İstanbul Barosu'ndan Soylu hakkında suç duyurusu
İstanbul Barosu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun sözlerine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusunda, İçişleri Bakanı Soylu'nun "Suç işlemeye alenen tahrik", "İşkenceye azmetttirme","Anayasayı ihlal" iddialarıyla hakkında soruşturma başlatılarak, dava açılması talep edildi.
DİLEKÇEDE KANUNLAR HATIRLATILDI
İstanbul Barosu Avukatı Atilla Özen, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmek üzere Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'na bugün suç duyurusunda bulundu. Avukat Özen, 2 sayfalık dilekçesinde şu ifadelere yer verdi: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu katıldığı Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu'nda düzenlenen'Genel Güvenlik ve Uyuşturucu ile Mücadele Toplantısı'nda söylediği; "...O uyuşturucu satıcısının ayağını kırmaya polis görevlidir. Benim ülkemin gencinin canına mal olacak bir kişiye gereğini yerine getirme görevidir. Suçunu bana atsın...Ben bir buçuk yıldır bu talimatı veriyorum arkadaşlara.Bulduğunuz zaman gereğini yerine getirin" sözleriyle açıkça 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 214/ 1 maddesindeki suç işlemek için alenen tahrikte bulunmak" suçunu işlemiştir. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bu tahrikine kapılıp ayak kıran polis olursa Türk Ceza Kanunu'nun 94. maddesindeki 'işkence suçunu' işlemiş olur ve İçişleri Bakanı da bu taktirde yalnızca suç işlmeke alenen tahrik suçundan değil, ayrıca 'işkence suçuna azmettirmekten' de Türk Ceza Kanunun 214/3 maddesi gereğince cezalandırılır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 'Kanunsuz Emir' başlığını taşıyan 137. maddesinin 2. paragrafına göre; Türk Ceza Kanunun 24.(3) maddesine göre;
2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunun 2. maddesinin 3. paragrafının son cümlesine göre; '
Hiç şüphesiz konusu suç olan emir hiçbir suretle yerine getirilemez ve yerine getirilecek olursa hem emri veren hem de yerine getiren cezalandırılır."
"ANAYASAYI İHLAL SUÇUNUN CEZASI AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBETTİR"
"Bakan Anayasaya aykırılığı açık olan bu sözleriyle ayrıca sorumlu olduğu silahlı iç güvenlik birimi emniyet teşkilatına Türk Ceza Kanunun 309. maddesinde yer alan Anayasayı ihlal suçunu işlemelerine tahrik etmiştir" denilen dilekçede, "Anaysayı ihlal" suçunun da cezasının ağırlaştırılmış müebbet cezası olduğu ifade edildi.
Dilekçede, "Bu nedenler İçişleri Bakanı'nın tahrikine kapılarak ayak kıracak olan polis memurları işkence suçundan başka Anayasayı ihlal suçunu da işlemiş olurlar ve İçişleri Bakanı bu suçun da azmettiricisi olur. OHAL dahi bu hukuksal durumu değiştiremez. Çünkü Anayasası'nda hala bir hukuk devleti' olduğu yazılı bulunan devletimiz Avrupa Konseyi'nin üyesi bir hukuk devleti olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne taraftır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin olağanüstü hallerde yükümlülükleri askıya almayı düzenleyen 15. maddesine göre işkence yasağı OHAL'de askıya alınamayacak insan haklarındandır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 'İşkence Yasağı ' başlığı taşıyan 3. maddesine göre 'Hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz..." ifadelerine yer verildi.
"SORUŞTURMA BAŞLATILARAK KAMU DAVASI AÇILMASINI TALEP EDERİZ"
"Bir hukuk devleti olan devletimiz Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane Gayri İnsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme'nin de 1988 yılından beri tarafıdır" denilen dilekçe şu ifadelerle
tamamlandı: "Aynı şekilde bir hukuk devleti olan devletimiz Avrupa Konseyi 'İşkencenin ve Gayri İnsani ya da Küçültücü Ceza veya Muamelenin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi'nin 1988 yılından beri tarafıdır. Tüm bu ulusal ve uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun sözlerinin suç oluşturduğu açık olup, hakkında soruşturma başlatılarak kamu davası açılmasını saygı ile talep ederiz"
KOLLUK İÇİN BÖYLE BİR EMİR KANUNSUZ EMİRDİR
Bu arada dün açıklama yapan İstanbul Baro Başkanı Avukat Mehmet Durakoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklamasını eleştirmişti. Durakoğlu " 'Bacağını kırın' şeklindeki gibi bir cümlenin kim tarafından sarf edilirse sarf edilsin, hukuk devleti içerisinde kabul edilmesine olanak yoktur. Bu çok açık bir şekilde suçtur" demişti
Avukat Durakoğlu, "İçişleri Bakanı doğrudan doğruya mesela bu suçu işleyen bir kolluk görevlisi doğrudan doğruya 'Ben bu talimatı Bakandan aldım' diyebilir. Bakan da bu anlamda açık açık böyle bir cümle kurduğu için bir anda kendisini yargı karşısında azmettirici olarak bulabilir, yada talimat vermiş kişi olarak bulabilir. Ama burada kolluğu uyarmak gerekiyor. Kolluk için böyle bir emir kanunsuz emirdir. Hiçbir biçimde kolluğun İçişleri Bakanının böyle bir talimatı olduğunu varsayarak harekete geçmesi, mesela bu konudaki bir zanlıyı veya bu konudaki bir şüpheliyi, şüpheli konumunda bulunan bir kimseyi herhangi bir şekilde onun söylediği gibi 'bacağını kıracak' hale getirmiş olması bunu İçişleri Bakanından aldığı talimatla bunu yerine getiriyor olsa dahi o talimat bir kanunsuz emirdir. Bunu yapan kolluk gücünü de kurtaracak bir konumu izah etmez. İkisi de suçlu olur. Hem fiili işleyen hem de kanunsuz emri veren" şeklinde konuştu.