Erdoğan: Amaçları bizi birbirimize düşürmek
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 33. Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, "Amaçları bizi birbirimize düşürmek" dedi
Erdoğan, "Türkiye'de etnik kimlik üzerinden siyaset yapılmasına benim kadar karşı olan yok" ifadesini kullandı.
İşte konuşmasından satır başları:
Muhtarlar toplantımızın 33'üncüsünde, 2017 toplantısının ilkinde sizlerle birlikteyiz. Yeni yıla yeni umutlarla girmenin heyecanı içindeyken maalesef terör bir kez daha en kalleş, en alçak, en sinsi yöntemleriyle ülkemizi hedef aldı. 2017'nin ilk saatlerinde İstanbul Ortaköy'deki eğlence mekanını basan terörist 39 kişiyi katletti, 71 kişiyi yaraladı. Bu vesile ile bir kez daha saldırıda hayatını kaybedenleri teessür ve saygıyla yadediyor, yaralılara Allah'tan acil şifa diliyorum.
TÜRKİYE TERÖR ÜZERİNDEN ATEŞLE İMTİHAN EDİLİYOR
Türkiye terör örgütleri üzerinden ateşle imtihan ediliyor. Her mücadele gibi bu asimetrik saldırılarda malesef kayıplarımız oluyor. Toprağa düşen her can kor bir ateş gibi yüreğimizi yakıyor. Bu saldırıların asıl amacı bizim muvazenemizi bozmadır. Duygularımızın aklımızın önüne geçirmektir. Bizi birbirimize düşürmektir. Bu oyuna gelmeyeceğiz, gerekirse kan kusup, kızılcık şerbeti içtik deme pahasına dik duracağız, soğukkanlılığımızı her daim muhafaza edeceğiz.
BU ACILAR CAN YAKICI OLSA DA TESLİMİYET GEREKÇESİ OLAMAZ
Esasen Türkiye'nin büyüklüğü, Türk milletinin gücü karşısında maruz kaldığımız terör saldırıları, yüreğimize düşürdükleri acı bir yana yel kayadan ne götürür mesabesinde hadiselerdir. 1800'lerin başında Osmanlı'nın nüfusu yaklaşık 20 milyondu. Biz sadece Balkanlar'dan çekelirken en az 2 milyon kayıp vermiş milletiz. 1. Dünya Savaşı'ndaki kayıplarımız yine milyonlarla ölçülüyor. Cumhuriyeti kurduktan sonra ilk nüfus sayımını yaptığımız 1920'de yaklaşık 13 milyon nüfusumuzun bulunduğunu görüyoruz. Bu millet için üç beş terör örgütünün saldırıları can yakıcı olsa da teslimiyet gerekçesi olamaz.
KAYBEDERSEK 100 YIL ÖNCEKİ SERV TEZGÂHINA DÖNERİZ
Kaçmak namertlerin işidir, bizim milletimiz her zaman mert olmuştur, meydanları gümbür gümbür inletmiştir. Zaman zaman ifade ettiğim gibi bugün Türkiye yeni bir İstiklal mücadelesi içindedir. Bu mücadeleyi kazanırsak 2023 hedeflerimize ulaşacağız. Kaybedersek 100 yıl önce başarılamayan bir Sevr tezgâhı yeniden önümüze getirilir. Tüm vatandaşlarımızın, sorumluluk sahibi herkesin bu bilinçle meseleye yaklaşması, üslubunu, tavrını ona göre belirlemesi gerekiyor. Türkiye teröre teslim oldu demek, teröristle, terör örgütleriyle aynı safta yer almaktır. Terör örgütünün tüm amacı birilerine işte bu sözü söyletmektir. Bu sözü ifade eden kişi siyaset yapmıyor, sadece şer ittifakının değirmenine su taşımış oluyor.
YANLIŞ YAPAN VARSA ADALETE HESAP VERİR ZATEN VERİYOR
DEAŞ'a karşı en etkili mücadeleyi veren bir ülkeyi hala o alçak örgüte destek sağlıyor iması tam da Türkiye'ye saldıranların istedikleri türden bir söylemdir. Türkiye'de etnik kimlik ve inanç üzerinden siyaset yapılmasına benim kadar karşı çıkan başka birisi daha var mıdır bilemiyorum. Tüm siyasi hayatım bu mücadele ile geçmiştir. Yıllarca Kürt sorunu kavramını istismar edenlerinin dertlerinin Kürt kardeşlerim olmadığı çukur eylemleriyle ortaya çıkmıştır. Bunlar dürüst davranmadı, hep yalan söyledi. Şimdi gerçekler ortaya çıkıyor. Mezhepçilik üzerinden kendilerine alan açanların dertleri de aslında bu vatandaşlarımızın olmadığı her cinayette, ittifakta ortaya çıkıyor. Bu meselede yanlış yapan varsa hesabını güvenlik ve adalet kurumlarına verir, zaten veriyor.
ORTAKÖY'DE FEVERAN EDENLER GAZİANTEP'TE NİYE SUSTU?
FETÖ gibi hayat tarzı üzerinden milletimizi istiskal edenlere aynı muamele yapılacaktır, bu böyle bilinsin. Gaziantep'le Ortaköy saldırısı arasında ne fark var? Ortaköy'le ilgili feveran edenler, yazanlar, acaba Gaziantep'teki o 56 kişiyle ilgili ne yazdılar, ne söylediler, ne konuştular, soruyorum. Orada niye sustunuz. Orada niye konuşmadınız? Bizi Gaziantep'teki olay da canımızı yakar, Beşiktaş'ta da, Ortaköy'de de. Bunların hepsi terör eylemidir. Gaziantep'teki saldırıya gösterilmeyen tepkiler Ortaköy saldırısına yapılınca oraya soru işaretini koymamız gerekiyor. Hemen bunu yaşam biçimleri vesaire buraya kaydırmanın hiçbir anlamı yok. Bunlar tamamen ülkemizdeki siyasi iradeyi bir kenara ötelemek, ülkeyi bölme operasyondan başka bir şey değildir.
