Farklı kültürleri buluşturan mekan: Sille
Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı döneminden izler taşıyan, Konya'nın Selçuklu ilçesine bağlı 5 bin yıllık tarihi yerleşim yeri Sille Mahallesi, Aya Elena Kilisesi, camileri, köprüleri ve evleri ile farklı kültürleri bir arada yaşatıyor.
Konya'nın Selçuklu ilçesine bağlı 5 bin yıllık tarihi yerleşim yeri Sille Mahallesi, tarihi kaynaklarda farklı kültürlerin bir arada yaşadığı, erken Hristiyanlık döneminin önemli bir merkezi olarak geçiyor.
Duvar ve pencerelerinde Roma dönemine ait malzemelerin kullanıldığı Aya Elena Kilisesi, milattan sonra 327 yılında Bizans İmparatoru Constantin'in annesi Helena tarafından, ilk Hristiyanlık dönemine ait oyma mabetlerden etkilenilerek yaptırılmış mimarisi ile dikkati çekiyor.
Sille'de, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait camiler, hamamlar, çeşmeler, köprüler gibi Türk-İslam eserleri de bulunuyor.
Tarihi mahallede 19. yüzyılda inşa edilen Sille Çay Camisi'nin mihrap, minber ve kürsüsünde zengin ahşap işçiliğinin en güzel örnekleri yer alıyor. Yapım yılı tam olarak bilinmeyen ve moloz taştan inşa edilmiş Karataş Cami ise diğer Sille camileri gibi içinde zengin ahşap süslemeleri ile ilgi görüyor.
Sadece bin 496 kişi yaşıyor
Çarşı içine 1884 yılında inşa edilen Hacı Ali Ağa Hamamı'nın kadın ve erkek bölümleri, su deposu ile Osmanlıca kitabesi bulunuyor. Büyük ölçüde tahrip olan hamam restore edilmesinin ardından turizme hizmet ediyor.
Müslümanlara ait dört büyük ve gayrimüslimlere ait küçük mezarlıklar ile tarihi mezar taşlarının bulunduğu mahallede 2016 yılı verilerine göre sadece bin 496 kişi yaşıyor.
Sille çömlekçilik sanatı, halı ve kilimciliği, mumculuğu ile halk sanatları açısından zengin bir mekan. Çok farklı kültürlerin etkisinde olan Sille, günümüzde yerli ve yabancı turistlerin ilgi gösterdiği canlı bir sosyal yaşama sahip.
"Tarihin her döneminde iskan edilmiş mekan"
Necmettin Erbakan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çaycı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bir vadide yer alan Sille'nin isminin "su perileri" anlamına gelen "Sylla"dan geldiğini söyledi.
Sylla isminin Osmanlı ve günümüze kadarki dönemde Sille'ye döndüğünün kabul gördüğünü ifade eden Çaycı, şöyle konuştu:
"Sille bugün olduğu gibi tarihin her döneminde iskan edilmiş bir mekandır. Sille'nin bu tarihi, beraberinde tarihi dokuyu ve kültür varlıklarını da bize sunuyor. Bunlar arasında kayalara oyulmuş mezarlar ve tapınakları ifade edebiliriz. Bunun dışında Hristiyanlık döneminde kullanılan ve halen ayakta olan Aya Elena Kilisesi bulunmaktadır. Burası son dönemlerde restore edilerek ziyarete açılmıştır. İslami dönemde ise bir şehirde yer alacak bütün kamu yapılarını bulmak mümkün. Bu yapıların başında ise Sille'de yer alan camileri zikretmemiz gerekir. Camiler gerek vadide gerekse daha yukarı taraflarda bulunmaktadırlar. Bunların içinde Çay, Karhane, Subaşı ve Karataş camilerini sayabiliriz. Son dönemlerde bu camiler restore edilerek ziyarete ve ibadete açılmıştır."
Vukuat yok, birlik var
Çaycı, Sille'nin 1920'li yıllara kadar homojen olmayan, çok kültürlü bir sosyolojik yapıya sahip olduğunu vurguladı.
Mübadele sonrası durumun biraz daha homojen hal aldığını anlatan Çaycı, şunları kaydetti:
"Her şeye rağmen Sille'de komşuluk ve akrabalık ilişkilerinin, sosyal iletişim ağlarının çok canlı şekilde kurulduğu, işletildiği verilerle mevcuttur. Sille'de farklı kültürler birlik, beraberlik ve kardeşlik duygusuyla 1000'li yılların başından itibaren yaklaşık 900 yıl bir arada yaşamayı bilmiştir. Osmanlı döneminde mahkemelerde görülen davalarla ilgili tutulan şeriye sicillerinden, çok fazla vukuat kaydı olmadığını anlıyoruz. Bu durum, birlik ve beraberliğin en büyük göstergesidir diyebiliriz."