Dikkat: Çorbanızdan terminatör çıkabilir!

Türkiye geçmişte mercimek sattığı Kanada’dan 5 yılda 1 milyon ton mercimek ithal etti. Mersin Limanı’nda ele geçirilen GDO’lu mercimek kabusu sürüyor…

Abone ol

Kanada’dan Mersin Limanı’na getirilen mercimeklerde GDO’lu kanola genleri olduğunun ortaya çıkmasının ardından GDO’ya Hayır Platformu tarafından yapılan açıklamada, “Türkiye, topraklarını GDO’lu mercimek denemelerine açmış olan ve daha önce mercimek satmakta olduğu Kanada‘dan son 5 yılda toplam 1,1 milyon ton mercimek almıştır. 2015 yılının Ocak ayında da 50 bin tonluk alım gerçekleştirilmiştir. Geçen yılın aynı ayında Kanada‘dan yapılan mercimek ithalatımız ise sadece 19 bin ton olmuştur. Veriler mercimek ithalatımızın ve Kanada‘dan mercimek alımımızın her yıl artarak devam ettiğini göstermektedir” denildi.

BAKANLIK: ‘NUMUNELER LABORATUVARA GÖNDERİLDİ’

Mersin Limanı’na Kanada’dan gelen MV RİGEL adlı gemideki mercimeklerde GDO’lu kanola genleri ile İMAZAMOX adlı ilaç kalıntısı bulunduğu idiasıyla 10 Şubat’ta BİMER üzerinden yapılan bir ihbarı değerlendiren Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı görevlileri, 12 Şubat’ta yapılan operasyonda üç ayrı numunede kırmızı mercimekte GDO bulaşığı olarak kanola genleri tespit etti. İthalatçı firmanın, MW RİGEL gemisinin 10 Mart 2015 günü Mersin limanı açıklarında beklediği sırada kırmızı mercimek ithalatı başvurusunda bulunduğunu ancak aynı gün gemideki kabuklu kırmızı mercimekten alınan numunelerin Ankara Gıda Kontrol Laboratuvarına gönderildiğini açıkladı.

‘ANALİZ SÜRECİ DEVAM EDİYOR’ AÇIKLAMASI

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı söz konusu numunelerle ilgili analiz sürecinin devam ettiğini belirterek, “Bakanlığımızca ithalat denetimlerinde titizlikle denetimler yapılmakta, Türk Gıda Kodeksi ve Biyogüvenlik Kanununa aykırı hiçbir ürünün yurda girişine izin verilmemektedir” açıklamasında bulundu.

GDO’YA HAYIR PLATFORMU: ‘BAKANLIK AÇIKLAMALARI KAMUOYUNU TATMİN ETMEMİŞTİR’

Seksenin üzerinde kurumsal üyesi bulunan GDO’ya Hayır Platformu, konuyla ilgili bir basın açıklaması yaparak kamuoyunu uyardı. “Türkiye tarım politikalarına önem vermelidir. Yanlış politikalar nedeniyle halkımızı yabancıların mercimeğine mahkum etmeye kimsenin hakkı yoktur” ifadelerine yer verilen açıklamada şöyle denildi: “Hatırlanacağı üzere, yaklaşık bir yıl önce yine aynı limanda GDO’lu pirinç ihbarıyla başlayan süreç, bakanların çelişkili açıklamaları ile devam etmiş, laboratuvarlar arasındaki çelişkili sonuçlar ve İTÜ Rektörünün mahkeme tarafından görevlendirilmiş laboratuvarlarının yetersiz olduğunu beyan ederek analizden çekildiklerini açıklaması ile skandal daha da büyümüştü. Mahkeme sürecinin gizlilik kapsamına alınmasından dolayı süreç artık kamuoyu tarafından takip edilememektedir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı’nın o günlerdeki ‘dünyada ticarete konu GDO’lu pirinç olmadığı, bu nedenle o pirincin de GDO’lu olamayacağı’ yönündeki açıklamaları kamuoyunu tatmin etmemiştir. GDO’ya Hayır Platformu her zaman olduğu gibi o dönemde de gerçekleri halkımızla paylaşmış, ticarete konu GDO’lu pirinç üretimi olmasa da pirincin de genetiğinin değiştirildiğini, AB ülkelerinin sınır ve market kontrollerinde GDO’lu pirince ve ürünlerine rastladığı belirtilmiştir.

