi ruhsat alanımızın dışında önümüzdeki bir yeşil bandın tanzimi ile ilgili. Büyükşehir'e gönderildi. O bize sadece otelin bodrum katının 2 metre aşağıda mı, yukarıda mı olacağını sağlıyor. Yan biz subasman kotunu Büyükdere Caddesi'nden mi alacağız, yoksa yandaki sokaktan mı alacağız. Bizim için ikisi de fark etmiyor. Otel bittiği an asgari olarak Galatasaray'a 5 milyon Dolar kazanç sağlayacak. Galatasaray'a ödenecek kira bedeli 5 milyon Dolar."
-Basketbol şubesindeki iddia sürecek mi? Can Topsakal basketbol şubesine yönetici olursa Ergin Ataman ile anlaşmaları mümkün mü?
"Galatasaray'daki bu tartışmalar aile için tartışmalardır. Kavga ettiğiniz için de ailenizdeki kişilerle ömür boyu görüşmüyor musunuz? Yok böyle bir şey. Galatasaray başarı odaklı olmak zorunda. Galatasaray markası hangi müsabaka sahasında yarışacaksa, orada şampiyonluğun, birinci gelmenin birinci adayıdır. Dolayısıyla basketbolda şampiyonluktan başka Galatasaray'ın hedefi olamaz. Önümüzdeki sezonda da bu maksatla takımı oluşturacağız. Tabii burada başka bir şeyi dikkate getirmek istiyorum. Mali disiplini hiçbir zaman saptırmayacağız. Ondan sapmadan, o çerçevede transferleri, takımı oluşturacağız. Mali disipline riayet edildiği zaman göreceksiniz, 1- 1,5 yıl gibi bir süre zarfında finansal yapı itibariyle tanınmayacak hale gelir. Buna daha önceleri dikkat edilseydi, bugün magazinde, basında bunlar konuşuluyor olmazdı."
-Yabancı kontenjanı ve transferler...
"Futbol takımına yapılacak transferlerle ilgili konu teknik bir konu, dolayısıyla o da seçim sonrasında. Orada başkan şöyle istiyor, bunu yapalım gibi bir şey yok. Bu ortak bir çalışmanın ürünü olarak teknik kadro o günkü şartlarda bunun politikasını belirleyecek ve transferler o çerçevede yapılacak. Şu hiçbir zaman gözden kaçmamalı, Galatasaray Spor Kulübü her branşta şampiyonluğun birinci adayı. Transfer yapılacaksa bu manada yapılacak. Her şey başarı odaklı yapılacak. Bunların hiçbirisinden sapma yok. Yanlış anlaşılmasın, buna bağlı bir küçülme Galatasaray'ın içinde yok. Galatasaray hep büyümeye odaklı, hep başarılı olmaya odaklı. Bir dünya markasının 17'nci sıradan, ilk sıralara zorlayacak şekilde olması lazım. Sadece benim değil, gelen bütün yönetimlerin hedefinde bunun olması lazım ."
-Geçmişten örnek aldığınız bir başkan var mı?
"Galatasaray'da çok net söyleyebilirim, okul yıllarında Selahattin Ağabey'e çok imrenirdim, Selahattin Beyazıt. O zaman tabii yaşımız da ufaktı, Selahattin Ağabey'in başarıları, duruşu hep hayalimde kalmıştır. Bu şu manaya gelmiyor, yani Galatasaray'daki bütün başkanlar o derece başarılı buluyorum, hiç istisnası yok. Ali Sami Yen ağabeyden, Duygun Ağabey'e kadar olan başkanların öyküsünün temel taşları olarak görüyorum. Bu başarının mimarı olarak görüyorum. Ama dönemsel itibari ile Selahattin Ağabey o zaman bizim çocukluk yıllarımızdaki Galatasaray başkanıydı, ona özenirdik. Birgün Selahattin Ağabey gibi olsak diye hayalimiz vardı."
Kadir ÇETİNÇALI - Mustafa AKIN / İSTANBUL DHA