En sık görülen kanser: Kolon
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, kolon kanseri konusunda uyarıda bulundu. 'Kolon bölgesinde görülebilecek en tehlikeli hastalık kolon kanseridir. Kolon kanserleri, dünyada ve Türkiye'de en sık görülen kanser türlerinden biridir. Hemen hemen bütün kolon kanserlerinin polip sebebiyle oluştuğu bilinmektedir. Ailede öykü varsa kolonoskopi şart tır' diyen Sağlam, 'Toplumda daha sık kolon kanseri görülmekle birlikte, üçte bir oranında rektum kanserine de rastlanmaktadır. Kalın bağırsağın son 10-15 santimetrelik bitiş bölümü olan rektumdaki tümörler kendini daha çok kanama belirtileriyle göstermekte ve erken evrede belirti vermeden sincice ilerleyebilmektedir' dedi
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, "Kolon bölgesinde görülebilecek en tehlikeli hastalık kolon kanseridir. Kolon kanserleri, dünyada ve Türkiye'de en sık görülen kanser türlerinden biridir. Hemen hemen bütün kolon kanserlerinin polip sebebiyle oluştuğu bilinmektedir. Ailede öykü varsa kolonoskopi şart tır" dedi.
Sağlam, AA muhabirine yaptığı açıklamada, toplumda "İleri yaş hastalığı" olarak bilinen kolon kanserinin, genetik riskler nedeniyle gençleri de tehdit ettiğine dikkati çekerek, Türkiye'de hastalığın, sık görülen kanser türleri arasında üçüncü sırada yer aldığını söyledi.
Özellikle ailesinde kolon kanseri olan kişilerin sık sık kontrolden geçmesi gerektiğini belirten Sağlam, kansızlığı olan kadınların daha dikkatli olması gerektiğini vurgulayarak, kolon kanserinin, şişman olanları tehdit ettiği için beslenme konusunda çok dikkati olunması gerektiğini dile getirdi.
Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, kolon kanserinin radyoterapi ile tedavisi hakkında bilgi vererek, "Sindirim sisteminin bir parçası olan kalın bağırsak (kolon), tüketilen gıdaları bir süreçten geçirerek vücutta kullanmak üzere enerji ve besin öğelerine çevirmeye yardım eden organdır. Bağırsaklar ince ve kalın bağırsak olarak ikiye ayrılmaktadır. Yemek borusundan, mideye inen besin ögeleri sindirildikten sonra ince bağırsağa geçer. Besinlerin sindirilmesini ve emilerek kan dolaşımına girmesini, artıkların ise kolon (kalın bağırsak) yoluyla vücuttan dışarı atılmasını sağlar." dedi.
Gerek genetik faktörler, gerekse yanlış beslenme alışkanlıkları sebebiyle kolon bölgesinde birtakım sorunlar oluşmaya başladığını sözlerine ekleyen Sağlam, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kolon bölgesinde görülebilecek en tehlikeli hastalık kolon kanseridir. Kolon kanserleri, dünyada ve Türkiye'de en sık görülen kanser türlerinden biridir. Hemen hemen bütün kolon kanserlerinin polip sebebiyle oluştuğu bilinmektedir. Ailede öykü varsa kolonoskopi şart tır. Polip, kalın bağırsağın yüzeyini örten mukozanın anormal büyümesinin neticesinde gelişen ve bağırsak kanalı içine doğru büyüyen kabartılara verilen isimdir. Bazı polipler çoğalabilir, bazıları büyüyebilir ve kansere dönüşebilir. Ancak bazen özellikle 'Lynch sendromu' denilen durumlarda poliplerden bağımsız olarak genetik yatkınlık riski olan kişilerde de kanser görülebilmektedir."
Sağlam, kişinin ailesel yatkınlığı varsa kolonoskopi takipleri gerekli olduğunu ifade ederek, "Ailesinde kolon kanseri öyküsü olan bir kişi, kanser olan kişinin yaşını öncelikle baz almalıdır. Kanser öykülü kişi kaç yaşında kanser tanısı aldıysa, diğer kişi ondan 10 yaş öncesinde kolonoskopi yaptırmalıdır. Örneğin annesi ya da babası veya ikinci dereceden başka bir yakını 40 yaşında kolon kanseri tanısı almışsa, o kişi 30 yaşında mutlaka kolonoskopi taramasından geçmelidir. Eğer genetik risk söz konusu değilse, 50 yaş sonrasında kolonoskopi önerilmektedir" şeklinde konuştu.