ONLARIN AMACI ORTAKÖY SALDIRISININ YASINI TUTMAK DEĞİL
Hemen bunu yaşam biçimleri vesaire buraya kaydırmanın hiçbir anlamı yok, bunlar tamamiyle ülkemizdeki siyasi iradeyi bir kenara öteleme, ülkemizi bölme operasyonundan başka bir şey değildir. Saldırgan o gece orada değil de ertesi gün mesela bir pazaryerinde aynı eylemi yapsa yine benzer tavırlar sergilenecek miydi acaba? Buradaki amacın Ortaköy ölenlerin hakkını korumak değil, bir çatlak oluşturup toplumu kutuplaştırmak olduğu çok açıktır. Bu gerçeği görmek için aynı çevrelerin her iki olayla ilgili ifadelerini yan yana koyup bakmak kafidir. Türkiye'de kimsenin hayat biçimi sistematik bir tehdit altında değildir, asla müsade etmeyiz. Buna 14 yıllık iktidar döneminde fırsat vermedik, aksini iddia edenler somut örneklerle bunu ortaya koymak zorundadır. En iğrenç istismar ölü bedenler üzerinden yapılandır. Ben yakın zamanda 6-8 Ekim olayları sırasında sakalından dolayı dövülen insanlara örnekler verebilirim, kıyafetleri yüzünden aşağılanmaya maruz kalmış kızlarımıza, kadınlarımıza dair örnekler verebilirim. Bunlar zaten medyada da yer alıyor. Şayet olay gerçekse faili kısa sürede tespit edilip en yakın zamanda cezalandırılıyor, bize göre de böyle olmalıdır.Hemen bunu yaşam biçimleri vesaire buraya kaydırmanın hiçbir anlamı yok, bunlar tamamiyle ülkemizdeki siyasi iradeyi bir kenara öteleme, ülkemizi bölme operasyonundan başka bir şey değildir. Saldırgan o gece orada değil de ertesi gün mesela bir pazaryerinde aynı eylemi yapsa yine benzer tavırlar sergilenecek miydi acaba? Buradaki amacın Ortaköy ölenlerin hakkını korumak değil, bir çatlak oluşturup toplumu kutuplaştırmak olduğu çok açıktır. Bu gerçeği görmek için aynı çevrelerin her iki olayla ilgili ifadelerini yan yana koyup bakmak kafidir. Türkiye'de kimsenin hayat biçimi sistematik bir tehdit altında değildir, asla müsade etmeyiz. Buna 14 yıllık iktidar döneminde fırsat vermedik, aksini iddia edenler somut örneklerle bunu ortaya koymak zorundadır. En iğrenç istismar ölü bedenler üzerinden yapılandır. Ben yakın zamanda 6-8 Ekim olayları sırasında sakalından dolayı dövülen insanlara örnekler verebilirim, kıyafetleri yüzünden aşağılanmaya maruz kalmış kızlarımıza, kadınlarımıza dair örnekler verebilirim. Bunlar zaten medyada da yer alıyor. Şayet olay gerçekse faili kısa sürede tespit edilip en yakın zamanda cezalandırılıyor, bize göre de böyle olmalıdır.
HAYAT TARZI BASKISI ALTINDA ACABA BİR KİŞİ VAR MIDIR?
79 milyon vatandaşımızın tamamının Cumhurbaşkanı olarak herkesin hakkını, hukukunu, özgürlük alanını korumak benim görevimdir. Bu kardeşiniz İstanbul'da 4,5 yıl büyükşehir belediye başkanlığı yaptı, 11 yılı aşkın kesintisiz Başbakanlık görevini yürüttü. 2,5 yıldır da Cumhurbaşkanı olarak ülkeme hizmet veriyorum. Görev verdiniz ben de görevimin gereğini yerine getiriyorum. Yaptığım her işin, attığım her adımın, her sözün kamuoyunun gözü önünde cereyan ettiği bu uzun sorumluluk döneminde hayat tarzı baskısı altında kalan acaba tek bir kişi var mıdır? Kim ben şu şekilde giyinmek istiyorum dedi de giyinemedi. Birileri sosyal medyada, gazetelerde hala utanmadan, sıkılmadan bunları yazabiliyorlar. Bu istismarı yapanların kendileri en başta olmak üzere kimin yediğine, içtiğine, gezdiğine, giydiğine, aldığına, sattığına karışılmıştır, soruyorum.
2013'ten beri arka arkaya yaşadığımız saldırılar nedeniyle ekonomimizin dinamiklerinde bir yorgunluk ortaya çıktığı görülüyor
Hiç kimse 'önümü göremiyorum' deme lüksüne sahip değildir. Herkes, bir arkasındakinin önünü açarak, bu fedakarlığı yaparak, bu riski alarak ilk adımı atmalıdır. Kimse bu ilk adımı atmadığında, herkes yerinde sabit kaldığında, işte şu anda olduğu gibi varlık içinde yokluk çekmeye mahkum oluruz. Bunun için diyorum ki gelin ülkemiz, vatanımız, milletimiz için her birlikte harekete geçelim.