Deniz Kurmay Albay Bora Serdar'ın acı günü
Balyoz tertibinde hedef alınan Deniz Kurmay AlbayBora Serdar'ın babası Ahmet Serdar tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
Ahmet Serdar, Bora Serdar'ın Balyoz tertibinde hedef alınmasının ardından hastalığa yakalanmış, bir hafta önce de yoğun bakıma kaldırılmıştı.
Serdar, ikindi saatlerinde Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde hayata gözlerini yumdu. Serdar'ın cenazesi, memleketi Ordu Fatsa'ya götürülüp, defnedilecek.
Ulusal Kanal ailesi olarak başsağlığı dileriz.
Derya Derviş
ulusalkanal.com.tr
Aydınlık gazetesi, 01 Mart 2013 tarihinde Albay Bora Serdar’ın babası Ahmet Serdar ile bir röportaj gerçekleştirdi.
İşte o röportaj
Baba Serdar oğlunun tutuklanışını şöyle anlatıyor: Garip olan, 25 Ocak 2010’da Taraf’ta adı geçti, 23 Temmuz’da tutuklama kararı çıktı. Ağustos’ta YAŞ kararlarıyla birlikte tutuklanma kararı kalktı. Ne hikmetse 11 Şubat 2011 tarihinde yine mahkeme kararı ile tutuklandı
Balyoz Davası’ndan 18 yıl hüküm verilen Kıdemli Kurmay Albay Bora Serdar’ın babası Ahmet Serdar oğlunu ve mücadelesini Aydınlık’a anlattı. Ahmet Serdar 1929 doğumlu, Ordu Fatsa’lı. Hala orada ikamet ediyor, oğlunu ziyaret etmek ve tedavi olmak için İstanbul’a geliyor. 1949 yılında Köy Enstitüleri daha sonra Gazi Eğitim’den eğitim bölümü mezunu. 31 yıl öğretmenlik yapmış. Eşi de öğretmenmiş . 14 yıl önce eşini kaybetmiş. Ahmet Serdar’ın iki oğlu var. Bora Serdar küçüğü. ‘Görevini tam yapar’ Baba Ahmet Serdar oğlunu anlatırken gözleri doluyor, o yüzden konuşmaya sık sık ara vermek zorunda kalıyoruz. Bora Serdar’ın çocukken ele avuca sığmayan bir çocuk olduğunu anlatan Ahmet Serdar, oğlunu şu sözlerle anlatıyor: “İlkokulda bütün mahalle sakinleri ile ilişkide olan bir kişiydi, söylemeden söylenecekleri anlayabilen bir çocuktu, abisinden daha önce okumaya başladı. Ortaokul 3. sınıftayken 1. ve 2. sınıftaki çocuklara Matematik dersi verirdi. Maçka Teknik Lisesi’ni çok iyi derece ile bitirdi. 1981 yılında Deniz Harp Okulu’na girdi. Bora üzerine aldığı görevi tam yapmak ister, tertipli ve düzenlidir. Her zaman başarılı olmuştur. “ Baba Serdar, oğlunun görevlerini anlatırken gözlerinin içi parlıyor. Anlattığına göre, Bora Serdar önce su üstü gemisinde elektrik subayı olarak bir yıl görev yaptı. İkinci senesinde çok istediği denizaltılarda göreve başladı. Kurmaylık sınavını kazandı ve daha sonra silah arkadaşlarını kurmaylık sınavına hazırladı. Daha sonraki görevi denizaltılarda komodorluktu, 6 gemiyi komuta ediyordu. Son olarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargahında göreve getirildi. Bu arada Bora Serdar bir üniversite daha bitirdi. Bölümü işletme yönetimiydi. ‘Ulusalcı, milletine bayrağına bağlı’ Ailesi Bora Serdar’ın Amiral rütbesine yükselmesini beklerken, kendi ifadeleriyle “o kahredici kara günler” başladı. Ahmet Serdar’ın anlatımından o günlerin hikayesi şöyle: “Garip olan, 25 Ocak 2010 da Taraf gazetesinde adı geçti, 23 Temmuz 2010 da yakalama ve tutuklama kararı çıktı, fakat 2010 Ağustos YAŞ kararları açıklandıktan sonra tutuklanma kararı kalktı. Ne hikmetse 11 Şubat 2011 tarihinde yine mahkeme kararı ile tutuklandı. Tutuklandığını gelinim söyledi. O gün yıkılmıştım, akşam da Bora telefon açtı. Sadece ‘nasılsın’ diyebildim. Söyleyeceklerim boğazıma dizilmişti. O gece yaşadıklarımı anlatamam. Mahkemelere ve kapalı görüşe sağlığım el vermediği için gidemedim. Mahkeme safhalarını yazılı ve görsel basından ve gelinimin anlattıklarından takip edebildim.” Babasına göre oğlu suçlu muydu? Kesinlikle hayır. Ahmet Serdar “Bora ve sınıf arkadaşlarını çok iyi tanıyorum, hatta bir dönem önde veya arkada olanları da tanıyorum, hepsi çok başarılı çocuklar, hepsi pırıl pırıl kişilerdir. Bunlar yurdunu seven, onurlu, ulusalcı, milletine bayrağına bağlı, mesai sınırlaması tanımayan vatan için her şeyi göze alan kişilerdir” diye anlatıyor onları. ‘Yugoslovya gibi bizi de bölmek istiyorlar’ “Bora Serdar ve diğer komutanları tutuklayanların amaçları ne” sorusuna ise şu yanıtı veriyor: “Bir yerlerde bu senaryolar yazıldı, çizildi ve uygulanmaya başladı, amaç Türkiye’yi savunmasız bırakmak, büyük devletlere karşı olan bağımlılığın devam etmesini sağlamak. Deniz Kuvvetlerimiz son dönemlerde inanılmaz bir milli atak başlatmıştı, kimseye muhtaç olmadan gelişiyordu, işte bunun önü kesildi. Birde ABD 2008 de Rusya Gürcistan savaşı sırasında Boğazlardan Karadeniz’e gemilerini geçirememişti, bunda en büyük sorumlunun Türk Deniz Kuvvetleri olduğunu biliyordu, işte şimdi onun intikamını alıyor. ABD ve emperyallerin 200 seneden beri hedeflerinde Türkiye ve bulunduğu coğrafya var . İşte Türk Ordusu bu coğrafyada emperyallerin çıkarlarına engel teşkil etmesi nedeniyle saldırıya uğramıştır. NATO bizim için en zararlı örgüt, bu gün canımızı yakan tüm sorunların kaynağında ABD ve NATO var. Amaçları Yugoslavya’yı nasıl böldülerse Türkiye’yide öyle bölmek. Ama eğer Atatürk dönemindeki birlik ve beraberlik olursa bunda başarılı olamayacaklardır. Ve o beraberliğin kurulacağına inanıyorum. Türk Ordusunu yıprattıklarını zannedenler en kısa zamanda yanıldıklarını anlayacaklardır. Türk ordusu bu milletin göz bebeğidir, onun bağrından doğmuştur. Her zaman olduğu gibi ordumuz bu karanlık günleride milletinin yardımıyla atlatacağına ve bu işte parmağı olanların en kısa zamanda adalet karşısına çıkacaklarına inanıyorum ve onlar bizim yaşadıklarımızın çok daha fazlasını yaşamalarını diliyorum. Bizler zor günlerde, iyi günlerde hep ‘Vatan Sağ Olsun’ dedik ve demeye devam edeceğiz.”