'TOPLUMUN ÜÇTE BİR ORANINDA 'REKTUM KANSERİ'NE RASTLANILIYOR'
Anemisi olan hastaların daha dikkatli olması gerektiğine işaret eden Sağlam, " Kalın bağırsak kanseri, bağırsağın hangi bölgesinde tutulduysa ona göre belirtiler vermektedir. Örneğin, sol tarafta ve çıkışa yakın bölgede oluşan tümör ki, bu bölge daha dardır, tıkanma ve kronik kabızlık belirtisi meydana gelebilir" değerlendirmesinde bulundu.
Bunun yanında ağrı, kramp, kanama, karında şişlik, bağırsakların boşalamamış hissi gibi belirtiler olabileceğini anlatan Sağlam, şöyle devam etti:
"Toplumda daha sık kolon kanseri görülmekle birlikte, üçte bir oranında rektum kanserine de rastlanmaktadır. Kalın bağırsağın son 10-15 santimetrelik bitiş bölümü olan rektumdaki tümörler kendini daha çok kanama belirtileriyle göstermekte ve erken evrede belirti vermeden sincice ilerleyebilmektedir. Günümüzde hastaya özel uygulanan konforlu cerrahilerin yanı sıra seçilmiş bazı hastalarda cerrahinin bir alternatifi olarak radyoterapi yani ışın tedavisiyle hastanın bir torbayla yaşamını sürdürme riski büyük oranda ortadan kalkmaktadır."
Özellikli hasta grupları için ışın tedavisi uygulandığını belirten Sağlam, "Rektum kanserinin tedavisinde son 5-6 yıldır radyasyon onkolojisi ön plana çıkmaktadır. Tedavi rejimi, ameliyat öncesi radyoterapi ve yanında ilaçla uygulanabilmektedir. Yakın takip gerektiren bu tedaviyle ameliyatsız ya da sınırlı cerrahiler sonrasında başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir" bilgisini paylaştı.
'KOLON KANSERİNDE SEDANTER YAŞAM RİSK FAKTÖRÜDÜR'
Prof. Dr. Esra Kaytan Sağlam, ışın tedavisi uygulanan bazı hastalarda, kanserli bölgeyi küçültmek için 6-8 hafta süreyle radyoterapi ve ilaçlı tedavi yöntemleri uygulandığı bilgisini vererek, "Her hastanın radyoterapi tedavisi farklıdır. Belirlenen süre tamamlandıktan sonra ameliyat konusunda değerlendirme yapılır. Farklı gruplardaki hastalara aynı etkinlikteki bir tedavi 2 haftalık sürede de verilebilir ve beraberinde ilaç önerilir." diye konuştu.
Tedavi sürecinde hastanın durumuna ve kanserin tutulumuna göre belirlenen süre ve tedavilerin değiştiğini dile getiren Sağlam, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Ağrılı ve acılı olmayan bu tedavide, kişinin doktorla iletişimi çok önemlidir. Ayrıca hastanın beslenmesine dikkat etmesi ve doktorunun önerilerini uygulaması tedavilerde başarı artırmaktadır. Bazı yan etkiler ortaya çıksa da hastanın doktor-iletişimi ile bu sorunlar rahatlıkla yönetilebilir. Genetik risk dışında kolon kanseri risk faktörleri arasında beslenme, sigara, şişmanlık ve sedanter yaşam yer almaktadır. Hayvansal yağlar, düşük lifli gıdalarla beslenme, sigara, alkol, şişmanlık ve hareketsizlik kolon kanserine sebep olabilmektedir. Özellikle yağlı beslenenler, kırmızı et, kızartma tüketenler, şarküteri ürünlerini tercih edenler, tütsülenmiş ya da mangal etleri yiyenler, kolon kanserleri konusunda riskli grup arasında yer almaktadır. Bunun yanında kronik kabızlık bu durumda en önemli risk faktörleri arasında bulunmaktadır. Hareketsizlik ve egzersiz azlığı da kolon kanserleri açısından dikkat edilmesi gereken bir maddedir. Meyve, sebze, baklagiller, tavuk ve tahıl bakımından zengin gıdaları tüketmenin; dengeli beslenmenin, egzersizin, sigara ve alkol tüketmemenin risk oranını azalttığı bilinmektedir."