Tırını sattı heykeltıraş oldu
Burdurlu eski uzun yol şoförü Durul Bakan, tırını satıp hobi olarak uğraştığı heykeltıraşlığı meslek edinerek, 7 yıldır deniz kenarı ve kanyonlardan topladığı odun parçalarıyla heykeller yapıyor.
Burdur'da 7 yıl önce şoförlüğünü de yaptığı tırını satıp hobi olarak uğraştığı heykeltıraşlığı meslek edinen Durul Bakan, deniz kenarı ve kanyonlardan topladığı odun parçalarıyla heykeller yapıyor.
Evli, iki çocuk babası olan 47 yaşındaki Bakan, 1999 yılında başladığı lojistik sektöründe beklediği ekonomik geliri bulamayınca 2011 yılında kendisine ait tırı sattı. Ticaretin mizacına uygun olmadığını düşünen Bakan, elindeki tüm birikimle küçüklüğünden beri tutkunu olduğu heykel sanatına yöneldi.
Antalya'da deniz kenarı ve kanyonlarda gördüğü odun parçalarını toplayan Bakan'ın bunlardan yaptığı at, boğa, kartal başta olmak üzere birçok hayvan ve insan figürü, ilgi gördü.
Odun parçalarını çivi tabancasıyla birbirine sabitleyerek ortaya çıkardığı eserleri İnan Kıraç gibi ünlü işadamlarınca satın alınmasının yanı sıra çevre projeleri uygulayan kurum ve kuruluşlardan da ilgi görüyor.
Birbirinden ilginç eserleri Almanya, Yunanistan,Tayvan, Dubai ve Katar gibi birçok yabancı ülkeden sanatseverin aldığı Bakan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yurtdışından çok sayıda sipariş de aldığını söyledi.
Lojistik sektörünü bıraktıktan sonra kendini tam anlamıyla sanata adadığını belirten Bakan, şöyle konuştu:
"Bir süre kendimi tanıma yoluna gittim. Ticaret yapamayacağımı anladım, parasal ilişkilere girmemeye başladım. Sorgulayan ve çok okuyan bir kişiliğim var, hayalperest bir insanım. Bir arayış içindeydim ancak heykel yapayım arayışında değildim. Deniz kenarlarına ve kanyonlara gidiyor orada saatlerce düşünüyordum. Düşünürken de bu ağaç parçalarını gördüm bunların estetik durumları, şekilleri beni çok etkiledi. Bunları toplamaya başladım bir gün bir baktım ki bir kamyon dolusu odunum var."
EXPO 2016 Antalya'da fark edildi
Bakan, heykellere karşı eskiden beri ilgisinin olduğunu, Antalya'daki atölyesinde topladığı odun parçalarıyla heykel yapmaya başladığını vurgulayarak ilk çıkışını "EXPO 2016 Antalya"da yaptığını anlattı.
Burdur'daki Lisinia Doğa Proje alanının kurucusuyla da EXPO'da tanıştığını belirten Bakan, "Lisinia Doğa Proje alında EXPO 2018 Tayvan için çalışmalarımı sürdürüyorum. Ülke genelinde ve yurt dışında çalışmalarım bulunmakta. Yunanistan'da bir çalışmam var geçen yıl gönderdim. Geçtiğimiz aylarda bir şahin çalışması Dubai'ye gönderdim. Katar'ın sembolik bir keçisi var onun siparişini aldım. Topladığım malzeme beni neye yönlendirirse ona göre çalışmalar yapıyorum. Bakıyorum elimde olan malzemeye bundan iyi at çıkar diyorum. At heykeli yapmaya yöneliyorum." diye konuştu.
Bakan, kamusal ve çocukların olduğu alanlarda eser üretmeyi daha çok istediğini, eserlerini fiyatlandırırken projenin yapısının belirleyici olduğunu, ticari projeler için yaptığı eserin değeri ile sosyal sorumluluk projeleri için yaptığı eserin değerinin aynı olmadığını ifade etti.
Geçimini bu eserleri yaparak kazandığını ancak bunu bir iş olarak görmediğine dikkati çeken Bakan, "Heykel yapmak benim için oyun oynamak, eğlenmek gibi bir şey. Bu malzemeleri toplama süreci çok keyifli, yani benim alışveriş merkezim tabiat." dedi.
"Bu odun parçalarını gördüm mü heyecanlanıyorum"
Heykelini yaptığı hayvanın anatomik gözlemini yapmanın işinin bir parçasını olduğunu aktaran Bakan, şunları kaydetti:
"Hayat felsefemin iki kuralı var. Hayat basitliklerle ve kusurlarla güzeldir. Kusurlar bir kimliktir, bu gördüğünüz eserleri oluşturan odunların tamamı kusurludur. Bu kusurları doğru yere yerleştirirseniz ortaya estetik değeri yüksek güçlü bir çalışma çıkıyor. Heykel alanında herhangi bir eğitimim yok, çalışmalarımın sırrı kuvvetli arzu, istek, aşk olması lazım.
Bu odun parçalarını gördüm mü heyecanlanıyorum. Ben doğadan lüzumsuz hiç bir şey almam. Aldığım her parçanın bilirim ki günün birinde bir heykelimde kullanacağım. Heykellerimi ve heykellerimi oluşturan bu malzemeleri de çok kıskanırım. Bu ağaç dallarıyla olan ilişkimi anlatamam ailemden bir parça gibiler."
Elindeki siparişlerden dolayı çok yoğun olduğunu, bir eserin bir buçuk aydan önce bitmediğini, bugüne kadar yaptığı en düşük ücretli eserin 23 bin, en yükseğini ise 150 bin liraya sattığını belirten Bakan, çalışmalarında oyma, kesme, biçme olmadığını, her şeyin bir ritim halinde geliştiğini sözlerine ekledi.