“Nazım ruhu Gezi ruhuydu“
Tiyatro sanatçısı Tülay Günal, Haziran Direnişi'ndeki halk hareketinin içinde mizahın daha güçlü ortaya çıktığını belirtti
İyi bir kabare türü olan "Ben Bertolt Brecht" kabaresini izlerken aklımdan hep Yıldız Kenter'ler, Gülriz Sururi'ler, Zeliha Berksoy'lar geçti. İki kişilik oyunda sahneyi, yılların tiyatro devi, eşsiz Genco Erkal'la birlikte paylaşan Tülay Günal, tiyatromuzun şanlı cumhuriyet döneminden çıkıp gelmiş o büyük kadın sanatçılarımız gibi öylesine büyüleyiciydi ki, oyunun bitiminde izleyicinin (ikisini de) ayakta defalarca alkışlamasına hiç şaşırmadım. "Yeni bir kabare yıldızımız doğdu, hem de ne yıldız!" dedim içimden. Sonrasında kendisiyle söyleşmek istediğim zaman beni kırmayıp sıcacık, sevimli, alçakgönüllü kişiliğiyle de güzel yüzüyle de büyüledi.
'Kurt Weill şarkıları yorum ister'
Nâzım'ın 'Yaşamaya Dair'oyununda birbirimize bakmadan oynuyoruz ve birbirimizi anlıyoruz." Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü mezunu, Ankara ve Adana Devlet Tiyatrolarında, Tiyatro DOT'ta ve dizilerde sahne alan pek çok ödül sahibi ve ayrıca 2012'de, "Ben Bertolt Brecht" oyunundaki başarısıyla Afife Jale Ödülleri-En İyi Müzikal Oyuncu Ödülü'ne değer görülmüş Tülay Günal'la söyleşimizi sürdürüyoruz: "Ben daha önceleri caz söylüyordum, müzikle çok ilgiliydim. Söylerken ses önemli değil, şarkıları anlatmak gerek. Ayrıca Kurt Weill şarkıları yorum ister. Oyundaki şarkıları nasıl anlatabilirim diye düşündüm. Çok çalıştım" diyerek, Brecht'in "Üç Kuruşluk Opera"sının bestecisi Kurt Weill'ın, "Ben Bertolt Brecht" oyununda yer alan şarkılarını danslarıyla da olağanüstü bir biçimde yorumlamasının nedenini de açıklamış oluyor böylece. Ardından; "Brecht çok güçlü bir yazar. Mizahını, dilini, soru sormasını ama cevaplamamasını, bunu seyirciye bırakmasını seviyorum. Onun güncelliğini yitirmediğini düşünüyorum. 2013'te hâlâ savaş var, kadının ezilen konumunu, insan olma hallerini tartışıyoruz.
Türkiye'de Tiyatro eğitimi düşmeye başladı
Brecht, "Bir tiyatro güldürmezse ben ona güler geçerim" der. Onun tiyatrosunda, olanı değiştirme gücü var. Metnin ya da önüme gelen oyunun ne dediği benim için önemlidir.
Kendinizi ortaya koyduğunuzda tercihinize göre rol gelir. Şunu yapmalıyım türünden geleceğe ilişkin projelerim yoktur. Ama Genco Erkal'la ne kadar çok vakit geçirebilirsem o kadar iyi. Onunla üç yıl çok güzel geçti." Salt kadınlarla ilgili bir oyunda rol almak ister mi diye sorduğumda "Elbette isterim" diyor.
Bu yılki Kadıköy Özgürlük Parkı Tiyatro Festivali'nde ilk kez yer almış: "Her şey çok güzel. Seyirci çok memnun, çok heyecanlı ve bilerek, seçerek geliyor. Panayır yeri gibi olması çok eğlenceli. Kadıköy Belediyesi 11 yıldır gerçekten çok önemli bir iş, çok güzel bir hizmet yapıyor. Selami Öztürk gibi belediye başkanları çoğalsa çok güzel olmaz mı? Türkiye'de tiyatro eğitimi düşmeye başladı. Konservatuvar uygulamaları kısıtlı. Tiyatro geleneğimizde Batı'ya öykünme var. Yönetmen ve yazar sıkıntısı var." Son olarak Tülay Günal'la Taksim Gezi'den söz ederken; "Nâzım ruhu Gezi ruhuydu. Duran Adam da çok ilginçti. Sanki şiddeti durdurdu. Mizah daha güçlü biçimde öne çıktı. Taksim Gezi kendiliğindendi, örgütlenmemişti" diyor.
'Hiçbir role tav olmadım'
Tülay Günal'dan kendisinden ve oyunlarından söz etmesini rica ediyorum. "Devlet Tiyatrosu oyuncusuyum. İlk kez Diyarbakır'da (1993), Shakespeare'in oyunu "Onikinci Gece"de oynadığımda 23 yaşındaydım. Sayın Hayati Asılyazıcı, o yıllarda benim için çok güzel bir yazı yazmıştı. Devlet Tiyatrosu'nda her oyunda oynadım. Zaten benim oynamak istediğim oyunlardı çoğu, Shakespeare, T. Williams gibi. Yani yapmak istediklerimi oynuyordum. "Hamlet"te, "Kısasa Kısas"ta rol aldım. "Fırtına"da üç rolü birden üstlendim. Hiçbir role tav olmadım, hep yönetmene baktım. Oyundaki pozisyonum önemli değil. Ancak oyunu hem sahneleyen hem oynayan Genco Erkal muhteşem. Tiyatroyu tutkuyla yapıyor. Yaratıcılığı teşvik ediyor. Müthiş bir dramaturg. Olağanüstü bir yorumcu. Ayrıca onunla oynamak çok kolay, çünkü öğretiyor.
Tansu Bele /Aydınlık