Tolstoy'un torunu Aydınlık'a konuştu
Caz konusunda uluslararası alanda ün kazanan şarkıcı Viktoria Tolstoy, 5. nesilden torunu olduğu ünlü Rus yazar Lev Tolstoy'u ve müzik yaşamındaki gelişmeleri Aydınlık'a anlattı.
Sade yorumu ve yumuşak ses rengiyle caz müziğinde öne çıkan İsveçli şarkıcı Viktoria Tolstoy, ilk albümünü 1994 yılında müzikoloji profesörü ve caz müzisyeni babası Erik Kjellberg'le beraber yaptığı şarkılarla çıkardı. Ünlü Rus yazar Lev Tolstoy'un torunu olan Viktoria'yı, uluslararası üne kavuşturan da “Smile, Love and Spices” adlı bu albüm oldu. 2008 tarihli albümü "My Russian Soul" ise Viktoria'nın köklerinin olduğu, geleneksel Rus müziğinden etkiler taşıyor. 2004 yılında çıkardığı “Shining On You” adlı albümüyle “German Jazz Award” ödüllü alan Tolstoy için Alman basını “Cam kadar berrak, basit ve muhteşem” yorumunda bulundu. Viktoria Tolstoy, 10 Şubat Pazartesi günü saat 20.00'de, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda “Caz Şubatı” kapsamında konser verecek. Konserden önce Tolstoy, Aydınlık'a konuştu:
İsveç dendiğinde 80'ler soundundan vazgeçememiş biri olarak, benim aklıma İsveçli rock grupları geliyor. Elbette İsveç'ten çıkıp, uluslararası alanda öne çıkan caz müzisyenlerindensiniz. Caz müziğine adım atmadan önce siz de o dönemlerin müziklerini yaptınız mı?
Yalan söyleyemem; ben Metallica’ya bayılırdım ama İsveç’in caz müzisyenlerini de dinliyordum. Profesyonel olarak müzik kariyerime de zaten cazla başladım. Yine de günlük hayatımda hem rock hem de pop dinlemeyi seviyorum. Özellikle Prince ve Sting şarkılarını hep dinlerim.
Caz müziğinde yaptığınız çalışmalarla, dünyada isim yaptınız. Böylelikle Tolstoy ailesinin sanatçı geleneğini sürdürmüş oluyorsunuz.
Ailenin geleneğini babamdan devraldığımı söyleyebilirim. Çünkü babam çok iyi bir caz müzisyeniydi ve ben de onun kızı olduğum için çok şanslıyım. Beni müziğe yakınlaştıran ve caza tutkun hale getiren babam oldu.
'Yazmak konusunda hiç hayal kurmadım'
Neden edebiyat alanında, yeni bir Tolstoy olarak parlamak yerine, caz müziğini seçtiniz?
Benim işim müzik ve bana hayat veren en büyük tutkum da müzik. Yeni bir albüm, yeniden kayıtlara girmek, sahnede şarkılar söylemek ve sevdiğim bazı şarkıları kendi repertuvarıma alarak yepyeni bir tarzla yeniden yorumlamak bana büyük mutluluk veriyor.
Yazmak konusunda hiç hayal kurmadım ve yazarlığa da hiç merak duyduğumu söyleyemem. Ama kitap okumayı çok seviyorum. Büyük büyük dedemin kanını taşıdığım da düşünülürse kitaplara olan ilgimin aileden gelen bir gelenek olduğu söylenebilir.
Her zaman merak etmişimdir. Bu denli ünlü, yetenekli fikirleriyle kitleleri peşinden sürüklemiş, rejimler değiştirmiş bir dedeye sahip olmak, insanda çocukken ne gibi duygular uyandırır? Sizde nasıl oldu?
Büyük büyük dedemin ismini onurla taşıyorum, kariyerimin ilk günlerinde bana oldukça faydası da oldu. Ancak kimi zaman onun kocaman geçmişini konuşmaktan, kendimi, müziklerimi konuşamaz halde buluyordum ve bu bana tuhaf geliyordu. Çocukken çok farkında değildim, ama kariyerimin ilk günlerinde fazlasıyla ağırlığını hissettim.
Yani Tolstoy adının sanatsal ağırlığı, sizi çalışmalarınızda daha titiz ve dikkatli olmaya yöneltti...
Sanatsal anlamda müzik işinin içinde benim en büyük rehberim babam oldu. Onun çevresindeki müzisyenler de benim için öğretmen gibiydiler. Uzun zamandır birlikte çalıştığım Jacob Karlzon da benim için bir piyano sihirbazı. Son albümümde de özellikle Alanis Morissette şarkısına öyle bir uyarlaması var ki, İstanbul dinleyicisi de Karlzon'un yorumunu çok beğenecek.
'Savaş ve Barış'ı Tolstoy'un eşi yazdı'
Viktoria Tolstoy, “Savaş ve Barış” adlı romanı aslında büyük büyük dedesi Lev Tolstoy'un değil, onun eşi Sofia Tolstoy'un yazdığını iddia etti. Viktoria, ünlü romanın Sofia Tolstoy tarafından yazıldığını, ancak düzeltmelerini eşi Lev Tolstoy'la beraber yaptıklarını belirtti.
Tolstoy'un dünya klasikleri arasında yer alan “Diriliş”, “Savaş ve Barış”, “Anna Karenina” okunmazsa olmaz yapıtlardan. Siz büyük dedenizin hangi romanını daha çok seviyorsunuz?
Dürüst olmak gerekirse, sadece Anna Karenina’yı okudum. Çok hüzünlü, çok kederli bir aşk hikayesi olarak sevdiğim bir kitap. Aslında özellikle kederli şarkıları sevdiğim gibi, kederli aşk hikayelerini çok seviyorum diyebilirim. Üzücü aşk hikayeleri beni nedense çekiyor sanırım duygu yoğunluğu bana hitap ediyor. “Savaş ve Barış” ile ilgili de Lev Tolstoy'un eşine (Sofia Tolastoy) büyük haksızlık edilmiş. Çünkü “Savaş ve Barış” romanını yazan kişinin aslında Sofia Tolstoy olduğunu biliyorum. Defalarca kitap metninin üstünden geçmişler ve beraberce tamamlamışlar. “Savaş ve Barış” ile ilgili bu hiç belirtilmiyor ve bence eşine haksızlık oluyor.
Sema Sezen
Aydınlık