‘ANALİZDE RASTLANAN İMAZAMOX YABANCI OT İLACI ETKEN MADDESİ’

Yaşanan mercimek vakasında da muhtemelen aynı konunun altı çizilecektir; ‘dünyada ticarete konu GDO’lu mercimek üretimi yoktur.’ Dünyada ticarete konu mercimek üretimi olmasa da mercimeğin de genetik yapısı değiştirilmiş, yabancı ot ilaçlarına dirençli hale getirilmiştir. Yapılan analizde rastlandığı belirtilen ‘imazamox’ da yabancı ot ilacı etken maddesidir. Kanada’nın Manitoba, Saskatchewan ve Alberta eyaletlerinde BASF firması tarafından 1999-2002 yılları arasında deneme tarlalarında GDO’lu mercimek (RH44) üretimi gerçekleştirilmiştir.”

DESTEK KALKTI, TÜRKİYE MERCİMEKTEKİ LİDERLİĞİNİ YİTİRDİ

Türkiye’nin mercimek tarımı yaptığı alanların 1961-1980 yılları arasında 101 bin hektar ile 191 bin hektar arasında bulunduğuna, üretimin ise 84 bin ton ile 195 bin ton aralığında gerçekleştiğine dikat çekilen platform açıklamasında, “1980’li yılların başında uygulamaya konan ‘Nadas Alanlarının Daraltılması (NAD) Projesi’ kapsamında nadas alanları kullanılarak, özellikle mercimek ve nohutta ekim alanları ve üretimleri hızla artmış, ülkemiz bu ürünlerde lider ülkeler arasına girmiştir. Bu kapsamda mercimek ekim alanları 1982, 1983 ve 1988 yıllarında sırasıyla 623 bin, 650 bin ve 980 bin hektara genişlemiş, üretim de yine sırasıyla 550 bin, 650 bin ve 1 milyon 40 bin tonlara yükselmiştir. Ancak, 5 Nisan 1994 tarihli Ekonomi İstikrar Paketi kapsamında yemeklik tane baklagiller Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO ‘çiftçinin karagün dostu!?’) destekleme alım kapsamından çıkarılmış, mercimek ekim alanları ve üretimi azalmaya başlamış, ülkemiz süreç içerisinde mercimek dışsatımında lider olma özelliğini kaybetmiştir” denildi.

12 YILDA EKİM ALANLARI YÜZDE 50 AZALDI

AKP hükümetinin iktidara geldiği 2002 yılında 492 bin hektar alanda yapılan mercimek üretiminin 565 bin ton iken, 2014 yılında ekim alanı yaklaşık yüzde 50 azalmayla 249 bin hektara, üretimin de yaklaşık yüzde 40 azalmayla 345 bin tona gerilediğinin altı çizilen açıklamada, “Buna paralel olarak mercimek ihracatımız her geçen yıl azalmış, ülkemiz 2009 yılından itibaren net bir şekilde mercimek ithalatçısı olmuştur. Büyük kentlerde market raflarında menşei Türkiye olan mercimek bulmak imkansız hale gelmiştir” ifadelerine yer verildi.

KANADA’YA MERCİMEK SATAN TÜRKİYE ŞİMDİ İTHAL EDER DURUMA DÜŞTÜ

Türkiye’nin, topraklarını GDO’lu mercimek denemelerine açmış olan ve daha önce mercimek satmakta olduğu Kanada’dan son 5 yılda toplam 1,1 milyon ton mercimek aldığına dikkat çekilen GDO’ya Hayır Platformu’nun açıklamasında, “2015 yılının Ocak ayında da 50 bin tonluk alım gerçekleştirilmiştir. Geçen yılın aynı ayında Kanada’dan yapılan mercimek ithalatımız ise sadece 19 bin ton olmuştur. Veriler mercimek ithalatımızın ve Kanada’dan mercimek alımımızın her yıl artarak devam ettiğini göstermektedir. GDO’lu pirinç kabusundan sonra halkımızın bir de GDO’lu mercimek kabusu yaşamaması için yapılması gereken, basit bir politikayla 4,1 milyon hektara ulaşan nadas alanlarımızın tıpkı 1980’lerde olduğu gibi yemeklik tane baklagil üretiminde kullanılması ve TMO’nun alım desteği sunmasıdır” görüşüne yer verildi.

Yusuf Yavuz

ulusalkanal.com.tr

Türker Ertürk Anadolu Partisi'nden istifa etti! Gündem Çanakkale'de hareketli dakikalar! Gündem Ulusal Kanal ve Aydınlık yemekhanesinde Çanakkale menüsü! Gündem 3. havalimanı mağduru köylülere dava şoku Gündem